Savaş ve Çocuk
Sevgili çocuklar;
Huzur ve mutluluğu en çok hissettiğiniz yerdir evleriniz. Anne ve babalarınızın kanatları altında kaygı, korku, yokluk nedir bilmeden güven içinde yaşarsınız. Sabah olunca hazırlanmış masada kahvaltınızı eder, annelerinizin güler yüzü, hayır duaları ile uğurlanır yola çıkarsınız.
Okul ikinci yuvanızdır artık. Öğretmenlerinizin güven dolu bakışlarıyla karşılanır, gün boyu hem yeni bilgiler edinir hem de arkadaşlarınızla hoş vakit geçirir, birlikte yaşamayı öğrenirsiniz. Akşam olunca yine huzur dolu yuvanıza döner, size verilen ödevleri yapar, sıcacık, tertemiz yataklarınızda uykuya dalarsınız.
Hafta sonları aileleriniz sizi gezmeye götürür. Kimi zaman büyüklerinizi ziyaret eder, kimi zamanda arkadaşlarınızla buluşup eğlenir, oyunlar oynarsınız. Alışverişe çıkar eksiklerinizi alırsınız. Odanızda oyuncaklarınız, dolabınızda giysileriniz, çantalarınızda kitap ve defterleriniz vardır.
Yaz tatillerinde, ailelerinizle tatile çıkar, güneşin, denizin, temiz havanın tadını çıkarırsınız. Anne babalarınızın sizin için yapmayacağı fedakârlık yoktur. Sizler en iyi şartlarda yaşayın, iyi eğitim alın diye ellerinden geleni hiç karşılık beklemeden yaparlar.
Günün birinde, her akşam özlemle, koşa koşa gittiğiniz evinizin olmadığını, neşeyle yemek yediğiniz sofranızın kurulmadığını, hevesle gidecek bir okul bulamadığınızı, öğretmenlerinizin sizi karşılayamadığını, hafta sonları vakit geçirdiğiniz parkların, bahçelerin yerle bir olduğunu, tatile gidemediğinizi, arkadaşlarınızla buluşamadığınızı, istediğiniz bir şeyi alamadığınızı, yiyemediğinizi, üzerinize giyecek kıyafet bulamadığınızı bir düşünün… İşte savaş hayatımızı acımasızca alt üst eden, güzellikleri, huzur ve mutluluğu bir anda yok eden bir şey…
Sizler bu kötülüklerle yüz yüze değilsiniz ama dünyada savaşın karanlık yüzüyle tanışan, anne babalarını, evlerini, yakınlarını kaybetmiş, çaresiz, yapayalnız kalmış, üzerlerine mermiler yağan, çocuk yaşta büyümek zorunda kalan arkadaşlarınız var. Onlar bu yaşadıkları kötülükleri hiçbir zaman unutamayacak, kaygıyla, üzüntüyle büyüyecekler.
Sizler savaş kaygısıyla, korkusuyla değil barış içinde yaşayın diye, büyük mücadeleler ile kurulmuş bir ülkenin çocuklarısınız. Bunun için şükretmeli, her zaman barıştan, sevgi ve saygıdan yana olmalı, zor durumda kalan kardeşlerinden savaşın izlerini silebilmek adına onlara yardım elinizi uzatmayı da kendinize görev edinmelisiniz.
Erdal KARASU
YazarMeşe ağacı her sabah olduğu gibi güneşin doğuşunu kalın dallarıyla, yeşil yapraklarıyla, yaşama sevinci içinde seyretti. Huzur doluydu. Köklerinin aralarında yaşayan karıncalara, gövdesini delip...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Çocukluğum bol ağaçlıklı, yeşillikli, havası suyu temiz şirin bir ilçede geçti. İçinde her tür meyve ağaçları olan büyük bir bahçemiz vardı. Sabahın erken saatlerinde kalkar, elma ağacının yüksek dalı...
Yazar: Erdal KARASU
Bir karınca aniden yere konmaya karar verdi. Gökyüzünün masum ferahlığı neyine yetmemişti? Ve bir kumru. Toprağın altından kafasını çıkarmaya niyetlendi. Belli ki gözü kara, gönlü cesurdu!Bir ahtapot ...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Kitaplar ruhumuzu besleyen en kıymetli hazinedir. Nasıl ki yemek yemeden, su içmeden yaşayamazsak, ruhumuzu da beslemek için kitaplara başvururuz. Yeni bilgiler edindiğimiz, farklı yaşam öyküleri ile ...
Yazar: Erdal KARASU