Kırgızistan'da Tarih Ve Kültürel Birikim
Dağlık Bir Ülke Olan Kırgızistan, Tabiat Güzellikleriyle Dikkat Çekmektedir
Bağımsız yedi Türk Cumhuriyetinden biri olan Kırgızistan, Türk Dünyası içerisinde kendine has özellikleriyle önemli bir yer teşkil eder. Parlamenter bir sistemle yönetilen ülkenin resmî adı Kırgız Cumhuriyeti'dir. Başkenti Bişkek olan Kırgızistan'ın yüzölçümü 199.951 km²'dir. Ülkede yedi milyona yakın insan yaşamaktadır. Millî para birimleri somdur. Ülkede başta Kırgız Türkçesi olmak üzere Rusça da yaygın olarak konuşulmaktadır.
SSCB'nin dağılmasıyla birlikte hürriyetine kavuşan ülkelerden biri olan Kırgızistan, Türk Cumhuriyetleri içerisinde stratejik öneme haiz doğal kaynakları olmayan ülkelerden biri olduğu için geçiş sürecinde birçok ekonomik sıkıntıyla yüzleşmiştir. Kapitalizmin bir parçası olan pazar ekonomisine geçişte ve ekonomik yapılanmada ciddî sıkıntılar yaşamışlardır.
Orta Asya'nın kuzeydoğusunda yer alan Kırgızistan'ın yüzölçümünün %5,3'ünü ormanlık alanlar, %54,1'ini tarımsal alanlar, %36,2'sini ise diğer araziler oluşturmaktadır. Her yanıyla ve her yönüyle dağlık bir ülke görünümünde olan Kırgızistan'ın kuzeyinde Kazakistan, güneydoğu ve doğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, batısında Özbekistan, güneybatısında ise Tacikistan yer almaktadır.
Kırgızistan'ın sınırlarının toplam uzunluğu 3.878 km'dir. Kırgızistan'ın Kazakistan ile sınır uzunluğu 1.051 km, Çin Halk Cumhuriyeti ile 858 km, Özbekistan ile 1.099 km ve Tacikistan ile ise 870 km'dir. Kırgızistan’ın denize sınırı bulunmamaktadır. Kırgızistan'ın kuzeyi ile güneyi arasındaki uzaklık 454 km, doğu ile batısı arasındaki uzaklık ise 925 km'dir. Kırgızistan tabiat güzellikleriyle dikkat çekmektedir.
Manas'ı Yaşayan ve Yaşatan Kırgız Türkleri, Tarihin En Eski Milletlerinden Biridir
Bilindiği üzere Kırgız Türkleri tarihin en eski milletlerinden biridir. Kırgızistan’da bölgeler, eyalet ve bölge anlamına gelen “oblast” kelimesiyle isimlendiriliyor. Söz konusu ülke "Çuy", "Isık Göl", "Oş", "Talas", "Celâlâbâd"," Narin" ve "Batken" adlı yedi idarî bölgeye ayrılmıştır. Ülkede başkent Bişkek ve Oş şehri olmak üzere iki özerk şehir vardır. Başkent Bişkek bir milyona yaklaşan nüfusuyla ülkenin en kalabalık şehridir.
Kırgız Cumhuriyeti Büyük Meclisi-Kırgız Cumhuriyeti Parlamentosu, kendi yetkileri çerçevesinde yasama ve denetim fonksiyonlarını yerine getirmekte olup, toplam 90 milletvekilinden oluşmaktadır. Büyük Meclis daimî faaliyet gösteren, parti sistemine dayalı olarak seçilen milletvekillerinden oluşmaktadır.
Partiler için %0,5 bölge barajı uygulanmaktadır. Milletvekili seçimine 25 yaştan büyük ve seçime katılma hakkına sahip Kırgız Cumhuriyeti vatandaşları katılabilir. Parlamento seçimleri 5 yılda bir yapılmaktadır. Ayrıca yine 5 yılda bir Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 35 yaşından büyük, 65 yaşından küçük, Kırgızca bilen, 15 yıl süre ile ülkede ikamet etmiş olan ve en az 50 bin seçmenin imzasını toplayabilen her Kırgız Cumhuriyeti vatandaşı katılabilir. İki turlu yapılan seçimlerde birinci turda katılan seçmenlerin %50’den fazlasının oyunu alan seçilmiş olur.
Çoğunluğun sağlanamaması hâlinde ikinci tura en çok oy alan iki aday katılır. Bu turda %50’nin üstünde oy toplayan aday seçilmiş olur. Anayasaya göre yasalar Büyük Meclise sunulmaktadır. Büyük Meclis yasa üzerinde değişiklikler yaptıktan sonra bir ay içinde Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın onayına sunmaktadır.
Dağlık bir görünüm arz eden Kırgızistan "Kırgız ülkesi" mânâsına gelir. Ülke topraklarının dağlık olması yüzünden mevcut arazinin ancak yüzde 8'i ekilebilmektedir. Tarihî İpek Yolu'nun bir parçası olan Kırgızistan çeşitli kültürlere ve medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır.
Issık Göl ülkenin en büyük gölü ve Titicaca'dan sonra dünyanın en büyük ikinci dağ gölüdür. Fergana Vadisi'nden batıya, Özbekistan'a akan Kara Derya ana nehir konumundadır. Ülkede başta Kırgızlar olmak üzere; Özbekler, Ruslar, Dunganlar, Uygurlar ve Tacikler yaşamaktadır. Ülkede en yaygın din İslâm'dır. Mezhep olarak sünnîler ekseriyeti oluşturmaktadır. Kırgızistan, Türk Devletleri Teşkilatı ve Türksoy üyesidir.
Başkent Bişkek'ten Oş'a Tarihî ve Kültürel Zenginlikler Harmanı
Dünyanın en yeşil başkentlerinden biri olan Bişkek, kendi içerisinde özgün yapısını korurken, aynı zamanda büyük bir şehir olmanın özelliklerini de içinde barındırır. 1878'de kurulan Bişkek, İpek Yolu üzerinde yer alması nedeniyle tarih boyunca önemli bir merkez olmuştur.
Şehir, Sovyetler Birliği Dönemi’nde Bolşevik askerî önderlerinden Mihail Frunze'nin anısına Frunze adıyla anılmıştır. Şehirde çok sayıda tiyatro, opera binası ve müze vardır. Bu şehir diğer Sovyet kentleri gibi mermer binaları ve dar şehir parklarıyla ünlüdür.
Son derece gösterişli bir şehir olan başkent Bişkek'ten sonra ülkenin ikinci büyük şehri, kendine has güzellikleri barındıran tarihî kent Oş’tur. Merkezi 1939 yılında kurulmaya başlanan Oş, Fergana Vadisi'nin güneyinde bulunan ve "Güneyin Başkenti" olarak adlandırılan, Kırgızistan'ın en büyük ve en güzel şehirlerinden biridir. Bu güzel şehir 2019 yılında “Türksoy Daimi Konseyi” tarafından "Türk Dünyası Kültür Başkenti" seçilmiştir. Şehirde yer alan Süleyman Dağı, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alır.
Rivayet odur ki Hz. Süleyman'ın Oş'u ziyaret ettiği ve kendi adıyla anılan bu dağa çıkarak duâ ettiği söylenir. Bu dağa çıkanların hacı olduğu, burayı ziyaret eden hastaların şifâ bulduğu ve ömürlerinin uzadığı inancı da halk arasında yaygındır.
Öte yandan Oş şehrindeki Süleyman Dağı’nda, Babür’ün bizzat yaptığı söylenen bir evi bulunuyor. Bu tek odalı küçük ev sonradan camiye dönüştürülmüştür. “Babür Evi” olarak bilinen söz konusu cami, kutsal bir yer sayılıyor ve ziyaretçisi bugün de hiç eksik olmuyor.
Oş Şehrinin Sırtını Yasladığı Süleyman Dağı, Oş'un Simgesidir.
Oş, ülkenin güneybatısında, tarihî İpek Yolu üzerinde yer alıyor. Tarihi 3000 yıl öncesine kadar giden Oş, hem Türk tarihi açısından önemli, hem de İslâm dini açısından kutsal bir şehirdir. Oş şehrinin sırtını yasladığı Süleyman Dağı, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır. Ünlü Türk imparatoru Babür'ün mozolesi Oş şehrinde yer almaktadır. Oş'un hemen yanı başında Özbekistan, Tacikistan ve Çin bulunur. Şehrin nüfusu daha çok Kırgız, Özbek, Rus ve Taciklerden oluşmaktadır.
İpek Yolu'nun önemli bir kavşağında, Fergana Vadisi’ne hâkim bir noktada bulunan Süleyman Dağı’nın tepelerinde ve yamaçlarında, Bronz Çağı’na ait tarım alanları, birçok ibâdet yeri ve duvarlarına resimler çizilmiş mağaralar var. Tepelerin etrafına dağılan dinî yapılar, patikalarla birbirine bağlanmış ve çoğu bugün de kullanılıyor.
Süleyman Dağı'ndan şehre inerken sola döndüğünüzde 16. yüzyılda yapılmış olan Rabat Abdullah Han Camii'ne rast geliyorsunuz. Şehrin bu önemli caminin de çok sayıda ziyaretçisi var. Bir başka yapı da Süleyman Dağı’nın güneyindeki Asaf-ibn-Burhiya Türbesi'dir. 12.yüzyıldan kalma bu dörtgen yapının çatısı düz ve kubbesizdir. Giriş kapısının etrafında mavi süslemeler vardır.
Akbura; güneyin ekonomi, kültür, sanat ve eğitim merkezi sayılan Oş'u ikiye bölen bir nehirdir. Nehir boyunca uzayan Oş Pazarı görülmeye değerdir. Bu tarihî pazar bugün de büyük ilgi görmekte, tabir caizse insanlarla dolup taşmaktadır. Burada Oş'un pirinci, tütünü, cevizi, üzümü, ipeği ve atı müşterileriyle buluşmaktadır. Oş Pazarı'nın yanı başında yer alan ve Kırgızistan'ın en büyük camisi olarak kabul edilen Şehit Tepe Camii görülmeye değerdir.
Oş şehrindeki en ünlü heykel, Kırgızların ulusal kadın kahramanı Kurmancan Datka’nın heykelidir. Kurmancan Datka, Rusların Orta Asya’da yayılmacı bir politika izledikleri 19. yüzyıl sonlarında, Kırgızların başına geçmiş ve halkın Rus askerî güçleri tarafından mağdur edilmesini büyük ölçüde engellemiştir.
Bu kahraman ve bilge kadın, ülkede bugün de çok seviliyor. Şehirde, ayrıca Lenin’in de bir heykeli var. Modern bir bina olan Oş Drama Tiyatrosu da heykellerle bezeli yemyeşil bir bahçenin içinde yer almaktadır.
8.yüzyılda İpek Yolu üzerinde bir ipek üretim merkezi olan tarihî Oş şehri, Karahanlıların ilk ortaya çıktıkları yer olarak da kabul edilir. Oş’a 55 km uzaklıkta bulunan Uzgen kasabası ise Karahanlıların ilk başkentidir. Uzgen, Kırgız pullarını ve paralarını süsleyen, 12. yüzyıl tarihli türbesi ve minaresiyle meşhurdur.
Tuğladan, dörtgen, düz çatılı türbe estetik bir görüme sahiptir. Üç kapılı ön cephesindeki taş işçiliği görülmeye değerdir. Yukarı doğru daralan ve tepesinde küçük bir kubbe bulunan minarenin geometrik desenli süslemelerindeki ustalık, görenleri hayret ve hayranlığa sevk etmektedir.
Yurdunu Canından Aziz Bilen Kırgız Yazar Cengiz Aytmatov
Kırgızistan deyince öncelikle ve özellikle dünyanın en büyük yazarları arasında yer alan Cengiz Aytmatov akla gelmektedir. Cengiz Aytmatov, asıl büyük şöhretini 1970 senesinde yayımlanan büyük romanı Beyaz Gemi'yle yakalamıştır. Bu roman edebiyat âleminde büyük bir yankı uyandırmıştır.
1980 yılında kaleme aldığı "Gün Olur Asra Bedel" romanı, yazarı edebiyat doruklarına taşımıştır. 1986'da okuyucusuyla buluşan "Dişi Kurdun Rüyaları" isimli romanı ona evrensel anlamda edebiyat ve şöhret kapılarını ardına kadar açmıştır. Bunları 1990’da yayımlanan "Beyaz Yağmur" ve "Yıldırım Sesli Manasçı" hikâyeleriyle, aynı yıl kaleme aldığı "Cengiz Han’a Küsen Bulut" romanı izlemiştir.
Cengiz Aytmatov’un eserlerinde Kırgız kültürünün ve Kırgız sözlü geleneğinin temel taşı olan Manas destanından derin izler vardır. Aytmatov, Manas’ı defalarca okuyup özünü bilinçaltına yerleştirmiştir. Rusların kültürel ablukası onu Kırgız kültür ve medeniyetinden uzaklaştıracak yerde, bu kültüre daha da bağlamıştır. Romanlarında yerli motifleri özellikle kullanma gayreti içerisinde olmuştur. Millet ve fert olarak yaşadığı acı tecrübeleri gerçekçi bir üslupla romanlarında ifade etmiştir. Yeni nesillere millî benlik ve tarih şuuru kazandırmıştır.
Türk dünyasının en büyük yazarlarından biri olan Aytmatov’un eserleri yüzlerce dile çevrilip milyonlarca kişi tarafından okunduğu hâlde kendisi Nobel ödülü alamamıştı. Cengiz Aytmatov’un, yazdıklarıyla ilgili yapmış olduğu şu değerlendirme dikkate değerdir: “Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi millî gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır.
Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın millî hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu millî olanın ötesine doğru genişletmek ve ‘evrensel’ olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar ‘tipik insan’ ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.”
Dünyanın En Uzun Destanı: Manas
Kırgızistan deyince aklımıza özellikle ve öncelikle dünya edebiyatının şaheserleri arasında yer alan Manas Destanı gelir. Türk mitolojisinden ve bozkır kültüründen derin izler taşıyan bu destanda mânî dinine mensup Karahitaylarla Müslüman Karahanlılar arasındaki mücâdele ve Manas adlı kişinin başından geçenler anlatılır.
Sadece Kırgızların değil, bütün Türk boy ve topluluklarının en büyük destanı olan Manas Destanı, Türk boy ve topluluklarının tarihine, sosyal hayatına, inancına, halk eğitimine, etnografisine ait unsurları içerir. Kırgız halkının hafızası olarak niteleyebileceğimiz bu destanı 1869'da derleyen ünlü Türkolog Wilhelm Radloff'tur. Söz konusu destan baba Manas, oğul Semetey ve torun Seytek dönemlerini anlatan üç bölüm ve 500 bin 553 dizeden oluşmaktadır.
Kırgızistan'da Manas Destanı'nın herhangi bir bölümünü ezbere bilmek ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla küçük yaştan itibaren ciddî bir eğitim veriliyor. Kırgızların farklı ağızlardan alınarak yazılan 35 farklı Manas Destanı bulunuyor. En büyük destan olarak Dünya Rekorlar Kitabı'nda yer alan Manas, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de 2013'te yapılan UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Mirasının Korunması için Hükümetler Arası Komitesi'nin 8. Toplantısı'nda UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmıştır. Destanın UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alındığı 4 Aralık tarihi, Kırgızistan'da her yıl "Manas Destanı Günü" olarak kutlanıyor.
Kırgızistan'ın Ankara'da Büyükelçiliği, İstanbul'da da Başkonsolosluğu bulunmaktadır. Aynı zamanda, Adana'da Fahri Konsolosluk ile temsil edilmektedir. Türkiye'nin ise Kırgızistan'da Bişkek Büyükelçiliği yer almaktadır. Türkiye’yle Kırgızistan iki dost ve kardeş ülkedir. Bu hep böyle kalacaktır. Yaşasın Türk-Kırgız dostluğu ve kardeşliği...
M.Nihat MALKOÇ
Yazar1.BeyitEy gönül hâk idi aslın sen yine hâk olagörDerd-i Hakk ile yanuban cümleden pâk olagör(Ey gönül! Senin aslın toprak idi, sen yine (aslına dönerek) toprak ol, Hak (Allah’a kavuşma) derdiyle yanar...
Yazar: Resul KESENCELİ
Sensin bana can suyundan içiren,Sevdim seni annem gibi Türkiye’m.Sensin beni kanadıyla uçuran,Sevdim seni annem gibi Türkiye’m.Sütünle besledin Türkçe dilimi,Sevginle suladın gonca gülümü,Kokunu duyar...
Şair: Yusuf DURSUN
Dünden Bugüne Tarihî Süreçte Boşnakların SerencamıBosna-Hersek, Avrupa'nın güney doğusunda Balkanlar olarak bilinen kadim coğrafyada tarih boyunca değişik etnik ve dinî grupların ikamet ettiği b...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Yüzölçümü ve nüfus yoğunluğu bakımından dünyanın en büyük ikinci kıtasıdır Afrika. Öyle ki adalarla birlikte 30,8 milyon kilometrekare devâsâ bir alana sahiptir. Bir milyarı aşkın nüfusuyla dünya nüfu...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ