Osmanlı Şehzâdelerinin İlk Okuma Bayramı
Osmanlı eğitim hayatında, mektebe yeni gelecek çocuklar için Bismillâh ile ilk okuma anlamına gelen “Bed-i Besmele” ve “Âmin Alayları” tertiplemek yüzyıllarca devam eden kadim bir gelenekti. Tahsil ve terbiyelerine ilk adımı atacak olan çocukların Sıbyan/Mahalle Mekteplerinde eğitime başlayacakları gün düzenlenen merâsime Bed-i Besmele; bu esnada başlarında hocaları olmak üzere talebeler, veliler ve mahalle sakinlerinden oluşan kafileye de Âmin Alayı denirdi. Mehmet Akif’in ifadesiyle bu Âmin Alayı, “her biri çevresine sabah aydınlığı saçan, küçük adımlı yaman bir taburu” andırırdı.
Merâsim sırasında ilâhiler okunur, duâlar yapılır, çeşitli eğlenceler ve faaliyetler icrâ edilerek çocukların eğitime ve okula alışmaları, coşkulu ve hayırlı bir başlangıç yapmaları amaçlanırdı. Tören günü mektebin hoca efendisi, “kalfa” denilen yardımcısı ve mektebin “bevvâb” denilen müstahdemi ve mektebe devam eden tüm talebeler yürüyerek okula başlayacak çocukların evlerine gelirlerdi.
Onları atlara, faytonlara ya da ponilere bindirdikten sonra yavaş adımlarla ilerler, ilâhiler okuyarak çocukları mahalle içinde gezdirirlerdi. Bu sırada törendeki çocuklar, ilâhilerin her beyitinden sonra hocalarının işareti ile “âmin” diye bağırırlardı:
“Yâ ilâhî başlayalım ism-i bismillâh ile
Bu duâya el açalım ism-i bismillâh ile – “âmin!”
Sen kabûl eyle duâmız besmele hürmetine
İlmini eyle müyesser yâ ilâhe’l-âlemîn” – “âmin”
Aynı merâsim, Osmanlı Şehzâdeleri için de mutat olarak belirli bir yaşa ve seviyeye geldikten sonra îfâ edilirdi. Başta padişah, vâlide sultan, şeyhülislâm ve devlet erkânı olmak üzere geniş bir katılımın olduğu bu merâsimler sarayda büyük bir ciddiyet, nizam ve disiplin içerisinde, mânevî bir atmosfer ve bayram neşvesinde gerçekleşirdi.
Misal teşkil etmesi bakımından burada sadece son dönem Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülaziz, Sultan V. Murad, Sultan II. Abdülhamid ve Sultan V. Mehmed Reşad’ın Bed-i Besmele merâsimlerine yer vereceğiz.
Sultan Abdülaziz’in Bedi-i Besmele Merâsimi
Şehzâde Abdülaziz, 8 Şubat 1830’da Topkapı Sarayı’nda doğdu. Babası Sultan II. Mahmud, annesi Pertevniyal Vâlide Sultan idi. Sultan Abdülmecid’in de kardeşiydi. Mutlu bir çocukluk dönemi yaşadı. Annesi ve saray görevlileri onun yetişmesi ve terbiyesi için büyük titizlik gösterdiler.
5 yaşına adım attığı 1835 yılı 7 Mayıs’ında şehzâde için Bed-i Besmele Merâsimi yapılacağı ilân edildi. Hazırlıklara başlanması bildirildi. Üst düzey yöneticiler, saray çalışanları, âlimler ve şehzâdenin hocaları tören için davet edildiler. Törene, sadrazamın emriyle İstanbul’daki bütün mektep talebeleri ve öğretmenlerin de katılmaları istendi.
Tören münasebetiyle Kâğıthane’de Mir-i Ahur Çeşmesi civarındaki kasrın yakınına çadırlar kuruldu. Kasrın girişine Padişah II. Mahmud için otağ/çadır kuruldu. Tören burada yapılacaktı.
Nihayet tören günü gelip çattı. Şehzâde Abdülaziz çok heyecanlıydı. Annesi ve bakıcıları onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Mektep çocukları ve diğer davetliler dalga dalga “Âmin” diyerek tören alanına geldiler ve çadırlara girdiler. Yemeklerini yediler.
Padişah otağına, imamlar ve hatipler getirildi. Sultanın birinci ve ikinci imamları birer Aşr-ı Şerif (Kuran’daki orta uzunluktaki kısa sureler) okudular. Padişahın merâsime katılma anı yaklaştığında, davetliler otağın sağına ve soluna dizildiler.
Sultan Mahmud, yanında görevliler olduğu hâlde sarayından çıkıp tören alanına hareket etti. Onu, sadrazam ve serasker (ordu komutanı) karşıladı. Padişah gelince, birinci ve ikinci imam birer Aşr-ı Şerif daha okudular.
Bu sırada padişahın büyük oğlu Abdülmecid ve Şehzâde Abdülaziz göründüler. Şehzâdeler omuz başlarına apoletler (süslü rütbeler) takılmış setre (takım elbise) giymişler, süslü kılıçlar kuşanmışlardı. Yanlarında lalaları ve diğer memurlar vardı.
Belirlenen saat geldiğinde Şehzâde Abdülaziz, şeyhülislâmın karşısına geçerek kendisi için hazırlanan mindere oturdu. Şeyhülislâm ona besmele çektirdi ve elifba harflerini okuttu. Duâlar edilip “Âminler” söylendikten sonra merâsim sona erdi. Şehzâdeler ve davetliler, padişaha saygılarını sunarak ayrıldılar. Şeyh, hoca, hatip ve imamlara hediyeler verildi.
Bir sonraki gün Enderun memurları, mektep öğretmenleri, talebeler ve diğer bir kısım katılımcılara hediyeler gönderildi.
Sultan V. Murad Ve II. Abdülhamid’in Okuma Töreni
1847 yılı yaz ayları geldiğinde sarayda yine tatlı bir telaş vardı. Sultan Abdülmecid’in çocuklarından Şehzâde (V.) Murad 7, Şehzâde (II.) Abdülhamid 5 yaşına girmişlerdi. Şehzâdelerin eğitime başlaması ve bunun için tören yapılması düşünülüyordu. Törenin yapılacağı yaklaşık üç ay öncesinden devletin resmî gazetesi Takvim-i Vekayi’den duyurulmuş ve hazırlıklara başlanmıştı. Haberde şöyle yazıyordu:
“Sultan Abdülmecid Han’ın şehzâdeleri Murad ve Abdülhamid için Bed-i Besmele Töreni yapılacak, bir gün sonra da 12 gün sürecek sünnet düğünü tertiplenecektir. Düğün münâsebetiyle İstanbul’daki 3 yaşına gelmiş çocuklar da sünnet edilecektir. Çocuklara hediye olarak sünnet kıyafetleri hazırlanacaktır. İstekli velilerin 15 gün içinde görevlilere müracaat etmeleri gerekmektedir.”
Daha sonra Sultan Abdülmecid de bir Hattı Hümâyun yayınlayarak törenin ayrıntılarını açıkladı. Yazıda, Bed-i Besmele’nin 20 Eylül 1847’de yapılacağı, padişahın bir gün önceden Haydar Paşa’da bulunan kasrına gideceği bildirildi.
O gün geldiğinde Haydar Paşa sahrasındaki tören alanına geçildi. Padişah Abdülmecid için bir çadır/şemsiye kuruldu. Şehzâde Murad ve Abdülhamid, İstanbul’daki okullarda okuyan çocuklardan oluşan grupla birlikte padişahın çadırına doğru ilerlediler. Onlar yürürken topluluk duâlar ve ilâhiler okuyordu. Ardından hep birlikte “Âmin! Âmin! Âmin!” deniliyordu.
Padişahın yanında bakanlar, diğer ileri gelenler, şeyhülislâm, âlimler ve şehzâdelerin hocaları ve öteki davetliler oturuyordu. Gelen şehzâdeler, tertip heyeti tarafından karşılandı. Şehzâdeler, padişahın huzuruna geldiklerinde şeyhülislâmın önüne işlemeli bir rahle ve minder kondu. Önce Şehzâde Murad besmele çekti ve usûl olduğu üzere elifba harflerini okuyarak tamamladı. Sonra aynı işlemi Şehzâde Abdülhamid tekrarladı.
Ardından şeyhülislâm ile Murad Molla Tekkesi Şeyhi Murad Efendi, hayırlara vesile olması dileğinde bulundular ve duâlar ettiler. Duâlara, şehzâdelerle birlikte gelen ve orada bulunan okul çocukları yüksek sesle “Âmin! Âmin! Âmin!” diyerek eşlik ettiler.
Duâların ardından Selimiye Kışlası önünden top atışları yapıldı ve tören sona erdi. Bir gün sonra şehzâdeler sünnet ettirildi ve aynı yerde 12 gün süren gösterişli bir sünnet düğünü gerçekleştirildi.
Sultan Mehmed Reşad 13 Yaşında Hafız Oldu
2 Kasım 1844’te İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Gülcemal Kadınefendi’ydi. Sultan V. Murad ile II. Abdülhamid’in de kardeşiydi.
Kardeşi Abdülhamid gibi o da annesini küçük yaşta kaybetti. Daha 7 yaşındaydı ve annesine doyamamıştı. Çocukluğu, anne hasretiyle geçti. Babası Sultan Abdülmecid’in eşlerinden Servetseza Kadınefendi ve saray bakıcıları tarafından büyütüldü ve terbiye edildi. Yumuşak başlı, iyi huyluydu.
Yaşı ilerleyince eğitim ve öğrenim hayatı başladı. Devrin ünlü bilginlerinden özel dersler aldı. Din, Arapça, Farsça, Fransızca, Edebiyat, Hat, Tarih ve Müzik dersleri okudu. Arapça, Farsça ve Fransızcayı mükemmel şekilde öğrendi.
Dinî ilimlerde bilgi birikimini çok artırdı. Tarih kitapları okumaktan ve Osmanlı tarihiyle ilgili bilmediklerini öğrenmekten de hoşlanırdı.
Şiir, edebiyat, hat ve müzik ile meşgûl oldu. Birçok şiir kaleme aldı. Türkçeyi gayet güzel konuşur ve kullanırdı. Kalemi güçlüydü; hatasız yazar, dilbilgisi kurallarına harfiyen uyardı. Güzel yazı çalışmalarına eğilmeyi de ihmâl etmedi.
14 Nisan 1857 Perşembe günü Sultan Abdülmecid’in en küçüğü 9, en büyüğü 13 yaşında bulunan şehzâdeleri Mehmed Reşad (13), Kemaleddin (10) ve Burhaneddin (9) için Hatm-i Şerif Töreni yapıldı. Bu üç şehzâde de Kur’an-ı Kerim’in tamamını okuyup ezberlemişlerdi.
Beşiktaş Sahilsarayı’ndaki törene çok sayıda davetli geldi. Hafız şehzâdeler sırasıyla kalabalığın önünde Kur’an-ı Kerim okudular. Duâlar edildi, davetlilere ikramlarda bulunuldu. Böylece merâsim sona erdi.
Kaynaklar: Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, C.1, İstanbul, 1977; Mustafa Öcal, “Âmin Alayı”, DİA, C.3, İstanbul, 1991; R. Ekrem Koçu, “Âmin Alayı”, İstanbul Ansiklopedisi, C.2, İstanbul, 1959; Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c.1, İstanbul, 1993; Cevdet Kırpık, Osmanlı’da Şehzâde Eğitimi, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2016.
İsmail ÇOLAK
YazarDünya, “ev ednâ” sırrına erenler için Allah’a yakın olma yeri, yücelerin yücesi; “denî/alçak”, değersizliği seçenler için ise aşağıların aşağısıdır. Burada mahâret kulun dünyayı nasıl algılayıp, imkân...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Gönül yurdu yârelense,Can incitmez insan olan.Bin yerinden pârelenseCan incitmez insan olan.Cümle kulun kerameti,Varlığının var hikmeti.Kuşandıkça merhametiCan incitmez insan olan.Ne azdan ne çoktan b...
Şâir: Ahmet Sami BENLİ
23 Nisan 1857’de Sibirya’nın Tobolsk iline bağlı Tara kasabasında dünyaya geldi. Aslen Buharalı bir Özbek ailenin evladı olup, babası Ömer Efendi, annesi Başkurt Türklerinden Afîfe Hanım’dır. Tahsil h...
Yazar: İsmail ÇOLAK
İsrail, Filistinlilere yönelik zulüm ve saldırganlıklarını tekrar tekrar sergilemekten bıkmıyor, kan ve gözyaşına doymak bilmiyor. Uçak, top ve tanklardan attığı tonlarca bomba ile milyonlarca Filisti...
Yazar: İsmail ÇOLAK