Çocuklara Problem Çözme Becerilerini Öğretebilmek
Bir öğrenci velimiz, “Hocam, benim 2. sınıfa giden oğlum okula gitmek istemiyor. Nedenini sorduğumuzda ise gerekçe olarak, öğretmenin kendisini istediği arkadaşla aynı sırada oturtmamasını gösteriyor. Hocam, bu çocuk istediği bir şey olmazsa hiçbir şey yapmak istemiyor. Bu konuda ne yapmam lazım, bize yardım eder misiniz?” dedi.
Öğrenci velimize; “Problemin çözümü için ne düşünüyorsunuz?” dedim.
Hocam; “Yarın çocukla okula gidip öğretmeninden istediği arkadaşla oturtmasını isteyeceğim. Olmazsa okul idaresine gidip rica edeceğim.” dedi.
Okula gittiniz ve çocuğunuzun öğretmeninden de istediği arkadaşla oturtmasını rica ettiniz. Çocuğunuzun öğretmeni de size, büyük ihtimalle, şunlardan birini söyleyecektir:
“Ben bu çocukları derste birbirleriyle çok konuştukları ve dersi dinlemedikleri için ayrı oturttum. Veya yeni oturttuğum arkadaşıyla grup çalışması veya çalışma konusunda birbirlerini desteklesinler diye oturttum.” diyebilir.
Sizin ısrarınız üzerine öğretmenin de çocuğunuzu istediği arkadaşıyla oturttuğunu düşünelim.
Bundan sonrasını birlikte düşünelim:
Akşam eve gelen çocuk, bir zafer kazanmış havası içinde olacaktır. Çünkü bu davranış, çocukta ben istemediğim zaman okula gitmeyebilirim, izlenimini oluşturacaktır. Okulda öğretmenlerin benim adıma verecekleri kararlar çok da önemli değil. Nasılsa okulda istemediğim bir durum söz konusu olduğu zaman, anne babamı araya koyarak o kuralları kendime göre değiştirtebilirim. Hiçbir şey yapamasam da okula gitmemek için elimden geleni yaparım, olacaktır.
Bu olayın çocuk ve aile için en olumsuz yanı da çocuğun gözünde öğretmenin saygınlığının azalmasıdır. Çocuğun gözünde öğretmenin saygınlığının azalması, çocuğun ödevlerini yapmamasına, derslerine çalışmamasına, okulda ve sınıfta sorumluluk almamasına, okul ve sınıf kurallarına uymamasına neden olacaktır.
Bu çocuğun büyüdüğünü ve çalışma hayatına başladığını düşünelim;
Çalıştığı iş yerinde ya da kurumda aynı odada istemediği arkadaşla çalışmak zorunda olsa, amiri veya patronu sevmediği biri olsa ne yapacak? O işte çalışmayacak veya müdürünü mü değiştirecek? Bunların dışında, çalıştığı kurumda hoşuna gitmeyen kurallar konduğu zaman, onları kaldırtmak için aracılar mı koyacak? Yahut girmek zorunda olup da istemediği ortamlara girmeyecek mi?
Kısacası çocuk, ileride hoşuna gitmeyen ortamlara uyumda problemler yaşayacağı gibi toplumun değerleriyle de sıkıntılar yaşayacaktır.
Peki, bu çocuk için neler yapabiliriz?
Çocukların okulda öğretmen ve arkadaşlarıyla yaşadığı problemi çözmek için olaya çocuk adına karışmamak gerekir. Ancak çocuğu aşan ve hayati öneme sahip bir problem ise öğretmeni ve okul idaresi ile özel olarak görüşmek gerekir. Yani çocukla birlikte değil.
Çocuk problemin çözümü konusunda ısrar ediyorsa, öğretmenin kurallarının olduğu ve bu kurallara da herkes gibi kendisinin de uyması gerektiği çocuğa açıklanmalıdır. Bu davranış, çocuğa istemediği ortamlarda ve istemediği kişilerle de çalışmasını öğretecektir.
Çocuğa bu konuyu öğretmeniyle bizzat kendisinin konuşmasının daha doğru olacağı ifade edilmelidir. Problemini çözme konusunda öğretmeniyle konuşmasını sağlamak, çocuğun kendisine güvenmesini sağlayacaktır. Bu da çocuğun gözünde hem sizin saygınlığınızı hem de öğretmenin saygınlığını artıracaktır.
Problem çocuğu aşan bir problem değilse problemi çözmek için çocuk ve öğretmen dışında kimse başrolde olmamalıdır. Eğer konu hakkında bilgi amaçlı olarak çocuğun öğretmeni ile görüşmek istiyorsanız bunun çocukla beraber değil özel olarak görüşülmesi uygun olacaktır.
Bunların yanında;
Buna rağmen çocuk hâlâ okula gitmek istemek istemezse;
M. Emin KARABACAK
YazarNedir bu sınav kaygısı?Sınav kaygısı, sınava çalışmak yerine sınavı kaybettiği takdirde başına gelebilecek olumsuzlukları düşünmektir. Sınav kaygısı, dikkatini sorulara vermek yerine, daha çok sınav s...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Sabah kahvaltısı, çocuğun kendisine ve okuluna verdiği önemi ifade etmektedir. Okulu seven çocuklar, okula kahvaltı yaparak giderler. Bu çocukların kendilerine güvenleri tam olduğu gibi, arkadaş...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Sultan Abdülmecid’in, Dördüncü İkbal Nalân-ı Dil Kadın’dan dünyaya gelen, en uzun yaşayan kızıdır. 7 Aralık 1851 tarihinde Çarşamba günü Çırağan Sarayı’nda doğmuştur. O da diğer kardeşleri gibi erken ...
Yazar: Bengisu HAYAT
Bu nasıl soykırım, bu nasıl zulüm?Tükenmiş feryatlar, kısılmış seda,Gazze’ye durmadan yağıyor ölüm,Yetiş Yâ Muhammed, yetiş imdada!Böylesi vahşete yetmiyor kelam,Yahudi, kıyıma ediyor devam!Halifesiz ...
Şair: Halil GÖKKAYA