Kötülüğe Karşı Çizgileriyle Savaşıyorlar
Bir ayı geçti. Dünyada yaşanan en büyük kötülüklerden birine şahit oluyoruz. Bu, İsrail terör örgütünün Gazze’deki ve Filistin bölgesindeki masum çocuklara, hastalara, yaşlı insanlara, kadınlara, bütün sivillere uyguladığı soykırımdır. Katliam, dünyanın gözü önünde cereyan ediyor ve yeryüzünde bulunan yaklaşık 200 devlet bu alçakları durduramıyor.
Türkiye’nin gayreti ve birkaç ülkenin çabası var ama sonuç alınabilecek mi, henüz belli değil. Her üç dakikada bir masum çocuk, soysuzların attığı bombalar yüzünden hayata veda ediyor. Gözlerimiz yaşlı, kalbimiz kırık, hüzün ve çaresizlik içinde şehitlerimize sadece dua edebiliyoruz. Canilere lanet yağdırıyoruz.
Herkesin elinden bir şeyler gelebilir. Bu insanlık âfetini, bu Siyonizm depremini, bu emperyalizm zelzelesini önleyebilmek için direnebiliriz. Mutlaka mukavemet edebiliriz. Herkesin kendine göre bir gücü vardır. Mesela bakkallarımız ve marketlerimiz İsrail, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya mallarını satmayarak Filistin’deki mücâhitler gibi savaşabilirler.
Yazarlarımız asrın zulmünü yazılarında ve kitaplarında ele alabilirler. Ressamlarımız bu cihan felaketini resmedebilirler. Müzisyenlerimiz notalarıyla, şarkılarıyla, türküleriyle hüzünlü Filistin şarkılarını, Gazze türkülerini insanlığa armağan edebilirler. Sinema ve tiyatro yönetmenlerimiz bu büyük acıyı dizilere, filmlere ve sahnelere taşıyabilirler.
Bu çalışmaları yapmak esasen insanlık vecibesidir. Hiç kimse bu sorumluluktan, yükümlülükten kurtulamaz. Haberleri dinlemeyerek, ekranlara bakmayarak, başımızı kuma sokarak bu mesuliyetten asla kurtulamayız. Mesela ilim, fikir, kültür ve sanat dergileri de bu konuda üzerlerine düşeni yapmalı.
Somuncu Baba dergimiz Müslümanların bu büyük acısını son iki aydır gündemde tutuyor, büyük ihtimalle tutmaya devam edecek. Zira Akdeniz’e sömürgeci devletlerin yığdığı gemiler, bu hadisenin küçük bir Gazze meselesi olmadığına işaret ediyor. Bazı zengin ve güçlü ülkeler dünyaya gözdağı veriyor. Başta ABD olmak üzere hırslarına ve kibirlerine mağlup olan ülkeler, üçüncü dünya savaşını çıkartmanın hesabı içindedirler. Dünya haritasında yeni değişiklikler yapma derdindeler.
Herkese Kutlu Görev
Bu hengâme içinde ressamlarımız ve çizerlerimiz ne yapacak? Asıl iş onlarda. En büyük uyarıyı onlar yapabilir, en güzel uyanışı kalplerinden duydukları mânevî seslerle insanlık vicdanında sağlayabilirler. Nitekim o kadar çarpıcı resimler ve çizgiler görüyoruz ki hakîkaten çok etkileniyoruz.
Bazı çizimler bizi hüzünlere, kederlere sevk ediyor. Bazı çizgiler ise gözlerimizi yaşartıyor. Zira bu kirli ve kanlı hücumlarda ölenler çocuklardır, hayatlarını kaybedenler küçücük bebeklerdir. İnsanın havsalası almıyor, vicdanlara sığmıyor. Zira tarih boyunca harplerin de bir ahlâkı olmuştur.
Haçlılar ve Moğollar geçmişte masum sivilleri katlettiler ve insanoğlunun vicdanında mahkûm oldular. Hitler ve Stalin gaddarlıklarıyla hatırlanıyor. ABD Japonya’da iki şehri yok etmedi mi? Rusya Kırım’da kan dökmedi mi? Daha dün Sırplar binlerce Müslüman Boşnak’ı katletmedi mi? Çin hâlâ Doğu Türkistan’da zulme devam etmiyor mu?
Emperyalistlerin gözlerini kan bürüdü mü bir şey görmez. Sadece öldürmeyi bilirler. Bilhassa çocukları… Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in elebaşına ne demişti: “Siz çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz!” Tarihe geçen en önemli sözlerden biridir. Bir diğeri de “Dünya beşten büyüktür.” Şimdi bütün dünya, bunu idrak etmeye ve artık dengeleri değiştirme yolunda çaba harcamaya başladı. Yeryüzündeki mazlum 195 ülke, zalim 5 ülkeden büyük olmalıdır.
Bizim Ressam ve Çizerlerimiz
Dünyanın pek çok vicdanlı ressamı ve çizeri, Gazze olayına lâkayt kalmadı. Eserleriyle yollarını, duruşlarını ve saflarını belirlediler. Türkiye’de de bazı ressamlarımız ve çizerimiz, aziz milletimizin yüreğini kanatan bu soykırıma ilgisiz durmadı. Benim yakından tanıdığım dört dost sanatkâr bu vadide birbirinden iyi, dikkat çeken çizimleriyle hepimizi, hatta bütün dünyayı uyarmaya çalıştılar.
Bu sanatkârlardan ikisi yaş olarak benden büyük. Hasan Aycın ve Osman Suroğlu. Her ikisi de gerek hazırladıkları albümleriyle, gerek açtıkları sergilerle, gerekse yetiştirdikleri talebelerle bu sahada büyük hizmetlerde bulundular. Diğer iki ressamımız ise yaş olarak benden küçük olsalar da gösterdikleri gayret son derece büyük. İkisi de kırk yıllık dostlarım. Muammer Erkul ve Murat Sevinç.
Bu dört sanatkârımız dergilerde, gazetelerde ve internet medyasında Gazze konusunu işlediler. Bilhassa sosyal medya hesaplarındaki çizgileriyle gönülleri fethettiler. Seçkin eserleri, binlerce takipçileri tarafından paylaşıldı. Bazen bir kitapta anlatılamayacak hakîkatleri birkaç çizgi veya fırça darbesiyle gözlerimizin önüne serdiler. Bizi düşünmeye, kardeşlerimizin yaşadığı acıları hissetmeye çağırdılar. Bana göre âdeta harbin ön cephesinde, birer akıncı beyi gibi savaştılar. Önümüzü cesaretle açıp doğru düşünceyi, inanç yolunu, istikameti işaret ettiler.
Sanatkârlarımız Ödüllere Lâyık
Hasan Aycın Bâbıâli’nin çilesini çekmiş ama sanatıyla ayakta durmuş kıymetli bir sanatkâr. Bu yönü ile fark edildi ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne lâyık görüldü. Bu mükâfat açıklanırken çok sevindim. Çok isabetli, hakîkatli ve doğru bir tercihti. Hasan Aycın, hakîkatleri çizen mümtaz bir sanatkârdır.
Bâbıâli’de iyi bir çizer olarak gönülleri fetheden bir üst sanatçıdır. Takipçilerini çizgileriyle besleyen, onlara yol veren, yön gösteren, ufuk açan ve tefekkür âlemine kanatlandırıp düşündüren bir öncü sanatçıdır. Bize iyilik dünyasını çizen bir çizgi ustası, mütefekkiridir.
Son zamanlarda İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımı ve yaptığı katliamı, eserlerinde en mükemmel şekilde anlatan sanatkârların başında Hasan Aycın geliyor. Çizgilerinde, bizim bu hayâsız akında nasıl bir tavır içinde bulunmamız gerektiğini anlatıyor. Bu semereli ve bereketli hayatın sağlıkla, âfiyetle devam etmesi biricik niyazımdır.
Osman Suroğlu da çizgileriyle âdeta günlük makaleler yazıyor. Gündemi yakından takip ediyor ve sağlıklı biçimde nasıl düşünmemiz gerektiğini bize hatırlatıyor. İsrail’in saldırılarına başladığı günden beri, o da kalemiyle, fırçasıyla cansiperâne çalışıyor ve bizi ince düşüncelere sevk ediyor.
Bâbıâli’nin külünü yutan tecrübeli ressamlar ve çizerler Muammer Erkul ile Murat Sevinç de eserleriyle sosyal medya hesaplarında yer aldılar, fikir, kültür ve sanat gruplarında eserleri beğeni ile paylaşıldı. Yerli ve millî çizgileriyle ufkumuzu genişleten, düşüncelerimizi kanatlandıran ve bize yol yordam gösteren aziz sanatkârlarımıza, ressamlarımıza, çizerlerimize selâm olsun!
Mehmet Nuri YARDIM
YazarBizim edebiyatımızda dünya çapında isim yapmış, aynı adı taşıyan iki büyük romancımız Cengiz Aytmatov ve Cengiz Dağcı’dır. Her ikisi de Türk edebiyatını en yüksek burçlarda dalgalandırmışlardır. İki y...
Yazar: Mehmet Nuri YARDIM
Ölüm haktır ve muhakkaktır. Hepimiz için, bütün Müslümanlar, hatta bütün insanlar için bu gerçek böyledir. Mademki bu mukadder akıbetten kaçış yok. Akıllı olan kişi ölümden korkacağına görevlerini hat...
Yazar: Mehmet Nuri YARDIM
İlâh yok, O'ndan başkaLâilâheillallahKalbi getiren aşkaLâilâheillallahOdur îmânın şartıMü'minin kimlik kartıOna bulunmaz tartıLâilâheillallahKalbe rahatlık verirRûha huzur gönderirDamakta baldır, erir...
Şair: Bekir OĞUZBAŞARAN
7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı sonrası neler yaşandı? 07 Ekim 2023 tarihinde HAMAS öncülüğünde başlayan Aksa Tufanı sonrasında Evanjelistlerin emrindeki ABD ve Avrupa destekli İsrail ordusunun yaptığı...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ