Sami Öğretmen
Eve dönüş saatleriydi. Belediye Otobüsü oldukça sıkışıktı. Otobüsteki yolculardan biri bir ihtiyardı. Elinde birkaç poşet vardı. Ayakta durmak için bile zor yer bulmuştu. Öğrenci Sinan, ihtiyarın o halini görünce ayağa kalktı. Onu yerine davet etti.
“Amcacığım lütfen böyle buyurun!” dedi.
Adam, kibar ve asil birisi idi.
“Evlâdım zahmet etme! Zaten gideceğim yer bir kaç durak.” dedi.
“Olsun amca. Rica ediyorum buyurun.”
Yaşlı adam, Sinan’dan boşalan yere oturdu. Elindeki paketleri kucağına koydu.
“Teşekkür ederim yavrum!”
“Rica ediyorum amca.”
Kısa zaman sonra sohbete başladılar.
“Barbaros İlkokulunda okuyorsun herhalde evlâdım.”
“Evet amca.”
“Adın ne senin?”
“Sinan Balaban.”
“Öğretmeninin adı ne?”
“Selim Ceylan.”
Selim Ceylan ismini duyunca ihtiyar, manalı bir şekilde başını salladı. Birkaç durak sonra yolcu inmişti. İnerken de Sinan’a, “İyi akşamlar yavrum.” demişti.
“İyi akşamlar efendim.”
***
Ertesi gün okulda Öğretmen Selim Bey sınıfa girdi. Derse başlayacaktı. Duygulu ve vurgulu bir ses tonuyla şunları söyledi:
“Sinan arkadaşınız, dün okul çıkışı eve giderken otobüste bir amcaya yer vermiş. Çok ince bir hareket. Hadisenin beni duygulandıran başka bir yönü var. Yer verdiği o kimse benim ilkokuldan hocamdır. Adı Sami Öğretmendi. Bana telefonla olanları anlattı. Çok sevindim. O, okulun en başarılı öğretmenlerinden biri idi. Çalışkan, sevimli, kibar birisi idi. Okulda Sami Baba diye ün yapmıştı. Öğretmenliğinin yanı sıra bizim için bir ağabey, bir baba idi o. Sinan’ın davranışı çok güzeldi. Kendisini kutluyorum, teşekkür ediyorum, gurur duyuyorum onunla.”
Selim Bey’in anlattıklarıyla sınıftaki hemen bütün öğrenciler sesiz ve hareketsiz kalmıştı. Çıt çıkmıyordu sınıfta. Selim Bey devam etti.
“Toplumumuz, pek çok güzel değerini kaybetmiştir. Böyle bir toplumda, Sinan’ın hareketi çok ince bir harekettir. Bir büyüğe saygı göstermiştir. Onun için siz bütün öğrencilerimden böyle davranışlar bekliyorum. Böyle güzel hareketlerin, inceliklerin yaygın olduğu bir toplum ne kadar güzel bir toplum olacaktır.”
Bir öğrenci el kaldırdı. Üzgünlük ifade eden bir ses tonuyla konuştu;
“Öğretmenim. Dün biz de Sinan’ın yanındaydık. Sami Baba’ya yer vermediğimiz gibi kaba, sulu şakalar yapmaya devam ettik. Hatta Sinan’a kızdık. Şimdi bu davranışımıza üzüldük. Ve bundan sonra Sinan’ın yaptığı davranışlarda biz de bulunacağız.”
Diğer öğrenciler de bir bir parmak kaldırmaya başladı:
“Öğretmenim ben de!”
“Evet, öğretmenim ben de!”
“Ben de, ben de!”
Bu davranış üzerine Selim Bey duygulanmıştı;
“Aferin yavrularım! Size de zaten bu yakışır! Sizinle gurur duyuyorum! Hepinize teşekkür ediyorum yavrularım!”
Mustafa AKGÜN
YazarTürk çocuk Yiğit’le, Bizanslı çocuk Dimitri aynı köyde yaşıyorlardı. Arkadaş olmuşlardı. Köyleri İstanbul’a o günkü adıyla Konstantinopolis’e çok yakındı. O sıralar Osmanlı Padişahı İkinci Sultan Mehm...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Saygı, üstün ahlak demektir. Saygı, erdem demektir. Saygı insanlar arasındaki iletişimin temelini oluşturmaktadır. Saygı; sevginin ve birlik-beraberliğin olmazsa olmaz unsurudur. Saygı çok önemli...
Yazar: Naciye BEYZA
Eski hayvan hikâyeleri ne kadar rahatlatıcı ve düşündürücüdür. Onlardan birini sunuyoruz:Bir avcı bir kuş yakalamıştı. Yakaladığı küçük kuş konuşmaya başladı:“Ben minicik bir kuşum. Beni öldürme.” ded...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Sevgili çocuk dostlarım; Hafize Teyze bu sabah kahvaltıda; - Çocuklar barajın suyu giderek azaldı. Aşağı köyde günlerdir sular kesikmiş. Zeliş; - Babaanne, gölün suyu da o ka...
Yazar: Raziye SAĞLAM