Maraş Savunması’nın Delifişek "Vezir Hocası" Mehmed Alparslan
Maraşlı Müderris Mehmed Alparslan Efendi, halk arasında “Vezir Hoca” ya da “Vezir Fakı” olarak bilinirdi. O belki de, hocaların ve sarıklı mücahitlerin “veziri” idi.
1883’de Maraş’ta doğdu. Aslen Cerit Aşiretinden olup, ailesine Maraş’ta Vezirler denir. Babası ilmiye sınıfından Mehmet Eşref Efendi’dir.
Mehmed Alparslan, rüştiyeyi Maraş’ta okudu. Bektutiyye Medresesi müderrisi Mehmed Efendi’den dinî ilimler tahsil etti. Tahsilini ilerletmek için Haleb’e gitti ve Urfa’lı Şeyh Hüseyin Efendi ile büyük fakih Şeyh Zerka gibi âlimlerin ilminden istifade etti, hadis, tefsir, fıkıh vb. dersler gördü.
Daha sonra İstanbul’a gitti. Fatih Dersiamlarından Serezli Hacı Eyüb Efendi’nin ders halkasına dâhil oldu. 1912-1913’de bu zattan icâzet aldı ve Mekteb-i Kudât’a (Kadılık Mektebi) kaydoldu. Fakat Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’na dâhil olmasıyla mektep kapatıldı.
Bu gelişmeler üzerine memleketine dönen Mehmed Efendi, tayin edildiği Dar'ül-Hilafe Medresesi’nde müderrislik, Çiçekli Camii’nde de imamlık yapmaya başladı.
22 Şubat 1919’da 8 ay süreyle evvela İngilizlerin, arkasından 29 Ekim 1919’da Fransızların işgal etmesiyle Maraş’ta esaret ve direniş yılları baş gösterdi.
Nihayet Ocak 1920’de “Kahraman” Maraşlılar, işgalci Fransızlara ve işbirlikçi Ermenilere karşı kendi bağımsızlık mücadelelerini başlattılar ve bu örnek mücadeleyi yakın tarihimize “Maraş Savunması” adıyla yazdırdılar.
Nice destansı ve dramatik hikâyeler, bunların nice başrol oyuncusu kahramanlar vardı, bu Maraş Savunması’nda... Sütçü İmam’ın, Rıdvan Hoca’nın, Abdal Halil Ağa’nın, Senem Ayşe’nin ve daha nicelerinin kahramanlıkları...
İşte bu destansı halk savaşının efsane isimlerinden, baş mimarlarından biri de Vezir Hoca lakaplı Mehmed Alparaslan Efendi’ydi.
Yiğitlikleri Maraş’ta dilden dile dolaşan Vezir Hoca’nın kahramanlık öyküsü ise şöyleydi:
Maraş sokaklarında, kışın en şiddetli ve en dondurucu günleri yaşanıyordu. Ama Maraşlılar buna aldırır mıydı hiç? Çünkü Maraşlılar için düşman ve esaret, dondurucu soğuktan daha beter değil miydi?!
Vezir Hoca, bu savunma savaşı sırasında medresede hocalık yapıyordu. Etraftaki kaza ve köylerden gelen talebeleri okutuyordu.
Savaş öncesinde, talebeleri arasında kurduğu bir teşkilatla, civar köy ve kazalarda savunma düzeni aldırdı.
Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı ve bu cemiyete başkan seçildi. Vatanı kurtarmak için ölümden korkmadan çalışıp çarpışacağına dair Kur’ân-ı Kerim üzerine el basıp yemin etti.
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şehirde ve köylerde teşkilatlanmasını sağladı. Fatmalıolu Derviş Efendi, Şeyh Ali Sezai (Kurtaran) Efendi gibi Maraş’ın ileri gelen hocalarıyla birlikte halkın (özellikle güneydeki Bababurnu tarafındaki köylerin) silah ve cephane ihtiyacını karşıladı.
Büyük mücadele başlayınca da şehirdeki yönetim kadrosunun başında yer aldı. Hanesi, kritik ve ateşli toplantıların ocağı/karargâhı oldu. Kayabaşı Mahallesi’nde oluşturduğu cephenin komutanlığını üstlendi.
Harp kızışınca, talebeleriyle birlikte Fransızlarla göğüs göğse çarpıştı. O kadar ki, yoğun bomba ve kurşun sağanağı altında siperden başı kaldırmanın imkânsız olduğu durumlarda bile, Vezir Hoca aldırış etmiyordu. Talebelerinin yalvarmalarına rağmen siperden sipere atılmaktan çekinmiyordu.
Buna benzer kahramanlıklarıyla Vezir Hoca, mücahitleri sayısız kez hem hayret hem de dehşet içinde bıraktı. Yürekleri ağızlara getirdi. Dikkatli olması ve siperden ayrılmaması rica edildiğinde, hep şöyle itiraz etti:
“Gâvurun kurşunu bize işlemez!”
Hakikaten de zaman zaman cübbesinin eteklerini delip geçen ve sarığını sıyıran kurşunlar oluyordu. Fakat asla Hoca Efendi’ye işlemiyor, isabet etmiyordu.
Hocalarının olağanüstü gayret ve fedakârlıklarına şahit olan talebeleri ise, coştukça coşuyordu. Eşsiz kahramanlık öyküleri ve şaheserleri yazıyorlardı.
22 gün 22 gece süren, Maraş’taki ilk halk savaşı sırasında Vezir Hoca, şehirdeki Katolik Kilisesi, Kümbet Yetimhanesi ve Abarabaşı Kilisesi arasında sıkışıp kalan Ermeni çeteler ile Fransız askerleri esir alan kuvvetlerin başında bulundu.
Elde ettiği büyük miktardaki silah ve cephane ile kuvvetlerini daha da güçlendiren kahraman hoca, Maraş kurtulduktan sonra tesis ettiği milis taburla Haruniye ve Antep mücadelelerine de katıldı. Tam dokuz ay daha din ve vatan yolunda yiğitçe savaşmaya devam etti. Antep Harbi’nde, daha sonra cumhurbaşkanı olacak olan Cevdet Sunay’ın emrinde çalıştı.
Adını, Maraş Savunması’na ve Milli Mücadele’ye şan ve şerefle yazdırdı.
Savaştan sonra Ankara’ya çağrıldı ve büyük iltifatlar gördü.
Cumhuriyet Dönemi’nde Çiçekli Camii’nde fahri imamlık ve Maraş Merkez vaizliği yaptı.
1935 yılından itibaren yedi yıl süreyle Göksun müftülüğü görevini ifa etti ve 1942’de emekliye ayrıldı.
Sekiz çocuk babası olan Mehmed Alparslan 90 yaşında iken, 15 Mart 1972 tarihinde Maraş’ta vefat etti.
Vezir Hoca’nın çok kuvvetli bir hafızasının olduğu söylenir. Öyle ki, 30 bin kıta şiiri ezberine aldığı rivayet edilmektedir.
Cumhuriyet Devri’nde yetişen büyük din âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır’ın talebelerindendi.
Mehmet Akif’in de yakın dostları arasındaydı. Şubat 1921’deki Ankara ziyareti sırasında bir dostuyla beraber Mehmet Akif’in Sebilürreşad mecmuasını ziyaret etti. Akif’in yakın mesai arkadaşı Eşref Edip ile görüştü. Maraş Müdafaası’nı bizzat içinde bulunan birinin ağzından dinlemek ve neşretmek teklifine şöyle mukabele etti:
“Biz bir şeyi yapmadık, din ve vatan uğrunda hepimiz ölmeye azmederek cihada başladık, Allah tevfikini ihsan etti. Düşman perişan oldu!”
Eşref Edip’in ısrarlı isteği üzerine Vezir Hoca, ilk defa kendi ağzıyla Maraş ve Antep’te verdiği destansı mücadeleleri anlattı. Böylece kahramanlık öyküsü, basında ilk defa Sebilürreşad’da, bu ziyaret vesilesiyle yayımlandı.
Kaynaklar: Eşref Edib, “Maraş ve Ayntablıların Kahramanlıkları”, Sebîl’ür-Reşâd, H. 24 Cemaziye’l-Evvel 1339 Perşembe, (M. 3 Şubat 1921), Sayı: 467, s. 296-304; Vezir Hoca İle Röportaj, Edik Dergisi, 1962-1963, s. 14; Yalçın Özalp, Gazilerin Dilinden Milli Mücadelemiz, Ankara, 1986, s. 78 vd; Adil Bağdatlılar, Uzunoluk İstiklal Harbinde Kahramanmaraş, İstanbul, 1974, s. 68, 122; Akbıyık, Millî Mücadele’de Güney Cephesi (Maraş), s. 149-151, 217; Mısıroğlu, Sarıklı Mücahitler, s. 176-178; Recep Çelik, “Maraş Milli Mücadelesinde Din Adamları”, I.Kahramanmaraş Sempozyumu, 6-8 Mayıs 2004, s. 721-722, 726; Serdar Yakar, Kahramanmaraş’ın Öyküsü, Maraş, 2013, s. 102-104; Yaşar Alparslan, Serdar Yakar, Maraş Meşhurları, Kahramanmaraş, 2009, s 214; Ahmet Sandal, Milli Mücadele Döneminde Müderris Hocalar, Kahramanmaraş, 2009, s. 65; Orhan Doğan, “Milli Mücadelede Sebîl’ür-Reşâd Dergisi Ve Eşref Edib’in “Maraş Ve Ayntablıların Kahramanlıkları” İsimli Makalesi", Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Ekim 2011, Sayı: 4, s. 1449.
İsmail ÇOLAK
YazarÇanakkale’nin köylerinden her gün bıyığı henüz terlememiş, çocuk denilebilecek yaştaki yüzlerce genç, savaşa katılmak üzere birliklere katılıyordu. Kısa süreli bir eğitimden sonra bölük bölük cepheye ...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Küçük yaşlardayken yaşlı amcaların konuşmalarını dinlerdik. Yaşadıkları hayattan bir şey anlamadıklarını, geçmişi sanki yaşamamış gibi hissettiklerini, her şeyin bir rüya gibi geçip gittiğini söylerle...
Yazar: Enbiya YILDIRIM
Balkanların fethi sürecini başlatan Osmanlı Devleti, Balkanlarda kalıcı olabilmek için sadece siyasî ve askerî kuvvetlerin yeterli olmayacağını yakından anlamıştır. Fetihlerin kalıcılığını sağlamak, B...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bir sünnetini ihya etmek bazen çok güzel hayırlara vesile olabiliyor. Bilindiği gibi ziyaretleşmek hem güzel bir sünnet hem de bereketli bir geleneğimizdir. Sünnete itt...
Yazar: Aydın BAŞAR