Emanet ve Sorumluluk
Allahu Teâlâ’nın insanlara verdiği her şey emanettir. İnsanın canı, bedeni, tasarruf ettiği malları, yiyip içtiği her şey Allah’ın bir lütfudur. Allah’ın diğer mahlûkattan farklı olarak insanlara verdiği akıl nimeti ve kendisine kulluk yapacağına dair insandan aldığı söz ise insanlar üzerindeki en büyük emanettir.
Allah, bu konuyu Kur’an-ı Kerim’de Ahzab Sûresi’nin 72. ayetinde şöyle açıklamaktadır: “Biz; emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmekten kaçındılar, on(un sorumluluğun)dan korktular; onu insan yüklendi; (fakat onun ağır sorumluluğunu tam kavrayamadı) doğrusu o, çok zalim, çok cahildir.”
Bir emaneti yüklenmek, sorumluluğu beraberinde getirir. İnsan, kulluk emanetini kabul etmekle Allah’a karşı ibadetleri, emir ve yasakları yerine getirme hususunda sorumlu olmuştur. Bu sorumluluk ağı, helezonik bir şekilde kişinin kendisinden başlayarak ailesini, komşu ve akrabalarını, içinde yaşadığı şehri ve ülkeyi ve -son tahlilde- bütün insanlığı içine almaktadır.
Sorumluluk, verilen sözle başlar; söz veren ve bir işi yapmayı kabul eden birisi birtakım görevlerle kendisini bağlamış olur. Sorumluluğun yerine getirilmesi mükâfatı, getirilmemesi ise yaptırımları (ceza) gerektirir. Her insan; aklı ve fizik gücü, bilgi ve becerisi, konumu ve yetkisi kadar sorumludur.
Peygamberimiz (s.a.v.), bir hadis-i şerifinde, “Hepiniz çobansınız ve güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Amir, memurların çobanıdır. Erkek, ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuklarının çobanıdır. Sonuçta hepiniz çobansınız ve idare ettiklerinizden sorumlusunuz.” buyurmaktadır. Bu beyanıyla Peygamberimizin sorumluluk alanını açıkça çizdiği görülmektedir.
Sorumluluk, insanın kendisiyle başlamaktadır. Her insanın, öncelikle hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için, dengeli beslenmeye dikkat etmesi, bedenini aşırı sıcak ve soğuk havadan, zararlı alışkanlıklardan, ruhunu da stres, yersiz kaygı ve vehim gibi zararlı duygu ve düşüncelerden koruması gerekmektedir.
İnsanın kendisini geliştirmesi, olgun ve saygın bir kişilikle bulunduğu ortamlarda inandığı değerleri temsil etmesi de kendisine karşı olan sorumluluğudur. Onurlu bir insan; ben özgürüm, istediğimi yapar, aklıma geleni konuşurum, diyemez; böyle diyenler, toplum tarafından hem dışlanır hem de kendisine, ailesine ve temsil ettiği değerlere karşı sorumluluğunu yerine getirememiş olur.
Aile bireylerinden her birinin de konumuna göre sorumlulukları vardır. Baba, ailenin beslenme, barınma ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Anne ise geleneklerimize göre çocuk doğurma, çocukların bakımı, yemek hazırlanması, evin temizliği, tertip ve düzeninden sorumludur.
Çocukların eğitilmesi, değerler eğitiminin küçük yaştan itibaren çocuklara verilmesi, beslenmesi, geleceğe en iyi şekilde hazırlanmasından da ebeveyn birlikte sorumludurlar. Eşler birbirine emanet, çocuklar ise ebeveyne emanettir. Emanetle birlikte sorumluluklar başlamaktadır. Çocuklar da kendilerine verilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdürler.
Akrabalar arasında da amca, dayı, hala, teyze, nine, kuzen şeklinde geleneksel statüye göre oluşan bireylerin birbirine karşı sorumlulukları vardır. Teyze anne yarısıdır, denilir. Annenin olmadığı zamanlarda nine, hala ve teyze annenin boşluğunu, babanın olmadığı zamanlarda da dede, amca ve dayı babanın boşluğunu doldurur.
Düğünlerde takılarla yardımlaşmak, beklenmedik anlarda ortaya çıkan kaza, ölüm ve çeşitli musibet anlarında ise maddi ve manevi destek sağlamak akrabaların birbirine karşı sorumluluğudur.
Allah’ın bütün insanların ortak istifadesine sunduğu tabii çevrenin, ormanların, doğal su kaynaklarının, nehirlerin, yer altı zenginliklerinin ve atmosferin tahrip edilmeden kullanılması da insanların sosyal sorumlulukları arasında yer almaktadır. Bazı eğitimsiz ve sorumsuz insanları uyarmak için parklara, mesire yerlerine “Görmek istediğin şekilde bırak.” şeklinde uyarı levhaları asılmaktadır.
Eğitimli ve görgülü insanlar çevreyi zaten bilinçli kullanırlar. Eğitimsiz ve görgüsüz insanlara ise uyarılar bile fayda vermemektedir. Sanayileşmiş ülkelerdeki bazı fabrikaların bacalarından atmosfere salınan zehirli gazlar ya da giderlerinden ırmaklara ve denizlere boşaltılan kimyasal atıklar bütün canlıların sağlığını tehdit etmekte, bu tehlikeye karşı birtakım uluslararası anlaşmalar yapılmış olsa da ciddi denetimler yapılmamaktadır.
Son yıllarda insanlık olarak maruz kaldığımız küresel ısınmaya ozon tabakasındaki delinmenin yol açtığı, buna da kirli havanın sebep olduğu belirtilmektedir. Gelecek nesillerin, yaptıkları tahribat sebebiyle, bugünün insanını suçlamasını tahmin etmek hiç de zor değildir. Buna göre, her neslin bir sonraki nesle daha yaşanabilir bir dünya ve sürdürülebilir bir sosyal sistem bırakma sorumluluğu vardır.
Allah, Arâf Sûresi’nin 56. ayetindeki “Islah edildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.” emriyle kullarını uyarmakta, karada ve denizde bozgunun meydana gelmesinden de insanları sorumlu tutmakta ve fâsık kimselerin iş başına geldiğinde yeryüzünde nesli ve ekinleri tahrip etmeye çalıştığı beyan edilmektedir. Buna göre insanlarda belli düzeyde siyasi bilincin olması ve fâsık kimselerin işbaşına gelmesine engel olunması için çalışılması da sosyal sorumluluklar arasında yer almaktadır.
Her insanın sorumluluğunu yerine getirmesi, aynı zamanda bir kulluk görevidir ve herkes, dünyada yaptıklarından ahirette hesaba çekilecektir.
Sümeyye Büşra YILDIZ
YazarYüce Rabb’imiz, hayvanlarla ilgili olarak En’âm Sûresi 38. ayet-i kerimede şöyle buyurur: “Yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve gökyüzünde iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi sizin gibi birer to...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Yeni bir öğretim yılı başlarken aileler tatlı bir telaş içindeler. Bizim zamanımızda eve en yakın okul, en çok tercih edilen okuldu ki bunlar da çoğunlukla devlet okulları olurdu. Zaten özel okulların...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Çiçekler hayatımızın bir parçası. Yaşamın her devresinde çiçeklerin değişik türlerini görüyoruz. Doğumda, düğünde, kabir başında... Yeşilsiz ve çiçeksiz bir hayat düşünülemez. Çiçeklerin doğuşu hakkın...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Gazze’de yaşanan zulüm ve katliamı ne yazık ki tüm dünya seyrediyor. Filistin’de öteden beri devam edegelen ve özellikle de son günlerde Gazze’de gerçekleştirilen sivillere yönelik insanlık dışı katli...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ