Sarı Saltuk-Saltuknâme ve Balkanlardaki Ruh
Hoca Ahmed Yesevî’nin hikmetleriyle İslâm’ı anlatmak adına Buhâra’dan yola çıkan, Anadolu’nun ayakta kalmasını sağlayarak Bursa’da duraklayan alperen dervişlerin bayrağını Balkanlara taşıyan alperen bir derviş olarak Sarı Saltuk, bir yandan Haçlı orduları, bir yandan Moğol çapulcuları tarafından Anadolu’ya saldırıların gerçekleştirildiği sıralarda Balkanları Türklere yurt olarak armağan eden, gönülleri fethederek hafızalarda yerini alan, böylece tarih sayfalarına adını altın harflerle yazdıran bir büyük şahsiyettir.
Derviş Gazi Sarı Saltuk, Anadolu ve Balkanlar’ın Türkleşip Müslümanlaşmasındaki etkisiyle, etrafında menkıbeler oluşmuş önemli bir şahsiyettir. Burada kaynaklardan edindiğimiz bilgiler doğrultusunda hayatından kısaca bahsedeceğiz. Daha sonra da Balkanlar’daki menkıbevî hayatından ve o bölgelerde nasıl bir etkisinin olduğundan bahsetmeye çalışacağız.
Saltuknâme’de Sarı Saltuk’un ismi “Şerif Hızır” olarak geçmektedir. Bazı yazılarda “Muhammed Buhârî” ismi de kullanılmaktadır. Evliya Çelebi bu ismi Seyahatnâme’sinde zikretmektedir. Saltuk ismini alması ise bir geleneğe dayanmaktadır. Ki bu gelenek, kişinin gösterdiği kahramanlık sonucu isim almasıdır.
Saltuk ismini, savaşta yendiği Alyon isimli bir düşmanı vermiştir. Müslüman olan Alyon’un ismini de Saltuk, İlyas olarak değiştirmiştir. Sarı Saltuk’un şeceresi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e ve Hz. Ali (r.a.)’ye dayanmaktadır. Baba tarafından Hüseynî (Seyyid), anne tarafından ise Hasanî (Şerif)’dir. Bu nedenle de Şerif Hızır, Server, Saltuk isimlerinin yanı sıra Seyyid ismi ile anıldığı görülmektedir.
Babasının ismi Hasan’dır. Şerif Hızır üç yaşındayken babasız kalmıştır. Yetiştirilmesini Seravil ismindeki bir lala üstlenmiştir. Kısa zamanda ata binmeyi, ok atmayı, kılıç kullanmayı öğrenmiştir. Sarı Saltuk’un diğer kahramanlardan ayrıldığı en önemli hususlardan biri de hatip olması ve Türk adını öne çıkarmasıdır.
Anadolu, Balkanlar, Kafkasya ve daha pek çok ülkede savaşa katılmış olup pek çok Hristiyan’ın gönül rızasıyla Müslüman olmasını sağlamıştır. Tahta kılıcıyla yenemediği düşman yoktur. On iki veya yetmiş iki dil bildiği rivayet edildiği için papaz kıyafeti giyerek kolaylıkla onların meclislerine girebilmiştir.
Sarı Saltuk’un pek çok yerde mezarı, türbesi ve makamlarının olduğundan söz edilse de genel kanaat Romanya Babadağ’da olduğu görüşüdür. Bilindiği gibi Sarı Saltuk’un tarihî kimliği hakkında kesin bilgiler mevcut değildir. Bilgi veren kaynakların hiçbiri onun zamanına ait değildir.
Ahmed Y. Ocak’a göre bu önemli bir husustur. Söz konusu kaynaklar iki kısımda toplanabilir: 1. Sarı Saltuk’un gerçek hayatı, tarihî kişiliği hakkında bilgi verenler. 2. Sarı Saltuk’un menkıbevî hayatını nakleden kaynaklar. Menkıbeler daha fazla Bektaşî dervişlerinin menkıbelerine karışmıştır.
Türk adını Balkanlarda duyuran
Sarı Saltuk emsalsiz bir kahraman
Bir Alperen derviş gönül doyuran
Sarı Saltuk emsalsiz bir kahraman
Sarı Saltuk, 13. yüzyılın alperen dervişlerinden olan, olağanüstü kişiliğiyle Türk dünyası halk edebiyatındaki Er Töştük, Manas, Almambet, Bakay başta olmak üzere pek çok mitolojik ve efsanevî karakterlere benzemekte ve tarihte yaşamış gerçek kişiliğiyle de Battal Gazi, Danişmend Gazi gibi evliya, derviş ve İslâm dininin öncülerinden biridir.
Serdar Seyyid Hasan’ın yegâne mahdumu, Hazret-i Hasan ile Hazret-i Hüseyin’in torunu Kırvanlı Hızır ve Horasan âlimlerinden, Yesevîlik okulundan tâlim almış bir “Bektaşîliğin sarışın dervişi”, Türkmen asıllı ilk İslâm lideri olan Saltuk’un gerçek ismi Şerif’tir. Saltuk ismini Haçlılarla olan savaşta yendiği düşmanı olan Alyon verir.
Bunun karşılığında Saltuk da düşmanı Alyon’a İlyas ismini verir. Ahmed Yesevî tarafından da Muhammed Buhârî ismi verilen Sarı Saltuk, romanda Stevi Nikola, Sveti Naum, Aziz Spiridion, Aziz Söyti Nikola, Aya Dimitri, Kaligra Sultan, Sytzigan, Baba Syrgiannes, Baba Saruca, Saltuk et-Türki vb. pek çok farklı isimlerle Balkanlarda Yesevîliğin, hoş görünün yaygınlaştırılmasında, gönüllerin fethinde insanlık namına çok büyük hizmetler sarf etmiş, başarıya ulaşmıştır.
Böylece Balkanlardaki insanların zulümden kurtulmasında, Balkanların Türkler için bereketli topraklara dönüşmesinde çok büyük katkısı olan bir büyük şahsiyet olduğunu tarihî kaynaklardan hakkında üzerine yazılan Saltuknâmelerden öğreniyoruz.
Kısacası Sarı Saltuk, Hoca Ahmed Yesevî’nin hikmetleriyle İslâm’ı anlatmak adına Buhâra’dan yola çıkan, Anadolu’nun ayakta kalmasını sağlayarak Bursa’da duraklayan alperen dervişlerin taşıdığı sancağı Balkanlara taşıyan alperen bir derviştir.
Anadolu’yu dört bir yandan saran cehennem ateşini Hoca Ahmed Yesevî’nin kor ateşiyle söndüren bir büyük simadır. Bütün bunların yanı sıra Sarı Saltuk, Balkanları Türklere yurt olarak armağan eden gerçek bir kişi olarak Türk kültür tarihinde önemi büyük bir şahsiyettir.
Sarı Saltuk’un hayatı, çeşitli kahramanlıkları ve kerametleri ele alınmıştır. Eserin ana fikrini oluşturan konu ise Anadolu, Rumeli ve Balkanların fethi ve İslâmlaştırılması konusudur. Bu eser, Sarı Saltuk konusunda daha önceden yayımlanmış menkıbe, efsane, destan ve çeşitli araştırmalara dayanılarak yazılmıştır.
Eserin en çok başvurduğu esas kaynak da Cem Sultan’ın isteği üzerine Ebu’l-Hayr-ı Rumî tarafından kaleme alınan “Saltuknâme” eseridir. Bununla ilgili yazarın kendisi de kitabın sonunda şu satırlara yer vermektedir: Saltuknâme’nin yazılmasına ve Kitab-ı Sarı Saltuk Baba’nın meydana gelmesinde sebep kılınan Cem Sultan ve Ebu’l-Hayr-ı Rumî’ye; “Tanrı’dan geldik, yine O’na döneceğiz. Tanrım, onların işlerini kolaylaştır.
Sana kavuşmalarını mutlu kıl. Kavuştuklarını bıraktıklarından iyi kıl. Ey Allah’ım, Rahman’sın, esirgeyensin onları yarlıga, onların derecesini hidayete ermiş kimseler içinde yücelt, bizleri ve onları affet, ey âlemlerin Rabbi! Onların kabrini geniş eyle ve orasını onlara ışıklı kıl. Ruhları için el-Fâtiha…”
Ayetten hadisten örnekler sunan
Hayat çeşmesinden içip de kanan
Saltuknâme ile esere dönen
Sarı Saltuk emsalsiz bir kahraman
Ayrıca İslâmiyet sonrası yazılmış dört büyük eserden biri olan Ahmed Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’i de “Saltuknâme”den sonraki en çok başvurulan eser olmuştur. Bunların dışında da Mevlânâ, Yunus Emre, Evliya Çelebi, Hacı Bektaş-ı Velî gibi İslâm âleminin ünlü isimlerinin eserlerinden ve Kur’ân-ı Kerim sure ve ayetlerinden de alıntılarla zenginleştirilmiş bu yapıt, günümüz araştırmacıların bilgilerinden de yararlanılmasıyla efsanevî kahraman Sarı Saltuk ile ilgili ve ayrıca Anadolu, Rumeli ve Balkanların Türkleştirilmesi ile ilgili bundan sonraki çalışmalara da ışık tutan bir başyapıt niteliğini taşımaktadır.
Osmanlı’nın Balkanlara yerleşmesinde tarîkat şeyhleri ve dervişler önemli görevler üstlenmişler ve Osmanlı fetihlerinin Balkanlardaki öncüleri olmuşlardır. Genelde dinî düşünce özelde ise tasavvufî düşünce ve yaşayış, tarîkatlar vasıtasıyla yaygın hâle gelmiş ve geniş halk kitlelerine mâl olmuştur.
İslâm’ın nurunu taşıyan yiğit
Alp olup ederce yaşayan yiğit
Dünyayı talakla boşayan yiğit
Sarı Saltuk emsalsiz bir kahraman
Balkanlardaki bu tarîkat öncüleri hakkında da menkıbeler oluşmuştur. Sarı Saltuk Balkanların birçok bölgesine İslâm’ın yayılmasında öncülük eden dervişlerden biridir. Onun efsanevî, menkıbevî hayatı Balkan ülkelerinde de şöhret ve yaygınlık kazanmıştır. Hakkında çeşitli araştırmalar yapılmıştır ve daha önce de bahsettiğimiz gibi menkıbevî hayatı Bektaşî dervişlerinin menkıbelerine karışmıştır.
Bektaşîliğin Balkanlarda yayılması, Dobruca’ya ilk Selçuk kolonizasyonu ile ilgili olan birçok menkıbeyle başlar. Burada bahsedilen isim Sarı Saltuk’tur. Onun menkıbevî hayatı önce Bulgaristan’dan başlayarak bütün Balkan (Yugoslavya) bölgelerini kapsamıştır.
Balkanlarda Osmanlılardan önce başlayan bir İslâmlaşma süreci olduğu ve bu hususta Sarı Saltuk’un çok önemli bir yeri olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Bosna’da günümüzde de Sarı Saltuk denince ilk akla gelen “Alperenler Tekkesi”dir. Çünkü Sarı Saltuk’un Balkanlar’daki hayatını kuşatan menkıbevî, efsanevî sırlarla dolu tarihî, Blagay Tekkesi için de geçerlidir.
Oğuzhan AYDIN
YazarHer saat, her yerde ezilen bizsek,Haince mezarı kazılan bizsek,Kanunu, töresi bozulan bizsek,Günden güne katmerleşen öç bizim,Hesabını soramazsak suç bizim!Taşa düşse taşı oyar bu feryat,Şafağı al kan...
Şair: Bestami YAZGAN
Balkanlarda İslâm’ın yayılıp neşvü nema bulması birincisi Kur’ân ve cami merkezli ikinci olarak ise tasavvuf ocakları vasıtasıyla olmuştur. Yüce kitabımız Kur’ân’ın ve hadis-i şeriflerin oluşturduğu a...
Yazar: Kemal DEMİR
- “Balkan” kelimesi nereden geliyor, “Balkanlar” deyince aklımıza hangi coğrafya gelir? “Balkan” kelimesi bu coğrafyaya uzun bir tarihî zaman aralığında göç eden Türklerin armağanıdır. “Balkanlar...
Yazar: Şerif Hamideddin TEKTAŞ
Helal lokma yedim, mayam bozulmaz;Serapa bir iman bendedir bende.Gönül coğrafyama sınır çizilmez,Şühedaya meydan bendedir bende.Mostar Köprüsü’nde kadim bir taşım,Tarihlere sorma, bilinmez yaşım.Neler...
Şair: Yusuf DURSUN