Kitaplık: Tasavvuf ve Hayat
Tasavvuf, Peygamber Efendimizin örnekliğinde, İslâm’ın zâhir ve bâtın yönleriyle yaşanmasını gaye edinmiş bir ilimdir. Tasavvufun aslı Kur’an-ı Kerîm ve Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in sünnetinin hayata geçirilmesinden ibarettir. Tasavvuf, öncelikle nefs tezkiyesi ve kalb tasfiyesi sâyesinde ham insandan kâmil insan hüviyetine ulaşma seyrinde şâhid olunan merhale ve hâlleri mevzû edinir.
Diğer bir ifâde ile tasavvuf, Hakk’ın hoşnutluğunu kazanmak ve ebedî saâdete ermek için nefsi tezkiye, kalbi tasfiye, iç ve dışı nurlandırma, sûret ve sîreti arındırma hâllerinden bahseder.
Mevzûu tahalluk (ahlâklanma) ve tahakkuk (mânevî hakîkatlere sâhip olmak)tır. İhsan duygusunun mânevî bir zevk hâlinde tadılarak yaşanmasıdır. Bu münâsebetle tasavvufun ana mevzuu, Vâcibu’l-Vücut olan Allahu Teâlâ’nın zâtı, sıfatları ve bu sıfatların bütün kâinâta şâmil tecellî terkiplerindeki hikmet, esrâr ve murâd-ı ilâhînin kavranması husûsundaki usûl ve esaslardır.
Tasavvuf, bu muhtevâda keşf, ilham, mânevî müşâhede, vecd ve aşk gibi bâtına, rûha, gönle ve vicdâna âit vâsıtaların müşterekliğinde yüründüğü zaman nâil olunan ulvî hâlleri mevzû edinir. Tasavvuf, Allah’ın esmâ ve sıfatlarının tecellîlerini yakînî olarak müşâhede ile mârifeti (mârifetullâh); insan, kâinât ve Kur’ân’ın hakîkatlerinin bilgisi ile de mânevî âlemdeki merhaleleri ve bunların nihâyetindeki “kemâlât”ı mevzû edinmiştir.
Hülâsa tasavvuf, kalp temizliğini, güzel ahlâkı ve rûh olgunluğunu konu alır. Amaç mü’minleri terbiye etmek ve mânen yükseltmektir. Bu amaca ulaşmak için dünyadan çok âhirete önem vermek, maddî değerlerden fazla mânevî değerlere bağlanmak, daha nitelikli ve daha çok ibâdet etmek ve nefsi disiplin altına almak gerekir.
Tasavvufta hedef bir Müslümanın gönüllü olarak ve seve seve Allah'a ibâdet etmesini sağlamaktır. Bu mertebede ibâdet insana zor gelmez, tersine ona haz ve huzur verir. İbâdet hâlinde olmaması ise onu rahatsız eder.
Bundan dolayı tasavvuf, yalnızca müntesiplerinin yahut bu alanda araştırma yapanların değil her kesimden insanın ilgilenmesi gereken bir ilimdir. Gerek kültürümüzün temellerini atan bir düşünce sistemi olması gerekse insanın mânevî eğitiminin sağlam kaideler üzerine oturtulması için tasavvuf hakkında okumalar yapmak önem arz eder.
Çünkü tasavvuf, Allah’ı tanımayı gaye edinmiş bir ilimdir. Nefsi eğitmek ve kalbi tasfiye etmek suretiyle mârifetullaha ermek için İslâm’ın temel kaynaklarını kendisine rehber edinen tasavvuf büyükleri bu uğurda geliştirdikleri metotlarla asırlarca bir taraftan imanlı nesillerin yetişmesinde öncülük ederlerken diğer taraftan da İslam’ın dünyanın dört bir yanına yayılmasına hizmet etmişlerdir.
Bu bağlamda tasavvuf, yaşamın tamamını etkileyen bir ilim olmuştur. Ahlâktan edebiyata, nefis terbiyesinden cihada, sanattan felsefeye kadar sosyal ve beşerî ilimlerin kesişim noktası olan tasavvuf, nazarî ve pratik yönleriyle kulun Allah’a giden yolda karşılaşacağı sıkıntı ve güçlükleri aşmasının çözümlerini sunmuştur.
Mahmud Esad Erkaya, “Tasavvuf ve Hayat” başlığını taşıyan eserinde tasavvufun tarihsel gelişimini ve temel kavramlarını içeren bilgilerin yanında tasavvufa giriş mahiyetinde bilgiler de sunmaktadır. Kitap iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm tasavvuf tarihi ve kültürüne dair genel bir çerçeve çizen yazılardan oluşmaktadır.
Burada, doğuş döneminden kurumsallaşmasına kadar geçen dönem, tasavvufun ahlâkî ve mânevî yönü, temel kaynakları ve eğitim metotları üzerinde durulmuştur.
İkinci bölüm ise İlim ve İrfan Dergisi’nde yayınlanan yazıların gözden geçirilmiş hâlinden müteşekkildir. Burada hidâyet, ezan ve kurban gibi bazı dinî kavramların yanında tasavvuf kavramlarına yer verildikten sonra mânevî eğitime dâir kavramlardan bahsedilmiştir.
Fecr Yayınları
Tel: (0312) 310 08 60
Yusuf HALICI
YazarAk dergâhta eridiler,Pulat olup yürüdüler;Hakk’a seferber idiler,Azim, engeli tanır mı?Yiğide zor dayanır mı?Ya gazi ya şehittiler,Bizim için ümittiler.Neden bizi terk ettiler?Hâlimizi bilmezler mi?Bi...
Şair: Bestami YAZGAN
Tıp tarihine dâir kaynaklarda X Işınlarını, ilk defa 8 Kasım 1895’de Alman fizikçi Wilhelm Conrad Röntgen’in (1845-1923) keşfettiği kaydedilmektedir. Daha sonraları bu ışınlar, “Röntgen Işınları” olar...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Kur’an-ı Kerim’e göre Allahu Teâla, Hz. Nuh (a.s.)’a tabi olup, kendine inananları koruduğu tufanda; inkârcıların tamamını helak etmiştir. O hadiseden sonra; insanlık yeniden nasıl başladı...
Yazar: Oğuzhan AYDIN
Niğde sahip olduğu tarihî ve doğa güzelliklerinin yanında kendine özgü renkli festivalleriyle de öne çıkan güzide şehirlerimizdendir.Niğde ilimizin Altunhisar, Bor, Çamardı, Çiftlik ve Ulukışla olmak ...
Yazar: Yusuf HALICI