Karagöz ve Hacivat-Ramazan Eğlenceleri
(Hacivat, Karagöz’ün evinin önüne gelir ve arkadaşına seslenir.)
Hacivat: Karagöz’üm. Karagöz’üm.
(Karagöz gözlerini ovuşturarak pencereye çıkar.)
Karagöz: Ne var Hacı Cavcav? Beni niye tatlı uykumdan uyandırdın?
Hacivat: Ooo… Karagöz’üm görüyorum ki yeni uyanıyorsun. Yoksa orucu uykuya mı tutturuyorsun?
Karagöz: Ne demek istiyorsun Hacı Cavcav? Laf mı sokuyorsun bana? Aşağıya geleyim de alayım ifadeni.
(Karagöz, arkadaşının yanına gelir ama o da ne! ‘Pat! Küt!’ diye girişir onu dövmeye.)
Hacivat: Ah, of, dur, vurma Karagöz’üm. Hele bir konuşalım, anlaşalım. Ben söyleyeyim, sen dinle. Sen anlat, ben dinleyeyim. Bu devirde kaba kuvvet, olacak gibi değil. Hem oruçsun günaha giriyorsun.
Karagöz: Hııı… Tabii ya oruçluyum ben.
Hacivat: Ben de onu diyorum işte. Ramazan geldi, hoş geldi. Biz boş mu duracağız? Eski günlerdeki gibi çocuklar için bir eğlence düzenleyelim, diye düşünüyorum.
Karagöz: İyi düşünmüşsün de biz ne yapacağız? Şimdiki çocuklar bilgisayardan, cep telefonundan kaldırmıyorlar ki başlarını.
Hacivat: Haklısın Karagöz’üm ama biz yine de bir eğlence düzenleyelim. Olmazsa videomuzu çeker, Youtube’a yükleriz. Bir şekilde çocuklara varlığımızı hatırlatırız. İnsanlar kökleri ile vardır. Geçmişlerini unutmayacaklar ki geleceklerine yön verebilsinler.
Karagöz: Tamam Hacivat’ım. Bizim içinde bir değişiklik olur. Hep birlikte eğleniriz. Aaaa bak! Ramazan çadırı kuruyorlar.
Hacivat: İyi yapıyorlar, kimse aç kalmasın. Herkes orucunu sıcak bir çorba ile açsın, karnını doyursun.
Karagöz: Hacı Cavcav benim karnım acıktı. İftara çok var mı?
Hacivat: Yok, yok az kaldı. Gel biz çocuklar için hazırlayacağımız oyuna çalışalım. Hem vakit geçer.
Karagöz: Beni kandırmıyorsun değil mi Hacivat?
Hacivat: Niye kandırayım güzel efendim, iki gözümün nuru.
Karagöz: Hacı Cavcav iftardan sonra teravih namazına gideceğiz ya…
Hacivat: Gideceğiz Karagöz’üm.
Karagöz: Caminin önünde rengârenk macunlar, kâğıt helvalar satılıyor ya…
Hacivat: Eeee…
Karagöz: Bana macun alır mısın?
Hacivat: İstediğin macun olsun be Karagöz’üm, tabii alırım.
Karagöz: Söz mü?
Hacivat: Söz, söz.
Karagöz: O zaman, hadi bize gidelim de çalışalım, ezber yapalım. Ben sevindim, çocuklar da sevinsin.
Hacivat: Gidelim Karagöz’üm. Bak nasıl da heyecanlandım.
Karagöz: Canlandın mı? Ölü müydün yoksa? O zaman ben bir saattir kiminle konuşuyorum?
Hacivat: İlahi Karagöz, öyle demek istemedim. İçimi coşku kapladı, coşku.
Karagöz: Kuşku mu? Yok, yok kuşku duyma. En güzel eğlenceyi hazırlayacağız çocuklarımız için.
Hacivat: Gidelim o zaman. Bitsin dertler, tasalar, gelsin eğlenceler, kahkahalar.
(Karagöz ve Hacivat akşamki eğlenceyi hazırlamak için önce bir davul bulur sonra da Karagöz’ün evine giderler. Gidiş, o gidiş. Bakalım akşama neler hazırlayacaklar?)
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarZeyd bin Harise (r.a.) büyük sahabelerdendi. Çocukken baskına uğramış köle olmuştu. Mekke’de de köle olarak satılmıştı.Hazreti Hatice’nin yeğeni de köle Zeyd’i halası Hatice için satın almıştı. O da Z...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Martılar temel olarak deniz kuşları olarak bilinse de iç sularda da bulunur ve bu nedenle denizden uzak bölgelerde de sıkça görülebilir. Başlarında ve kanatlarında siyah lekeler bulunan bu hayvanlar g...
Yazar: Hamidullah HALICI
Bugün çok mutlu ve heyecanlıyım. Anneannem, babaannem, dedem, teyzem ve halamlar bize geldiler. Bu akşam soframız şenlikliydi. Yemeğimizi yedik. Güldük, eğlendik, şarkılar söyledik. Dedem çocukluğunda...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Hayata şiir yazan, umuda türkü yakanAydınlık yarınlara gülen gözlerle bakanMesleğine ilk aşkla bağlanan kutlu hakanSayenizde şanslıdır öğrenciler her zamanÖğretmen kimliğiniz, kutsaldır görevinizEğiti...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR