İki Buket Lale
“Annemle babam kaç gündür birbiriyle konuşmuyor abla. Ne yapsak da onların barışmasını sağlasak?” diye sordu Sedef.
“Düşünüyorum ama henüz bir çıkış yolu bulamadım kardeşim. Annemizin kalbi kırık. Birbirinden güzel yemekler hazırladı. En güzel elbisesini giydi. Doğum gününü kutlamak için heyecanla babamın gelmesini bekledi. Peki, babam ne yaptı?”
“Telefon edip gecikeceğini, yemeğe beklemememizi söyledi. Bence, babamız da üzgün ama gururu ağır basıyor işte. Bir türlü özür dileyip gönlünü alamadı annemizin.”
“Diyorum ki,çiçekçi Ali Amca’yı arayıp pembe laleler sipariş etsek… Sonra da babamın ağzından özür mesajı yazdırıp çiçek buketinin içine koydurtsak.”
“Aklınla bin yaşa abla.”
Çiçeği sipariş etmelerinin üzerinden iki saat geçmişti. Buketin şimdilerde gelmesi gerekiyordu. Alev Hanım dantelini örüyordu. Kapıyı onun açması ve pembe laleleri karşılaması gerekiyordu.
Kızlar bu düşünceler içerisindeyken zilin çalması ile yerlerinden zıpladılar.
“Ben açarım.” diyerek kalktı Alev Hanım.
Kapıyı açmasıyla beyaz lalelerin onu karşılaması bir oldu.
“Bir yanlışlık mı var? Biz çiçek sipariş etmedik.”
“Alev Gördük, siz misiniz?” diye sordu çiçekleri getiren çocuk.
“Evet, benim.”
“Çiçekler size hanımefendi.”
“Teşekkür ederim.” derken şaşkınlık içinde kapıyı kapattı Alev Hanım.
“Ooo… Bu güzel çiçekler kimden anneciğim?”
“Babanız göndermiş. Bir de not var. Doğum günümü unuttuğu ve geç geldiği için özür diliyor.”
Sedef; “Abla bu laleler beyaz. Biz pembe lale istememiş miydik?” diye fısıldadı.
“Ali Amca da yaşlandı artık, karıştırmış işte siparişimizi.”
Alev Hanım; “Babanızı arayıp teşekkür edeyim.” derken kapının zili tekrar çaldı.
Üçü birden kapıya koştu. Alev Hanım kapıyı açınca eşikte duran pembe laleleri gördü. Şaşkınlığı bir kat daha arttı.
“Bu buket de babanızdan. Allah Allah! Bir günde iki buket çiçek ve iki ayrı özür mesajı.”
“Demek ki babamız kalbini kırdığı için çok üzülmüş anneciğim.”
O anda Niyazi Bey aralık kapıdan içeri süzüldü ve “Kızlar haklı, kalbini kırmak istemedim Alevciğim ama öyle yoğun bir gündü ki… Doğum günün olduğu aklımdan çıkıvermiş.” diyerek eşinin alnına bir öpücük kondurdu.
“Söyle bakalım kalbimin sultanı, affettin mi beni?”
Annem “İki buket çiçeğe ne gerek vardı Niyazi Bey?” diyerek çiçeklerini vazoya yerleştirirken babam, çiçek almak için Ali Amca’ya gittiğinde pembe laleleri sipariş verdiğimizi öğrendiğini söyledi. Ondan habersiz iş çevirdiğimiz için kızacak sandık ama ailemizin huzurunu düşündüğümüz için teşekkür etti.
Babam bize göz kırparak “Derin özür dilemelerin çiçeğidir lale. Kalplerin temizliğini, hislerin sapasağlam yerinde durduğunu simgeler. Pembe laleler doğum gününü unuttuğum, beyazlar ise eve geç geldiğim için.” diyerek özrünü diledi, kendini affettirdi.
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarSevgili günlük,Bugün neler oldu neler, anlatayım da sen de öğren. Okulda çıkan öğle yemeğini beğenip yemedim. Kantine koşup tost aldım. Bahçeye çıktım. Dolaşa dolaşa tostumu yemeye başladım. Tam o sır...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Sevgili çocuk dostlarım; öğleden sonra Karabaş nefes nefese çiftliğe geldi. Uzun Kulak;- Karabaş ne bu hâlin? Sürüye bir şey mi oldu?- Yok, sürü iyi de Lokman otlaktaki ceviz ağacına çıkmıştı. Bir yan...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Merhaba, benim adım Hazan. Eylül ayında doğduğum için annem ve babam ismimi “Hazan” koymuşlar. Hazan, sonbahar demek. Bir anlamı da güz. Anlayacağınız sonbahar çocuğuyum ben. Sarı ve kahve tonlarındak...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Aysel Hanım sallanan koltuğunda oturmuş örgüsünü örüyordu. Arda somurtarak ninesinin yanına geldi. Aysel Hanım gözlerini örgüsünden torununa çevirdi ve sordu “Anladığım kadarı ile canın sıkılmış Ardac...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR