Batı Trakya ile İman ve Kültür Kardeşliğimiz
Balkan coğrafyası, Osmanlı'nın bu topraklara ayak basmasıyla köklü bir değişim ve dönüşüme şahitlik etmiştir. Akıncılar, alperenler, dervişler ve erenler gibi Osmanlı'nın mânevî gücünü temsil eden kişiler, Balkanlar'da yaşayan toplulukların hayatlarını derinden etkilemiş ve kültürel dokularına önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Bu etki, Balkan toplumlarının yaşamında derin izler bırakmış ve günümüze kadar ulaşmıştır. Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerde Batı Trakya Müslüman Türklerinin varlığını sürdürmesi, Türk-İslâm kültürüne bağlılıklarından kaynaklanmaktadır ve bu kültür mirasını gelecek nesillere aktarma çabalarıyla sağlanmıştır.
Tarih boyunca bu özelliklerini canlı tutarak, gelecek kuşaklara aktarmak için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Din, dil, gelenek ve görenekler, toplumları bir arada tutan temel unsurlardır. Balkanlar'da yaşayan Türkler, bu değerleri korumak, yaşatmak ve dinî-kültürel geleneklerini sürdürmek için bilinçli bir şekilde hareket etmektedirler.
Çünkü bu unsurlardan uzaklaştıkça kendi kimliklerinden uzaklaşacaklarının farkındadırlar. Ayrıca, içinde bulundukları ülkelerin Müslüman-Türk nüfûsuna yönelik asimilasyon politikalarının bilincindedirler.
Batı Trakya'da Anadolu'daki geleneklerle benzerlik gösteren pek çok kültürel etkinlik ve uygulama bulunmaktadır, bunlar arasında düğünler, sünnet düğünleri, doğumlar, ölümler için mevlit okumaları, hatim cemiyetleri, hafızlık törenleri, vaazlar, özel kandil programları, sahur davulları, iftar topları, teravih namazları, kurban bayramı kutlamaları ve aşûre etkinlikleri gibi birçok örnek vardır.
İslâmiyet'in Balkanlar'da yayılması, Osmanlı'nın bu bölgeye gelmesiyle başlamıştır. Ahmet Yesevî gibi önemli dinî liderlerin müridlerinin Anadolu'ya ve Rumeli'ye gönderilmesi, bu bölgelerde İslâm'ın yayılmasını sağlamıştır. Günümüzde Balkanlar'ın birçok bölgesinde Sarı Saltuk'un, Horasan dervişlerinin, Hacı Bektâş-ı Velî'nin izlerini bulmak mümkündür.
Din, kültür ve kimlik hareketlerinin gerçek anlamda Balkanlar'da Osmanlı'nın bu topraklara geçişiyle başladığı söylenebilir. 1359'da Dimetoka'nın fethedilmesi ve başkent yapılmasıyla Batı Trakya Bölgesine ve Rumeli'ye Anadolu'dan insanlar yerleştirilmiş ve bölgenin İslâmlaşması ve Türkleştirilmesi sağlanmıştır.
Bu tarihten günümüze, Balkanlar'da İslâm dininin ve Türk kültür ve kimliğinin korunarak gelmiştir. Günümüzde Balkanlar'da bu özelliklerin hâlâ canlı olduğuna tanık olunmaktadır. Batı Trakya'da kültür denildiğinde, dil, gelenek ve görenekler akla gelmektedir.
Bir toplumun kullandığı dil, sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda o toplumun eğitim sistemi, kültürü ve kimliğinin temelini oluşturur. Bir toplumun kimliği, simgeler, giyilen kıyafetler, dinî inançlar ve davranışlar, gelenek ve göreneklerle anlatılabilir.
Ancak dil, kimliğin oluşumunda ve ifâde edilmesinde en güçlü araçtır. Dil, geçmişin kültürel birikimlerini günümüz nesillerine aktaran en önemli araçtır. Eğer bir dil ölürse, o dille ilişkilendirilen tüm kültürel değerler ve bilgiler yok olur. Toplumları ayakta tutan temel unsurların başında din, kültür ve kimlik gelir ve bunlar toplumun canlılığını temsil eder.
Bugün Balkanlar'daki Müslüman-Türk varlığını koruyan değerler de bunlardır. Batı Trakya'da günlük yaşamda ve eğitimde Türkçe kullanılmaktadır. Türk dilinin ve kültürünün yaşatılması için Türkiye ile ilgili ülkeler arasında Kültür Antlaşması ve Kültür Protokolü imzalanmıştır.
Bunun yanı sıra, Türk dilinin ve kültürünün canlılığını korumak için Batı Trakya'da çeşitli gazete, dergi ve kitaplar yayınlanmaktadır. Kültür olarak ifâde edilebilecek gelenek ve görenekler, Anadolu'daki gelenek ve göreneklerle benzerlik göstermektedir ve bu özellikler toplum içinde mümkün olduğunca canlı tutulmaktadır.
Kemal DEMİR
YazarBüyük Türk tarihine bakıldığında İstanbul'un fethinin en mühim hadiselerinden biri olduğu açıkça görülür. Bu fetihle Osmanlı orduları Avrupa’yı fethe yönelmiştir. Ortaçağ kapanmış, Yeniçağ insan...
Yazar: Kemal DEMİR
27 Ekim 1991 tarihinde Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bağımsızlığını ilan eden Türkmenistan'ı ilk tanıyan ve Aşkabat'ta ilk Büyükelçilik açan ülke Türkiye'dir. Türkiye, kardeş ülke olarak...
Yazar: Kemal DEMİR
Açıp okusaydık Hakk’ın KelâmınBöyle mi olurdu İslâm âlemiEmrine uysaydık Kâdir Mevlâ’mınBöyle mi olurdu İslâm âlemiKimi kurşun döker hasta kullaraKimi ruh çağırır ıssız çullaraİlimle hikmetle çıksak y...
Şair: Hulusi TATAR
Müslümanlar, Allah’ın kelimesini yüceltmek (i’lâ-yı kelimetu’llah), İlâhî mesajı tüm insanlığa ulaştırmak için tarih boyunca hiçbir engeli/sınırı bahane etmeden dünyanın dört bir yanına koşturmuşlardı...
Yazar: Ali AKPINAR