Kırgızistan ile Kültürel Bağlarımız
Türk dünyası, yaklaşık 250 milyonluk bir nüfusa ulaşmış durumdadır. Farklı coğrafyalarda yaşayan Türklerin kültürel değerlerini koruması ve bu değerler etrafında birleşerek hareket etmesi büyük bir önem taşımaktadır. Ortak kültür, Türk dünyasının bir araya gelmesinde önemli bir itici güç olarak değerlendirilmektedir.
Kırgız yazar Cengiz Aytmatov, kültürün zamanla yok olmayan tek şey olduğunu belirtmiştir. Kültürel değerler, halkların zor şartlar altında bile ayakta kalmasını sağlamış ve bu güç, Türkiye ile Kırgızistan arasındaki ilişkileri güçlendirmiştir.
Kırgızlar, tarih boyunca bilinen en eski Türk boylarından biridir. İlk bilgilere Çin kaynaklarında rastlanmaktadır ve Kırgız adı, M.Ö. 203-201 yılları arasındaki notlarda geçmektedir. Güney Sibirya, Kırgızların ilk yurdudur ve Türk tarihinin önemli noktalarından biridir.
Kırgızistan ve Türkiye arasında tarihî, kültürel ve duygusal bağlara dayanan sağlam bir siyasî ve ekonomik ilişki mevcuttur. Türkiye, Kırgızistan ve diğer Türk Cumhuriyetleri için örnek bir model ülke konumundadır. Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyıldan itibaren Türkiye ile Orta Asya Türkleri arasında ortak bir mücâdele sürdürmüştür. XIX. yüzyılda, Osmanlı Devleti Orta Asya ile birlikte Rusya’ya karşı bir koalisyon kurma girişimlerinde bulunmuştur.
Rusya’daki Tatar ve Azerbaycan Türklerinin etkisiyle Türkiye’nin Orta Asya’daki siyasî ilişkileri artmıştır. Tüm Müslümanların birlikte hareket etmesi gerektiği fikri güçlenmiş, bu süreç Orta Asya’da Türk milliyetçiliğinin artışına neden olmuştur. Ancak, bu mücâdele sonucunda bağımsızlık elde edilememiştir; yine de bu fikirler yaşamaya devam etmektedir.
Türkistan ya da günümüzdeki adıyla Orta Asya, uluslararası ilişkiler bağlamında stratejik bir öneme sahiptir. Bu bölge, büyük güçlerin kontrol mücâdelesi verdiği bir alan olmuştur. Kırgızistan, Türkistan’ın tam merkezinde yer alarak Türkiye ile ilişkilerini geliştirirse, uluslararası alanda önemli bir güç ve etki oluşturabilir. Bağımsızlık sonrası Türkiye’de Kırgızistan konusundaki araştırmalar ve yayınlar artış göstermiştir.
1993-1995 yılları arasında Türkiye ile Kırgızistan arasındaki kültürel ilişkiler hızla gelişmiştir. Bu dönemde, Kırgız halk edebiyatından tanınmış sanatçılar Türkiye’de gösteriler yapmış, ayrıca 1995’te Nevruz, Türk Cumhuriyetleri’nin katılımıyla coşkulu bir şekilde kutlanmıştır. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), bölgedeki projeleri koordine etmekte ve Kırgızistan’da çeşitli projeler gerçekleştirmektedir.
Eğitim ve kültür alanında daha fazla işbirliği yapılabilir. Türkiye ile Kırgızistan arasındaki siyasî ilişkiler, 2016’ya kadar iyiyken, 15 Temmuz sonrası soğumuş; son dönemde ise kısmen düzelmiştir. İki ülke, ilişkilerini stratejik ortaklık düzeyine çıkarmalıdır. Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi, iki ülke için önemli bir fırsat sunmaktadır.
Türkiye’nin Kırgızistan’a desteği, Orta Asya’daki etkisini artıracak ve zamanla mevcut sorunların çözülmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, 2018’de Bişkek’te açılan İmam Serahsi Cumhuriyet Merkez Camii, Osmanlı mimarîsi ile inşâ edilen en büyük cami olma özelliği taşımaktadır. Türk sivil toplum kuruluşları, halkların kaynaşmasına önemli katkılarda bulunmaktadır. Ulaşımın geliştirilmesi, iki toplumun daha iyi tanışmasını sağlarken, Kırgızistan’ı İpek Yolu’nun merkezinde konumlandıracaktır.
Kemal DEMİR
YazarDuâsı makbullerin duâsını isterimAllahü Teâlâ'nın rızâsını isterimÎman ile yaşayıp îman ile ölmeyiEn Cömert'ten Cennet-i Âlâ'sını isterimİhlās sahiplerinin renklerine boyanıpGece-gündüz onların safāsı...
Şair: Bekir OĞUZBAŞARAN
1909 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası bir subaydı; hem Osmanlı Ordusu’nda hem de TBMM’nin kurduğu Düzenli Ordu’da önemli görevlerde bulundu, birçok savaşa katıldı.Nezahat, çocukluk çağını hiç...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Türk tasavvuf şiirinde esasen iki tane Sırrı Baba var… Daha doğrusu bendeniz sadece Üsküplü Sırrı Baba’dan haberdârdım, Ohrili bir öğrencime bu zâtın izini sürmesini ve şiirlerini tespit etmesini söyl...
Yazar: Bilal KEMİKLİ
Balkanlarda İslâm’ın yayılıp neşvü nema bulması birincisi Kur’ân ve cami merkezli ikinci olarak ise tasavvuf ocakları vasıtasıyla olmuştur. Yüce kitabımız Kur’ân’ın ve hadis-i şeriflerin oluşturduğu a...
Yazar: Kemal DEMİR