Bir İrfan Köprüsü: Bahtiyar Vahapzâde
Bizim edebiyatımız sadece Türkiye’de vücût bulan büyük söz ve kelime hazinesinden ibâret değildir. Bu bereketli edebiyat, Balkanlar’dan Kırım’a, Kerkük’ten Azerbaycan’a, Özbekistan’dan Doğu Türkistan’a kadar uzar gider. Dolayısıyla Türk edebiyatı kavramı son derece geniştir ve büyük bir coğrafyayı içine alır. Nitekim tarihlerimiz de edebiyatımızı “Destanlar Devri”nden başlatır ve günümüze kadar getirir.
“İki devlet bir millet” şiarıyla birlikte yürüdüğümüz ve son olarak 30 yıllık bir esaretin ardından kurtuluşuna ve asıl topraklarına kavuşan Karabağ’ın coşkusuyla bahtiyar olduğumuz Can Azerbaycan’ın önde gelen şairi, yazarı, fikir ve gönül adamı Bahtiyar Vahapzâde’yi vefât yıldönümünde rahmetle yâd ediyorum.
Gerçek şair öteleri görebilendir, bugünden yarını sezebilendir. Bahtiyar Vahapzâde’de bu uyanıklığı, şuuru ve ferâseti görebiliyoruz. Bugün bütün dünyanın gözü önünde Siyonist İsrail terör örgütü, Gazze’de ve Filistin Devleti’nin diğer beldelerinde masûm yavrucakları, bebekleri, çocukları katlediyor. Acımasızca sivil katliam yapıyor, hunharca bir soykırım uyguluyor. Bunu engelleyebilen var mı? Maalesef yok!
Dünyanın en güçlü devleti emperyalist ABD ve yandaşları İngiltere, Fransa, Almanya da destek oluyorlar bu vahşete. Türkiye dışındaki 55 İslâm ülkesi derin bir gaflet uykusunda. Suudi Arabistan komşularının, dindaşlarının, soydaşlarının bombalar altında katledildiği bir sırada bir maça ev sahipliği yapma telaşında. “Din kardeşliği” kavramını tamamen unutmuş garip Müslümanlardan bahsediyoruz.
Elbette bunun hesabı, dünyada olmasa da âhirette sorulacak. Masûmlar ve mazlûmlar her gün feci ölümler yaşarken bu kederi duymayan Müslümanlar, hissetmeyen insanlar var. Bunun için Bahtiyar Vahapzâde gibi büyük şairlerin varlığı önem arz ediyor.
Vahapzâde, Azerbaycan’ın millî şairidir. Bizim de millî şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’dur. Bugün Safahat şairimiz hayatta olsaydı Çanakkale Destanı’nı yazdığı gibi Gazze Destanı’nı da yazar ve Müslümanları uyanmaya, intibaha, dirilişe çağırırdı. İşte Bahtiyar Vahapzâde’nin söylediği, mısra-i berceste gücündeki şu iki mısra da. bugünkü dünyanın ahvâlini, hâl-i pürmelâlini çarpıcı biçimde anlatıyor:
"Korkarım dünyada bir zaman gele.
İnsanlar yaşaya, insanlık öle."
Şairimiz daha ne desin? İnsanlar sözde yaşıyor ama insanlık öldü. Ve şairin bahsettiği o felâket ve helâket asrı işte bu zamandır. Yani yaşadığımız, gördüğümüz, facialarına tanık olduğumuz devir.
Bahtiyar Vahapzâde 16 Ağustos 1925 tarihinde Azerbaycan’ın kuzey bölgesinde bulunan Şeki’de doğdu. Küçük yaşlarından itibaren Sovyetler Birliği’nin kızıl rejimi komünizmin acısını tattı, baskısını gördü. Bakü’de orta tahsilini tamamladıktan sonra Tıp Fakültesi’ne girdi.
Bir süre sonra buradan ayrılıp filoloji bölümüne geçti. 1947 yılında mezun oldu. 1951 yılında doktor, 1964 senesinde ise doçent oldu. 1965’tede profesör unvanını almaya hak kazandı. Azerbaycan İlimler Akademisi’ne üye seçilen Vahapzâde, akademik hayatta olduğu gibi siyasî hayatta da aktif rol aldı.
Sovyet Dönemi’nde 1980-1990 yılları arasında Azerbaycan Parlamentosu’nda milletvekilli oldu. Azerbaycan’ın hürriyetine kavuşmasının ardından vefâtına kadar millî parlamentoda görev aldı. 13 Şubat 2009 tarihinde Bakü’de hayata vedâ eden Vahapzâde, meşhûrların kabirlerinin bulunduğu Fahri Hıyâban Mezarlığı’na defnedildi.
Henüz küçük yaşlardan itibaren şiirle meşgul olan Vahapzâde, Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Samed Vurgun’nun yönlendirmesiyle Azerbaycan Yazarlar Birliği’ne 1945’te kabul edildi. Bahtiyar Vahapzâde’nin sanattaki gücü 1950’li yıllardan sonra ortaya çıkar.
His ve hayal âleminden, fikir dünyasından devşirdiklerini eserlerine yansıttı. Dünyadaki olaylara, siyasî gelişmelere de bigâne kalmadı. Bilhassa Sovyetler Birliği’nin dağılıp çözülmesinden sonra kurulan Azerbaycan, canına can katmış ve mutluluğunu çoğaltmıştır. Kapalı rejimde iken duygu ve düşüncelerini biraz saklı ve üstü kapalı olarak dile getiren Bahtiyar Vahapzâde, daha sonra millî hislerini cesaretle, kararlılıkla ve büyük bir pervasızlıkla dile getirmiştir.
Sovyet Baskısına Direndi
Azerbaycan Türklüğünün yaşadığı zor yılları açık bir şekilde dile getirmeye başlayan şairimiz, o dönemde Azerbaycan Komünist Partisi Merkezi Komitesi tarafından 1962 yılında sorgulanıp üniversiteden uzaklaştırılmıştır. Ama o bu baskılara ve zorlamalara rağmen fikirlerinden asla taviz vermemiş, düşüncelerini bütün açıklığıyla dile getirmeye gayret göstermiştir.
17 Kasım-4 Aralık 1988 tarihlerinde Karabağ meselesi üzerine Azerbaycan halkı protestolarda bulunur ve mitingler düzenlerken onlara en büyük desteği veren Azerbaycan Türkü aydınlar arasında “aksakal” olarak kabul edilen Bahtiyar Vahapzâde olmuştur.
Bakü’de Azatlık Meydanı’ndaki gösterilerde görev alan yiğit münevverlerdendir. O dönem Rusya’nın himayesindeki Ermenistan’ın Azerbaycan’a ve Azerbaycan Türklerine yaptığı zulme açıkça karşı çıkan ve direnenlerden biri de Vahapzâde’dir.
Sovyetler Birliği’nin çözülmeye başladığı sırada Azerbaycan aydınları arasında öne çıkanlardan biri de odur. Bilhassa 1991’de Azerbaycan’ın istiklâlini kazanması ülkede büyük sevinç meydana getirirken Bahtiyar Vahapzâde ve arkadaşları bu yeni dönemden bahtiyarlık duymuşlardır.
Şairimiz, duygu ve düşüncelerini şiirlerine ve eserlerine hakîkatli bir şekilde yansıtmıştır. Yaşadığı süre içinde pek çok mükâfatı almaya hak kazanan Bahtiyar Vahapzâde, eserleri ülkede en çok okunan edipler arasında kabul edilmiştir.
Azerbaycan’ın Hürriyet Şairi
Azerbaycan’ın yiğit ve pek yürekli şairi “Hakkın yolu öz yolumdur/Eğilmeyen düz yolumdur” diyordu. Bütün büyük şairlerimiz gibi istiklâline hayran, bağımsızlığına vurgundu.
“Hakkı ayaklarız biz hak adına/Dil uzun, el kısa, fikir derbeder/Ya Rab! Bu dünyada öz ecdadına/Çirkef atan var mı bu millet kadar?"
1959’da yazdığı “Gülistân” isimli şiirinde, İran ve Rusya arasında ikiye bölünen Azerbaycan Türklüğünün yaşadığı felâketleri anlattı. Bu şiirinden dolayı iki yıllığına üniversitedeki görevinden uzaklaştırıldı. Halkının sıkıntılarını konu ettiği pek çok eserini, yurtdışına kaçırarak yayımlatabilen Vahabzâde, Azerbaycan’da “halk şairi” unvanıyla anılmıştır. 1995 yılında Azerî hürriyet mücâdelesindeki hizmetlerinden dolayı İstiklâl nişanı ile mükâfatlandırılmıştır. 1980-2000 yılları arasında da beş defa milletvekili seçilmiştir.
“Benden habersiz” isimli şiiri 1998 tarihlidir ve şöyledir: “Ömrün fasılları tez geldi geçti/Yazı verimlidir, kışı verimsiz/Bir gün gördüm ki, güçten düşmüşüm/Yıllar öz atını sürdü eğersiz./Ülkü olan yere baş koyan yıllar/Gamlı gözlerime yaş koyan yıllar/Ey yaşım üstüne yaş koyan yıllar/Nere kaçarsınız benden habersiz?/Ey ömür! Görünür artık sahilin/Elin kısıldıkça uzanır dilin/Ömürden verdiğim yetmiş üç yılın/Zehiri yeterli, balı yetersiz./Öz omuz yüküdür herkesin yaşı/Derdi-sırdaşıdır, fikri-yoldaşı/Dönüp mizacıma kahır gözyaşı/Sevinç de, keder de, geçmez kahırsız./Fikirler selinde akandan beri/Ayıramadım ben hayırdan şerri/Dökülmüş ömrümün yaprak yılları/Bahçesi virane, bağı çepersiz./Gönül o gönüldür, koca yaşımda/Fikirler kaynaşır yine başımda/Yine hücumdayım söz savaşımda/Sözüm teperlidir, özüm tepersiz.”
Hürriyet, vatan, bayrak ve din gibi temel kavramları ve temaları sevgiyle işlediği eserleri, 8’den fazla dünyanın çeşitli dillerine tercüme edildi. Şairin yayımlanmış 40’ı aşkın şiir kitabı, 11 ilmî eseri, 2 monografisi, çeşitli piyesleri ve yüzlerce makalesi vardır.
Gönül Köprüsü Kurdu
Bahtiyar Vahapzâde, Azerbaycan’ın “halk şairi”dir. Tıpkı bizim Mehmed Âkif’imiz gibi. Bu kardeş ülkede her iki şairimiz de elbette çok sevilir, sayılır. Türkiye’de de Şehriyar’la birlikte en çok sevilen ve hatırlanan mühim şairi Bahtiyar’dır. Zaten kendisi Azerbaycan ve Türkiye arasında hakikaten bir gönül köprüsü olmuştur. Oradaki muhabbeti buraya, buradaki sadakati oraya taşımıştır. İki can yoldaşı ülke arasında mısralardan oluşan bir sevgi bağı kurmuştur.
“Azerbaycan-Türkiye” şiiri muhteşemdir. Ne derin, ne kadar anlamlıdır. Bu sadakatli kardeşliği hissetmeyen bu mısraları şüphesiz yazamaz: “Bir ananın iki oğlu/Bir amacın iki kolu/O da ulu, bu da ulu/Azerbaycan Türkiye”
Yerli ve Millî Eserleri
Bahtiyar Vahapzâde’nin 70 civarında şiir, 15 kadar da nesir kitabı vardır. Titiz bir edibin süzgecinden geçmiş olan bütün eserleri çok güzeldir. Okunmalı ve bu fikir/sanat hazinelerinden istifade edilmelidir. Birkaçını sıralayalım: Şairin ilk şiir kitabı Menim Dostlarım 1949 yılında yayımlanır. Arkasından bir yıl sonra Bahar gelir. Üç sene sonra da yani 1953’te de Dostluk Nağmesi okuyuculara ulaşmıştır. Şiirlerinde ve nesir kitaplarında genel konulara temas eden şairimiz, lirik bir anlatım tarzına sahiptir.
Bahtiyar Vahapzâde’nin diğer belli başlı kitapları alfabetik olarak şöyledir: Açık Sohbet, Açılan Seherlere Selam, Ahı, ünya Fırlanır, Bir Baharın Karanguşu, Bir Ürekde Dört Fasıl, Cezasız Günah, Darağacı, Deniz, Sahil, Derin Katlara Işık, Feryad, Gurub Düşünceleri, Gülüstan (Poemalar), Hara Gedir Bu Dünya?, İki Korku, İkinci Ses, İnsan ve Zaman, Kızıl Elma, Kökler... Budaklar, Lirika, Muğam, Nağıl-Heyat, Nereye Gidiyor Bu Dünya?, Özümle Sohbet, Özümüzü Kesen Kılınc, Özünü Kesen Kılıç, Payız Düşünceleri, Sanatkâr ve Zaman, Sen Olmasaydın,, Sonbahar düşünceleri, Şeb-i Hicran, Şenbe Gecesine Giden Yol, Tan Yeri , Ürekdedir Sözün Kökü, atan Ocağının İstisi Vicdan, Yağışdan Sonra, Yağışdan Sonra, Yollara İz Düşür.
Elveda Şiiri
Bilge kişiliğe sahip olan Bahtiyar Vahapzâde hakkında çok şey söylenebilir, yazılabilir. Elbette hakkında üniversitelerde hazırlanacak tezler ve serbest yayın vasıtasıyla, dünyamızda neşredilecek biyografi kitaplarıyla Vahapzâde’yi daha iyi anlayabilir, kavrayabilir ve gençlerimize de sevdirebiliriz. Sözü, rahmetle andığımız aziz şairimizin kendi “Elveda”sı ile bitirelim:
Diyorum;
Sefası bitti ömrümün,
Şimdi dağa çıkarım, düze elveda.
Düze duman çöker, düze kar yağar,
Bahara elveda, yaza elveda…
Bahtiyar;
Derinde sızlayıp yaran,
Kalbini dağlayıp üzer her zaman.
Göze hüzün çöker, göze yaş dolar,
Sevince elveda, düşe elveda…
Şimdi özkökünden süzülen benim,
Özge budaklara dizilen benim,
Şimdi ne sen sensin ne de ben benim,
Biz ki biz değiliz bize elveda
Mehmet Nuri YARDIM
YazarKur’ân-ı Kerim, bütün insanlığa hayat düsturu olarak gelmiş, Yüce Allah’ın son evrensel mesajıdır. O’nun Peygamberi de bütün insanlığa gelmiş son evrensel elçidir. Bu konu, âyetlerde şöyle ifade edili...
Yazar: Ali AKPINAR
Türkiye’de 6 Şubat 2023 Pazartesi günü Kahramanmaraş merkezli olan ve 10 şehrimizi daha etkileyen 7.7. ve 7.6 şiddetindeki iki büyük deprem, haftalardır hepimizi büyük üzüntülere sevk ediyor. Yü...
Yazar: Mehmet Nuri YARDIM
Hayatın olağan akışı içinde insanlarla beraber yaşamak durumundayız. Beraber hareket eder, yaşantımız içinde kimi insanlarla hayatı paylaşırız. Onlarla sohbet eder, dertleşir; üzüntümüzü ve sevincimiz...
Yazar: Erol AFŞİN
Beni çölden çöle salmış,Sen’in aşkın, Sen’in aşkın...Titreyen rûhumu almış,Sen’in aşkın, Sen’in aşkın...Sana ermek bize nîmet,Sana cennet bile hasret!Olmuş Âlemlere Rahmet,Sen’in aşkın, Sen’in aşkın.....
Şair: Halil GÖKKAYA