Esmâ-i Nebî: Mekkî
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in mübarek isimlerinden biri de “Mekkî/Mekkeli” idi. Sırlar hazinesinin feyiz kaynağı, haccın sebebi ve bütün Müslümanların kıblegâhı olan Kâbe; yeryüzünde yapılmış olan ilk mukaddes mâbettir. Buna Beytullah ve Beyt-i Atik de denir.
Kur’ân-ı Kerim'de; “İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev, Mekke'de bulunan mübarek ve âlemler için hidâyet kaynağı olan Kâbe’dir.” (3/Âl-i İmran, 96) buyuruluyor.
Hz. Peygamber (s.a.v.), ashab-ı kiramdan Ebû Zer (r.a.)'in sorularına cevap olarak yeryüzünde ilk inşa edilen mescidin “Mescid-i Haram”, ikinci inşa edilenin “Mescid-i Aksâ” olduğunu ve bu ikisi arasında kırk yıl süre bulunduğunu beyan buyurmuştur.
Yukarıdaki âyet ve hadis-i şerif, yeryüzünde yapılan ilk mescidin Kâbe olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Kâbe-i Muazzama'nın inşa edilişi Kur’ân-ı Kerim’de şöyle anlatılır: “Bir zaman Biz, İbrahim'e Kâbe'nin yerini gösterip şöyle vahyettik: ‘Bana hiçbir şeyi ortak koşma. Evim olan Kâbe'yi tavaf edenler, civarında oturanlar, rükû edenler ve secdeye varanlar için temizle.” (22/Hac, 26)
Kâbe inşa edilirken Hz. İsmail çevreden taş taşır, Hz. İbrahim de Kâbe'nin duvarlarını örerdi. Duvarlar yükselip yerden erişilmez olunca Hz. İsmail halen “Makam-ı İbrahim” adı ile ziyaret edilen taşı getirdi. Hz. İbrahim bu taşı iskele olarak kullandı. Ebû Kubeys Dağı’ndan getirilen ve “Haceru’l-Esved/Siyah Taş” adı verilen taş da tavafa başlama yerine işaret olmak üzere, hâlen bulunduğu köşeye yerleştirildi.
Mâbed'in duvarları yükselince Hz. İbrahim ve İsmail şöyle duâ ettiler: “Ey Rabb’imiz! Bunu bizden kabul buyur. Şüphesiz ki, Sen çok iyi işiten ve çok iyi bilensin. Rabb’imiz! İkimizi de sana teslim olan kıl. Soyumuzdan da Sana teslim olan bir ümmet meydana getir. Bize ibadetimizin yollarını göster. Tevbemizi kabul et. Şüphesiz Sen, tevbeleri çok kabul eden ve çok merhamet edensin. Ey Rabb’imiz! Soyumuzdan vücuda getireceğin İslâm ümmetine kendi içlerinden bir Peygamber gönder ki onlara Sen'in âyetlerini okusun; kitabını, hikmetini öğretsin, onları günahlardan temizlesin. Şüphesiz Sen, her şeye galipsin, hüküm ve hikmet sahibisin.” (2/Bakara, 127-129)
Hz. İbrahim'in duâsı kabul olmuş, Cenâb-ı Hak O'nun soyundan Hz. Muhammed (s.a.v.)'i son peygamber olarak göndermiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu duâyı kastederek; “Ben, babam İbrahim'in duâsına ve kardeşim İsa'nın müjdesine, annemin de rüyasına mazhar olmuşumdur.” buyurduğu nakledilir.
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ümmeti olan Müslümanlar kutsal beyti, Allah’ın evini görebilmek, hac ziyaretinde bulunabilmek için hep gönülden duâ etmiş, sırların hazinesi olan Kâbe’ye olan hürmet ve iştiyakı yüzyıllardır sînelerinde saklamış, büyütmüş ve o aşk ile kıbleye yönelip ibadet etmişlerdir.
Editör
Yazarİster zengin ister fakirKibir kula yakışmıyor.Kalbimizi kuşatan kir,Kibir kula yakışmıyor.Tevazudan ödün verme,Büyüklenip ömür sürme,İnsanları küçük görmeKibir kula yakışmıyor.Malın mülkün bir gün bit...
Şâir: Ahmet Sami BENLİ
Mahremiyet, en temel anlamıyla kişilerin özel alanlarını koruma hakkıdır. Bu kavram, ailede öğrenilir ve toplumda önemli bir yere sahiptir. Aile içinde ve dışında mahremiyeti zedeleyecek davranışlar y...
Yazar: Editör
Hz. Peygamber (s.a.v.), asıl amacının Allah’ı sevmek ve bu sevgiyi başkalarına da aşılamak olduğunu belirtmiştir. Bu doğrultuda, tebliğ ve insanlarla iletişiminde sevgiyi merkeze almış ve sosyal yaşam...
Yazar: Editör
Apartmana yeni taşınmıştım. Kış aylarıydı. Dondurucu soğuk olan o günlerde en büyük keyfim, birinci kattaki dairemde elime bir çay alıp karın yağışını ve sokağı seyretmekti.Her sabah sokağa bakarken b...
Yazar: Ayşe Gül PINAR