Halide Edip’in Hatırası
İstanbul’un Üsküdar semtindeki Özbekler Tekkesi kanalıyla Anadolu’ya geçen Halide Edip, Şeyh Ata Efendi ve tekkesinin, Milli Mücadele’deki hizmetleri hakkında şu heyecan verici hatırasını naklediyor:
Kemalettin Sami ile Anadolu’ya kaçmak meselesini konuştum. Şayet, ihtiyaç olursa, ilk sığınılacak yer Özbekler Tekkesi’ydi. Oraya kabul edilmek için parola şuydu:
- Beni İsa yolladı...
Sonunda, en yüksekte olan tekkeye vardık. Kapının önüne gelince, ipi çekip çıngırağı çaldık. Yukarıdan biri seslendi:
- Kim o?
- Bizi İsa yolladı.
Bizi, bir derviş karşıladı. Elindeki feneri indirerek yüzümüze baktı.
Bu, çocuklarımın adını koymuş olan ihtiyar şeyhin damadı Kahraman’dı. Merdivenlerden çıkarken şeyhin damadı diyordu ki;
- Sizi salıdan beri bekliyoruz. Dün adeta yakalanmış olduğunuzu düşündük.
Bu arada Şeyh Ata da koşarak geldi, bizi karşıladı.
Orada, Anadolu’ya gitmek isteyen dört tane daha milletvekili vardı.
Şeyh, bizi Boğaziçi’nin parlak manzarasına bakan bir odasına götürdü. Hemen hareket etmemiz gerektiğini söylüyordu.
Celalettin Arif bir gün önce, Albay İsmet Bey de iki gün önce birkaç subayla birlikte hareket etmişti.
Halide Edip, Anadolu’ya geçerken Özbekler Tekkesi’nde yaşadığı unutulmaz anları heyecanla anlatmayı şöyle sürdürüyor:
Kocam Dr. Adnan’ı, Anadolu’ya geçirdikten sonra, ertesi gün yine İstanbul’a giderek birkaç kişiyi daha beraberimize almaya karar verdim. Şeyh, bizim adımızı kadınlardan sakladı. Yalnız Kahraman’la şeyhin küçük kardeşi Şemsettin biliyordu.
Aynı gün, bütün şehirde İngilizce ve Türkçe olarak, Anadolu’daki bağımsızlık mücadelesine yardım edenin ölüm cezasına çarptırılacağını ilân eden afişler asılmıştı. İstasyonda bu afişlerin birinde ölüm kelimesinin koskoca harflerle yazılmış olduğunu gördüm. Eğer sırf bize yardım edecekler ölümle korkutuluyorsa acaba bizlere ne ceza vereceklerdi?
Şeyhin odasında Adnan’la bana yer yatağı serdiler. Ben, İstanbul’da bir gece daha kalmak tehlikesini göze alıyordum. Çünkü bir yandan her türlü ihtimale karşı çocuklarım için bir şeyler yapmak zorundaydım. Fakat bir saat için bile güven içinde olmadığımızı biliyordum.
Dr. Adnan’ı yatırdıktan sonra ben o gece uyumadım, bekledim. En küçük tehlike işaretine karşı tekkenin arkasındaki kapıdan çıkıp geniş ve ıssız arsadan kaçmaya karar vermiştik.
Pencerede oturmuş, uzaktaki ışıkları ve Sultantepe’nin karanlık evlerini, aynı zamanda tekkeye çıkan dar ve küçük yokuşu gözden geçiriyordum
İsmail ÇOLAK
YazarSevgili çocuk dostlarım;Hafize Teyze bugün, köyün çocuklarıyla birlikte hepimizi ormana götürdü. Bir gün önceden de börek ve pastalar yapıp piknik sepetlerine koydu. Ömer’le Zeliş yaşları küçük olanla...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Köyde, erkeklerin bile kalmadığı zor ve kara günler yaşanıyordu.Bir gün Balıkesir’in İvrindi Köyü’ne bir grup subay ve asker, cepheye yine asker toplamaya gelmişti.Köylüleri, muhtar kanalıyla meydana ...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Osmanlı eğitim hayatında, mektebe yeni gelecek çocuklar için Bismillâh ile ilk okuma anlamına gelen “Bed-i Besmele” ve “Âmin Alayları” tertiplemek yüzyıllarca devam eden kadim bir gelenekti. Tahsil ve...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Sultan II. Mahmud’un, kızları içerisinde en uzun ömürlü olanıdır. 23 Mayıs 1826’da II. Mahmud’un ikbâli Zer-nigâr Hanım’dan dünyaya gelmiştir. “Doğruluğu gösteren” anlamına gelen ismini, babası II. Ma...
Yazar: İsmail ÇOLAK