Mahremiyet Eğitimi
Edep ve ahlak, dinimizin özünü teşkil etmektedir. İnsanı süfli bir hayattan, pespaye bir kişilikten kâmil insan seviyesine yükselten nitelik edep ve ahlaktır. Çocuklar, edep ve ahlaka dair temel bilgileri ailede büyüklerini gözlemleyerek öğrenirler. Aile büyükleri de yeri geldikçe uygunsuz söz ve hareketlere kaşı çocukları uyarırlar.
Namaza hazırlık şartlarından olan “setr-i avret” hükmü, erkeklerin göbek ile diz kapakları arasını kapatmalarını, kadınların ise el yüz ve ayak dışında bedenlerinin tamamını örtmelerini emreder. Bu hüküm, dışarıda namahremlere karşı da aynen geçerlidir. Evde birbirine mahrem olanlar da örfe göre giyinmek durumundadırlar.
Birçok manevî değerimizin aşındığı çağımızda, insanlar arası ilişkiler oldukça karmaşık hâle gelmiştir. Ülkemizde de ahlaki terbiyesi ihmal edilmiş ve manevî boşluk içerisinde bırakılmış bazı gençlerin dinimizin ve örfümüzün âmir hükümlerini dikkate almadan yaşamaları, ailede mahremiyet eğitiminin ihmal edildiğini göstermektedir.
Bu sebeple çocuklarımızın bizi mahcup edecek durumlarıyla karşılaşmamak için sorumluluğumuz altında bulunan çocukların ve gençlerin söz ve hareketlerini yakından izlemek, onların ahlâkî olgunluğa erişmesi için diğer eğitimlerle birlikte mahremiyet eğitimini de ciddiyetle uygulamak zorundayız.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi yanlış cinsel eğilimlerden ve cinsel istismardan korumak için, ayıp sayılan ve sayılmayan, konuşulması mümkün olan ve olmayan konuların sınırlarını da iyi belirleyerek onları doğru bilgilendirmeliyiz. Bu konuda şu hususlara dikkat etmeliyiz:
1- Erkek ya da kadın olmak bizim tercihimiz değil, yaratılışın doğal bir sonucudur. Her bireyin cinsiyetine uygun arkadaş çevresi edinmesi, kılık kıyafetini ve davranış biçimini buna göre sergilemesi dinî ve örfî bir mecburiyettir.
2- Çocuklar, küfürlü söz ve hareketlerden hatta argo sözlerden sakındırılmalı ve bu konuda ciddi bir şekilde uyarılmalı, kötü sözlerin onun ağzına yakışmadığı hatırlatılmalıdır.
3- Çocukların en geç on yaşından itibaren cinsel kimliğinin farkında olarak kendisini koruması, cinsel organını mecburi hallerde doktor ve ailesi dışında hiç kimsenin yanında açmaması gerektiği öğretilmelidir. Tesettürün hem Allah’ın emri olduğu hem de insanı daha saygın gösterdiği, kızlara lisanımünasiple anlatılmalıdır.
4- Kız ve erkek kardeşlerin on yaşından itibaren ayrı odalarda yatmaları sağlanmalı, birbirlerinin özel eşyalarını karıştırmamaları gerektiği söylenmelidir.
5- Anne babalar, evde çocukların yanında iç çamaşırla dolaşmamaya ve kardeşler de aynı mekânda elbiselerini değiştirmemeye özen göstermelidirler.
6- Anne babanın yatak odasına izinsiz girilmeyeceği öğretilmeli, anne babanın mahrem durumlarına vâkıf olmamaları için tedbir alınmalı, elbise değiştirilirken ve diğer durumlarda kapı içeriden kilitlenmelidir.
7- Çocukların anne babadan izinsiz olarak evden uzaklaşmamaları, akşam hava kararmadan eve dönmeleri, ders çalışıyorum diyerek arkadaşlarına gitseler bile ailenin bundan haberdar olması, fazla gecikmeden eve dönmeleri sağlanmalıdır.
8- Televizyonlardaki magazin programları ve dizilerdeki uygunsuz görüntüler ekrana geldiğinde kanal değiştirilmeli ve bu görüntüyü izlemenin uygun olmadığı anlatılmalıdır.
9- Televizyon ve bilgisayar çocuğun çalışma ve yatak odasında olmamalı, televizyon izleme ve bilgisayar başında kalma süresine kısıtlama getirilmelidir.
10- Çocukların kullandığı cep telefonlarına aile koruma uygulaması konulmalı, sosyal medya hesapları takip edilmeli, kimlerle iletişim kurdukları kontrol edilmeli, telefonda oynayacağı oyunlara süre konularak kısıtlama getirilmeli, çocuğun daha çok yorgun olduğu ölü saatlerde bir süre telefonla veya tabletle meşgul olmasına izin verilmelidir.
11- Çocuklara sosyal medyada tanımadıkları kimselerle arkadaşlık kurmamaları, görüşme yapmamaları tembihlenmeli, bazı insanların sahte hesaplarla iletişim kurdukları, insanları dolandırdıkları, sapkın eğilimlerini bu şekilde ortaya koydukları söylenmeli, aynı şekilde kendilerinin de takma adlarla hesap açarak başkalarıyla görüşmelerinin sahtekârlık olduğu hatırlatılmalıdır.
12- Okulda ve mahallede erkek çocukların erkek arkadaşlarıyla kız çocukların da kız arkadaşlarıyla oyun kurmaları gerektiği söylenmeli, karşı cinsle arkadaşlığın ve diyaloglarının belli seviye ve sınırda tutulması gerektiği öğretilmelidir.
13- Evlilikle ilgili konular yeri geldikçe medenice konuşulmalı, her şeyin bir zamanı olduğu, zamansız işlerin başlarına büyük belalar açabileceği hususu izah edilmelidir.
14- Anne babanın evlenmesi sonucu çocuk olduğu, insanın yaratılışında Allah’ın sebep, anne babanın ise vesile olduğu, Allah’ın bebeği anne karnında yarattığı anlatılmalıdır. Halk arasında söylenen seni leylekler getirdi, hastaneden aldık vb. açıklamaların hiçbir yararının olmadığı bilinmelidir.
15- Tanımadıkları kimselerden hediye, şeker veya çikolata almamaları, bu tür kimselerin bir yere götürme, gezdirme ve eğlendirme tekliflerini reddetmeleri, zorla götürmek istemeleri halinde çığlık atarak çevreden yardım isteyebilecekleri öğretilmelidir.
16- Çocuklara yeri geldikçe dinimizce ayıp ve günah sayılan hususlar anlatılmalı, örfümüze göre yanlış, kötü ve çirkin olan şeyler de öğretilmeli, bunları yapanların toplumda kınanacağı ve insanlar arasında itibar kaybedeceği belletilmelidir.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarAllah kâinatı/tabiî âlemi ve tabiî âlem içindeki varlıkları kusursuz bir plan ve mükemmel bir ahenkle yaratmış ve muhteşem bir işleyişe tabi kılmıştır. Çok uzaklara gitmeye ve bilimsel tetkikler yapma...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
İslam dini, insanların hem aklına hem de gönlüne hitap eder. Davette, gönül dilini kullanır. İslam’ın mesajı gönüllere hitap eder, zira imanın mahalli kalptir. İnsanlar, dinini dili ile ikrar ederler,...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Mevsim değişiklikleri insan üzerinde bazı değişimlere neden olabilir. Bazı insanlar, mevsim değişikliklerine daha zor ayak uydurabilir. Mevsimlerin değişmesiyle enerjimizde, uykumuzda, iştahımızda, uy...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Türkler nasıl diyen baksın tariheViyana önünde şan vermişiz şanİşgal diyenler de baksın fetiheEziilmiş halklara, can vermişiz canKişnemiş atımız Tuna boyundaMasayı kurmuşuz her bir oyundaAltay sırtlar...
Şair: Hulusi TATAR