Türkmenistan’da Bir Mürşid: Yûsuf Hemedânî
Yûsuf Hemedânî’nin tam ismi Ebû Yâkûp Yûsuf b. Eyüp b. Yûsuf b. Hüseyin b. Vehre el-Hemedânî el-Bûzencirdî’dir. 440/1049 tarihinde Hemedân’ın Bûzencird kasabasında doğan Hemedânî, tahsil hayatına erken yaşlarda başlamıştır.
Çocukluk yaşlardaki temel eğitimini Bûzerc’de alan Hemedânî, gençlik döneminde ileri düzeyde eğitim almak amacıyla Buhârâ, Isfahan ve Semerkand’ı dolaşıp sonunda 460/1067 yılında Bağdâd’a vardı. Buralarda Ebû İshak eş-Şîrâzî, Abdüssamed b. Me’mûn, Ebû Bekir Hatîb el-Bağdâdî, İbn Hezârmerd, Kadı Ebü’l-Hüseyin Muhammed b. Ali İbnü’l-Mühtedî Billâh, Ebü’l-Ganâim Abdüssamed b. Ali el-Me’mûn, Ebû Cafer Muhammed b. Ahmed b. Müslime, Hamd b. Velkîz, Ebü’l-Hattâb Muhammed b. İbrâhîm et-Taberî ve Ahmed b. Muhammed b. Fazl el-Fârisî ve İbnü’n-Nakkûr gibi fıkıh, kelâm, hadis ve usûl âlimlerinden dersler aldı.
Şâfiî fakihi ve Bağdâd Nizâmiye Medresesi müderrisi Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin (ö.476/1083) talebesi olarak onun ders halkasına devam eden Yûsuf Hemedânî, hocasının ilmî birikiminden faydalanmış ve hayatı boyunca onun çizgisini devam ettirmiştir. Fıkıh, hadis ve kelâm sahasındaki çalışmaları Yûsuf Hemedânî’yi Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin nezdinde mûteber konuma getirmiş, Şîrâzî Hemedânî’yi ilmi, irfanı, fazlı ve ahlâkı sebebiyle takdir etmiştir.
Fıkıh, hadis, kelâm, cedel ve nazar ilimlerinde ihtisâsını tamamlayan, ilmî tartışmalarda üslup ve seviyesi bakımından döneminde saygın bir konuma yükselen, münâzara ve cedel sahasında parlak bir sîmâ olan Hemedânî¸ ilminin zirvesindeyken İmam Gazzâlî gibi entelektüel krize mâruz kalır.
Sûfî meşrep bir kişiliğe sahip olan hocası Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin de etkisiyle tasavvuf yoluna sülûk eder. Âlim ve fakih isim olarak tanınırken zamanla ârif ve zâhid kişiliyle de temâyüz eder oldu. Seyr u sülûkunu meşhûr sûfîlerden Ebû Ali el-Fârmedî, Hasan Simnânî ve Abdullah Cüveynî’nin yanında tamamladı.
Tasavvuf yoluna sülûk ettikten sonra ilmî serüvenini ibâdet yoğunluklu bir hayat sürerek ve kendini irşâd hizmetlerine vakfederek yaşamış olduğu entelektüel krizden çıkmanın çaresini bulmuş, gönül darlığını gidermiş oldu.
Abdullah Şîrâzî, Hâce İshak Fahr-i Nasrâbâdî ve Hâce Hamîdüddin Multânî’den sonra Ebû Ali Fârmedî’nin dördüncü halîfesi olarak bilinen Hemedânî, 477/1084 yılında şeyhinin vefatından sonra Herat, Merv ve Rey şehirlerine gitti. Bu kentlerde düzenlediği zikir ve sohbet halkaları geniş kitlelerin katılımını sağladı.
Rey’deki tekkesi oldukça kalabalık müntesipleri bulunurken, Merv’deki tekkesi “Horasan’ın Kâbesi” unvânıyla anılır olmuştur. Uzun yıllar meşîhat makamında oturan Hemedânî, seyyah bir mürşid olarak diyar diyar dolaşmış ve kitlelerin irşâdıyla meşgul olmuştur.
Tekkede irşâd faaliyetlerini sürdüren Hemedânî, 506/1112 yılında Bağdâd’a gelip Nizamiye Medresesi’nde hadis ve fıkıh dersleri okutmuştur. Bağdâd’dan sonra Hicaz’a giden, hac vazifesini yerine getiren, hac dönüşü Herat, Merv ve Rey kentlerinde bir süre irşâd faaliyetlerini sürdüren Yûsuf Hemedânî, Herat’tan Merv’e dönerken Bagşûr yakınlarındaki Bâmeîn kasabasında, 22 Rabiulevvel 535/4 Kasım 1140 senesinde vefât etmiştir.
Önce Bâmeîn kasabasına defnedilen Hemedânî’nin na’şı bir süre sonra İbnü’n-Neccâr isimli müridi tarafından Merv’e nakledilmiştir. Bugün kabri Merv yakınlarındaki “Bayram Ali” denilen mahalde olup “Hâce Yûsuf” adıyla ziyaretgâh olarak bilinmektedir.
Ebû Ali Fârmedî’nin halefi olarak uzun yıllar irşâd faaliyetinde bulunan Hemedânî çok sayıda öğrenci ve müridin yetişmesini sağlamıştır. Hâce Abdullah Barakî (ö.555/1160), Hâce Hasan Endakî Buhârî (ö.552/1157), Hâce Ahmed Yesevî (ö. 562/1166-67) ve Abdulhâlik Gucdevânî ((ö.595/1199) onun önde gelen meşhur dört halîfesidir. Senâî Gaznevî, Şeyh Saîd Lala, Ebû Salih Abdullah et-Tabakî er-Rûmî ve Zeyneddin Kûy-i Ârifânî de onun önde gelen müridlerindendir.
Yazılı eser kaleme almaktan ziyâde kâmil şahsiyetler yetiştirmeyi şiâr edinen Hemedânî’nin az da olsa kaleme aldığı eserleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Tasavvufî şahsiyeti, ilmî şahsiyeti, yetiştirdiği müritleri, geride bıraktığı halîfeleri ve eserleri ile Hemedânî ilim ve amel bütünlüğünü sağlamış, şerîat çizgisindeki tasavvuf öğretisinde bulunmuş, zâhir ve bâtın uyumunu savunmuş, fert ve cemiyeti bir bütün olarak ele almış, madde ve mânâ ilişkisini ortaya koymuş bir sûfîdir.
Sûret ve sîreti, zühd ve takvâsı, ilim ve ahlâkı bakımında mezhebinin samîmî bir bağlısı olduğu İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’ye benzeyen bir isimdir. Çünkü Hemedânî kâl ve hâl sahibi, ilim ve irfân ehlidir. Hilm ve merhamet âbidesidir.
Dünya işlerine ehemmiyet vermeyen, sultanların saraylarına gitmeyen, eline ne geçerse muhtaçlara veren, kimseden bir şey kabul etmeyen, halim ve selim bir kimlik sergileyen, herkesin derdine yetişmeye çalışan, ilmî faaliyetlerle meşgûl olan, İslâm’ın inanç esaslarını tevilsiz kabul eden, riyâzet ve mücâhede eden, sünnet-i seniyyeye ve ashâb-ı kirâmın yaşam tarzına uygun hareket eden bir sûfîdir.
Kadir ÖZKÖSE
YazarGörünce gül hilali,Hoş oldu gönül hâli;Terk eyledik melali,Sahurda güldü bize,Ramazan geldi bize.Değdi huzur bûsesi,Kesildi nefsin sesi.Oruçlunun nefesiUhrevî yeldi bize,Ramazan geldi bize.Çiçek açınc...
Şair: Bestami YAZGAN
Ahmed-i Yesevî, hikmetlerinde bizlere Kur’ân’ın öngördüğü zikir ibâdetini gündemde tutmakta, inananların zikirle uyanışa ermelerini öngörmektedir. Ahmed-i Yesevî, konuyu özellikle şu beş ana noktada e...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Bir zamanlar Sovyet zulmü altında ezilen, değerlerinden ve değerlilerinden koparılan Türkmenistan, bağımsızlıkla birlikte Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov (Türkmenbaşı) liderliğinde özüne dönme...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
İslâm; din, can, mal, akıl ve nesil güvenliğinin korunmasına büyük önem vermiştir. Bu beş temel değerin korunması, insana saygının bir gereğidir. İşte bu beş maslahattan birisi yaşama hakk...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ