Sevgi Dolu Evler
S(ev)gi evde başlar.
S(ev)gi…
S(ev)…
Ev…
Hepsi sevginin içinde barınan sözcükler…
Ve en çok da ev ile özdeşleştirdiğim sözcüktür s(ev)gi…
Bir eylemse sevgi; yüreğin, bedenin en çok huzur bulduğu idiyse en önce evde yerleşmeliydi. Toplumun hücresi olan ailede. Ve kalp evine yerleşmesi için sevginin en uygun zemindi ev. Ve yerleştikçe yol verecekti nice güzelliklere.
Sevgi varsa o evde; anne mutludur, çocuklar, baba… Gelen, giden, oturan, kalkan. Eşyalar, pişen, taşan her şey ama her şey!
Evde bir gönülde başlayan sevgi hareketi, tüm yüreklere sirayet eder. Bilhassa mutlu, sevgi dolu bir anne bunun kaynağıdır.
Ekmek soğan zevk verir. Çay eşliğinde bir sohbet ve gülücükler. Şakalar. Dertleşmeler…
Rabb’inden bahsediş. Ona yönelişle sonsuz bir rahatlama…
Bunlar sevgi dolu bir evden izlerdir.
Göç etmek, hastalanmak, sitem, ağıt bile farklıdır sevgi sinmiş evlerde. Birer birer iner dert tuğlası…
Sevgiyi bilen, sevmenin beklentisiz vermek olduğunu öğrenen ruhlar, karşılığında hiç farkında olmadan dünya servetlerini satın almışlardır. Bunu eksiklik olarak görenler ise, koşulsuz sevenlerin gözlerindeki ışıltıya gıpta eder duruma gelebileceklerdir.
“Nasıl bu kadar mutlu olabiliyorsunuz, nasıl bu kadar gülümseyebiliyorsunuz? Hiç derdiniz yok galiba, çevreniz/aileniz çok mu hoşgörülü?” soruları sizin en çok karşılaştığınız sorular olacaktır hayat minvalinde.
Siz sadece “Seviyorum!” deseniz bile yalın kalacaktır onların ben merkezli dünyasında bu minicik ama dopdolu sözcüğünüz. Beklentisiz severek o üstün ruha erişmek biraz özveri gerektirecekti çünkü. Bu, evde/ailede başlayacak bir öğretidir.
Kuşlar severken gökyüzünü beklentisiz uçardı. Çiçekler toprakta beklentisiz açardı. Her yavrucak bir tohumsa ailede, beklentisiz ve sonsuz bir sevgiyle büyümeli ve bunu öğrenip içselleştirmeli idi ki bencillik devranında yok olan nice değerler asli varlığına kavuşsundu. Dönüp bakalım şimdi evlerimize. Ailemizi sevgiden mahrum bırakarak yaptığımız her işin soyu kesiktir aslında. Onlar büyüyorlar! Yavrular… Ve uçmaları çok uzun sürmeyecek kadar hızlı büyüyorlar.
“Biz kaçanı kovalamalıyız.” derim hep. Burada da diyorum: Onlarla dolu dolu geçirilecek, sevginin içselleştirildiği kısa fakat önemli dakikalar mutlaka vardır.
Şimdi bahanelere sığınmadan, bir sevgi hareketi fedakârlığı için elimizdekileri bırakıp her gün birlikte onlara sevgi dolu dakikalar yaşatalım. Onlar büyüdüklerinde bizim onlara bıraktıklarımızdan daha güzel imar edeceklerdir dünyayı: Sevgi donanımı ile. Buna inanalım. Bir sevgi hareketi önce evlerde dalga dalga yürüsün. Mahallemde, köyümde, şehrinde, şehrimde, ülkemde, dünyada…
Hele de şu çağda dijital çoklukların yalnızlık oluşturduğu zamanlarda nasıl da ihtiyacımız var sevgiye ve içten muhabbete. Bu harekete tabi olanlar, unuttuklarına yeniden eğilerek bakmalıdır. Sevgi dolu evlerle yeniden dirilişler sunmak ne güzel olur, bahar bereketiyle nice tohumlar atılır evlerde de ve bu tohum en başta sevgidir. Sevmek için önce berrak bir yürek gerek. D’olduğu yer ise şüphesiz ilk önce ev… Kalbin k’alabildiğince sev… Sonuna kadar sevgiyle kalınız.
Nilüfer Z. AKTAŞ
YazarLale derLal'e'derMevsim ondanRenk ondanBaharın sunduğu renklerin insana hissettirdiği huzur, ömre sunulan nadide zamanlardır. Sarı laleler, beyaz papatyalar, kırmızı güller gönül bahçemizde de yankı b...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
İstanbul’a özdeş insan yetiştirme şiarı olmuştur hep gönlümde, İstanbul ruhuyla…Masmavi denizinden alacağımız renkle; derya gönüllü derin, bir o kadar asil.Güneşinin doğuşu batışındaki ihtişamı gibi ı...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Günümüz anne babalarının çocuk eğitimi konusunda yeteri kadar akademik bilgi sahibi olmalarına rağmen hâl eğitiminde yetersiz oldukları görülmektedir. Çünkü aileler çekirdek olunca anne babalarda çocu...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Yıllar önceki gibi, yine size mektup yazmanın derin heyecanı ve mutluluğu içindeyim. Yazdıkça size, mevsim yaza dönüyor. Kelimelerim gül bahçelerime zıplıyor. Gönül duvarlarıma tırmanıyor sevgi dolu n...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ