Batı Cephesinin Sarıklı Mücahitleri
Müderris Gözlüklü Hafız Ali Efendi, İzmir’in işgali sırasında, bir taraftan Faik Paşa Medresesi’nde talebe okuturken, bir taraftan da Eşrefpaşa semtinde gönüllü bir askeri birlik oluşturmuştu. Bu kuvvetlerle, Yunan çetelerine karşı başarılı mücadeleler verdi. Üzerinde cübbesi, sarığı; elinde tespihi ve silahı olduğu halde, inanılmaz kahramanlılar gösterdi. Örnek bir cihat sergiledi.
Bununla da kalmadı; Yunanlılarla çarpışan birçok Kuvayı Millîye askerinin ailesine baktı. Kara gün dostu olarak geçimlerini sağladı. Hastalıklarını tedavi ettirdi. Her türlü işlerini ve ihtiyaçlarını gördü. Cansiperane hizmet ve gayretleri, Millî Mücadele zaferle sonuçlanıncaya kadar sürdü.
***
Hoca Şükrü Efendi, Burhaniye’de talebe okutuyor, halkı irşat etmekle uğraşıyordu. Vatanın işgal tehlikesine maruz kaldığını görünce, diğer müderrisler ve din adamları gibi o da eline silahını aldı. Ayvalık camilerinde halkı gayrete getiren, ağlatıp coşturan heyecanlı vaazlar verdi. Halktan topladığı askerlerle beraber, onların başında cepheye gitti.
Yunan işgaline karşı ilk defa Ayvalık Cephesi’nde elde edilen başarıda, bu hocaefendinin katkısı da çok büyüktü. İhtiyarlığına rağmen, düşman birliklerinin içine kadar korkusuzca saldırdı. Emrindeki kuvvetleri büyük bir enerji ve çeviklikle idare etti. Etrafındaki askerleri coşturdu, savaşma azimlerini kamçıladı.
Şükrü Hoca, bu tehlikeli hücumlardan birinde, ne yazık ki esir düştü. Yunan çeteleri, yaşlı hocaya aklın ve vicdanın kaldıramayacağı ölçülerde, zulüm ve işkencelerde bulundular. Yapılan barbarlık ve hakaretlere daha fazla dayanamadı. Hapis tutulduğu zindanda, felç geçirerek şehit oldu.
***
Millî Mücadele tarihine adını şeref ve iftiharla yazdıran bir başka müderris de Hacı Hilmi Efendi’dir. Manisa’da müderrislik yapan Hilmi Efendi, Millî Mücadele lehinde heyecanlı vaazlar veriyordu. Bu maksatla, Ege’deki tüm şehir ve kasabaları dolaştı. Vaazları, halkta büyük bir heyecan ve coşkunluk meydana getiriyordu. Millî Mücadele’ye destek ve katılımları artırıyordu.
Zamanı geldiğinde, o da cephenin yolunu tuttu ve Yunan işgalcilerine karşı göğüs göğse savaştı. Ne var ki, katıldığı bir çarpışmada esir düştü ve Atina’ya götürüldü. Esir kampındayken, Yunan yetkililere ateşli bir konuşma yaptı. Kendisine yapılan zulümleri bütün açıklığıyla anlattı. Konuşmasından etkilenen ve sergilenen muameleden utanan Yunan idarecileri, hem kendisini hem de birçok Müslüman tutukluyu serbest bıraktılar.
Hilmi Efendi, esirlikten kurtulur kurtulmaz tekrar Manisa’ya döndü. Millî Mücadele’ye kaldığı yerden devam etti. Hizmet ve faaliyetleri, zafer kazanılıncaya kadar kesintisiz şekilde sürdü.
İsmail ÇOLAK
Yazar1870’lerden itibaren Avrupa ve Amerika’da, sözde ‘uygar’ insanları eğlendirmek amacıyla fuarlar ve hayvanat bahçeleri gibi yerlerde kolonilerden getirilen farklı renkten ve ırktan insanlar teşhîr edil...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Kaymakam İbrahim Ethem (Akıncı), Osmanlı Devleti’nin iskân politikası çerçevesinde Rumeli’ye yerleştirilmiş asker ve çiftçi kökenli “Tüfenkçizade” lakabıyla anılan bir ailenin çocuğudur. 1 Mart 1889’d...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Sevgili çocuklar;Etrafımızı saran karanlıktan bizi aydınlığa çıkaran, yol gösteren ve beynimizi işler vaziyette tutan nedir? Elbette kitaplar… “Peki, kitaplar insanların duygu ve düşüncelerini d...
Yazar: Sırrı ER
Kitabın adı: Battanî ve 736 Yaşındaki KralYazar: Didem DemirelResimleyen: Sıddıka TasaYayınevi: Timaş ÇocukYayın yeri ve yılı: İstanbul/2018Sayfa sayısı: 48Yaş aralığı: 8+İşlenen konular: güneş takvim...
Yazar: Sait ÖZER