Çocuklarımızı Oruca “Tekne Orucu” ile Alıştırmak
Ramazan deyince biz anne babaların aklına genellikle eski ramazanlar özellikle de çocukluğumuzda tuttuğumuz oruçlar gelir. Çocukluğumuzda oruç deyince de aklımıza ilk tekne orucu gelir. Onun için çocukluğunda oruca tekne orucu ile başlamayan yoktur diye düşünüyorum.
Peki, tekne orucu nedir?
Eskiden ramazan ayında sahura kalkıp niyetlenen çocukların, acıktıklarında mutfaklardaki ekmek teknelerinin arkasına geçerek yemek yemeleri, sonra da oruçlarına kaldıkları yerden devam etmelerine ''tekne orucu'' adı verilmektedir. Yani çocukların gün içinde belirli bir süre aç kalıp oruç tutmasıdır.
Tekne orucu tutmayan yoktur, demiştim. Ben de tekne orucunu benden iki yaş büyük ablam sayesinde tuttum. Malumunuz, çocuklar zamanlarını daha çok kendinden bir büyük ya da bir küçük kardeşleriyle geçirirler. Bu zaman geçirme sürecinde en iyi paylaşımları da en büyük kavgaları da onlarla yaparlar. Çocuklarımızda da buna şahit olabilmekteyiz. Neyse, bizim konumuz kardeş kıskançlıkları ya da kardeş kavgaları değil; onu da başka bir zaman paylaşırız.
Gelelim tekne orucumuza…
Okul öncesi ve ilkokul 1. sınıfa başlayınca ablamla zaman zaman tekne orucu tutardık. Oruç için sahura kalkardık. Aramızda tatlı bir rekabet de vardı. Akşama kadar dayanacağız. Fakat öğleye doğru ben mutfakta dolanmaya başlardım. Ama gururluydum orucu bozmamak için…
Benim halimi gören annem, “Oğlum, bir şeyler ye; ondan sonra devam et.” dese de ablamın görmesinden ve duymasından çekiniyordum. Annem de “Ablan dışarıda, seni görmez.” derdi. Annemden kimseye söylemeyeceğine dair sözü de alınca hızlıca yer, sonra orucuma kaldığım yerden devam ederdim. Bazen ikindileri de yerdim. Akşama doğru sanki oruç tutmuş gibi açlık nazlanması da yapardım. Akşam iftarı açınca ablama oruç tutmuş gibi havamı da atardım.
Sonra ilkokul 2. sınıfa başladık. Yine tekne orucuna devam ederken arife günü öncesinden ablam başlardı; “Mehmet, arife günü oruç tutmak o kadar sevap ki kurtlar kuşlar, bütün canlılar oruç tutar. Kurtlar, kuşlar oruç tutuyorsa senin de tutman lazım.” derdi. Ben de o gazla arife günü teknesiz ilk orucumu tuttuğumu hatırlıyorum.
Köyde büyüdüğümüz için doğa ile iç içe olduğumuzdan ablama arife günü şu soruyu sorduğumu hatırlıyorum: Abla, sen “Arife günü kurtlar kuşlar oruç tutar.” dedin fakat serçeler, evimizin önüne tavuklar için attığımız yemleri yiyorlar. Bunlar oruç tutmuyor. Ablam da: “Mehmet, bak; komşumuz Ayşe teyze de oruç tutmuyor. Niye? Yeni bebeği olduğu için. Çünkü oruç tutarsa bir şey yiyemeyecek, çocuğuna da süt emziremeyecek.
Çocuk da annesinden süt emmeyince aç kalacak ve büyüyemeyecek. Bu yem yiyen kuşların da civcivleri var, onun için yiyorlar. Bak, dut ağacındaki kuşlar yemiyorlar, bize bakıyorlar. İşte onlar oruç tutuyor.” derdi. (İmam hatipte okurken Ayşe teyzenin oruç tutmamasının asıl nedeninin lohusalık olduğunu öğrendim.)
İlkokul 3. sınıfta iken ramazan ayı gelince ablam bu sefer; “Mehmet, sen artık büyüdün; bu yıl 3 gün oruç tutacaksın. Birincisini orucun ilk günü, ikincisini orucun 15. günü, üçüncüsünü de arife günü tutacaksın.” demişti. Geçen yıl arife günü tuttuğumuz için, bir de büyüdüğümüze göre, tamam dedik. O yıl da teknesiz üç gün oruç tuttuk.
4.sınıfa geçince -ablamız tarafında- bizim oruçlar haftada ikişer gün olmak üzere 8 güne çıktı. Yani pazartesi ve perşembe günleri. Neden diye sorduğumuzda; “Cumartesi, pazar tatildesin; top oynarken acıkırsın, tutamayabilirsin. Onun için pazartesi tutarsın, iki gün dinlenirsin; sonra perşembe tutarsın.” dedi.
5.sınıfa gelince ablam: “Mehmet, bak! Sen kocaman oldun, bu yıl ilkokulu da bitireceksin. Bu yıl orucu bir gün yiyeceksin, bir gün tutacaksın.” dedi. O zamanlar adını tam bilmesem de Davut (a.s.) orucu tutturmuş ablam bana.
Sonra ilkokul bitti, biz de ilçedeki imam hatip lisesinin orta 1. sınıfına kaydolduk. 6. sınıftaki orucumuz bizim için tam oldu. Çünkü hem büyüdük hem de imam hatibe başladık. Sorumluluğumuz artınca biz de sorumluluklarımızı -Allah’a şükür- kazasız olarak bugünlere kadar getirdik.
Psikoloji eğitimi almış biri olarak şimdi düşünüyorum da psikolojinin p’sinden anlamayan ablam, benim oruç psikolojimi çok iyi anlamış ve uygulamıştır. Psikolojinin p’sini bilmeyen ablamın bana uyguladığı eğitimin geri planında rahmetli anne babamdan aldığı eğitimin olduğu da bir gerçektir.
Çocukları Tekne Orucuna Alıştırırken Nelere Dikkat Etmeli?
M. Emin KARABACAK
YazarDaha önceki yazımda bahsettiğim gibi, Yunanistan’dan cennet vatanımıza İpsala Sınır Kapısı’ndan giriş yaptık. İstanbul’a dönmeden Edirne’ye gideceğiz. Muhteşem Selimiye’de namaz kılmak, meşhur yaprak ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Okul korkusu, çocuğun şiddetli bir endişeyle okula gitmeyi reddetmesi ve okula karşı isteksiz olması demektir. Okul korkusu, çocuğun okula gitme zamanı gelince açık anksiyete ve panik durumlarının gör...
Yazar: M. Emin KARABACAK
6 Şubat sabahı Kahramanmaraş merkezli “Asrın Felaketi” olarak tarif edilen bir depremle uyanmıştık. Tarihinin en büyük depremiyle karşılaşan ülkemiz, yaraları yine devlet ve millet olarak el ele verer...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Gönlümün kırgın tarafını ağırlar seher vakti. Çağlayan sesi susar, kuşları dinler.Dinlemek ne güzel erdemdir, bilir misin? İnleyen dallarına kuşlar konar kalkar.Yorgun nefesine soluk yüklenir. Ya hay ...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ