Bilge Bir Hükümdâr: Kadı Burhâneddîn
Bilge Bir Hükümdârın Gönül Dünyası: Kadı Burhâneddîn Dîvân’ında Gönül Gemisinin Seyri
‘Işkı denizine ben biliş idüm ezelde
Âşinâyam nola eşkümde eger yüzer isem[1]
Kadı Burhâneddîn, XIV. yüzyılı ilmî, edebî ve siyâsî kişiliği ile derinden etkileyen isimlerdendir.[2] Kendi adıyla anılan devleti ile tesirini en üst düzeye çıkaran Kadı Burhâneddîn, taht kavgaları, siyâsî çekişmeler, Moğol zulmü, Osmanlı’nın kuruluş süreci ve ekonomik sıkıntılar gibi birçok başlıkta toplumların çalkantılı bir süreçten geçtiği XIV. yüzyılda zekâsı, ilmî gayretleri, eserleri, edebî zevki ve tesiri ile akranları arasından sıyrılıp büyük kitleleri arkasından sürüklemeyi başarmış bir liderdir.[3]
Kadı Burhâneddîn’in siyâsî, ekonomik ve ilmî tesirlerini, o alanlara ilgi araştırmacılara havale ederek bu çalışmada onun farklı bir yönüne, sûfî kişiliğine ve gönül dünyasını mutmain kılmak için gönül sahiplerini sevk ettiği bazı huzur limanlarına değinilecektir.
Kadı Burhâneddîn: Hayatı, Devlet Adamlığı ve Eserleri
3 Ramazan 745/8 Ocak 1345’te Kayseri’de doğan Kadı Burhâneddîn’in asıl adı Ahmed’dir. Babası, Kayseri kadısı Şemseddin Muhammed’dir. Annesi, Celâleddîn Mahmûd Müstevfî’nin oğlu Abdullah Çelebi’nin kızıdır. Burhâneddîn’in âilesi, Oğuzların Salur boyuna mensuptur.[4] Burhâneddîn, ilk eğitim ve öğretimini babasından alır.
Altı yaşından itibaren Arapça, Farsça, sarf, nahiv, hat, aruz, hesap, mantık ve lügat dersleri alan Burhâneddîn, ata binmek, kılıç kullanmak ve ok atmak gibi spor dallarında da ileri bir seviyeye ulaşır.[5] 757/1356’da babasıyla birlikte Dımaşk’e (Şam’a) oradan da Kahire’ye giden Kadı Burhâneddîn, burada fıkıh, ferâiz, hadîs ve tefsir okur. Kutbüddîn-i Râzî’den istifade etmek için Dımaşk’e geçen Burhâneddîn burada bir buçuk yıl riyâzî ve ilâhiyyat ilimleri okur.[6]
On dokuz yaşında hacca gittiği bilinen Kadı, hac dönüşü babası Şemseddîn Muhammed’i Suriye’de Maarre denilen yerde kaybeder. Babasının vefatı üzerine bir yıl Halep’te kalan Burhâneddîn, yine ilmî faaliyetlerine devam eder.[7] 1364’te Kayseri’ye dönen müellif, Eretnaoğlu Mehmed Bey tarafından Kayseri Kadılığı’na tayin edilir ve onun kızıyla evlenir.[8]
Kadılığı döneminde vakıf gelirlerine sahip çıkan, adaleti tesis için samîmî gayretler gösteren Burhâneddîn, Eretnaoğlu Mehmed Bey Dönemi’ndeki çalkantılı siyâsî gelişmeler karşısında soğukkanlılığını korur. Gelişen siyâsî olaylar neticesinde ilmî ve fennî yönünün yanı sıra askerî dehâsı da ortaya çıkan Burhâneddîn, 780/1378’de vezirlik makamına getirilir.[9]
Kadı Burhâneddîn, 783/1381’de Sivas’ta adına hutbe okutup para bastırarak hükümdarlığını ilan eder. Eretnaoğlu Beyliği’ne son veren Kadı Burhâneddîn, on yedi yıl hükümdarlık yapmış ve 800/1398’de Sivas’ta vefat eder.[10] Kaynaklarda sağlam karakterli, yetenekli, âlim, zeki, ilim adamlarına değer veren, cesur ve âdil bir hükümdâr olarak tanıtılan Kadı Burhâneddîn, imar faaliyetleri, ekonomik adımlar ve güvenlikle ilgili de birçok tedbir almıştır.[11]
İksîru’s-seâdât fî esrâri’l-ibâdât, Tercîhu’t-tavzîh ve Dîvân gibi eserler kaleme alan Burhâneddîn’in ilmî yetkinliği eserlerinden anlaşılmaktadır. Sözgelimi 798/1395’te tamamlanan İksîru’s-seâdât adlı eserinde Burhâneddîn’in aklî ve naklî ilimlerdeki maharetini birleştirerek ibadetlerin hikmetlerini dile getirdiği gözlemlenmektedir.[12]
Yine 799/1397’de tamamladığı Tercîhu’t-tavzîh’i Sadruşşerîa’nın et-Tavzîh adlı eserini eleştirmek kastıyla Taftazânî tarafından yazılan et-Telvîh adlı esere cevap mahiyetinde kaleme almıştır. Bu eserde de Burhâneddîn’in mantık başta olmak üzere kelâm, fıkıh ve dil konularındaki yetkinliği fark edilmektedir.[13] Dîvân’ında ise edebî yönü, dile olan hâkimiyeti ve varlık tasavvuru ile Kadı Burhâneddîn’in zengin düşünce dünyası yer almaktadır.[14]
Kadı Burhâneddîn Divân’ında Gönül Gemisinin Seyri
Kadı Burhâneddîn’in Dîvân’ı bir aşk söyleşisi olarak kabul edilebilir. Müellif her fırsatta, Hakk’ın kâinatı, özellikle insanı, muhabbet sırrıyla yarattığını dile getirir ve gönül seyrinin Hakk’a vuslat için aşka dümen kırması gerektiğini vurgular.[15] Kendisini sâdık bir âşık olarak eden Kadı Burhâneddîn, “Ben âşık-ı sâdık velî mahrûm yüzinden/Ma‘şûka dahı nâzük ü ahlâkı yamandur.” beytinde sevgilisinin tecellîlerinden mahrum olmasından dolayı hayıflanır ve aynı zamanda gerçek âşık olmanın sevgilinin ahlâkı ile ahlâklanmayı gerektiğini belirtir.[16]
Âşıkların Hakk’ın muhabbetiyle akıllarının başlarından gittiğini nakleden Kadı,[17] özünü Hakk’a teslim etmenin gönlünü sekîne limanına ulaştırdığından da dem vurur: “Ben kul özümi sana virdüm ebedî şâhâ/Bir lahza gözikürsin zâyir degülem âhır.”[18] Aşkın ezelde gönlünü kaplayan bir gerçek olduğunu belirten Kadı Burhâneddîn, gönül gemisinin ezelde aşk rotası ile vuslat yoluna revan oluşuna dikkat çeker: ‘Âşık benem cihânda dahı ‘ışk yoğ iken/Mahbûbdur tapun dahı ahbâb gelmedin.”[19]
Aşk yoluna bende olmak için kişinin Hakk’ı arzulayan bir gönülle mânevî seyre durması gerektiğini savunan Burhâneddîn, kendisinin de bu hâli yaşadığını dile getirir: “Pîr-i ‘ışk irşâd ideli gönülümi bu yola/Bin cüvân mecnûn olup uşda mürîd olmış bu gün.”[20] Burhâneddîn’in Hakk’ın cemâlinden başka kaygıları terk edip sadece O’na yönelmesi sayesinde gönlün değer kazandığına dair aktarımı da görülmektedir: “Şâhâ ganî cemâlüne dervîşdür gönül/Elmâs gamzeler ile dil-rîşdür gönül.”[21]
Erenler meclisinde dîvâne olmanın gönlü Hakk’a vuslata erdireceğini savunan Burhâneddîn,[22] gönlü Hakk’tan alıkoyan dünya metaıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını dillendirir: “Arz itme bana dünyâ metâ‘ını yoh tanum/Urdum saçun ile ‘ışk semâ‘ını yoh tanum.”[23]
İnsanın kemâlinin gönül gözü ile âlemi temâşâ edip Hakk’ın tecellîlerine mazhar olmasına bağlı olduğu fikrini “Âlemde budur âdemînün hadd-i kemâli/Ki ana tecellî kıla bir nûr-ı cemâlî”[24] beytinde dile getiren Kadı Burhâneddîn, ‘Işkun vilâyetine niçe ki sefer düşer/Dîvâne başuma heves-i terk-i ser düşer.”[25] beyti ile de aşk şehrine yapılan nice yolculukta nefsin isteklerini terk edip aşk yolunda baştan nefisten vazgeçmenin kazancına işaret eder.
Dünya beklentilerinden Hakk’a olan muhabbet dolayısıyla sıyrılmak gerektiğini belirten Burhâneddîn’in,[26] Hakk’ı bulalı özünü O’nda yitirmenin (fenâ) kendisini kaybederek Hakk’ta benliğini eritmesine sebep olduğunu söyler: “Ben seni göreli özüm sende yitürmişem şehâ/Sini kaçan ki buluram bulımazam beni kanı.”[27]
Burhâneddîn’in Hakk’a vâsıl olup ikiliği kaldırarak vahdet tecrübesi ile asıl kulluğu yakaladığını belirttiği de olmuştur: “Sana müstağrak oldum bilimezem/Ki sen mensin göziken göze ya men.”[28] Gerçek kulluk bilinci için insanın gönlünden her türlü beklentiyi ve kendini ayrıcalıklı kıldığını düşündüğü rûh hâlini terk etmesini tavsiye eden Burhâneddîn,[29] Hakk’ın varlığı karşısında kişinin kendinde varlık hissi uyandıracak kabullerinin Hakk’a vuslat önündeki en büyük engel olduğunu dile getirir: “Ben varlığumı cân yolına terk kılmışam/ Varlıh kişiye cânı hicâbı degül midür.”[30]
Kadı Burhâneddîn, “Ârif oldur ki bulımaz yâr katında özini/‘Işk bir bâzârdur ki anda satılmaz özini.”[31] mısraında aşkın benlik iddiasından kişiyi kurtarıp irfân meclislerine misafir eden boyutuna işaret eder. Beden gemisinin mânevî yolculuk olmasa hiçbir anlam ifâde etmeyeceği de Burhâneddîn’in gündemindedir: “Ten gemidür bu cihânda ‘ömr kurmış bâdbân/Bu denizde âşina bilmeyene yohdur amân.”[32]
En kolay yol olarak ihlâs ile âşığın mâşukuna ulaşabileceğini “Âşık u ma‘şûk arası sehl ola ihlâs ile/Gönüle câyiz degüldür aralıhda arası.” mısraında dile getiren Kadı Burhâneddîn,[33] bir yansımadan ibâret olan dünyadan beklentiyi, âşığın vuslatının önünde en büyük engellerden bir diğeri olarak görür: “Düşdür ki görürüz bu cihân hoşlığı bize/‘Aksince her düşün yine ta‘bîr içindedür.”[34]
Netice olarak ifade etmek gerekirse Kadı Burhâneddîn, devlet adamı ve iyi yetişmiş bir âlim olmasının yanı sıra gönül dünyasını aşk ateşiyle harlayıp Hakk’a vuslat için fenâ ve bekâ denizlerini seyre durmuş bir sûfî izlenimi de vermektedir. Kendisinin bir tarîkata mensup olup olmadığı tespit edilmeyen Kadı Burhâneddîn’in Dîvân’ında İbnü’l-Arabî çizgisinde görüşler serdeden kişiliği çok net bir şekilde görülmektedir.
Zaten kaynaklarda kendisinin İbnü’l-Arabî’nin Fusûsu’l-Hikem’ini okuyup bu adımdan sonra tasavvufa yöneldiği, sûfîlere hürmet ettiği ve tasavvuf yolunu benimsediği nakledilmektedir.[35] Ayrıca Kadı Burhâneddîn’in şiirlerinde Hz. Mevlânâ’nın etkisi de açıkça gözlemlenmektedir.[36]
Tecellî, hayret, hâl, cezbe, halvet, uzlet, tecrîd, fenâ, bakâ, vahdet, kesret, hicâb, nikâb, sır (esrâr), kanâat, sabır, gedâ, fakr, terk, himmet, inâyet, lutf, rızâ, keşf, kerâmet, velâyet, melâmet, ârif, irfân, zâhid, cemâl, dîdâr, ma‘şûk, mâsivâ, can gözü, zikr, bâtın, zâhir, hakîkat, ihlâs, nefes, gönül ve kalp gibi birçok tasavvufî kavramı sıklıkla Dîvân’ında zikreden Kadı Burhâneddîn’in mânevî sahadaki düşüncelerinin merkezinde aşk ve marifet telakkisi olduğu söylenebilir.[37]
Ayrıca Kadı’nın İksîru’s-seâdât adlı eserinde ibadetlerin bâtınî yönlerini derinlemesine incelemesi, onun gönül dünyasının izlerini aşk denizinde yol alan âşığın Hakk’a vuslat için gayrette aradığını gösteren bir başka veridir.[38] Ali Nihat Tarlan, Kadı Burhâneddîn’in gönül dünyasının seyrini şu çarpıcı tespitlerle dile getirmiştir: “Kadı Burhaneddin, tasavvufî aşk ile olan ruhî ilgisini sanatının içine sindirerek terennüm etmiştir.”[39]
[1] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, haz. Muharrem Ergin (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1980), 975-6.
[2] Kadı Burhâneddîn’in hayatı, eserleri ve düşünce dünyasıyla ilgili son dönemde yapılan en kapsayıcı çalışma Nizamettin Karataş’a aittir. Nizamettin Karataş, Kadı Burhâneddin’in İksîru’s-Seâdât fî Esrâri’l- İbâdât Adlı Eserinin Tahkiki ve İslam Hukuku Açısından Tahlili, (Sivas: Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014).
[3] İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Sivas ve Kayseri Hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed'”, Belleten 32/126, (1968), 191-245.
[4] Aziz b. Erdeşîrî Esterebâdî, Bezm u rezm, trc. Mürsel Öztürk (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1990), 42.
[5] Esterebâdî, Bezm u rezm, 66.
[6] Esterebâdî, Bezm u rezm, 70-72.
[7] Esterebâdî, Bezm u rezm, 77-78.
[8] Abdülkerim Özaydın, “Kadı Burhâneddîn”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2001), 24/74; Kemal Göde, Eretnalılar, (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2000), 87-98.
[9] Kadı Burhâneddîn’in devlet adamlığı ve diğer devletlerle münasebeti için bkz., Abdülkerim Özaydın, “Kadı Burhâneddîn”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2001), 24/76-77; Abdullah Kaya, “Kadı Burhaneddin-Dulkadirli Münasebetleri”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 17/1, (2013), 161-170.
[10] Murat Zengin, “Kadı Burhaneddin Ahmed’in Malatya Politikası”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 8/38, (2015), 450-452.
[11] Rıfat Araz, “Kadı Burhâneddîn’in, Kimlik ve Kişilik Yapısı İle Hayata Bakış Tarzının Tuyuglarına Yansıması”, Berceste 5/54, (2006), 25-29; Mehmet Özmenli, “Esterebadi’de Kadı Burhaneddin”, Turkish Studies 8/5, (2013), 615-630.
[12] Nizamettin Karataş, “Kadı Burhâneddîn’in İksîru’s-seâdât Adlı Eserinde İbadetlerin Sırrı”, Tasavvur 4/1, (2018), 123-165.
[13] Yunus Apaydın, “Kadı Burhaneddin’in Tercîhu’t-Tavzîh Adlı Eseri”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 6, (1995), 34-45; Emine Nurefşan Dinç, Kadı Burhâneddin’in Tercîhu’t-Tavzîh İsimli Eserinin Tahkîki ve Değerlendirilmesi (İstanbul: Marmara Üniversitesi, 2009).
[14] Muharrem Ergin, “Kadı Burhaneddin Divanı Üzerinde Bir Gramer Denemesi”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi 3, (1951), 287-327; Ahmed Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları 1980), 17-29; Hatice Tören, “Kadı Burhaneddin (Edebî ve Tasavvufî Şahsiyeti)”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2001), 24/75; Şahin Sürmeli, Kadı Burhaneddin Divanı: Anlam Çerçevesi (Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2005); Nevzat Özkan, “Kadı Burhaneddin Divanı’nda Yer Adları”, Türklad 2/1, (2018), 82-108.
[15] Alim Yıldız, Sivaslı Şairler Antolojisi (İstanbul: Sivaslılar Vakfı Yayınları, 2003), 71-73.
[16] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 531-4.
[17] Bu düşüncesini şu beyitte ifade eder: ‘Işk ehli eger ‘aklını divşüre bileydi/ Onlar dahı öz başına bir millet olaydı.” KBD. 330-2.
[18] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 249-4.
[19] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 1127-6.
[20] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı,756-3.
[21] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 1085-1.
[22] Bu görüşünü şu beyitte dile getirir: “Sen bu erenler cem‘ine dîvâne gel dîvâne gel/ Kendü hisâbuñ añlayup defter kılup dîvâna gel.” Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 1016-1.
[23] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 1200-1.
[24] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 968-1.
[25] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 1218-1.
[26] Bu düşüncesini şu beyitte dile getirir: “Ben bu dünyâ hoşlığından turayım ‘ışkuñ içün/ İllâ vasluñ lezzetinden öleyim turmayayum.” Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 419-4.
[27] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 658-4.
[28] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 547-2.
[29] “Nâm u nengüñ var ise geç nâm ile nâmûsdan/ Zevkı cân hissine bağla geç kamu mahsûsdan.” Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 1243-1.
[30] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 520-5.
[31] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 99-1.
[32] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 1314-1.
[33] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 649-5/1047-4.
[34] Kadı Burhaneddin, Kadı Burhaneddin Divanı, 138-4.
[35] Ali Alpaslan, Kadı Burhaneddin Divanından Seçmeleri (Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1977), XXXIX.
[36] Duygu Dalbudak, Kadı Burhaneddin İle Şeyhî’nin Gazellerinin Din ve Tasavvuf Açısından Karşılaştırılması (Edirne: Edirne Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008), 18; Anakız Aysel Çoban, Kadı Burhâneddin’in Tuyuğlarının Türk İslam Edebiyatındaki Yeri ve Önemi (Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2015), 44-106.
[37] Dalbudak, Kadı Burhaneddin İle Şeyhî’nin Gazellerinin Din ve Tasavvuf Açısından Karşılaştırılması, 153-278; Turgut Karacan, “Kadı Burhaneddin'in Şiirleri Üzerinde' Tasavvufi Düşünceler”, Cumhuriyet Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi 12, (1989), 61-71; Çoban, Kadı Burhâneddin’in Tuyuğlarının Türk İslam Edebiyatındaki Yeri ve Önemi, 94-104; Resul Kaya, “Bir Gazel Karşısında Süje veya Üstü Okuma; Sadece Güzel”, Turkish Studies 5/3, (2010), 319-321; Vedat Ali Tok, “Kadı Burhaneddin’in Bir Tuyuğunu Şerh Denemesi”, Türk Dili, 110/778, (2016), 95-98; Kadir Özköse, “Kadı Burhaneddin’in Düşünce Dünyasında Tasavvuf”, Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 20/1, (2016), 418-428.
[38] Nizamettin Karataş, İbadetlerin Sırları - Kâdî Burhaneddin’in İksîru’s-Seâdât fî Esrâri’l-İbâdât
Eseri Bağlamında Bir İnceleme-, (Ankara: İksad Yayınları, 2021), 61-210.
[39] Ali Nihat Tarlan, “Kadı Burhâneddin’de Tasavvuf”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi 8, (1958), 9.
Fatih ÇINAR
YazarKaradenizli Olan Ve Karadeniz’de Faaliyet Yürüten Şemsiyye (Sivâsiyye) Meşâyihi Anadolu’da etkin olan önemli tarîkatlardan biri Halvetiyye’dir.[1] Dört ana şubesi ve birçok alt kolu ile Halvetiyye Tar...
Yazar: Fatih ÇINAR
Şihâbüddîn-i Sivasî, Selçuklu Devleti’nden Osmanlı Devleti’ne geçiş döneminde tefsir, hadis, fıkıh, nahiv ve tasavvufî eserleri ile etkin olmuş biridir. Sivasî, aynı zamanda Zeyniyye Tarîkatı’nın Anad...
Yazar: Fatih ÇINAR
Yüce Allah Kalem Sûresi 4. âyette şöyle buyurmaktadır:“Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.”Yüce Allah, peygamberleri insanlara örnek olarak gönderdiği gibi son peygamber Hz. Muhammed’i de en güzel ör...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Allah’ın emrine uyma yolunda,Sakın adâletten ayrılma yavrum.Hassas bir terazin olsun elinde,Sakın adâletten ayrılma yavrum.Helal lokma varken harama batma,Komşun aç uyurken asla tok yatma,Aman ha nime...
Şair: Yusuf DURSUN