Camgöz Bağbozumu ve Üç Porsuk
Sevgili çocuk dostlarım;
Hafize Teyze bu bağbozumunda, üzüm bağlarını durumu iyi olmayan köylülerle paylaşmaya karar verdi. Bugün de üzümler toplanacak. Bütün köylülerin gelmesiyle birlikte; türküler, şarkılar söylenerek bağlara varıldı. Bizden önce giden kâhya ile diğer çiftlik çalışanları, kazanları kurup yemekleri yapmaya başlamışlardı bile. Diğerleri ise neşe içinde üzümleri toplamaya başladılar.
Onlar bu şekilde eğlenerek üzümleri toplarken, biz de Uzun Kulak’la etrafta koşup oynamaya başladık. Çok geçmeden, bağın biraz dışında toprakta bir hareketlenme gördük. Merakla yaklaşırken bir porsuk telaşla topraktan çıktı ve bizi görünce gülerek selam verdi. Ben vahşi olduğunu bildiğim için biraz korktum ve geri çekildim. Porsuk korktuğumu görünce, bu defa kahkahalarla güldü ve
- Hey Sarı Tüylü! Benden korkmana gerek yok, diye neşeli bir sesle bağırdı.
- Adım Camgöz,dedim. Hem sen vahşi değil misin? Neden korkmayım ki?
- Evet, porsuklar genelde vahşidir ama ben ve iki kardeşim kimseye zarar vermeyiz,derken toprağın altından aynı kendisi gibi iki baş daha göründü. Sonra da tamamen çıktılar. Onlar da ilk çıkan porsuk gibi çok güler yüzlüydü. Sonradan çıkanlardan biri;
- Aksine biz iyilik yapmak için uğraşırız. Hafize Teyze’nin bağındaki üzümler, nasıl bu kadar güzel oldu sanıyorsunuz?
Biz merakla yüzlerine bakınca diğeri?
-Bağa yabancı bir hayvan girmesin diye hep nöbet tuttuk.
Uzun Kulak şaşkınlığını gizleyemedi ve gözlerini faltaşı gibi açarak;
- Nasıl yani,diye hayretle sordu.
Porsuklar bizim şaşkınlığımızdan keyif alır gibi daha çok güldüler ve ilk gördüğümüz porsuk;
-Arkadaşlar, kışın bizim yiyecek bulamadığımız bir zamanda, Hafize Teyze’yle bir adam geldi ve bizim yuvaların önüne et, tavuk gibi yiyecekler koydular. Onlar o gün o yiyecekleri getirmeseydi, belki de biz açlıktan ölecektik. Daha sonra kar kalkana kadar her gün geldiler. Biz de, en zor zamanımızda yardım eden Hafize Teyze’nin bağlarını korumak istedik.
İyilik dolu bu bağbozumunda, herkes çok mutlu oldu. Biz de üç porsuk arkadaşımızla unutamayacağımız bir gün geçirdik.Her yönden çok bereketli bir gün oldu. Eve dönerken Uzun Kulak;
-Camgöz gördün mü bak! İyilik hep iyiliği getiriyor,dedi.
Haklıydı.
Görüşmek üzere çocuklar, hoşçakalın...
Raziye SAĞLAM
YazarGeçtiğimiz ay, güneşli bir günde Bilecik ve Söğüt’e gitmek için ablam ve yeğenimle yola çıktık. Niyetimiz; Ertuğrul Gazi’yi ve Ertuğrul Gazi’nin, oğlu Osman Gazi’ye olan vasiyetinde “Oğul! Beni incit,...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Daha önceki yazımda bahsettiğim gibi, Yunanistan’dan cennet vatanımıza İpsala Sınır Kapısı’ndan giriş yaptık. İstanbul’a dönmeden Edirne’ye gideceğiz. Muhteşem Selimiye’de namaz kılmak, meşhur yaprak ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Bugün çiftlikte kimse yok. Uzun Kulak’la canımız sıkıldığı için eğlenceli bir şeyler yapalım diye düşünürken biraz ileride Mavi Gök, Toprak ve Çınar’ı gördük. Hoplaya zıplaya n...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım; öğleden sonra Karabaş nefes nefese çiftliğe geldi. Uzun Kulak;- Karabaş ne bu hâlin? Sürüye bir şey mi oldu?- Yok, sürü iyi de Lokman otlaktaki ceviz ağacına çıkmıştı. Bir yan...
Yazar: Raziye SAĞLAM