ALLAH'A YAKLAŞTIRAN BİR İBADET OLARAK "KURBAN"
"İnsanlar kurban kesmenin bir ibadet şekli olduğunu bulmuşlardır. Ancak bunu yanlış olarak Allah için değil¸ putlar adına kesmeye başlamışlardır. Allah bunu yasaklayarak kurbanın zâtı için kesilmesini emretti."
Kurban¸ Hz. Peygamber (s.a.v.)'den önceki peygamberlerin şerîatında da yer alan bir ibadettir. Tarih boyunca bütün dinlerde kurban ibadetinin izlerine rastlanır. Bu gerçek Kur'ân'da şöyle ifade edilir: "Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O'nun adını anarak kurban kesmeyi¸ her ümmet için bir ibadet biçimi kıldık "1 Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Âdem (a.s.)'in iki oğlu Hâbil ile Kâbil'in sundukları kurbanlardan bahsedilmiştir.2 Bu âyet¸ kurbanın ilk insandan itibaren var olageldiğini göstermektedir.
Kurban¸ ibadet amacıyla belirli bir vakitte¸ belirli özellikleri bulunan bir hayvanı belli bir yöntemle boğazlamaktır.
Hanefî mezhebine göre kurban¸ kurban bayramının ilk üç gününde kesilir. Kesim vakti¸ bayramın ilk günü kılınan bayram namazından sonra başlayıp üçüncü günü akşamına kadar devam eder. Şâfiî mezhebine göre bu vakit¸ takip eden dördüncü günün akşamına kadar uzar.
Hanefî mezhebindeki hâkim görüşe göre kurban kesmek vâcib iken¸ diğer mezheplerin çoğunluğuna göre müekked/kuvvetli sünnettir.
Böyle farklı yaklaşımlar olsa da bütün mezhepler¸ kurbanın son derece önemli bir ibadet olduğunu vurgulamışlardır. Kurbana sünnet-i müekkede diyenler de bunun herhangi bir sünnet gibi algılanmaması gerektiğini¸ dolayısıyla terk etmenin hoş karşılanmayacağını belirtmişlerdir. Hatta bu duyarlılığı ifade etmek için bazı müctehidler¸ kurban kesmenin "vâcib bir sünnet"¸ yani yapılması zorunlu sünnet olduğunu söylemişlerdir.
İnsanların kanını akıtması yasak olan Müslümanların sadece Allah adına belirli bir hayvanın kanını akıtması helal kılınmıştır. İnsanlar kurban kesmenin bir ibadet şekli olduğunu bulmuşlardır. Ancak bunu yanlış olarak Allah için değil¸ putlar adına kesmeye başlamışlardır. Allah bunu yasaklayarak kurbanın zâtı için kesilmesini emretti. Bunun için Müslüman kendisini yaratan Yüce Allah'a yaklaşmak¸ ona olan kulluğunu göstermek¸ rızâsını kazanabilmek ve verdiği nimetlere şükretmek amacıyla belirli günlerde kurban keser. Böyle yapmakla¸ Allah'a olan takvâsını sunmuş olur. Nitekim ilgili âyette şöyle buyurulmuştur:
"Kurbanlık büyük baş hayvanları sizin için Allah'ın nişâneleri kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır Şükredersiniz diye onları sizin hizmetinize verdik. Bu hayvanların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. Allah'a ulaşacak olan ancak sizin takvânız/ona olan saygınızdır "3
Kurban ibadetini edâ eden kişi¸ dünya ve âhirete yönelik olarak mutluluk¸ iç huzuru ve sevap kazanır. Ayrıca kurban etini etrafındaki yoksullarla paylaşarak mal hırsından ve cimrilikten kurtulur¸ toplumsal dayanışmaya ve sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Hatta dünyanın diğer bölgelerinde yaşayan fakirlere de elini uzatır.
Kurban¸ dengeli beslenmeye faydası yönüyle sağlık ve kurbanlık hayvan yetiştiriciliğini teşvik etmesi yönüyle de hayvancılık açılarından faydalıdır. Diğer taraftan kurban¸ pazar hareketliliğini sağladığı için ticarî ve ekonomik birçok faydası ve hikmeti vardır.
Kurbanın Şartları
Hanefîlere göre kurban ibadetiyle yükümlü olmak için şu beş şartın var olması gerekmektedir:
1- Müslüman olmak¸
2- Hür olmak¸
3- Aklı yerinde ve bülûğa ermiş olmak¸
4- Mukîm olmak¸ yani seferî (yolcu) olmamak.
Yolculuk hali kendi başına birçok sıkıntıyı içerir. Bunun için Müslümanlar yolcu iken kurban kesmekle yükümlü tutulmamışlardır. Çünkü yolculuk halindeyken kurbanlık aramak¸ kesimini gerçekleştirmek¸ etini ve derisini değerlendirmek¸ dağıtımını sağlamak ayrı bir zorluk getirecektir. Bu ve benzeri gerekçelerle yolcu olanlar üzerinde kurban kesmek yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bununla birlikte şartları uygun olanlar veya bir şekilde imkân bulabilenler seferî iken de bu önemli ibadeti edâ edebilirler. Özellikle hem sıla-i rahim hem de daha uygun kurban kesmek amacıyla memleketlerine gidenlerin kurban kesme yükümlülükleri devam eder.
5- Dinen zengin sayılacak ölçüde belli bir mâlî güce sahip olmak.
Kurban kesme sorumluluğu için gerekli olan zenginliğin ölçüsü¸ aslında zekât ve fıtır sadakasında aranan zenginlik ölçüsüyle aynıdır. Yani kişinin borçlarından ve aslî ihtiyaçlarından başka nisap miktarına ulaşan bir mâlî değere¸ daha somut ifadesiyle en az 20 miskâl (85 gr.) altın veya bunun değerine denk bir paraya ya da mala sahip olması¸ o kişinin dinen zengin olduğu anlamına gelir. İşte bu ölçüde bir mal varlığı olan kimse¸ diğer şartları da tamamlıyorsa kurban kesmek ile sorumlu olur. Yalnız burada söz konusu olan malda¸ zekâtta aranan şu iki şart aranmaz:
1- Malın üzerinden bir kamerî yılın geçmiş olması¸
2- Malın nâmî¸ yani artıcı olması.
Buna göre¸ daha önce yokken kurban bayramının ilk üç gününde yukarıdaki nisab değerine ulaşan bir mala sahip olanlar¸ o günler içinde kurban kesmekle mükellef olurlar.
Kurbanlık hayvanın da Allah'a kurban edilecek yaş ve nitelikte olması gerekir. Küçükbaş hayvanlar bir kişi için¸ büyükbaşlar ise en fazla yedi kişi için kurban edilebilir.
Kurban ibadetinin hem mâhiyeti hem de maksadı¸ kesilecek hayvanların sağlıklı ve ayıpsız olmasını gerektirir. Kurban olmayı engelleyen kusurları Hz. Peygamber (s.a.v.) genel bir çerçeveyle şöyle belirlemiştir: "Şu dört hayvanın kurban olması câiz değildir: Körlüğü açıkça belli olan¸ hastalığı görünür olan¸ apaçık topallığı olan ve iliği kurumuşçasına düşkün olan."4
Daha başka bazı hadisleri de göz önüne alan fakihler¸ kendisinde şu ayıplardan birisi bulunan hayvanların kurban olamayacağını belirtmişlerdir:
1. İki veya bir gözü kör¸
2. Yürüyemeyecek kadar topal¸
3. Kötürüm derecesinde hasta¸
4. Kesim yerine gidemeyecek ölçüde zayıf ve düşkün¸
5. Kulağının veya kuyruğunun tamamı veya yarısından çoğu kesilmiş¸
6. Boynuzlarının birisi veya ikisi kökünden kırılmış¸
7. Dili kesilmiş¸
8. Dişlerinin tamamı veya çoğu dökülmüş¸
9. Memelerinin başları kopmuş¸
10. Doğuştan kulakları veya kuyruğu bulunmayan¸
11. Ayağı kesilmiş olan.
Kurban İbadetiyle İlgili Bazı Konular
Kurban konusuyla ilgili sıkça sorulan bazı soruların cevabı şöyledir:
1. Vasiyeti olmadıkça ölmüş bir kişi adına kurban kesilmesi doğru bulunmamıştır. Çünkü İslâm'ın sorumluluk/teklif anlayışına göre kişi ancak kendi amelinin karşılığını görebilir.5 Dolayısıyla yapılan bedenî ya da mâlî ibadetlerden sadece yapanlar sevap kazanırlar. Fakat ardından kurban kesilmesi yönünde bir vasiyeti varsa¸ parası¸ ölenin kendi malından alınmak üzere bu vasiyeti yerine getirilir. Bazı kimselerin telkinleriyle son zamanlarda¸ para toplayarak Hz. Peygamber ve Ehl-i beyt'i adına kurban kesilmesi âdeti bu ilkeye aykırıdır ve İslam'la alakası yoktur.
2. Kurban ibadeti¸ ancak belli hayvanların kurban bayramı günlerinde kesilmesi yoluyla yerine getirilebilen özel bir ibadettir. Bunun için bedelinin veya kendisinin bağışlanması biçiminde edâ edilmesi söz konusu olamaz. Daha açık ifadeyle¸ kurban kesmek yerine parasını veya canlı olarak kendisini bir fakire ya da hayır kurumuna bağışlanırsa kesilmediği takdirde bu ibadet yerine getirilmiş olmaz. Bu durumda verilen para ya da canlı hayvan kurban değil¸ herhangi bir sadaka olur.
3. Kurbanlık hayvanın satımı ve alımı¸ diğer meşru malların satım ve alımı gibidir. Pazarlık câizdir¸ vâdeli satışı yapılabilir¸ faize bulaşmamak kaydıyla ödemesi kredi kartı ile yapılabilir. Birim fiyatının belirlenmesi şartıyla canlı kilo veya karkas et kilo olarak satılması da câizdir. Karkas olarak satımında net fiyatın kesim sonrasında ortaya çıkacak olması¸ satım akdine zarar vermez. Çünkü tarafları nizâya götürmeyecek ölçüde birim fiyat belirlenmiş ve karşılıklı rızâ sağlanmıştır. Ancak takvâya uygun olan bir şekilde fâizli banka ile ilgili olan kredi kartını bu ibadete bulaştırmamaktır.
4. Kurban yükümlüsünün¸ güvenilir birisine vekâlet vererek kurbanını kestirmesi mümkündür. Fakat kurban ibadetinin asıl amacı¸ bu coşkuyu ve bilinci aile bireyleriyle¸ eş-dost ve akrabalarla birlikte yaşamakta gizlidir. Kurbanı bizzat almak¸ kesiminde bulunmak¸ etini ikram edip paylaşmak hem Hz. İbrahim (a.s.) ve İsmail (a.s.)'in içten adanmışlığını daha yakından hatırlatacak hem de dayanışma ruhunu daha hissedilir olarak yaşatacaktır.
5. Kurban kesildikten sonra kurban namazı adıyla herhangi bir namaz kılınmaz. Böyle bir namazın aslı yoktur. Konuyla ilgili olarak aktarılan rivâyetler uydurmadır. Aynı şekilde¸ kesilen kurbanın kanının alına veya yüze sürülmesi de doğru değildir. Kaldı ki¸ akan kan necistir ve birçok hastalığın da sebebidir. Kur'ân ve Sünnet'te aslı olmayan ibadet türü uygulamaların genel adı bid'attır. Müslümana düşen önemli görevlerden birisi de bid'atlara kapıyı kapatmaktır.6
Dipnot
1. 22/Hac¸ 34.
2. 5/Mâide¸ 27.
3. 22/Hac¸ 36-37.
4. Ebû Dâvûd¸ "Edâhî"¸ 6; Tirmizî¸ "Edâhî"¸ 5.
5. 52/Tûr¸ 21; 53/Necm¸ 39; 74/Müddessir¸ 38.
6. Bk. Komisyon¸ İslâm İbadet Esasları¸ Anadolu Üniversitesi yayınları.
Abdullah KAHRAMAN
Yazarİnsanı bir erkek ve kadın olarak iki ayrı cins şeklinde yaratan yüce Allah, fıtraten insanları evlenerek nesli devam ettirecek şekilde yaratmış ve meşrû sınırlar içerisinde bunların evlenmelerini teşv...
Yazar: Abdullah KAHRAMAN
Din duygusunun insanda doğuştan var olduğu bir gerçektir. İnsanların din seçimi, seçtiği dini doğru usullerle öğrenmeleri, dindar olmaları ve dindarlığını diğer toplum alanlarına ve bireylere yansıtma...
Yazar: Abdullah KAHRAMAN
Yüce dinimiz İslâm’ın insanlığa getirdiği en temel değer insanı muhâtap alması, onu merkeze koyması ve insan şahsiyetini korumasıdır. Tîn Sûresi’nde insanın en güzel surette yaratıldığını ifade eden Y...
Yazar: Abdullah KAHRAMAN
İslâm âlimleri sahih, doğru, isrâiliyâttan ve hurâfeden uzak bilgiyi elde etmek için çok büyük gayretler göstermişlerdir. Çoğu kere böyle bilgileri ya kitaplarına hiç almamış veya tenkit etmek ve aslı...
Yazar: Abdullah KAHRAMAN