Ebrehe’nin Ordusu
Birkaç gün önce, Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde birçok vakıf ve derneğin katılımıyla “Gazze İçin Gönül Köprüsü” kermesi açıldı. Stantlarda, gıda ağırlıklı olmak üzere, çok güzel ürünler yer aldı. Salona küçük bir sahne yapılarak bir de ekran konmuştu. Ekranda Gazze’nin bombalandığı görüntülerin arasında küçük bir çocuğun ağladığını görünce biz de gözyaşlarımızı tutamadık. Zaten kendimizi bildik bileli, Filistinlilerin gördüğü zulüm, bizim için hep acıyla kanayan bir yara oldu.
Esir değişimi sırasında, yıllarca İsrail hapishanelerinde işkence görmüş gençleri ve kadınları gördük. Bu hapishanelerde gördükleri zulmün acısı gözlerinden okunuyordu. Kiminin bedeninde yaralar, kırıklar olsa da hepsinin gözlerinde İsrail’e karşı yurdunu, milletini savunma kararlılığını okuduk.
Yanlarında çocuklarıyla daha güvenli yerlere gitmeye çalışan kadınlar, topraklarına en kısa zamanda döneceklerini yine aynı cesaretle söylüyorlardı. Bombaların gölgesi altında hayatta kalabilseler de belki biraz sonra hayatlarını kaybedecek olmaları onlara o kadar doğal geliyor ki avuçlarının içine isimlerini yazıyorlar, sonrasında aileleri onları tanısın diye.
Televizyon ve sosyal medyadan bu zulmü izlerken Allah (c.c.)’ın Fil Suresi’nde anlattığı Ebrehe’nin Kâbe’yi yıkma planı ve ebabil kuşlarının siccil taşlarıyla kendisi, filleri ve askerlerinin Kur’an’daki benzetmeyle “yenilip çiğnenmiş ekin” hâline geldiği kıssa geliyor aklımıza.
Ya da devasa ordusuyla Hazreti Musa ve ümmetinin ardından giden ama Kızıldeniz’de Allah’ın mü’minler için açtığı yoldan geçmeye çalışırken boğulan Firavun ve askerlerinin sonu geliyor aklımıza. Allah (c.c.) Hazretleri el-Adl, el-Müntakım ve el-Kādir’dir.
Uluslararası kurallarda savaşın da bir namusu vardır: Çocukları, kadınları, yaşlıları ve sivilleri öldürmezsin. Hastaneleri vurmazsın ama İsrail insana dair bütün bu kuralları yok sayıyor. Onlar, gözlerini kırpmadan kuvözdeki bebeklere kadar herkesi öldürürken Batılı devletler -İspanya hariç- halen daha görmezden geliyor ve yazık ki çoğu, bu katliamı haklı görüyor. Çünkü zaten onların tarihinde de şiddet ve kan dökme hep bir numara oldu.
Bunların yanı sıra Müslüman Körfez ülkelerinin de etkili bir tepki gösterememesi, ayrıca çok üzücü bir durum. Acilen birlik sağlanıp bu zulme “Dur!” demenin bir yolu bulunmalı ve Filistin halkı kendi ülkesinde kendi topraklarında özgürce yaşayabilmelidir.
Raziye SAĞLAM
YazarBir düğün mevsimini daha geride bırakıp sonbaharın ortalarına geldik. Gerçi son yıllarda düğünler artık illaki yaz ve bahar aylarında olmayıp kışın da yoğun bir şekilde yapılıyor. Görücü usulü ya da a...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Birkaç gündür iki ablamla birlikte Afyon Kaplıcalarındayız. Bu seyahat, hayatın yoğun temposu içinde, bir nefes alma gibi oldu. Çarşıyı gezerken, bir dükkânda çalışan bir çocuk, bizim uzaktan geldiğim...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Bu yazıyı hazırladığım günlerde, dünyada Kadınlar Günü kutlandı. Kadınlara karanfillerin verildiği, toplantılarda afili sözlerin sarf edildiği yine içi boş bir kutlama... Dünya Kadınlar Günü ilk olara...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Tatil mevsimi nedeniyle yurt içi ve yurt dışı seyahatlerin arttığı bir dönemdeyiz. Ben de seyahat etmeyi çok severim. Çünkü benim için seyahat etmek, gezip gördüğüm yerlerde Allah’ın nimetlerini düşün...
Yazar: Raziye SAĞLAM