Çocuklarımızda Filistin Duyarlılığı
İsrail’in Filistin’e saldırıları olanca şiddetiyle devam etmektedir. İsrail; çocuk, kadın, yaşlı, okul ve hastaneleri vurarak Batılı devletlerin de desteğini arkasına alarak Filistin’de terör estirmektedir.
İsrail, Filistin halkının üzerine bomba yağdırırken bizler de sıcacık evimizde, koltuğumuza uzanmış hem haber izliyoruz hem de elimizde Yahudi menşeli çayımızı, kahvemizi veya kolamızı içiyoruz. Bir taraftan da görüntüleri izledikçe İsrail’e beddua ediyoruz. Hatta elimizden gelse İsrail’i bir kaşık suda boğasımız geliyor ama ötesi yok, sadece sözde…
İsrail’i her konuda protesto edelim dediğimizde; “Edelim etmesine de…” diye kendimizce mazeretler ve bahaneler sıralıyoruz. Yani dilimiz farklı, elimiz farklı söylemektedir. Bizi Müslüman kanı akıtan İsrail’i protestoya götürmeyen iman, Yahudi mallarına hayır diyemeyen eller ve ayaklar cennete nasıl götürecek, merak ediyorum.
Dilimiz İsrail’i protesto ederken ellerimiz İsrail’in cebini doldurmaktadır. Marketten alışveriş yapıyoruz, Yahudi mallarını alıyoruz. Temizlik malzemesinden tutun, içeceğine, yiyeceğine varıncaya kadar Yahudi mallarını tercih ediyoruz. Sebebini sorunca kaliteli diyoruz.
Gerçi şu sıralarda marketlerde de Yahudi malları indirime girmiş vaziyette. Keşke aldıklarımızın kalitesine gösterdiğimiz hassasiyeti Müslümanlığımızı yaşamada da göstermiş olsaydık. Ama ne yazık ki dilimiz İsrail’i protesto ederken elimiz Yahudi mallarını almaktan imtina etmiyor. Yani dilimiz farklı, elimiz farklı söylemektedir.
Yediğimiz içtiğimiz Yahudi malı fakat Yahudi’ye beddua ediyoruz. Ondan sonra, Filistin için yaptığımız duaları Rabb’imiz neden kabul etmiyor diye düşünüyoruz. Şu hadisin -tam olarak bizi anlatmasa da- bize bir şeylerin çağrışımını yaptırdığını düşünüyorum.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Bir kimse, Allah yolunda uzun seferler yapar da saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açar: Yâ Rabbi, yâ Rabbi diyerek dua eder. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir?” (Müslim, Zekât, 65) buyurmuştur.
Dua etmeyelim demiyorum. Edelim, hem de çok... Bunun yanında yardım da edelim. Ancak dilimiz farklı, elimiz farklı söylediği zaman Rabb’imizin uyarısı ile karşılaşıyoruz. Bizim bu durumumuz hakkında Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin bir davranıştır. Bilin ki Allah kendi yolunda sağlam örülmüş bir duvar gibi kenetlenmiş saflar halinde çarpışanları sever.” (61/Saff, 2-4), "O gün, onların ağızlarını mühürleriz. İşleyip kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şehadet eder." (36/Yasin, 65).
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de "Yüce Allah, kula bu gün şahit olarak nefsin ve kiramen kâtibin melekleri kâfidir, der ve sonra ağzı mühürlenir ve azaları da dünyada neler yaptıklarını anlatır." (Tâc, v, 372) buyurmaktadır.
Rabb’imiz “Filistinli kardeşlerin için ne yaptın?” diye sorduğunda dilimiz farklı, elimiz farklı söylemesin. Sadece İsrail Filistin’e saldırdığı zaman değil her zaman Yahudi mallarına hayır diyebilen, özü sözü kaliteli Müslüman olmak gerekir.
Filistin konusunda çocuklarımızı daha duyarlı getirebilmek için;
Filistin meselesinin bir toprak meselesinden öte bir dava olduğunu bilelim. Bizim için önemli olan, davamıza ne kadar sahip çıktığımızdır. En azından, safımız belli olsun.
Filistin davasını sürekli gündemde tutmak adına sosyal medyada paylaşmaya devam edelim. Çünkü sosyal medyanın gücünü kimse inkâr demez. Tepkimiz ve desteğimizi “net” bir şekilde ortaya koyalım.
İsrail’e protestoyu sözde değil özde özellikle de mutfakta başlatalım çünkü aldığımız her Yahudi malının parası, Filistin’deki kardeşlerimize bomba olarak gidecektir. Bunun yanında, marketlerdeki indirimlere aldanmayalım. Bugün olduğu gibi, her zaman Yahudi mallarına hayır diyebilmeliyiz.
Filistinli kardeşlerimiz için aile içinde de farkındalık sağlayalım. Çünkü değişim ben’le başlar, aile ile devam eder. Onun için zulme tavrımız net olsun. Evimize ve mutfağımıza İsrail menşeli ürünleri sokmamalıyız.
Çocukların severek yedikleri birçok yiyecek ve içecek ne yazık ki Yahudi menşelidir. Farkındalık olması açısından bu konuda çocuklarımızı bilinçlendirelim. Aldığımız her Yahudi ürününün Filistin için bomba olacağını, bu bombaların da Filistinli çocukları öldüreceğini, anlayabilecekleri bir dille anlatalım.
Bunun yerine, alternatif ürünler olan yerli ürünleri seçenek olarak sunalım. Buna rağmen anlamayan olursa ya da almakta ısrar ederlerse tavrımızı da “net” olarak ortaya koyalım. Çocuklara “hayır” derken biz de kesinlikle alışverişte “Aaa, indirim varmış!” diyerek Yahudi mallarını alarak çocuklara olumsuz örnek olmamalıyız. Yani dilimiz farklı, elimiz farklı söylememelidir.
Vakıf ve dernekler aracılığıyla elimizden gelen yardımları fazlasıyla yapmaya çalışalım. Zaman, Filistin’deki kardeşlerimizin yanında olma zamanıdır. Benim etim ne, budum ne? Benim yapacağım yardımla ne olacak ki demeyelim. Atalarımız, “Damlaya damlaya göl olur.” demiş. En azından zekâtlarımızı versek ya da konu komşumuzun zekâtlarını vermesini sağlasak bu bile Filistinli kardeşlerimizin yarasına kısmen de olsa merhem olur.
Yine Filistinli kardeşlerimize yardım konusunda çocuklarımıza da farkındalık kazandırmalıyız. Çocuklar, kendisi gibi çocuk olanların yaşadıklarına daha hassas oldukları için empati yapmalarını sağlamalıyız. “Bu çocuklar şimdi ne yapıyorlardır? Ne yiyip içiyorlardır? Buradaki çocuk sen olsa idin Türkiye’deki çocuklardan ne isterdin?” gibi cümlelerle empati yaptırarak onların Filistinli çocuklar için dua etmesini ve harçlıklarıyla onlara destek olmalarını sağlamalıyız.
Bugün harçlığından 3-5 kuruş yardım etmesi öğretilmeyen ve bunu öğrenemeyen çocuklar, yarın büyüdüğü zaman 3-5 lirayı da veremeyeceklerdir. Yani çocuklara şimdiden bu vesileyle paylaşmayı ve yardım etmeyi de öğretmeliyiz ki yarın mazlumlara olduğu kadar biz öldükten sonra arkamızdan da hayır hasenatlar yapabilsinler. Yoksa kabirde çok bekleriz.
Filistinli kardeşlerimize çokça dua edelim. Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.), Rasûlullah’ı şöyle buyururken işittim dedi: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu, imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, İman, 78).
Çocuklarımıza Filistin için de dua etmesini öğretmeliyiz. Peygamber Efendimiz; “Dua, mü’minin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.” (Hâkim, Müstedrek, I/492) buyurmuşlardır. Çocuklara bu silahı zalimler için beddua, Filistinli mazlum çocuklara yardım için de dua olarak fazlasıyla kullanmalarını öğretmeliyiz.
Unutmayalım ki İsrail zalimliğiyle, Filistinli kardeşlerimiz mazlumluğuyla imtihan edilirken bu süreçte biz ve çocuklarımız bu imtihanın neresindeyiz diye düşünmemiz, bizim de çocuklarımızla birlikte imtihanda olduğumuzu unutmamamız gerekir.
M. Emin KARABACAK
YazarBir kurşun seker çocuğaEvvela “Anne!” der çocukAnne, vuruldum!Anne sessiz yatar yanı başındaGözleri açık ve nefessizAnne, vuruldum der çocukVe tutar ellerinden annesininDüşer elinden elleriAnne ölü, y...
Şair: Rabia BARIŞ
Ramazan deyince biz anne babaların aklına genellikle eski ramazanlar özellikle de çocukluğumuzda tuttuğumuz oruçlar gelir. Çocukluğumuzda oruç deyince de aklımıza ilk tekne orucu gelir. Onun için çocu...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Gelişim döneminin özellikleri bilinmeden gerekli eğitim verilebilir mi? Gelişim döneminin özellikleri bilinmeden verilen eğitim hangi oranda ve hangi yönde etkili olur?İnsanın hiçbir gelişim dönemi, ç...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Çocuklarıyla iletişim problemi yaşamayan anne baba yok gibidir. Genel anlamda iletişim problemlerinin başında, anne babaların çocukları kendi yetiştikleri çağa göre yetiştirmek istemeleri gelmektedir....
Yazar: M. Emin KARABACAK