X Işınını Osmanlı'da ilk Uygulayan Dâhi Doktor Esad Feyzi Efendi
Tıp tarihine dâir kaynaklarda X Işınlarını, ilk defa 8 Kasım 1895’de Alman fizikçi Wilhelm Conrad Röntgen’in (1845-1923) keşfettiği kaydedilmektedir. Daha sonraları bu ışınlar, “Röntgen Işınları” olarak anılmaya başlanmıştır.
Tarihteki ilk tıbbi X Işını radyografisini de (Röntgen filmi), yine Wilhelm Conrad Röntgen, deneyleri sırasında gerçekleştirmiştir. 28 Aralık 1895’de bu keşfini, Wüzburg Bilimler Akademisi’nde “Leber eine neue Art von Strahlen” (Yeni Bir Çeşit Işın) isimli makaleyle resmi olarak duyurmuş ve ilim camiasına kazandırmıştır.
Bu buluşundan dolayı 1901’de fizik dalında Nobel Bilim Ödülü’ne layık görülmüştür. Ancak olayın fiziksel açıklaması 1912 yılına kadar net olarak yapılamamıştır. Çoğu bilim adamı bu buluşu, modern fiziğin başlangıcı saymaktadır.
X Işını, Osmanlı bilim/tıp dünyasına Şu’â’ât veya Eşia kavramlarıyla girmiştir. Röntgen’in, keşfini açıkladığı sırada Berlin’de tahsil yapan Dr. Ziya Nuri (Birgi), Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye’nin bir yayını olan Vekay-i Tıbbiye’ye 27 Kasım 1895’de gönderdiği “İcmal-i Tıbbi” ve “Muallim Röntgen’in X Eşiası Hakkında Mütalaat” başlıklı yazılarla bu keşiften Osmanlı’yı haberdar etmiştir.
Ayrıca, 3 Temmuz 1896 tarihli Servet-i Fünûn’un 277. nüshasında, “Dersaadet’te Röntgen Usulüyle Fotoğraf Ahzı” başlıklı bir yazı neşredilmiş ve Mekteb-i Sultanî (Galatasaray) riyaziyat muallimlerinden Mösyö Leon Isoard’ın 11 yaşındaki oğlunun elinin röntgen filmine yer verilmiştir.
Osmanlı’da ise ilk defa Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’nin (Gülhane Askerî Tıbbiye) son sınıf talebelerinden Esad Feyzi Efendi’nin, röntgen tekniğini 29 Ocak 1896 tarihli “La Semaine Médicale” adlı Fransızca tıp dergisinde yayımlanan, Prof. C. M. Garielin’in “Les Recherches du Prof. Roentgen et la photographie à travers les corps opaques” başlıklı makalesinden öğrenerek, aynı yıl X Işınlarını elde etmeyi başardığına dair kayıtlar mevcuttur.
Peki, kimdir bu Esad Fevzi Efendi? Evvela kısaca kendisini tanıyalım, ardından Osmanlı tıp tarihine geçen dâhice çalışmasından söz edelim.
1874 yılında Gemlik’in Pazarköy Nahiyesi Gönenç köyünde doğmuştur. Babası, Üsküdarlı kolağası Feyzi Ağa’dır. İstanbul’da Davutpaşa Askerî Rüştiyesi’ni (ortaokulu) ve Tıbbiye İdadisi’ni (lise) bitirdikten sonra Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’ye (Askeri Tıp Fakültesine) girmiştir.
Daha Tıbbiye İdadisi’nden itibâren bütün fen derslerine, bilhassa da fiziğe özel bir ilgisi vardı. Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’deki fizik hocası Antranik Paşa, kimya hocaları Dr. Vasil Naum Paşa ve Dr. Ali Rıza Bey ve jeoloji hocası İbrahim Lütfü Bey’den çok istifâde etmişti.
Okuduklarını tatbikata dökmek için ilk denemeyi Askerî Tıbbiye’nin fizik laboratuvarında gerçekleştirmiştir. Crookes tüpü, Ruhmkoff bobini ve kuvvetli bir batarya kullandığı bu tatbikatta, Darülfünun Tıp Fakültesi müderrislerinden Akil Muhtar (Özden) de hazır bulunmuştur. Akil Muhtar Bey denemeyle ilgili takdir ve şaşkınlığını şöyle ifâde etmiştir:
“Bir fotoğraf camı, birkaç kat siyah kâğıtla örtülü olarak masanın üstüne kondu. Tüp yerleştirildi. Camın üstüne de ben elimi koydum. Nihayet zaman kâfi görüldü. Hemen koştuk, karanlık odaya tıkıldık. Resmi tab ettik. Türkiye’de X-ışını ile ilk radyografi yapılmıştı. Elimin kemikleri fark ediliyordu. Benim o anda uzun boylu, sevimli yüzlü, zeki gözlü Esad Feyzi için hissettiğim sevgi ve hayranlığı tasvîr edemem. Sonra başka ellerin de resimleri alındı.”
Esad Feyzi, arkadaşı Dr. Rıfat Osman Efendi ile birlikte gerçekleştirdiği ilk tatbikatların ardından uygulamayı daha da geliştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla Yıldız Hamidiye Etfal Hastanesi baş cerrahı Cemil (Topuzlu) Paşa’ya başvurdular. Verdikleri dilekçede şunları yazmışlardır:
“Yaralı Osmanlı gazilerinin yüce Yıldız Hastanesi’nde tedavi altına alınacakları minnet ve şükranla okunduğundan Askerî Tıbbiye’nin fizik laboratuvarında bulunan ve az noksanı olan, bilinmeyen şualar cihazının adı geçen yüce hastaneye nakli ile bedenin derinliklerinde yeri bilinmeyen mermi parçaları ile çeşitli durumlarda meydana gelen kemik kırıklarının mahiyetlerini tayin için adı geçen cihazın tarafımızdan kullanılmasına ve bu suretle X ışınları ameliyesi şerefinin medeniyet dünyasında Osmanlı tıbbına verilmesine ve yaralıların uzun acılarından kurtarılmalarına lütfen zât-ı âli-i üstâdenelerinin tavassut buyurmasını arz ve istirhâm ederiz. Esad Feyzi, Rıfat Osman.”
Daha sonra Esad Feyzi, 1897 yılında vukû bulan Osmanlı-Yunan Savaşı’nda cepheden getirilen yaralı askerler üzerinde röntgen tekniğini uygulama teklifinde bulunmuştur. Sultan II. Abdülhamid’in izni, Hamidiye Hastanesi Baş Cerrahı Cemil Paşa’nın desteğiyle, arkadaşı Dr. Rıfat Osman ile beraber aynı hastanenin cerrahî kliniğine röntgen cihazını kurmuştur. Burada yaralı gaziler üzerinde ilk radyografi çekimlerini yaparak teşhis koymaya muvaffak olmuştur.
Dr. Esad, Dömeke Meydan Muharebesi’nde yaralanan Boyabatlı Mehmed isimli askerin, sağ bileğindeki şarapnel parçasının yerini, X Işınları ile tespit etmiştir. Baş Cerrah Cemil Paşa, bu röntgene göre şarapneli ameliyatla çıkarmıştır. Boyabatlı Mehmed’in ve el röntgeninin (radyogram) fotoğrafları Dr. Rıfat Osman tarafından çekilmiştir.
Tarihî öneme sahip fotoğraflar, Dr. Besim Ömer’in 1897’de yazdığı “Nevsali Âfiyet” adlı eserinin 226. sayfasında ve Servet-i Fünûn’da neşredilerek kayıt altına alınmıştır.
Böylece Esad Feyzi, Osmanlı’da X Işını’nı insan sağlığına yardımcı olacak şekilde tıbbî ortamda kullanan ilk kişi/doktor olarak adını tıp tarihine yazdırmıştır.
Esad Efendi’nin çektiği el radyogramı, Cemil Paşa tarafından Sultan II. Sultan Abdülhamid’e sunulmuştur. Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeleri yakından takip edip desteklemesiyle bilinen Abdülhamid Han, iki Osmanlı hekiminin bu başarısına çok sevinmiş ve 15’şer sikke altınla ödüllendirmiştir.
Kızılhaç organizasyonu grup başkanı Dr. Hermann Kuttner, hastaneyi ziyareti sırasında bu uygulamadan oldukça etkilenmiş ve 1898’de Alman İmparatoru Kayser Wilhelm'e rapor etmiştir. Bunun üzerine hastaneye daha modern bir röntgen cihazı hediye edilmiştir.
Esad Feyzi, 1897’de yüzbaşı rütbesiyle tıbbiyeden mezun olmuştur. Burada, Muallim Muavini ve Serîriyyât-ı Hâriciye Röntgen Şu’â’âtı Mütehassısı hüviyetiyle, İlm-i Hikmet-i Tabiye, İlm’ül-Arz ve İlm'ül-Maadin dersleri vererek Röntgen ışınlarını tanıtmış ve tıbbiyenin ders programına girmesine önderlik etmiştir. Ayrıca cerrahî bölümünde, “Röntgen Şu’a’at’il- Muayene Şubesi” adında bir birimin açılmasını sağlamıştır.
1898’de, X Işınları ile alakalı çalışmalarını “Röntgen Şu’â’âtı ve Tatbikât-ı Tıbbiye ve Cerrahiyesi” başlıklı, tek nüshalık el yazması bir kitapta toplamıştır. 176 sayfalık eserde elektrik bilgisine, çekim tüpleri ve çekimin nasıl yapılacağına, filmin banyosuna, X Işınlarının tıptaki çeşitli uygulamalarına ve çizimlere yer vermiştir. Yanı sıra kitabın sonuna, birisi kendi sağ eline ait olan, toplam 12 röntgen filmini de koymuştur.
Bu çalışma, röntgen konusunda Osmanlı’da yazılan ilk klinik radyoloji eseridir. Ne var ki, neşredilmediği için uluslararası literatüre girememiştir. Eser, günümüz Türkçesine, gecikmeli de olsa Prof. Aytekin Besim’in editörlüğünde, Prof. Metin Ünsal ve Yrd. Doç. Bekir Koç tarafından 2006 yılında kazandırılmıştır.
Dr. Esad Feyzi, eserin son kısmında (sayfa 155-169), X ışınlarının tıptaki uygulama alanlarını şöyle sıralamıştır:
Kurşun ve top parçalarının bedendeki yerlerinin tayininde; yemek borusuna kaçan yabancı cisimlerin yerlerinin tayininde; vücûdun herhangi bir bölgesine batan ve kırılan iğne, tığ gibi cisimlerin yerlerinin tayininde; kırık, burkulma ve eklem çıkıkları tedavisinde; kemik hastalıklarının (kemik zarı iltihabı, kemik iltihabı, ilik iltihabı, kemik tüberkülozu, kas tüberkülozu, kemik sertleşmesi gibi) teşhisinde; el ve ayak çarpıklıklarının incelenmesinde; böbrek ve mesane taşlarının teşhisinde; Uterus’taki Fetus’un doğum öncesi ya da doğum zamanındaki durumu ve pozisyonunun tespitinde; adli tıp sahasında; gerçek elmasın sahtesinden tefrikinde; posta aracılığıyla gönderilenlerin incelenmesinde.
Esad Feyzi, radyografi ve radyoskopideki ilk uygulamalarını, gözlem, çizim ve istatistiklerini tam manâsıyla ilmî bir yayın hâline getirmeye ve dünya tıp literatürüne geçirmeye maalesef muvaffak olamamıştır. Zira 1901 yılında henüz 27-28 yaşındayken ve 3 aylık evliyken, yüzünde çıkan bir yaranın (erisipel) menenjite dönüşmesi sonucunda hayata erken veda etmiştir.
Kaynaklar:
Meyer Friedman ve Gerald W. Friedman, Medicine's 10 Greatest Discoveries, Yale University Press, 1998, s. 115;
https://www.nobelprize.org/nobel_prizes /physics/laureates/1901/rontgen-bio.html Erişim: 29.07.2020;
https://risadameria.com/2017/08/11/ wilhelm-conrad-rontgen-english/ Erişim: 29.07.2020;
Nuran Yıldırım, “Röntgenin Keşfinden Sonra X Işınlarının İstanbul’a Yansıması ve İlk Uygulamalar”, Toplumsal Tarih, Mart 2008, s. 70-73;
Esad Feyzi, Röntgen Şu’â’âtı ve Tatbikat-ı Tıbbiye ve Cerrahiyesi, Editör: Aytekin Besim, Hazırlayanlar: Metin Ünsal ve Bekir Koç, Ankara, 2006;
Aytekin Besim, C. Çınar Başekim, Dr. Esad Fevzi Bey, Eskişehir, 2018, s. 1-33; Yeşim Işıl Ulman, Gerry Livadas ve Nuran Yıldırım, “The pioneering steps of radiology in Turkey (1896–1923)”, European Journal of Radiology, No. 55, 2005, s. 306-310;
“X Işınlarının Osmanlı’daki Tatbikatı-Tabib Es’ad Feyzi”,
http://maverd.blogspot.com.tr/2009/05/x-isnlarnn-osmanldaki-uygulamas-tabib.html Erişim: 28.04.2018;
http://www.fikriyat.com/tarih/2017/08/24/x-isinini-tipta-ilk-kez-kullanan-esad-feyzi-beyin-hikyesi Erişim: 29.07.2020;
https://www.radyolojiteknikerleri.com/ 2013/02/dr-esad-fevzi.html Erişim: 29.07.2020.
İsmail ÇOLAK
Yazar23 Nisan 1857’de Sibirya’nın Tobolsk iline bağlı Tara kasabasında dünyaya geldi. Aslen Buharalı bir Özbek ailenin evladı olup, babası Ömer Efendi, annesi Başkurt Türklerinden Afîfe Hanım’dır. Tahsil h...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Safiye Hüseyin, Osmanlı’nın ilk hasta bakıcılarındandı. Savaş sırasında Reşit Paşa Vapuru Hastanesinin baş hastabakıcısıydı.Burada, yüzlerce Mehmetçik’in yarasını bir anne şefkatiyle sarmıştı.Safiye H...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Günümüzün Mehmetlerinden bir Mehmet’inFatih ve fetih rüyasıdır.Düşünmeden edemedim,Ben de Fatih olur muyum?Akşemseddin hocam olsa,İstanbul’u alır mıyım?İstanbul’un fatihi var,Bunu elbet biliyorum;Bu g...
Şair: Yusuf DURSUN
Tasavvuf, Peygamber Efendimizin örnekliğinde, İslâm’ın zâhir ve bâtın yönleriyle yaşanmasını gaye edinmiş bir ilimdir. Tasavvufun aslı Kur’an-ı Kerîm ve Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in sünnetinin haya...
Yazar: Yusuf HALICI