Arkadaşlık ve Dostluğa Dair
Her birimiz, içinde yaşadığımız çevreden anlaşabileceğimiz kimselerle arkadaşlık ilişkisi kurarız. Arkadaşlar birbirini maddî ve manevî yönden etkilerler; duygu, düşünce, kişilik ve ahlâkî gelişimi üzerinde de önemli tesirler bırakırlar. Bu sebeple seçtiğimiz arkadaşlara dikkat etmeliyiz. Arkadaşlarımız arasından beğendiğimiz ve ikili ilişkileri samimiyet ölçülerine göre geliştirdiğimiz kimselere de dost deriz.
Dostluk; aralarında inanç, duygu, düşünce ve gaye benzerliği olan ve birbirini içtenlikle seven iki veya daha fazla insanın, herhangi bir menfaat gözetmeden, samimiyet prensibi üzerine kurduğu bir yardımlaşma kurumu ve samimi ilişkiler tarzıdır.
Arkadaşlar kısmetimiz, dostlar tercihimizdir. Arkadaşla o ânı, dostumuzla geleceği paylaşırız. Arkadaşla fizik gücümüz, dostla ruh gücümüz iş birliği hâlindedir. Arkadaşa elimizi, dostumuza kalbimizi veririz. Arkadaşı biz seçeriz, dost bizi seçer.
Bu sebeple dostlarımız, fazilet yönünden ya dengimiz ya da bizden daha kıdemli kimseler olmalıdır. İyi bir dost, onlarca öğretmen kadar eğitici ve öğretici, bir ebeveyn kadar geliştirici ve koruyucu ve karizmatik bir lider karar sürükleyici ve dönüştürücü bir etkiye sahiptir.
Dostun dost üzerindeki etkisi hakkında Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurur: “Kişi dostunun dini üzeredir. O hâlde sizden birisi seçeceği dosta dikkat etsin.”[i] Bu hadis-i şerifte dostluk, “halil” kelimesi ile ifade ediliyor. Allah Teâlâ, insanlığın atası İbrahim Peygamber’e de “Halilim!” demişti. (İbrahim Halilullah)
Dostluk, ilâhî bir nimettir. Kalplerin birbirine yaklaşması ve insanların kardeş gibi birbirleriyle dost olmaları Allah’ın lütfu sayesinde olmuştur.[ii]
Allah, mü’minlerin dostu ve velisidir: “Allah’a sarılın. O, sizin Mevlâ’nızdır. O ne güzel Mevlâ’dır.”[iii] Bu ayetlere istinaden biz mü’minler de Allah’ı anarken bazen de “Yüce Mevla’mız” diyoruz. Bu tabir, en büyük dost ve yardımcı anlamını ifade ediyor.
Fakat Allah’ın bizimle dostluğu, halil düzeyinde değil, velayet düzeyindedir. Yani “Allah mü’minlerin velisidir.” (Bakara 2/257) mealindeki ayette Allah’ın mü’min kullarına olan yakınlığı ve mü’minlerin sahibi ve yardımcısı olduğu ifade edilmektedir.
Mü’minler, birbirinin dostlarıdır ve birbirlerine manen destek olurlar: “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. Onlar birbirlerine iyiliği emreder ve birbirlerini kötülükten alıkorlar. Namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler.”
Allah, dünyada iken gerçek anlamda dost olanlara ahiret gününde şöyle seslenecek: “Benim için birbirini sevenler nerededir? Onları, gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı şu günde gölgelendireceğim.” (Nevevi, Riyazu’s-Salihin, 1/409)
Dostları birbirine bağlayan, gönül bağıdır. Dostluğun derecesi, aradaki sevginin gücü kadardır. Dostluğun dünyevi mükâfatı dayanışma ve mutluluk, uhrevi mükâfatı ise cennettir.
Dostumuz anlamına gelen Mevlana unvanını ziyadesiyle hak eden Mevlana Celaleddin, dostluğun faydasını şu veciz sözleriyle ifade etmiştir: “Aklın varsa bir başka akılla dost ol da işlerini danışarak yap.”, “Gönlü aydın bir kişiye ram olmak, padişahlara taç olmaktan iyidir.”
Dostu vesilesiyle doğru yolu bulmuş ve dostu yüzünden sapıtmış insanların sayısı hiç de az değildir. Bazen şeytan ve şeytana uymuş kimseler, iyileri dostane bir yaklaşımla ve masumane gibi görünen telkinlerle aldatmaya çalışır. Şeytan ve şeytani dostlar birbirleriyle kötülükte yardımlaşırlar, işine gelen hallerde ihanet ederler ve yarı yolda bırakırlar. Bu sebeple bir kişi, dostunun iyi ve güzel işlerde ortağı ve destekçisi ve kötü ve çirkin işlerde rehberi ve uyarıcısıysa gerçek dosttur.
Kötülükte ısrar olmadığı sürece bir kusurundan dolayı dost terk edilmez. “Hatasız dost arayan, dostsuz kalır.” Herkes hayatının bir yerinde önemli hatalar yapmıştır.
Dost, dostunun gönüldaşı, dost çocuklarının amcası, dayısı, halası ve teyzesi, dost eşinin ağabeyi ya da ablası, dost babasının evladıdır. Anne ve babamızın dostları, dolayısıyla bizim de dostlarımızdır. “Ölen babam için ne yapabilirim?” diye soran bir sahabiye Peygamberimiz (s.a.v.), “Babanın hayattaki dostlarını ziyaret et.” (Nevevi, Riyazu’s-Salihin, 1/374) tavsiyesinde bulunmuştur.
Dostlar birbirlerine elbette yardımcı olacaklardır fakat sırf çıkar sağlamak için kurulan dostluklar iyi niyetten uzak olduğu için hiçbir değer ifade etmez ve böylesi dostluklara “menfaat çetesi” demek daha uygun olur. Yürümeyen ve bozulan dostluk ilişkilerini incelerseniz temelinde mutlaka bir çıkar çatışması olduğunu göreceksiniz. O halde dost seçerken dostumuzun imanlı, samimi, ilkeli ve şahsiyetli kimseler olmasına özen göstermeliyiz.
Gerçek dost bulmak zor, kaybetmek kolaydır. Gerçek dost, her türlü fedakârlığa layıktır. Dost arayanlar, önce kendisiyle barışık olmalıdırlar. Kendisiyle barışık olamayanlar başkasına hiç dost olamazlar.
Gerçek dostlara, can yoldaşlarına selam olsun.
[i] Nevevi, Riyazu’s-Salihin, 1/398.
[ii] Bkz: 3/Âl-i İmran, 103.
[iii] 22/Hac, 78; 66/Tahrim, 2.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarKomşu; ev, iş yeri, arazi, köy, şehir, ülke bakımından yakın olan, yan yana veya çok yakın olanların birbirine göre aldıkları addır. Kimlerin komşu sayılıp sayılmayacağı hususundaki tespit örfe bırakı...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Dost dendiğinde, gerçek dost kastedilir. O yüzden gerçek dost diye ifade etmeye gerek duymuyorum. Dost bir tanedir. Gerçeği ya da az gerçeği yoktur.Hayat bazen insana o kadar ağır geliyor ki ne yapaca...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Kitabın adı: Osmanlı Süper BeyinleriYazar: Mazlum AkınResimleyen: Enis TemizelYayınevi: TimaşYayın yeri ve yılı: İstanbul/2021Sayfa sayısı: 144Yaş aralığı: 14+İşlenen konular: Osmanlı Devleti zamanınd...
Yazar: Sait ÖZER
Her gün tanıdıklarımızdan, komşu ve akrabalarımızdan bazen de ailemizden birileri hayata veda etmektedir. Camilerden sabahları yükselen salâ sesleri, yine birilerinin vefatını haber vermektedir. “Nasi...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL