Tütünün Bizdeki Serüveni ve Tahripkâr Batılı Markalar
Tütün illeti, şifalı ot adı altında Batılı tüccarlar tarafından Osmanlı Ülkesine sokulduktan kısa zaman sonra kendine ticarî kazanç sağlayacak bağımlı bir kitle ve pazar bulmayı başarmıştır. Osmanlı topraklarında ekim ve üretim sürecinin olumlu sonuç vermesi üzerine Batılı tüccarlar, Şark Tütünü etiketi altında aynı maddeyi bu defa Osmanlı’dan kendi ülkelerine pazarlamaya başlamışlardır.
Daha da ileri giderek bu tütünden ürettikleri sigara markalarına İslâmî isimler vererek emperyalist/makyavelist zihniyet ve İslâm/Osmanlı düşmanlığında sınır tanımaz bir icraata imza atmışlardır. İşte tütünün bize gelişinin ve bizden geri Batı’ya gidişinin kerih serüveni:
Tütünü Osmanlı’ya Getiren ‘Kefereler’
Amerika’yı değil, belki de sigarayı/tütünü/tobacco ilk defa keşfedenin ve insanlığın başına belâ edenin Kristof Kolomb olduğu rivayet edilmektedir. Şifalı zannedilen ve ilmî adı nikotiana olan tütün otunun Osmanlı topraklarına girmesi hakkında farklı görüşler var. Tarihlendirmeler genellikle 16. yüzyılın sonu ile 17. yüzyılın başını işaret etmektedir.
İngiliz, Venedikli, Cenovalı, Fransız, İspanyol ve Hollandalı tüccarlar tütünü Osmanlı pazarlarına, “her hastalığa çare, şifalı bitki” söylemiyle sunmuşlardır. Dolayısıyla ilk başlarda tedavi amaçlı olarak getirilmiş ve masumane maksatlarla kullanılmıştır.
Tarihçi Peçevî Efendi, tütünü Osmanlı’ya alıştıranların “İngiliz kefereleri” olduğunu iddia etmektedir. Vakanüvis Naimâ Efendi ise tütünün Osmanlı’ya girişiyle ilgili şu malumatları kaydetmiştir: “Helâl mı, haram mı diye nice çekişmelere sebep olan tütün Frengistan’dan zuhûr edip bu 1015 (1606) yılında diyarı İslâm’a girdi ve nice fitne ateşi tutuşturup gittikçe yayıldı ve şöhret buldu ve memleket zürefası/zarifleri onun müptelâsı oldu.
Tütüne insanlar o kadar rağbet etmişti ki, ayak takımından bazı insanların tütünü çok içmelerinden dolayı kahvehanelerde insanların birbirini görmeleri güçleşmişti.”
Tütün, Osmanlı sınırlarında ilk defa 1583’te Menteşe/Muğla Sancağında, Milas’ta ekilmiştir. 1598’den sonra İstanbul ve diğer büyük şehirlerde tütün ticareti, tüketimi ve ekimi yaygınlaşmıştır.
İlk Yasak I. Ahmed’den
Osmanlı’da ilk tütün yasağı, Sultan I. Ahmed Dönemi’nde gerçekleşmiştir. 1609’da hazırlanan fermanda, tütünün ekilmesi, satılması ve içilmesi yasaklanmıştır. Fermanda yaklaşık 1-2 yıldır İngiltere’den tabaga denilen bir yaprağın getirildiği, halk arasında içiminin giderek yaygınlaştığı, köy ve kasabalarda bu yaprağın ekilip, pazarlarda satıldığı bildirilmiştir.
Yasağın gerekçesi; halkın bu yaprağı içmekle vakit öldürüp, işlerinden geri kalması; ulemanın ilmiyle, zanaatkârın sanatıyla, taşradaki dirlik sahiplerinin işleriyle uğraşmasını engellemesi ve daha mühimi, hastalıkların ortaya çıkması ve ölümlerin artmasına sebebiyet vermesi şeklinde zikredilmiştir.
Yasağa rağmen içmekte ısrar edenlerin yakalandıkları takdirde şiddetli bir biçimde cezalandırılacakları ve ağızlarındaki tütün çubuklarının burunlarına sokularak sokaklarda teşhir edilecekleri duyurulmuştur. 1610, 1614 ve 1618 senelerinde tütün içilmesi ve ekilmesinin yasaklandığına dair fermanlar yenilenmiş, yasakların ve cezaların içerikleri geliştirilmiştir.
Sultan IV. Murad ise 1631’de çıkardıkları fermanlarla tütünün/duhanın içimini, ziraat ve ticaretini yasaklamışlardır. Maalesef Sultan IV. Mehmed zamanında 1649’da tütün yasağı kaldırılmış ve 41 kazada ekimine izin verilmiştir.
18.yüzyılda Osmanlı esnaf zümresi içerisine “Tütüncü Esnafı” ismiyle bir zümre daha eklenmiştir. Bunlar 1726’da lonca teşkilatı içinde de örgütlenmişlerdir. 1873’de İstanbul’da, İdare-i İnhisariye-i Duhan/Tekel İdaresi kurulmuştur.
Payitahtta Tütün Yangınları
1 Ağustos 1633’te Cibali Kapısı dışındaki bir kayıkta uyuyakalan tiryakinin çubuğunun devrilmesi neticesinde yangın çıkmıştır. Civardaki kayıkhanelere sıçrayan yangın hızla yayılmıştır. Yirmi dört saat içinde Marmara ile Haliç ve surlar arasında kalan eski İstanbul’un beşte birini yakmış, 20 bin evi kül etmiştir. Dahası, 50 bin kişi de sokakta kalmıştır.
Bunun üzerine IV. Murad, tütün yasağını daha sert bir şekilde uygulamaya karar vermiştir. Tebdili kıyafet gezerek tütün içenleri cezalandırmıştır. Ayrıca yangına neden olduğu gerekçesiyle kahvehaneleri de kapattırmış ve hatta yıkılmalarını emretmiştir.
Şark Tütününün Dünya Turu
1696’da İstanbul’da 366 tütüncü dükkânı bulunuyorken, bu sayı 1782’de 1709’a, 1831’de 1744’e ulaşmıştır. Selanik, Yenice, Kırcali, İzmir, Lazkiye, Halep, Şam, İskenderiye, Kahire ve Samsun gibi şehirler tütün üretimi ve ticaretinde öne çıkmıştır. Yenice, İskeçe, Kırcali, Bitlis ve Şemdinan tütünleri, “Şark Tütünü” adıyla dünya çapında ünlenmiştir.
Amerika’da Türkçe Sigaralar
1880’lerden itibaren ABD’de, Türk tütünleri yaygın bir şekilde tüketilmeye başlanmıştır. 1899-1903 arasında Türk tütününden imâl edilmiş sigaraların yıllık satışı, 200 milyondan 750 milyona yükselmiştir. Çoğu, New York ve çevresinde bulunan Amerikan sigara fabrikaları, arka arkaya Türkçe isimli sigara markaları üretmişlerdir.
Değerlerimizi Tahrip Eden Markalar
Ne yazık ki, bu sigara markalarına verilen adlar kasıtlı bir şekilde “Osman, Fatima, Abdulla, Omar, Murad, Hassan, Mecca” gibi Müslümanlar ve Osmanlılar açısından dini ve tarihi öneme sahip şahsiyetler ve imajlar arasından seçilmiştir.
20.yüzyılın ilk yarısında Liggett&Myers firmasınca üretilen “Fatima”, ABD’nin en popüler sigarası olmuştur. Bu sigarada, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mübarek kızı Hz. Fatıma’nın ismi ve “yüzü peçeli Müslüman kadın” fotoğrafı kullanılmıştır.
1910’lu yıllarda New York’ta öne çıkan diğer bir Türk sigarası da, American Tobacco’nun imal ettiği “Omar” idi. Adından da anlaşılacağı üzere ürettiği sigaraya marka ismi belirlerken, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in büyük ashabı ve Müslümanların ikinci halifesi Hz. Ömer’in ismini seçmeyi tercih etmiştir.
1909’da üretilen “Murad” sigaraları ise, kendine isim olarak Osmanlı padişahlarının en çok kullandığı isimlerden birini belirlemiştir. Hazırladığı tanıtım afişlerinde Noel Baba’yı, Murad sigarasını içerken gösterdiği gibi, talihlilerine hediye etmek üzere torbasını, bu sigarayla doldurmuş olarak göstermiştir.
Yine bu tarihlerde İngilizler de, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in babasının ismini taşıyan ve Müslümanlar arasında “Allah’ın Kulu” anlamına gelen “Abdulla” adıyla bir Türk sigarası çıkarmışlardır.
Kaynaklar: Peçevî İbrahim Efendi, Peçevî Tarihi, Neşreden: Bekir Sıtkı Baykal, c.1, Ankara, 1999; . Naîmâ Muṣṭafa Efendi, Târih-i Naîmâ: Ravzatü’l-Hüseyn fî Hulâsati Ahbâri’lHâfikayn, Neşreden: Mehmet İpşirli, c.1, Ankara, 2007; Reşad Ekrem Koçu, Osmanlı Tarihinde Yasaklar, İstanbul 1950; Rüsuhi Baykara, “Osmanlı Devletinde İlk Tütün İçme Yasağı ve İktisadî Sebebi”, Ehlikeyfin Kitabı, Hazırlayan: Fatih Tığlı, İstanbul 2004; Çağatay Uluçay, “Tütün ve Kahveye Dair”, Gediz, Sayı: 45, Manisa 1941; Fehmi Yılmaz, Osmanlı İmparatorluğu’nda Tütün: Sosyal, Siyasî ve Ekonomik Tahlili, (Doktora Tezi), MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2005; Cemal Tunçdemir, “New York, Sigara ve Türklerin Ortak Hikâyesi”, Amerika Bülteni, 20.08.2011.
İsmail ÇOLAK
YazarGözlerini deryalara salarkenSevdim seni Anadolu çocuğu.Hak yolunda gonca gibi solarkenSevdim seni Anadolu çocuğu.Mazlumun elinde sarıçiçeksin,Zalime saplanan çatal yüreksin,Şühedâ burcunda ne mübareks...
Şair: Bestami YAZGAN
Her murâdın verildiği bir anda,Şeyh Şamil’in düşlerini dilesem.Kartal gagasıyla süslü zamanda,Kafkasların kılıcını bilesem.Duysam gök atların soylu sesini,Demir dağın delindiği yerlerden.Alsam ecdâdım...
Şair: Yusuf DURSUN
Babası kerâmetleri ve menkıbeleri ile anılan Hz. Ali soyundan Şeyh İbrâhim, annesi Mûsa Şeyh’in kızı Ayşe Hatun’dur. Küçük yaşlarda anne ve babasını kaybeden Ahmed-i Yesevî, sahâbeden olduğu söylenen ...
Yazar: Ali AKPINAR
Kurtuluş Savaşı boyunca bütün Anadolu, imkânsızlıklara ve şartların ağırlığına aldırış etmedi. Varını yoğunu, elinde ve avucunda ne varsa, vatanın bağımsızlığı için harcamaktan çekinmedi. Yapılan feda...
Yazar: İsmail ÇOLAK