İnsan Hayatında Vaktin Önemi ve Değeri
Allahu Teâlâ, Asr Sûresi’nde şöyle buyurmaktadır: “1. Asra yemin olsun ki 2. İnsan gerçekten ziyan içindedir. 3. Bundan ancak iman edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.”
Yüce Allah, Asr Sûresi’nin birinci âyetinde asra yemin ederek insanın zarar ve ziyan içinde olduğunu belirtmektedir. Âyetteki “asr” kelimesini müfessirler, “ikindi vakti”, “ikindi namazı”, “Hz. Muhammed (s.a.v.)’in yaşadığı devir” ve “mutlak zaman” gibi farklı şekillerde yorumlamışlardır.[1] Bu kelime bütün bu anlamları kapsamakla birlikte “mutlak zaman” anlamı sûrenin muhtevâsına ve verilmek istenen mesaja daha uygundur.[2]
Selef-i sâlihînden bir kişi, bu sûrenin anlamını, pazar yerinde buz satan ve “Sermayesi eriyip biten bu adama acıyın.” diyen bir buz satıcısından öğrendiğini ifade etmiştir. İnsanın zarar içerisinde olmasının anlamı; insana verilen ömür de buz gibi her sâniye eriyip yok olmaktadır. Eğer insan, kendisine Yüce Allah’ın takdir ettiği ömrü, iyi değerlendirmez, yanlış yerlerde tüketirse ziyan eder, zaman israfı yapmış olur. Sonunda da hüsrâna uğrar.[3]
Vaktin insan hayatında önemli bir yeri ve değeri vardır. Çünkü insan, eğitim ve öğrenimini zaman içerisinde yapmaktadır. Zaman içerisinde bilgi ve beceri kazanmakta, mesleğine zaman içerisinde sahip olmaktadır. Zamanı iyi değerlendiren, boş vakitlerinde dâimâ okuma ve araştırma ile meşgul olan ve iyi bir eğitim alarak güzel bir meslek sahibi olan insanlar, hayat boyu başarılı olup yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerini rahat geçirebilirler.
Zamanı iyi değerlendiren fertlerin meydana getirdiği milletlerin ilim ve teknikte ilerlediğini görmekteyiz. Zamanın değerini tam kavramayan ve zamanı iyi değerlendirmeyen milletlerin ilim ve teknikte geri kaldıklarını, hatta tarih sahnesinden silinmeye mahkûm olduklarını görmekteyiz.
Vaktin değerini çok iyi kavrayan Hz. Peygamber (s.a.v.), ümmetini uyararak şöyle buyurmuştur: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bu nimetlerin kadir ve değerini bilmezler. Bunlar; sağlık ve boş vakittir.”[4]
Allah Resulü bu hadîs-i şerifinde insan hayatında önemli yeri olan iki nimete vurgu yapmıştır: Bunlardan birincisi sağlıktır. İnsan sağlığı yerinde olduğu zaman sağlığın kıymetini bilmez. Halbuki sağlık her şeyin başı sayılır. Sağlığı yerinde olmayan insan, dünyevî işlerini tam mânâsıyla yerine getiremediği gibi uhrevî işlerini de yapamaz.
Cihan Padişahı Kanûnî Sultan Süleyman, “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”[5] demek suretiyle sağlığın önemini çok güzel bir şekilde ifade etmiştir. İnsan, sağlığı bozulduğu an sağlığın kıymetini çok iyi anlar.
Hadiste önemine vurgu yapılan ikinci nimet ise vakittir. Vakit de sağlık gibi insan hayatında önemli bir yere sahiptir. Çünkü insan kendisine, ailesine, vatanına ve milletine faydalı her şeyi zamanı iyi kullanmak suretiyle yapabilir. Ancak günümüz insanı vaktini iyi değerlendirmemektedir. Maalesef vakit, israf edilen değerlerin başında gelmektedir.
İnanan insan, Allah’ın kendisine verdiği bütün nimetlerin değerini bilir ve onları kendisine emânet olarak veren Yüce Allah’ın rızâsı dâhilinde kullanır. Zira âhiret gününde insan verilen bütün nimetlerden sorguya çekilecektir. Nitekim bu hakîkati Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle dile getirmiştir: “İnsan, kıyâmet günü şu dört şeyin hesabını vermeden ayağını kıpırdatamaz: Ömrünü nerede geçirdiğinden, ilmi ile amel edip etmediğinden, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından.”[6]
Allah’ın verdiği bütün nimetlerden hesaba çekileceğinin şuurunda olan bir insan, sağ-lığının ve vaktinin değerini bilir ve bunları faydalı şeyler yapmakta kullanır. Sağlığını ve vaktini boş ve faydasız işler yaparak geçirmez.
Yine Allah Rasûlü başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Beş şey gelmeden önce şu beş şeyin değerini, kıymetini iyi biliniz: İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin, hastalık gelmeden önce sağlığın, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, meşgûliyet gelmeden önce boş vaktin, ölüm gelmeden önce hayatın kıymetini biliniz.”[7]
Hz. Peygamber (s.a.v.), bu hadîs-i şerifinde beş şey gelmeden önce beş şeyin değerinin bilinip bunların iyi kullanılması hususunda dikkatleri çekmektedir. Çünkü bunlar elden çıktıktan sonra geri döndürmek çok zordur. Dördüncü sırada da insanın meşgûliyet gelmeden önce boş vaktinin değerini, kıymetini bilmesi ve o vakti iyi değerlendirmesi istenmektedir. Çünkü insan, vakti faydalı şeyler yaparak kendi lehinde kullanmazsa geçen vakit aleyhine işleyecektir.
Nitekim İmam Şâfiî, “Vakit keskin bir kılıç gibidir; Sen onu kesmezsen o seni keser.” diyerek insanın faydalı şeyler yaparak vakti lehine çevirmesi gerektiğine işaret etmektedir.[8]
Merhum millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy da:
Geçen geçmiştir artık; ân-ı müstakbelse müphemdir;
Hayâtından nasîbin: Bir şu geçmek isteyen demdir.
Evet, mâzîye ric’at eylemek bir kerre imkânsız;
Ümîdin sonra istikbâl için sağlam mı? Pek cansız!
Bu günlük iş bugün lâzım yapılmak, yoksa ferdâya[9]
Bırakmışsan… O ferdâlar olur peyveste[10] ukbâya![11]
beyitleriyle içinde bulunduğumuz vakti iyi değerlendirip bu günün işini yarına bırakmamak gerektiğine vurgu yapmaktadır.
Şu hususu aslâ unutmamalıyız ki, kaybedilen birçok şeyin telâfisi yapılabilir. Meselâ kaybedilen servet tekrar çalışılarak kazanılabilir, ancak boşa geçirilen vakit ve asıl gayesi dışında harcanan ömür sermayesi aslâ geri getirilemez. Nitekim şu atasözleri vaktin önemini çok güzel bir şekilde ifade etmektedir:
“Vakit nakittir.”, “Bu günün işini yarına bırakma.”, “Vakitlerle yakutlar satın alınabilir ama yakutlarla vakitler satın alınamaz.”, “Boşa harcadığın bir dakika, ömründen çaldığın bin dakikadır.”, “Ahmaklar vakti nasıl öldüreceğini, akıllılar ise nasıl kazanacağını düşünür.”
Netice olarak diyebiliriz ki, Yüce Allah Asr Sûresi’nin başında zamana yemin ederek onun insan hayatındaki yerine ve önemine dikkatleri çekmektedir. Ömür sermayesini faydasız şeylerle; inkâr ve günahlarla, hak ve hakîkatten uzak bir şekilde tüketen ve böylece vakti israf edenlerin sonu hüsrân olacaktır. Dünya ve âhirette kurtuluşa erenler, vaktin kıymetini bilip sâlih ameller işleyerek, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenler olacaktır.
* NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslâm Bilimleri Bölüm Başkanı. msoysaldi@gmail.com
[1] Râzî, Mefâtihu’l-gayb, (Beyrut: Dâru’l-fikr, 1401/1981), 32/84-86.
[2] Taberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur'ân, (Kahire, Dâru hicr, 1422/2001), 24/612.
[3] Mehmet Soysaldı, Asr Suresi Işığında İnsanlığın Kurtuluş İlkeleri, (Ankara: Manas Yay., 2019), 34.
[4] Buhârî, Rikâk, 1; Tirmizî, Zühd, 1; İbn Mâce, Zühd, 15.
[5] Muhibbî, Dîvân-ı Muhibbî, (İstanbul: Osmaniye Matbaası, 1925), 212.
[6] Tirmizî, Kıyâmet, 1.
[7] Buhârî, Rikak, 3; Tirmizî, Zühd, 25; Beyhakî, Şuabu’l-îmân, No. 9575.
[8] Soysaldı, İnsanlığın Kurtuluş İlkeleri, 29.
[9] Yarın, yarınki gün, ertesi gün.
[10] Her zaman, dâimâ.
[11] Mehmet Akif Ersoy, Safahât, Haz. M. Ertuğrul Düzdağ, (İstanbul: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., 1987), 130.
Mehmet SOYSALDI
YazarYüce Allah Yâsin Sûresi 68. âyette şöyle buyurmaktadır:﴿وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ أَفَلَا يَعْقِلُونَ﴾"Biz, kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (yaşl...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Allahu Teâlâ, Enfâl Sûresi 22. âyette şöyle buyurmaktadır:“Şüphesiz ki, Allah katında canlıların en şerlisi, ilâhî gerçekleri düşünüp anlamayan o sağırlar ve dilsizlerdir.”[1]Bu âyet-i kerimede Yüce A...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Yüce Allah Furkan Sûresi 77. âyette şöyle buyurmaktadır:"(Rasûl’üm!) De ki; ‘(Kulluk ve) duânız olmasa, Rabb’im size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Size Rasûl'ün bildirdiklerini) kesinkes yalan...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Yüce Allah, Hûd Sûresi 112. âyette şöyle buyurmaktadır: “Seninle beraber tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir....
Yazar: Mehmet SOYSALDI