Kur'an'da Allah'ın Sevdiği ve Sevmediği Şeyler
“Kur’an’da Allah’ın kendisine tevekkül edenleri sevdiği şöyle belirtilmiştir. Kararını verdiğin zaman da¸ artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah¸ kendisine dayanıp güvenenleri sever.”
İnanan bir mümin¸ inanmayan bir insandan farklı olarak¸ bir iman şuuruna sahip olmalıdır. Bu bakış açısından varlığı ve hadiseleri seyreden bir mümin¸ kuşkusuz¸ gördüklerini farklı algılayacak ve anlamlandıracaktır. Her şeye imanla bakma keyfiyetini kazanan bir müminin görüp¸ ayırımına varacağı pek çok güzellikler olacaktır. Belki bu halet-i ruhiyeyi¸ kendi tavrı haline getirmiş olanlara¸ “hadş keşif¸ ilham¸ sünuhat¸ inkişaf” gibi terimlerle ifade edilen¸ sezgiye ve rûhî aydınlanmaya ait bir takım dînî tecrübeler de açılacaktır.
İşte sıradan olan her şeye¸ sıradanlık perdesini yırtarak bakan bir müminin fark edebileceği hakikatlerin birisi de Allah’ın yarattığı her şeyi seviyor olmasıdır. Allah kendisini Kur’an’da “Vedûd” ismiyle adlandırmıştır. Vedûd¸ seven demektir. Seven¸ sevmek fiilini ve kendisinde sevmek sıfatı bulunan bir varlığı gösterir. O halde Allah kimi sever? Onun sevmediği şeyler de var mıdır? İslâmî kültürde Allah’ın sevdiği ve sevmediği hal¸ eylem ve ahlâkî davranışlar hakkında oldukça bol malzeme bulunmaktadır.
Müslümanlar kendilerine verilen dînî ve kültürel altyapı içinde yüce yaratıcının neleri sevip¸ neleri sevmediği konusunda az çok malumat sahibidirler. Ancak Kur’an’a baktığımızda görüyoruz ki¸ “Allah sever”¸ “Allah sevmez” şeklinde açık açık öznesi¸ fiili ve nesnesi belli olan ayetler bulunmaktadır. Bu ayetlerde Allah’ın sevmesine veya sevmemesine nesne olarak tayin edilmiş hususların vurgulanmasının şüphesiz bir önemi ve hikmeti olmalıdır. Bu yüzden de biz bu çalışmamızda¸ bahsi geçen ayetlerin neler olduğuna ve bunlarda Allah’ın hangi davranışları sevdiğine¸ hangilerini de sevmediğine nasıl vurgu yapıldığına dikkat çekmek istiyoruz.
Kur’an’da iki ayette Allah’ın isimlerinden olan “Vedûd” ismi zikredilmektedir. Bu ayetler şunlardır: “Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O’na tövbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir¸ çok sevendir (Vedûd).”1 “O¸ çok bağışlayan ve çok sevendir.(Vedûd)”2
Elmalılı Hamdi Yazır’a göre¸ “Vedûd” kelimesinin anlamı¸ çok seven veya çok sevgili demektir. Fakat bu ismin¸ Allah’ın merhametli ve bağışlayıcı olduğuna delâlet eden isimlerle birlikte gelmiş olması düşünüldüğünde¸ “çok seven” anlamına gelmesi daha uygun olur. Bu ayetlerde Allah’ın çok seven olduğu bildirilmiş¸ ancak neyi veya kimi çok sevdiği belirtilmemiştir. Fakat müfessirler¸ birtakım şeyleri bu kelimeyle ilişkilendirmişler ve gizlenmiş nesne tayin etmişlerdir. Hasan Basri Çantay¸ Kur’an-ı Hakim ve Meâl-i Kerîm isimli eserinde bu nesnelerden olarak¸ Beyzâvî¸ Celâleyn¸ Medârik gibi tefsirlerde zikredilen şu açıklamaları kaydeder: “Allah müminleri¸ dostlarını¸ kendisine itaat edenleri çok sever.”3
Her ne kadar¸ Allah’ın bu sayılanları seviyor olması doğru olsa da¸ Onun kimleri veya neleri sevdiğini öncelikli olarak yine kendi kelamı olan Kur’an’ın diğer ayetlerine bakarak tespit etmeye çalışmanın daha isabetli bir yol olacağını düşünmekteyiz.
Allah İman Edenleri Sever
Kur’an’da açık açık “Allah müminleri sever” şeklinde bir ifadenin geçtiği her hangi bir ayet yoktur. Ancak Allah’ın kafirleri sevmediği¸ ayetlerde bildirilmektedir.4 Allah’ın kafirleri sevmemesinin tersini düşündüğümüzde¸ Onun müminleri sevdiğini söylememiz pekala mümkün görülebilir. Ayrıca bunun yanında Allah’ın müminlerin dostu olduğunu bildiren ayetlerin5 varlığından yola çıkarak da¸ Onun müminleri sevdiğini söyleyebiliriz.
Allah Resülüne Uyanları Sever
Kur’an’da şöyle buyurulmuştur: “(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız¸ bana uyunuz ki¸ Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”6 Hz. Muhammed (S.A.V.)¸ Allah’ın habibidir yani O’nun en sevgili kuludur. O halde bizler Allah’ın habibine ne kadar kendimizi benzetebilirsek¸ ne kadar onun yolunda gidebilirsek¸ o kadar Allah katında sevileceğimizden kuşku duymamalıyız. Bu ayetin bize verdiği bir başka mesaj da şudur: Hz. Muhammed’e (S.A.V.) tabi olmak¸ Allah’ı seviyor olduğumuz iddiamızda ne kadar samimi olduğumuzun da bir ölçüsüdür.
Allah Muttakileri Sever
Allah muttakî olanları sevdiğini muhtelif ayetlerde belirtmektedir.7 Ayetlerde geçen “muttakî” kelimesi¸ Türkçe’ye sakınanlar olarak çevrilebilir. Müttakînin dînî anlamı¸ haramlardan ve şüpheli şeylerden uzak durarak¸ kendini ve dinini koruyan¸ Allah’ın azabından korkarak¸ Onun emirlerini yerine getiren ve hoşlanmadığı şeylerden kaçınan8 anlamlarına gelir. Takvâ da aynı kökten türeyen bir isim olup¸ emirlere uymak¸ yasaklardan ve şüpheli şeylerden kaçınmak demektir. Allah’ın sevdiği müttakilerden bahsedilirken şu davranışlara vurgu yapılmaktadır: Bir söz verildiği¸ bir antlaşma yapıldığı zaman yerine getirmemekten sakınmak¸ dürüst davranmamaktan sakınmak. Kuşkusuz sakınılması gereken şeyleri sadece bunlarla sınırlandırmak doğru değildir.
Allah Muhsinleri Sever
Kur’an’da Allah’ın “Muhsin olanları” sevdiği çeşitli ayetlerde bildirilmektedir.9 Bu kelimeyi Türkçe’ye ihsan edenler veya iyilik yapanlar¸ güzel davranışta bulunanlar şeklinde çevirebiliriz. Şüphesiz İslâm bütün güzellikleri kendisinde toplamış bir dindir. Allah ve resûlü neyin güzel olduğunu insanlara bildirmiştir. Ayetlerde “Muhsin” tabiriyle nitelenen kişilerin yaptıkları güzel davranışlara örnek olarak şunlar zikredilir: Allah yolunda harcamak¸ kendini dünyada ve ahirette tehlikeye atmamak¸ dürüst davranmak¸ iyilik yapmak¸ öfkeyi yutmak¸ affedici olmak¸ ahiret sevabını düşünmek¸ iman edip güzel davranışlarda bulunmak¸ yasaklardan sakınmak.
Allah Adil Olanları Sever
Allah’ın adil olanları sevdiği Kur’an’da bildirilmektedir.10 Adil adaletle davranan kimselere verilen isimdir. Adaletin en güzel tanımlarından birisi¸ belki de “her şeyde istikamet üzere olmak”11 şeklinde yapılabilecek olan tanımdır. İstikamet ifratlardan ve tefritlerden uzak olarak yapılması en güzel ve en doğru olan davranış ve duruşu sergilemek anlamını ifade eder. Kur’an’ın¸ Allah’ın adil olanları sevdiğini söylerken vurguda bulunduğu davranışları şöyle zikredebiliriz: Bir münakaşada veya bir davada taraflar arasında adaletle hüküm vermek¸ tüm işlerde yapılması en uygun¸ en doğru¸ en güzel olanı tercih etmek¸ hak etmeyenlere kötü davranarak zulmetmemek.
Allah Temizliğe Dikkat Edenleri Sever
Temizliğe dikkat etmek ve temizlenmek Allah’ın Kur’an’da vurgu yaptığı övülen davranışlar arasında zikredilmiş ve temizlenenleri Allah’ın sevdiği belirtilmiştir.12 Temizlik denilince hiç kuşkusuz akla ilk gelen anlam¸ kir ve paslardan temizlenmektir. Kirlilik¸ maddî anlamda olduğu gibi¸ mânevî anlamda da olabilir. Nitekim “Tahâret” kavramı¸ hem maddî kirlerden hem de mânevî kirlerden temizlenmeyi ifade etmek için kullanılır.
Maddî kirlerden başta temiz su olmak üzere çeşitli yöntemlerle temizlenmek öğretilmiştir. Mânevî kirler olarak nitelenen abdestsizlik ve cünüplük gibi hallerden de abdest ve boy abdesti yani gusül ile temizlenerek kurtulunabilir. Bir de günah kirleri vardır ki bunlardan kurtulmanın yolu ancak tövbe etmek ve bağışlanma dilemektir. Yüreğini¸ aklını¸ hayalini kısaca tüm hissiyatını kötülüklerden ve kötü düşüncelerden arındırmak da bir diğer temizlik türüdür.
Allah Mütevekkilleri Sever
Tevekkül¸ Allah’a güvenmek¸ ona dayanmak anlamına gelir. Ancak İslâmî bir terim olarak herkesin bildiği bir tanımı şudur: Yapılması gereken vazifeleri yaptıktan¸ sebeplere tutunduktan sonra neticeyi Allah’tan beklemek. Kur’an’da Allah’ın kendisine tevekkül edenleri sevdiği şöyle belirtilmiştir. “Kararını verdiğin zaman da¸ artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah¸ kendisine dayanıp güvenenleri sever.”13
Allah Kendi Yolunda Savaşanları Sever
Allah yolunda cihat etmek¸ İslâm dininde önemle vurgulanmış ve farz olarak emredilmiş bir eylemdir. Allah kendi yolunda cihat edenleri sevdiğini haber vermektedir.14 Cihadın ilk akla gelen anlamı dini¸ canı¸ malı¸ namusu kısacası korunması gereken şeyleri korumak için¸ gerektiği zaman savaşmaktır.
Fakat cihadın savaş kelimesi ile özdeşleştirilmesi¸ anlamında bir daralma ve mana kaybına yol açabilir. Kelimenin kökü olan “Cehd” mastarından yola çıkılacak olursa¸ bu kelime gayret etmek¸ çaba göstermek¸ bir şey uğrunda zahmet çekmek¸ çalışmak¸ canını malını ortaya koymak gibi anlamlara gelmektedir. Dolayısıyla dine¸ vatana¸ millete yönelik tehdit olan unsurlara karşı silahla müdafaa ve karşı koymanın yanında¸ nefse ve nefsin isteklerine karşı koyma da cihat olarak değerlendirilir. Hatta nefisle yapılan mücahedenin “Büyük Cihat” olduğu hadislerde belirtilmektedir. Keza Allah için yapılan her iş¸ bir anlamda cihat teriminin ifade ettiği anlamın kapsamında değerlendirilebilir.
Allah Sabredenleri Sever
Sabır¸ Kur’an’da çok önemli bulunan bir davranıştır. Sabır¸ zorluklara¸ sıkıntılara karşı tahammül etmek¸ çıkan engeller karşısında yılmadan azimle yola devam etmek¸ yapılması doğru olanı yapma uğrunda başa gelecek her türlü olumsuzluğa karşı göğüs germek gibi anlamlara gelebilir. Kur’an’da “Allah sabredenleri sever.” 15 ifadesinin yanında¸ “Allah sabredenlerle beraberdir.”16 Sabredenleri müjdele”17 ayetleriyle Allah’ın sabredenlerin yanında olduğu ve sabırlarının ödüllendirileceği övgüyle birlikte haber verilmiştir.
Allah Kafirleri Sevmez
Kur’an’da Allah’ın küfrü ve kafirleri sevmediği ayetlerde bildirilmiştir.18 Bunlardan birisinin meâlini vermek gerekirse: “De ki: Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.”
Allah Fesadı Ve Fesatçıları Sevmez
Fesat¸ Türkçe’ye bozgunculuk¸ anarşi ve terör çıkarmak şeklinde de tercüme edilebilmektedir. Kur’an¸ fesadı yasaklayıp kötüleyerek¸ fesatçıların Allah katında sevilmediğini haber vermiştir.19
Allah Hâinleri Sevmez
Hâinlik¸ hiçbir şekilde sevilmeyen¸ hiç kimsenin benimsemeyeceği bir davranıştır. Hiyânet¸ nasıl ki insanlar arasında asla kabul görmeyen ve sevilmeyen bir eylemdir; aynı şekilde Allah katında da sevilmeyen ve yasaklanmış bir davranıştır. Kur’an¸ Allah’ın hâinleri sevmediğini haber vermiştir.20
Allah Günahta Israrlı Olanları Sevmez
Şüphesiz inananların günah işlemesi¸ Allah katında da insanlar katında da çirkin bir davranıştır. Ancak insan zaman zaman bu kötü duruma düşebilir. Bundan çıkmanın yolu ise gösterilmiştir: Hatayı anlayarak pişman olmak ve tövbe etmek. Fakat günah işlemek ile ilgili olarak¸ Kur’an’da dikkat çekilen ve Allah’ın sevmediği özellikle vurgulanan bir davranış vardır ki¸ bu da günahta ısrar etmektir.21
Allah Kötülüğün Anlatılıp Yayılmasını Sevmez
Günah işlemenin ve kötülük yapmanın her türlüsü kötüdür¸ zemmedilmiştir. Ancak açık açık günah işlemenin kötülüğü bilinen bir husustur. Ayrıca bir günahın dile düşürülmesi¸ bir kötülüğün ve fenalığın dilden dile konuşularak yayılması da¸ pek çok zararlı ve tehlikeli sonuçlar doğuran yanlış davranışlardandır. Bu gün toplumlarda görsel medya tarafından¸ reyting çılgınlığı ile yapılan öyle ifşaatlar vardır ki; fenalığın bu şekilde topluma duyurulmasının ve yayılmasının doğurduğu olumsuzluklar¸ o fenalığın sebep olduğu zararlardan daha büyük olmaktadır. Bu konuya girmek istemiyoruz. Ancak bilinmelidir ki “Allah kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez; ancak haksızlığa uğrayan başka. Allah her şeyi işitici ve bilicidir.”22
Allah Zalimleri Sevmez
Allah¸ adaletli davrananları sevdiği gibi¸ zulmedenleri de sevmez. Allah¸ zalimleri sevmediğini Kur’an’da haber vermiştir.24 Kur’an’da zulüm olarak görülen farklı davranışlar vardır. Örneğin şirk ve inkar zulüm olarak nitelendirilir. Kötülük yapmak ve insanlara eziyet etmek de zulüm olarak nitelendirilir. Bunun yanında hak edene hak ettiği şeyi vermemek de bir zulümdür. Hangi tür zulüm olursa olsun¸ Allah bu fiili işleyenleri sevmediğini bildirmiştir.
Allah Kendini Beğenenleri Ve Kibirlileri Sevmez
Allah¸ kibir yapanları ve kendini beğenenleri sevmediğini bizlere haber vermiştir25. Kibir¸ kendini beğenmek ve şımarıklık¸ insanlar arasında da kötü ahlaklar arasında görülen mezmum davranışlardır.
Allah Müsrifleri Sevmez
Allah’ın hoşlanmadığı ve çirkin gördüğü eylemlerden birisi de israftır. İsraf nimetin kıymetini takdir etmemek ve şükürsüzlük olarak görülür. Allah müsrif olanları sevmediğini Kur’an’da bildirmiştir.26
Dipnotlar:
1- 11. Hud/ 90.
2- 85. Buruc/ 14
3- Bkz. Hasan Basri Çantay¸ Kur'an-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm¸ 14. Baskı¸ İstanbul¸ 1988¸ III¸ 1167.
4- Btz. Bakara/276¸ Al-i İmran/ 32¸ Hacc/ 38¸ Rum/ 45
5- Bakara/ 257¸ Al-i İmran/ 68.
6- Al- İmran/ 31.
7- Bkz. Al-i İmran/ 76¸ Tövbe/ 4¸ Tövbe/ 7.
8- Mu'cemu'l- vasit¸ II¸ 1052.
9- Bakara/195¸ Al-i İmran/ 134¸ 148¸ Maide/ 14¸ 93.
10- Maide/ 42¸ Hucurat/ 9¸ Mümtehine/ 8.
11- Mu'cemu'l- Vasit¸ II¸ 588.
12- Bakara/ 222¸ Tövbe/ 107-110
13- Al-i İmran/ 159.
14- Al-i İmran/ 146¸ Maide/ 54¸ Saff/ 4.
15- Al-i İmran/ 146.
16- Bakara/ 153¸ ¸ 249¸ Enfal/ 46
17- Bakara/ 155.
18- Bakara/ 276¸ Al-i İmran/ 32¸ Hacc/ 38¸ Rum/ 45.
19- Bakara/205¸ Kasas/77¸ Maide/64.
20- Nisa/ 107¸ Hacc/ 38¸ Enfal/ 58.
21- Bakara/ 276¸ Nisa/ 107.
22- Nisa/ 148.
23- Bakara /190¸ Maide/ 87¸ Araf/ 55
24- Al-i İmran/ 57¸ 140¸ Şura/ 40
25- Nisa/ 36¸ Nahl/ 22-23¸ Kasas/ 76¸ Lukman/ 18¸ Hadid/ 22-23.
26- Enam/ 141¸ Araf/ 31
Murat SERDAR
Yazar