Filistin Meselesine Sahip Çıkmak Ümmetin Din Bahsidir
Kur’an-ı Kerim’e göre Allahu Teâla, Hz. Nuh (a.s.)’a tabi olup, kendine inananları koruduğu tufanda; inkârcıların tamamını helak etmiştir. O hadiseden sonra; insanlık yeniden nasıl başladı ise; bu Hak davaya gönül vereler de inşallah kurtulacak, Beyt’ül-Makdis civarında yeniden asr-ı saadete benzer bir hayat başlayacaktır.
Mescid-i Aksa ve civarındaki inkârcılar ise helak olacaktır. Kudüs civarındaki hayat yeniden Müslümanların hâkimiyetinde adalet ve merhametle devam edecektir.
Filistinlilerin cihad-ı mukaddesi
Necip milletimizin bağımsızlık mücadelesinin en zorlu dönemlerinden biri olan Milli Mücadele, hem askeri hem de manevi bir direnişi içeriyordu. 15 Mayıs 1919 sabahı, Yunanlıların İzmir’i işgal etmesinin 4 saat 10 dakika ardından; Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi cihad-ı mukaddesi başlatmıştı. Halka şöyle hitap etmişti:
“Silahımız olmayabilir, topsuz tüfeksiz, sapan taşlarıyla da düşmanın karşısına çıkacağız. Silah ve cephane azlığı veya yokluğu hiçbir zaman mücadeleye engel teşkil etmez. Fetva veriyorum, elinizde hiçbir silahınız olmasa bile yerden alacağınız taşları düşman üzerine atmak suretiyle karşı koyunuz.” Filistinli kardeşlerimizin düşmana attığı her taş inşallah, Ebabil kuşlarının attığı taş misali ehl-i küfrü, yenmiş ekin yaprağına çevirecektir.
Filistin Meselesine Sahip Çıkmak Ümmetin Din Bahsidir
Maraş, Fransızlar tarafından işgal edilince; Ermeni milletvekili Agop Hırlakyan Fransızları şehre girince karşılamada davul çalması için Abdal Halil Ağa’ya üç kese altın vermeyi teklif eder. Abdal Halil Ağa’nın Ermeni Agop’a verdiği cevabı destansıdır: “Değil üç kese altın, davulumun kasnağını altınla dolduracak olsanız yine de çalmam! Bu bir din bahsidir, din kardaşlarımın bağrına çomağımı vuramam!” der.
Filistin meselesi ümmetin din bahsidir. Bugün Kudüs, Gazze ve diğer Müslüman şehirlerdeki Filistinliler, evlerini milyonlarca dolara almak isteyen siyonistlere aynı sert duruşu göstermektedir. Kadınların harem-i ismetine el ve dil uzatan düşman askerlerine karşı koyan “Sütçü İmam” ruhu gibi mücadelenin dini boyutu önemlidir.
“Maraş Bize Mezar Olmadan Düşmana Gülzâr Olmaz!” sözünün yeniden tecellisini “Gazze Bize Mezar Olmadan Siyoniste Gülzâr Olmaz!” diye bütün dünyaya duyuran murabıtlar mutlaka zafere ereceklerdir.
Hamas’ın askeri kanadı olan El-Kassam Tugaylarına mücahit olarak katılma şartları şöyledir:
1-Yetim veya öksüz olacak, anne veya babası, siyonistler tarafından şehit edilmiş olacak.
2-Kur’an-ı Kerimi hıfzetmiş olacak.
3-Namaz borcu olmayacak. İşte bu duygu ve seçkinlikle manevi yönden gayet donanımlı olan askerler fevkalade gayret göstermektedirler. Bu üç şartı taşıyan, iman gücü ve cihat ruhuyla yetişen bu inanmışların mücadelesi elbette zaferle taçlanacaktır.
Uzun süredir, işgalci İsrail güçleri, yıkıcı politikalarını sürdürerek Yahudi yerleşimcileri Filistin topraklarına iskân etmeye çalışıyorlar. Tarih boyunca İsrail, en büyük destekçisi ABD, İngiltere ve diğer batılı güçlerle hiç yalnız kalmamıştır. Siyonist politikaları dünya genelinde şiddetin kaynağı haline getirilmiş, mazlum halklara her türlü zulmü reva görerek manipülasyonlarla dünya halklarını etkilemişlerdir.
İsrail'in şımartılması ve desteklenmesi, Müslüman kanına susayan, İslam coğrafyasını şiddetin kucağına büründüren küresel güçlerin haince bir oyunudur. En üzücü olanı ise Müslüman ülkelerdeki yönetimlerin Filistin davasına gözlerini kapayarak duyarsız davranmalarıdır.
Allah’ın izniyle Çanakkale nasıl geçilmediyse Gazze’de öyle geçilmeyecektir
Seyit Onbaşı misali iman gücüyle topları, tüfekleri omuzlayan İzzettin El-Kassam askerleri inşallah halis niyetlerinin semerelerini alacaklardır. Allah’ın yardım ettiği iman neferlerine karşı kimse üstün gelemez. Kudüs bir gün işgalden kurtulur. Ancak kendi kardeşlerine itimadını yitirmiş nesillerdeki şahsiyet kaybı kısa sürede telafi edilemez.
Müslümanca bir duruşla hak davaya inandıkça
Tarih boyu yahudiyle siyonistle sınandıkça
Kâfirlerin karşısında iman ocağı yandıkça
Katı kalpler eriyecek Kudüs bizi çağırıyor
Filistin’li Direnişçiler Terörist Değil, Vatanlarını Savunan Mücahitlerdir
Terörist İsrail’in Filistin'in varlığına son verme çabaları yaşanan sorunların en acıklısıdır. Osmanlı’nın zorunlu olarak Filistin'den çekilmesinin ardından, bölge neredeyse bir asırdır sürekli acılarla boğuşmaktadır. Filistinli gençler, vatanları ellerinden alınmaya çalışılırken ölüm kalım mücadelesi veriyorlar.
Evleri yıkılıyor, toprakları işgal ediliyor ve temel insan hakları ellerinden alınıyor. Filistin’in asil insanlarını, seçkin mücahitlerini bölmeye, parçalamaya, birbirinden ayırmaya ve kardeşi kardeşe düşürmeye çalışan mihraklar hiç boş durmuyor. En acı olanı ise Filistinli direnişçilere terörist damgası vurulmasıdır.
Maalesef, batılı medya tarafından vatanlarına sahip çıkma çabaları terörizmle eşdeğer görülüyor. Filistin’lilerin devletlerini kaybetmemeye, bayraklarını dalgalandırmaya onurla çalışması, şiddet baronları tarafından illegal bir hareket gibi gösterilmeye çalışılıyor.
7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Gazze'de yaşananlar, insanlık için utanç verici bir manzara haline dönüşmüştür. Filistin halkına uygulanan ambargoyu delmeye çalışan, özgürlüklerine susamış, devletlerini kurma arzusunda olan, işgal edilen topraklarından işgalcileri çıkarmaya çalışan bir avuç HAMAS gücü militan olarak tanımlanmıştır. Hâlbuki Filistin’li direnişçiler terörist değil, vatanlarını savunan mücahitlerdir.
Kara Ruhlu 'Beyaz'ların Güç Birliği
İsrail bu işte eğer yalnız olsaydı, tek başına bu soykırımı gerçekleştirmeye kalkışsaydı, Müslümanlar bu terör örgütü görünümündeki devlet müsveddesini bir kaşık suda boğar, leşlerini Akdeniz'e dökerlerdi. Ancak, arkasında bütün kötülüklerin anası, şeytanların büyüğü olan ABD bulunmaktadır.
Batı'dan kıtaya giden 'Vahşi Batı'lılar, yüzyıllar önce Amerika kıtasını işgal ettiler ve 4 Temmuz 1776 tarihinde ABD adlı bir devlet kurdular. Bu devletin kuruluşu, milyonlarca Kızılderili'nin hayatına mal oldu. Çünkü bu toprakların asıl sahipleri Kızılderililerdi.
Kara ruhlu 'beyaz'lar, birçok Kızılderili'yi katletti ve kıtayı talan ettiler. Zalim bir devlet, kan ve gözyaşı üzerine inşa edildi. ABD'nin tarihi, bu nedenle oldukça kirli ve utanç dolu bir geçmişi barındırır. Avrupa'dan kıtaya giden kanlı emperyalistler, Kızılderilileri çoluk çocuklarıyla katletti ve soykırım uyguladı.
Kıtanın asıl sahipleri büyük bir haksızlığa uğradılar. Ancak, bu gerçekleri hatırlayan var mı, yok! Özellikle unutturmaya çalıştılar ve kendilerine yeni kahramanlar, yeni bir tarih uydurdular. Haçlı ruhuyla her daim hilâlin karşısında oldular. Biz de her zaman hilâlin temsilcileri olarak emperyalistlerin ve siyonistlerin karşısında olmalıyız.
Oğuzhan AYDIN
Yazar1. Bu aşk kim âşıkın varın yok eylerDöner var ile her azın çok eyler2. Bir olup birliğin Hakk’a verenlerYok olup varlığın cümle Hak eyler3. Gönül bir genc-i mahfîdir bulursanGedânın dirliğini artuk ey...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Masallarda, mitolojilerde küheylânlarının sudan çıktığına ya da gökten indiğine inanılan atın ilk olarak Asya’da evcilleştirildiği, evcilleştiren kavmin Türkler olduğu konusunda birçok yabancı ve Türk...
Yazar: Oğuzhan AYDIN
Tıp tarihine dâir kaynaklarda X Işınlarını, ilk defa 8 Kasım 1895’de Alman fizikçi Wilhelm Conrad Röntgen’in (1845-1923) keşfettiği kaydedilmektedir. Daha sonraları bu ışınlar, “Röntgen Işınları” olar...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Bütün hakikatlerin tek kaynağı ve çekirdeği olan Kur’an’ın nüzulüne şahit olduğu için Kadir gecesi Kur’an’da bin aydan daha hayırlı olarak nitelendirilmiştir. Kur’an’ın nazil olan ilk ayetleri insanlı...
Yazar: Aydın BAŞAR