Hayatın Dönüm Noktası Üniversite Okumak
Ülkemizde insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri adına tarım ve hayvancılık geçmişten bu yana önemli bir iş kolu olarak karşımızda idi. Şehirleşmenin hızlı bir şekilde ilerlemesiyle birlikte köylerde neredeyse insan kalmadı diyebiliriz. Bunun sonucunda da tarım ve hayvancılık geçmiş yıllara göre nispeten daha azaldı. Elbette bütün bu olayların sosyal açıdan sonuçlarını görmezden gelemeyiz ve hayatımızı yine bu sonuçlar üzerine planlamak durumundayız.
Hatırlayalım ülkemiz kurtuluş savaşından çıkmış ve bir an önce toparlanabilmek adına çalışmalar yapılması lazımdı, fabrikalar kurulmuş ve insanlar burada çalışmaya başlamıştı. Eğitim konusunda da meslek liseleri ön planda idi çünkü ara elamana yani teknisyenlere, teknik bilen insanlara ihtiyaç vardı. Bir süre böyle de devam etti.
Daha sonra meslek lisesi sanki tembel öğrencilerin yerleştirildiği bir okul gibi algı oluştu ve bu kanı günümüzde devam ediyor. Son yapılan düzenlemeler ile yine bu algının kırılması için gayret ediliyor ve başarılı olacağına inanıyorum. Hayat dediğimiz şey zaten zamanı okumaktan geçiyor.
Önümüzde bir üniversite sınavı süreci var, yine milyonlarca insan üniversite kapılarını aşındırmak adına bu sınavlara girecekler ve yarışacaklar. Aslında amacımızın üniversiteyi kazanmaktan çok iyi bir okur, münevver, mühendis, akademisyen, öğretmen olmak olmalı. Yoksa sadece belge almak adına üniversite okumanın başta kendimize olmak üzere ülkemize de hiçbir faydası olmayacaktır.
Yunus Emre’nin yıllar önce dediği gibi, “İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır.” Bir hedefimizin olması çok önemli. Bugün birçok üniversite var ancak mezun insanlara baktığımız zaman kültürel birikimin çok iyi olmadığını görüyoruz maalesef.
Diplomalı anlayışsızlar ya da diplomalı cahiller topluluğu görüyoruz, bunun için hemen eleştiri yağmuruna tutmamak lazım ama bu gerçeği görmezden gelmek sorunlardan kaçtığımız anlamına gelir. Sorunları konuşmak lazım ki çözüm noktasında bir adım atılabilsin. İnsanlar bu gerçeği görsün. Herkes üniversite okumak zorunda değil ama okuyunca da bunun hakkını teslim etmek gerekir.
Ülkemizde üniversite okumak bir iş kapısı olarak değerlendirildiğinden insanlarımız için bir dönüm noktası durumunda. Ancak gelişen ve değişen dünya ile birlikte bu anlayış da biraz biraz kabuğundan sıyrılıyor. Artık üniversite mezunu olmak da iyi bir meslek sahibi olmak anlamına gelmiyor.
Yine insanın özüne doğru yolculuk yaparsak bir mesleki becerisi artık daha kıymetli. Bu da demek oluyor ki insanları becerilerine göre ilgilendiği alanlara yönlendirirsek hem kendisi için hem de ülkesi için daha faydalı bir iş yapmış olacaktır. Günümüzde ara eleman sıkıntısı had safhada.
Üniversite mezunu dediğimiz insanlardan maddi anlamda daha fazla kazanmaya da başladılar diyebiliriz. Elbette işin ekonomik kısmı ayrı, bu kısma girdiğimiz zaman hesaplar değişiyor. Ancak genel anlamda nerede fayda sağlıyoruz ona bakmak lazım.
Meslek lisesine gerekli değerin verilmesi gerekiyor. Bir çocuk üniversite okumak istemiyorsa illa ki üniversiteye gideceksin diye diretmemek lazım. Elinden gelen mesleki becerisinin desteklenerek daha iyi bir seviyeye gelmesi için gayret etmek daha güzel olur.
Üniversitelerimizde de elbette insanlar okuyacak ama daha iyi bir eğitim seviyesi ile kaliteli bir eğitim ile insanların yetiştirilmesine olanak sağlanacaktır. Her yerde üniversite olması o yerin gelişmişliğini de göstermez aslında. Sadece orada bir insan kalabalığı olur. İnsan kalabalığının da doğru yönetilmediği takdirde bir kazanımı olmaz.
Okumak sadece bir okul okumakla olmaz, kitaba ve kaleme verilen değer ile kendimizi geliştirmek ve yeni ufuklara yelken açmak bizi geliştirir. Hepsinin temelinde bir şeyi merak etmezsek sadece günümüzü gün etmek derdiyle zamanımızı geçiştirirsek yine bir arpa boyu yol kat edemeyiz.
Okuma eylemi kendimizi dinlediğimiz anlardan ibaret olduğu için öğretisi de çok fazladır. Kendimizi değerlendirme anları aslında, yanlışlarımızı doğrularımızı görebildiğimiz yegâne anlar. Hayat bazen ince hesaplar üzerine kuruludur bazen de bu kadar ince düşünmeyeceğimiz anlardan ibarettir. İşte yine bu aradaki ince çizgiyi görebilmek maharet istiyor. Bunu yapamadığımız an yine birbirimize zarar vermekten geri duramıyoruz.
Hayatımızın dönüm noktası olan konuları iyi belirlemek lazım, bir üniversiteyi okumak ya da okumamak hayatımızda bazı şeyleri değiştirebilir belki ama hayati değildir. Hayatımızı tehlikeye atacak bir durum değildir. O yüzden bunları gözümüzde çok büyütüp sınav stresine girmemek lazım ama dünyayı ben mi kurtaracağım deyip bir kenara da çekilmemek lazım. Herkes gücü nispetinde bir şeyler yapsa hayat daha güzel olabilir.
Erol AFŞİN
YazarHayat dediğimiz kavram birçok gizemi içinde barındırıyor. Her geçen gün yeni bir şey öğreniyoruz ya da herhangi bir kavramın idrâkine varıyoruz. Hayatın gizemini çözme hâlindeyken şaşırmıyor da değili...
Yazar: Erol AFŞİN
İnsan, hayatı boyunca sürekli bir mücadele içinde. Bir yerlere varabilmek, bir şeylere ulaşabilmek için sürekli bir çabanın içinde. Tabiî dünyada yaşayabilmenin de kendine göre kuralları var. Dünyanın...
Yazar: Erol AFŞİN
Gitme kardeş yanlış yöne,En son Hak din İslâmiyet...Bundan sonra başka dîne,Olur mu hiç teslîmiyet?Hakaretler hobi oldu,Saldırılar tabiî oldu,Sözde İslâmfobi oldu,Uyanınca câhiliyet...Şakıyan dillerde...
Şair: Halil GÖKKAYA
Osmanlı Hanım Sultanlar, hayırsever tabîatlı, vakıf rûhlu diğerkâm insanlardı. Hayatları boyunca sahip oldukları taşınır taşınmaz maddî varlıkların ekseriyetini Hak rızası için âmme yararına cömertçe ...
Yazar: İsmail ÇOLAK