Dürr-i Yetîm
Bursalı İsmail Hakkı (1653-1724)
Yüzünden okunur “Seb’al-mesânî” yâ Rasûlallah
Gözünden hall olur akd-i maânî yâ Rasûlallah
Sadef-vâr oldu âlem anda sen dürr-i yetîm oldun
Bulunmaz âlem içre sana sânî yâ Rasûlallah
Vücûdun zât ü esmâ vü sıfâta mazhar olmakta
Cihânda kimsenin yoktur gümânı yâ Rasûlallah
Eriştir rûz-ı mahşer Hakkî’yi firdevs-i a’lâya
Ayaklarda koma lûtf eyle anı yâ Rasûlallah
İsmail Hakkı’nın şiirlerinde göze çarpıcı bir sanat özelliği görülmüyor. Ancak ifadelerinden, onun samîmî bir mü’min tavrını; yazdığı çok sayıdaki na’tiyle de derin bir Peygamber âşıkı olduğunu gözlemek mümkündür. Şairâne bir söyleyiş iddiası da olmadığını sandığımız İsmail Hakkı’nın diğer na’tları da incelendiğinde görülür ki onda orijinal bir söyleyişe imza atma kaygısı bulunmamaktadır.
Zâten o, bir şair olmaktan ziyâde âlim ve ârif kimliğiyle meşhûr olmuş bir şahsiyettir. Nitekim 100’ü aşkın esere imzasını atmış bir insandır İsmail Hakkı. Bilhassa tefsiri (Rûhü’l-Beyân) çok tanınmış ve beğenilmiştir.
“Seb’al-mesânî” Fâtiha Sûresi’nin diğer adıdır. Kelime anlamı “tekrarlanan yedi (âyet)”dir. Tasavvufa göre bu yedi âyet, yüzdeki yedi hattı (iki kaş, dört kirpik ve bir saç) karşılar ki şairin “Yüzünden okunur “Seb’al-mesânî” yâ Rasûlallah” demesi sanıyorum bundandır. Bu mısrada ayrıca, Peygamber Efendimiz’in yüzünün, mecâzen Allah’ın âyetleri ile süslendiği de ifade edilmek istenmiştir.
“Gözünden hall olur akd-i maânî yâ Rasûlallah”
Kur’ân-ı Kerim’in anahtarı Seb’âl-mesânî’ (Fâtiha Sûresi)dir. Peygamber Efendimiz’in yüzü Fâtiha Sûresi’ne benzetildiğine göre, O’nun gözleri de bütün müşkülleri açacaktır.
Şiirin en dikkat çekici beyti şudur:
Sadef-vâr oldu âlem anda sen dürr-i yetîm oldun
Bulunmaz âlem içre sana sânî yâ Rasûlallah
İnci, denizde yaşayan sadefin içinde oluşur. Söylentiye göre nisan ayında sâhile çıkan sadef, ağzını açarmış. O sırada karnına düşen nisan yağmuru damlasıyla denize dönermiş. Denizdeki tuzlu su ortamında bu yağmur damlası sadefe acı verirmiş.
Sadef bu acıyı gidermek için bir sıvı salgılarmış. Zamanla içindeki bu sıvılar katılaşır ve inci oluşurmuş. Sadef bu yağmur damlalarından birden fazla yutmuşsa, inciler küçük ve değersiz olurmuş. Ama tek bir damla yutmuşsa bu inci çok büyük ve değerli olurmuş. Edebiyatımızda bu tür inciler dür-i dâne, yek-dâne, dür-i galtan gibi terkiplerle adlandırılmış. “Dürr-i yetîm” tâbiri sadefteki tek inciden kinayedir ki bu Peygamber Efendimiz için de kullanılan bir ifadedir.
İşte şair
Sadef-vâr oldu âlem anda sen dürr-i yetîm oldun
Bulunmaz âlem içre sana sânî yâ Rasûlallah
beyti ile dünyayı bir sadefe, Peygamber Efendimiz’i de o sadef içinde oluşan tek parça, kıymetli inciye benzetiyor. O, öyle bir incidir ki bir eşi de daha dünyaya gelmemiştir.
Vücûdun zât ü esmâ vü sıfâta mazhar olmakta
Cihânda kimsenin yoktur gümânı yâ Rasûlallah
Hz. Muhammed (s.a.v.), câmi-i cümle esmâdır. Yani O, küllî ismin mazharıdır. Bütün isimler Hz. Muhammed (s.a.v.)’in mazhar olduğu “Câmi” adında toplanmıştır. Yaratılmışların en mükemmeli olan Peygamber Efendimiz; Allahu Teâlâ’nın zâtına, sıfatlarına ve fiillerine mazhar olduğu için bu isme lâyık görülmüştür. Buna hiç kimsenin şüphesi yoktur.
Şair, Peygamber Efendimiz’in bu güzel özellikleri ile ilgili ifadelerden sonra, son beyitte Peygamber Efendimiz’den şefâat dilemektedir. Mahşer günü kendisini Firdevs-i Â’lâ’ya eriştirmesini talep ediyor.
Vedat Ali TOK
YazarBir’den Geldik Bir Olmak İçin!Hay’dan Geldik Diri Olmak İçin!Yüce Yaratıcı biz insanları yaratıp dünyaya gönderdi. Biz, dünyaya sınav için geldik. Dünya, bizim geçici kalım yerimizdir. Orada, O’nun di...
Yazar: Ali AKPINAR
Şumnu'dayım. Otel odamın penceresinden Şumnu Kalesi’ni seyrediyorum. Ağaçların arasında zor fark edilen kale bir tepecikte. Onun eteğinde, Bulgaristan'da nadir kalan eserlerimizden birisi var; Tombul ...
Yazar: Bilal KEMİKLİ
Niyâzî-i Mısrî (1618-1694)Yine dil na’tini söyler MuhammedDil ü cân mülkünü söyler MuhammedNe kâdirim seni medhetmeye benKemâl-i medhi Hak söyler MuhammedSen ol sultân-ı kevneynsin ki mahlûkSenin medh...
Yazar: Vedat Ali TOK
1.BeyitTâlibâ gel gir şu bezm ile müdâm ol bir nefes Dilberi gör kâm alıp her emre râm ol bir nefes(Tâlib olan gel ve bu meclise gir, her an bu meclisin havasını teneffüs et. Mecliste bulunan sevgiliy...
Yazar: Resul KESENCELİ