Esmâ-i Nebî: Mübârek
Peygamberimiz’in bir ismi de “Mübarek”ti. Yani; uğurlu, hayırlı, bereketli idi. Gerek peygamberlikten önce gerek sonra bereketini bütün âlem görmüştür.
Hz. Halime, Mekke'ye süt çocuğu almaya giderken kervandan geri kalmıştı çünkü merkebi zayıftı. Bu yüzden çocuğu aç ve uykusuz kalmış, devesinin sütü yetmediği için eşi ve kendisi de aç kalmıştır. Ancak Halime, yetim Muhammed'in sütanneliğini kabul eder.
Onu kucağına aldığında hemen iki göğsü de süt dolmuş ve çocuk ile Muhammed (s.a.v.) doymuşlardır. Devesinin memesinde de süt olduğu için Halime ve eşi de doymuşlardır. Geri dönüşlerinde, bereketsiz olan arazileri bereketlenmiş; davarlarının memeleri süt dolu olarak geri dönmeye başlamıştır.
Ebu Talib'in sofrasında da benzer bir durum yaşanmıştır. Ebu Talib'in çocukları, Hz. Peygamber olmadan yemek yerlerse aç kalkarlarmış, ama onunla yediklerinde doyarlarmış. Kuraklık zamanında Hz. Peygamber'in yağmur duası için çıktığı ve bol yağmur yağdığı da rivayet edilir.
Bir başka rivayette ise Ebu Talib, Zülmecaz panayırındayken susamış, durumu Hz. Peygamber'e bildirince, onun devesinden inip ayağını yere vurarak yerden su çıkarmış ve Ebu Talib de ondan içmiştir.
Ensar'dan olan Hz. Câbir'in babası Abdullah bin Amr bin Haram, Uhud Savaşı'nda şehit düşmüştü. Geride altı kız çocuğu ve çok borç bırakmıştı. Borçlar, Yahudilere aitti.
Abdullah bin Amr'ın iki tane hurma bahçesi vardı ama bunların mahsulü borçları ödemeye yetmiyordu. Sadece bir Yahudi’ye borcu otuz deve yükü hurmaydı.
Hurma mevsimi gelince, Yahudiler alacaklarını istemeye ve Hz. Câbir'i sıkıştırmaya başladılar. Hz. Câbir, onlara hurma bahçesinin tüm mahsulünü vermeyi teklif etti ama kabul etmediler.
Bunun üzerine Hz. Câbir, Rasûlullah’a giderek babasının borçlarını ödeyemediğini ve yardım istediğini söyledi. Peygamber Efendimiz, Yahudilere Abdullah bin Amr'ın borcuna karşılık hurma bahçesinin tüm mahsulünü almalarını teklif etti ama kabul etmediler. Hatta borcun bir kısmını bu yıl, kalanını da gelecek yıl almalarını önerdi; onu da kabul etmediler.
Rasûlullah, Hz. Câbir'e, "Sen git, ben yarın kuşluk vakti yanına gelirim." dedi.
Ertesi gün Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer ile birlikte Hz. Câbir'in hurma bahçesine gitti ve Hz. Câbir'e hurmalarını toplamasını, iyi cins olanları bir tarafa, diğerlerini bir tarafa ayırmasını söyledi. Hz. Câbir bu işi yaptıktan sonra, Rasûlullah’a durumu bildirdi. Alacaklı Yahudileri de çağırmıştı.
Peygamber Efendimiz, en büyük hurma yığınının etrafında üç kez dolaşıp dua etti. Sonra alacaklıları çağırdı ve hurmalardan borçlarını ödemeye başladı. Hepsinin borcu ödendi ve hurmalardan hiç eksilme olmadı. Hz. Câbir, "Ben, sadece borçlar ödensin diye dua etmiştim; kız kardeşlerime bir tane bile hurma kalmasa razıydım. Ama Rasûlullah, tüm borçları ödediği halde hurmalardan eksilme olmadı." dedi. Bu olay, Rasûlullah’ın bir mucizesiydi ve Yahudiler de bu duruma çok şaşırdılar.
Editör
YazarEl-Berr: Kullarına Karşı Şefkatli, Onlara İhsanda Bulunan ve İyiliği Bütün Mahlûkatına Yaygın OlanYüce Allah'ın en güzel isimleri arasında yer alan el-Berr, "iyilik eden, va'dini yerine getiren" demek...
Yazar: Editör
Tatil mevsimi nedeniyle yurt içi ve yurt dışı seyahatlerin arttığı bir dönemdeyiz. Ben de seyahat etmeyi çok severim. Çünkü benim için seyahat etmek, gezip gördüğüm yerlerde Allah’ın nimetlerini düşün...
Yazar: Raziye SAĞLAM
İnsanlar, doğası gereği mutluluğu ararlar ve bu mutluluğu genellikle toplum içinde bulurlar. Toplumda yaşayan herkesin mutlu olabilmesi için birlik içinde olması gerekir çünkü toplumun huzuru, bireyle...
Yazar: Editör
Kitabın adı: SelçuklularYazar: Metin ÖzdamarlarYayınevi: Eğlenceli BilgiYayın yeri ve yılı: İstanbul/2023Sayfa sayısı: 168Yaş aralığı: 14+İşlenen konular: bilgi, sevgi, iyilik, dayanışma, yiğitlik, ka...
Yazar: Sait ÖZER