Ramazan Ayında Nefis Eğitimi
Bizleri arınma ve bağışlanma ayına kavuşturan Rabb’imize sonsuz hamd, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'ya binlerce salât ve selam olsun.
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluşumuza vesile olan mübarek ramazanın gelmesiyle mutluluk iklimine, huzur mevsimine giriyoruz. Nefislerimizi kötülüklerden temizlemenin, gönüllerimizi günahlardan arındırmanın şimdi tam zamanı.
Bu ay, ilâhî rahmetin sağanak sağanak yağdığı, tüm maddî ve manevî kirleri silip süpürdüğü, ruhları ve bedenleri tertemiz ettiği bir aydır.
Ramazan ayıyla beraber insanlar maddî ve manevî kirlerden temizlenme fırsatı yakalarlar. Kamil bir iman, ihlâs ve sevabını Allah’tan bekleme karşılığında geçmiş günahların silinmesiyle insanın berrak, günahsız hâle gelmesi, bu ayda yapacağı nefis eğitimine bağlıdır.
Ramazan; insana nefis, şeytan ve kötü arzularına karşı koymayı, Allah’ın emirlerine, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetlerine uymayı öğreten bir eğitim sürecidir. Bu süreçte kişi oruç, namaz, zekât ve sadaka gibi ibadetlerle nefsini bencillikten, cimrilikten, merhametsizlikten ve her türlü kötülükten arındırmaya çalışacaktır.
Ramazan ayı iradenin, sabrın ve sebatın güçlendirildiği manevî bir aydır. Bu ayda Kur’an’dan ışık alarak, çatallaşan yolları aydınlatacak zihnî berraklık, kalp duruluğu ve bir ölçü berraklığı ediniriz. Ramazanda başlayıp tüm zamanlarımıza yayılacak Kur’an dostluğu geliştiririz. Kur’an sadece elimizde, dilimizde değil; yüreğimizde, aklımızda, kısaca hayatımızın her sahasında olur.
Müslüman; ramazan-ı şerifte bütün küskünlüklerden, günahlardan, nankörlüklerden, cahillikten, fesattan ve zulümden kaçınmalıdır. Bugünün eksikliklerini yarın tamamlamak için çırpınmalı; yarını, ahiret yolculuğuna çıkmadan önceki artı bir ikram olarak düşünmelidir.
İnsana verilen “irade-i cüz’iyye”, bu ilâhî takdir programının bir parçası olup insanoğlu, kendine verilen bu iradeyi iyilik veya kötülük yönünde kullanması sebebiyle dünyada hukuk önünde, ahirette ise Allahu Teâlâ’nın huzurunda sorumlu tutulmaktadır.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim Şems Sûresi 7-10. ayetlerinde, insana ilham edilen bu irade kabiliyetini şöyle açıklamaktadır: “Nefse ve onu şekillendirene… Sonra da ona iyilik ve kötülük yapma kabiliyeti verene yemin olsun ki nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Nefsini kötülüğe yuvarlayan da ziyana uğramıştır.”
Uygulayacağımız manevî program, Kur’an ve sünnet çerçevesinde sürekli yapılan irade eğitimi ile mümkündür. Manevî program, nefis muhasebesi ve nefis temizlenmesinin sürekli hayata hâkim olması demektir.
Hayat, manevî program çerçevesinde, Allahu Teâlâ’ya kulluk amacıyla yeniden yapılandırıldığında, baştanbaşa ibadet anlamı kazanacak, her düşünce, söz ve davranış, sahibine yaptığı ibadetin mükâfatını kazandıracaktır.
Asıl görevimiz hayatın bir kısmında belirli kulluk görevlerini yerine getirmekle yetinmek değil, hayatın tamamını manevî prensiplerle programlamaktır. Buna göre hayatta sonuç itibariyle manevî ve dinî anlam taşımayan tek unsur kalmayacak, mümin, sürekli bir ibadet atmosferi içerisinde yaşayacaktır.
Ramazanda, oruçla nefis terbiyesi ve temizliği yapılır. Diller kötü sözlerden, gönüller kirli duygulardan arınır. Günlük hayatta kavga, tartışma ve çekişme yerine; “Ben oruçluyum.” ifadeleri hâkim olur.
Ramazan ve içinde barındırdığı oruç bize ne kazandırdı ise bunların kalıcı bir hâl ve ahlâk olarak korunması şarttır. Nefis ve irade terbiyesi, orucun kazandırdığı ve insanda ömür boyu etkili olacak en önemli özelliktir.
Rahmet, mağfiret ve kurtuluş mevsimi ramazanda ve oruç sayesinde insan -farkında olmasa da- nefis ve irade terbiyesine sahne olur. Oruç tutanların (tuttuğu orucun önemini bilmeyenler hariç) daha sabırlı olduklarını görmekteyiz. Sabır, şükür ve ihsan güzel ahlâkın temelidir.
İnsan oruçla, nefse ağır gelen şeylere sabretmeyi, nimetlere şükretmeyi öğrenir. İhsan ise Allahu Teâlâ’yı görür gibi bir kulluk şuurunu ifade eder. Bunlar ve benzeri kazanımlarla insan ebedî saadet yolunda önemli adımlar atmış olur.
Oruç ruhî disiplindir… Oruç, içimizdeki nefis canavarını kontrol altına alan ve böylelikle insanın içindeki merhamet ve şefkat duygularının açığa çıkmasını sağlayan ruhî bir disiplindir.
Oruç, takvaya ermek ve nefsin şerrinden korunmak için emredilmiştir. Bu bakımdan ramazan-ı şerif, bize şüphelilerden ve haramlardan uzaklaşmayı öğreten manevî bir eğitim ayıdır.
Oruç, ilâhî bir eğitimdir. Oruç, hayat mücadelesinde gerekli olan “sabır, hâle rıza, irade, azim, sözünde durma ve nefsanî arzulardan uzaklaşma” gibi durumların eğitimi ile ahlâkî durumumuzu olgunluğa ulaştırır.
Oruç; nimetlerin değerini bildiren, teşekkür duyguları uyandıran, yoksulların ve çaresizlerin hâlinden anlama şuuru kazandıran, nefsanî arzuları yok eden, maddenin esaretinden kurtarıp “sabır” denilen en yüksek ahlâkî özelliğe eriştiren bir ibadettir.
İşin aslına bakacak olursak orucu tutan biz değiliz. Asıl, oruç bizi ayakta ve diri, başımızı da dik tutmaktadır. Ne mutlu, orucun başını dik tutan ve başını oruçla dik tutan hakiki müminlere… Ne mutlu, ramazanı hakkıyla yaşayan gönül erlerine… Ne mutlu, temizlenme ayında nefsini eğiterek Rabb’inin yolunda giden güzel yüreklilere…
Sümeyye Büşra YILDIZ
YazarEskiden aile bireyleri aynı odada oturup birbirinin yüzlerine ve gözlerine bakarak saatlerce konuşurlardı. Çocuklar aile büyüklerinin edebini, ahlâkını örnek alırdı. Onlar gibi konuşur, onlar gibi yaş...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Daha önceki yazımda bahsettiğim gibi, Yunanistan’dan cennet vatanımıza İpsala Sınır Kapısı’ndan giriş yaptık. İstanbul’a dönmeden Edirne’ye gideceğiz. Muhteşem Selimiye’de namaz kılmak, meşhur yaprak ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Misafirperver bir sahabi vardı. Hanımı ise her gün kocasının yanında birkaç misafirle gelmesine tahammül edemez ve kocasına;- Sen her gün birkaç misafirle geliyorsun; gelen misafirler, çocuklarımızın ...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Namus için kükreyip, vatan için öldüler,Onlar Gelibolu’da en nadide güldüler,Kanlı sırttan aşağı, sürünerek geldiler,O gün yardıma koştu dağın aslanı, kurdu,“Çanakkale geçilmez” diyordu şanlı ordu.Bah...
Şair: Rabia BARIŞ