Hayırda ve Yardımda Sınır Tanımayan Hulûsi Efendi Vakfı
Arapça kökenli olan “vakıf” kelimesi “durmak, durdurmak, alıkoymak” anlamlarına gelmektedir. “Bir hizmetin gelecekte de yapılması, sürüp gitmesi için, belirli şartlarla ve resmî bir işlemle bırakılan gelir, para ya da mülk” demektir vakıf. Çoğulu evkâftır.
Bırakılan bu para ve mülkün vakfedildiğini belirten belgeye “vakfiye” ismi de verilir. Vakıf kuranlar da “vâkıf” diye adlandırılır. Vakfın hizmetleri için bağışlanmış gelir getiren han, bağ, bahçe gibi gayrimenkule de “akar” denir. Öte yandan vakıf bir parayı, malı yahut menfaati Allah’ın mülkü olarak Allah rızâsı için insan ve bütün canlıların hizmet ve menfaatine sonsuza kadar adamak ve bağışlamaktır. Vakfın hizmet amacının ve şartlarının yazılı olduğu belge “vakıf senedi” olarak nitelendirilir.
Geçmişten bugüne kadar vakıflar Türk-İslâm kültüründe ve medeniyetinde çok önemli vazifeler ifa etmişlerdir. Devletin yetmediği ve yetişemediği işlere onlar gönüllü olarak yetişmişlerdir. Bu hususta devletin en büyük yardımcısı olmuşlardır. Görevleri bakımından kendi içlerinde çeşitlere ayrılan vakıflar, milletin her daim gönül teline dokunmuşlardır.
İslâm tarihinde çok önemli bir yere sahip olan vakıfların kökeni çok eskilere dayanır; tâ ki 8. yüzyıldan bugüne kadar. Bilinen en eski vakıf, yeryüzündeki ilk mabet olan Kâbe’dir. Geçmişteki birçok maddî ve mânevî değer, vakıflar yoluyla günümüze gelmiştir.
Peygamberimiz ve birçok öncü şahsiyet, bir hayır yarışı olan vakıfların kuruluşuna öncülük etmişlerdir. Osmanlıya gelince vakıf müessesesi daha bir önem kazanmıştır. Osmanlılar birçok vakfın kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Bunlar arasında padişahları, padişah eşlerini, annelerini, kızlarını, erkek çocuklarını, gelinlerini sayabiliriz. Bunlara sadrazamları, vezirleri, paşaları, şeyhülislamları, müderrisleri ve diğer devlet memurlarını ekleyebiliriz.
Osmanlı Devleti vakıfların güç ve aktivite bakımından zirveye çıktığı güçlü bir ülkedir. Osmanlı’da devletini idare edenler vakıf medeniyetinin önünü açmış, her zaman vakıflara gönülden destek olmuşlardır. Aslında bu yapılanma onların işine gelmiştir. Zira sosyal, kültürel ve dinî sahalarda vazife yapan vakıflar birçok hizmete de omuz vermiştir.
Devlet-millet kenetlenmesinin önemli örneklerinden olan ve yardımlaşmanın üst düzeyde olduğu vakıflar Selçuklulardan Osmanlılara kadar çok kıymetli işlere imza atmış dinî, hukûkî ve sosyal müesseselerdir. Bu kurumlar hayatı kolaylaştırmaya çalışmışlardır.
“Ey oğul, insanı yaşat ki devlet yaşasın!” diyen Şeyh Edebali’nin yolundan giden ve insan merkezli bir medeniyet inşâ eden Osmanlı Devleti, vakıflara çok büyük bir ehemmiyet vermiştir. Onları her zaman korumuş ve güçlü olmaları için destek vererek önlerini açmıştır.
Tarihî süreç içerisinde insanlardan hayvanlara kadar birçok canlıya gönüllü hizmet eden vakıflar sevgi, dayanışma ve merhamet kurumlarıdır. Tarihteki gurur kaynağımız olan bu vakıflar bazı insanların aklının ucundan geçemeyecek kadar ince ve hassas olan meselelere el atmışlardır.
Üstelik bunları yaparken hiçbir şahsî beklentileri de olmamıştır. Sadece Allah rızâsını ve insanlığa hizmetin verdiği hazzı esas almışlardır. Osmanlı bu konuda tartışmasız bir/incidir. Osmanlı’nın özel ve tüzel kişiliklerde kurduğu aşağıdaki enteresan vakıflar bu hususta bize fikir verebilir:
“Hastalara Evinde Bakma Vakfı, Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı, Kadın Sığınma Evi Vakfı, Yoksul Mahkûmlara Harçlık Verme Vakfı, Leylekleri Koruma Vakfı, Şehit ve Sahâbe Türbelerini Tamir Etme Vakfı, Dara Düşenlerin Vergisini Ödeme Vakfı, Güvercinhane Yaptırma Vakfı, İflas Eden Tüccarlara Yardım Vakfı, Hayvanlara Mer’a Açma Vakfı, Yaz Günlerinde Soğuk Su Dağıtma Vakfı, Şehir Estetiğini Koruma Vakfı, Sıcak Pide Dağıtma Vakfı, Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı, Çocukları Sünnet Ettirme Vakfı, Muhtaçlara Aşevi Vakfı, Köleleri Evlendirme Vakfı, Helâlleşme Vakfı...vb.”
Hayır Yapanla Hayır Yapılan Arasında Bir Şefkat Köprüsü: Hulûsi Efendi Vakfı
Vakıflar dünyevî ve uhrevî alanlarda hizmet veren çok önemli kurumlardır. Bizim medeniyetimiz vakıf kültürü üzerine inşâ edilmiştir. Geçmişten günümüze kadar birçok alanda hizmet veren vakıflar kurulmuştur. Bu vakıflardan biri de Hulûsi Efendi Vakfı’dır.
Hayır yapanla hayır yapılan kişi ve kurumlar arasında bir köprü vazifesi gören Hulûsi Efendi Vakfı günümüzde çok önemli işler yapan müstesnâ bir vakıftır. “Her Canlıya Hizmet İçin” parolasıyla hayır yolculuğuna çıkan Hulûsi Efendi Vakfı, 1986 senesinde, Osman Hulûsi Ateş Efendi tarafından kurulmuştur.
Hulûsi Efendi Vakfı resmî olarak, Darende Noterliğince düzenlenen 18 Şubat 1986 günü ve 449 yevmiye no.lu senetle kurulmuş, Darende Asliye Hukuk Hâkimliğinin 13 Mart 1986 gün ve Esas No: 1986/33 Karar No: 1986/109 sayılı kararı ile Vakıf Senedinin tesciline karar verilmiştir.
Vakıf kuruluşu, Vakıflar Genel Müdürlüğünce Resmi Gazete’nin 31.12.1986 gün ve 19328 sayılı nüshasının 63. sayfasında ilân edilmiştir. Hulûsi Efendi Vakfı’nın kurucusu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin 1990 yılında vefatından sonra söz konusu vakfın Mütevelli Heyeti Başkanlığı’nı, Osman Hulûsi Efendi’nin mahdûmu ve halefi Hamid Hamidettin Ateş Efendi yürütmektedir.
Hulûsi Efendi Vakfı, kuruluş tarihi olan 1986 yılından bugüne kadar geçen 37 senelik zaman içerisinde birçok hayırlı hizmete öncülük etmiştir. Vakfın hizmetlerini “eğitim faaliyetleri, sosyal faaliyetler, restorasyon faaliyetleri, kültürel faaliyetler, çevre düzenlemesi çalışmaları ve sağlık faaliyetleri” diye sıralayabiliriz.
Eğitime çok önem veren bu güzîde vakıf, kurulduğu günden bugüne değin çeşitli düzeylerde öğrenim gören binlerce öğrenciye eğitim, öğretim ve barınma bursları temin etmiştir. Bu yardımlar sadece yurt içindeki öğrencilere değil, yurtdışından gelip de Türkiye’de öğrenim gören yabancılara da yapılmıştır. Böylelikle maddî yönden okumaya yeterli imkânı olmayanlar desteklenmiştir.
Hulûsi Efendi Vakfı’nın sosyal faaliyetleri de uzun yıllardan beri devam etmektedir. Bunların başında gıda yardımları gelmektedir. Yıl içerisinde ve özellikle de Ramazan ayında toplanan yardımlarla, içerisinde bir ailenin bir aylık ihtiyaçlarının bulunduğu gıda paketleri hazırlanmakta ve temsilcilikler vasıtası ile ihtiyaç sahibi ailelere dağıtımları yapılmaktadır.
Bu yardımlar yurtdışındaki Müslümanlara da ulaştırılmaya çalışılmaktadır. Öte yandan yıl içerisinde ve özellikle Kurban Bayramlarında vakfa bağışlanan kurbanlar; Türkiye genelinde temsilciliklerin bulunduğu noktalarda kesimleri yapılarak ihtiyaç sahibi ailelere verilmektedir.
Bunun yanında, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” hadisi gereğince yardıma muhtaç ailelere, yıl boyunca sıcak yemek yardımları da yapılmaktadır. Bu ailelerin evlerine kadar götürülen yardımlar, Ramazan ayında iftar yemeği olarak ikram edilmektedir.
Hayırda ve Yardımda Sınır Tanımayan Hulûsi Efendi Vakfı
Hayırda ve yardımda sınır tanımayan Hulûsi Efendi Vakfı, ihtiyaç sahiplerine giyecek yardımı da yapmaktadır. Bunun yanında Ramazan ayında, başta Darende olmak üzere; temsilciliklerin bulunduğu noktalarda kurulan “Hulûsi Efendi İftar Sofraları”nda binlerce kişiye iftar yemeği ikram edilmekte, Ramazan ayının sevinci ve neşesi hep birlikte yaşanmaktadır.
Somuncu Baba’nın hayatında kendi elleriyle yapıp dağıttığı somun ekmeklerinin günümüzde yaşatılması ve o kültürün bugün de devam edebilmesi için “Somuncu Baba” adına yıl boyunca Hulûsi Efendi Vakfı tarafından, başta Darende olmak üzere, temsilciliklerin bulunduğu merkezlerde “Somuncu Baba Sebil Ekmeği” dağıtımı da gerçekleştirilmektedir. Yine kadim geleneklerimizi yaşama ve yaşatma adına her yıl Muharrem ayında Aşure Günü münasebetiyle binlerce kişiye aşure ikramı yapılmaktadır.
Hulûsi Efendi Vakfı’nın bugüne kadar yaptığı kalıcı çalışmalardan biri de restorasyon çalışmalarıdır. Bu çalışmalarla birçok tarihî eser kurtarılmıştır. Vakfın en önemli restorasyon çalışması Somuncu Baba Camii ve Külliyesi’nin restorasyonudur.
Restorasyon öncesinde yıkılmaya yüz tutan bu önemli mekân titiz bir çalışmayla yıkılmaktan kurtarılarak yarınlara taşınmıştır. Bu tarihî mekân Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi tarafından çeşitli dönemlerde yapılan çalışmalarla restore edilmiştir. Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin vefatından sonra 1990’lı yıllarda yapılan çalışmalarla türbe ve çevresi genişletilmiş, mekâna bir külliye hüviyeti kazandırılmıştır.
Yapımına 2009 yılında başlanan ve 15 Haziran 2013 tarihinde açılışı yapılan Yeni Cami ile birlikte Külliye bugünkü hâlini almıştır. Öte yandan değişik mimarî tarzı ile dikkat çeken, “Abdurrahman Erzincanî Camii ve Külliyesi”, Darende’ye bağlı Balaban kasabasında inşâ edilmiştir.
Külliyeye ek olarak üç katlı bir Yatılı Kız Kur’an Kursu da yapılmış ve Darende Müftülüğü’ne verilmiştir. Yine tâbiînden Seyyid Abdurrahman Gazi (k.s.)’nin kabirlerinin bulunduğu “Abdurrahman Gazi Camii ve Külliyesi” yıkılmaya yüz tutmuş bir vaziyetteyken Hulûsi Efendi Vakfı tarafından restorasyon çalışması başlatılarak, modern mimarî tasarımla ve tamamen taş işçiliğiyle yeniden inşâ edilmiştir.
Öte yandan Hasan Gazi’nin türbesi, bakımsız ve yıkılmaya terk edilmiş durumdayken, Hulûsi Efendi Vakfı tarafından restorasyon çalışmaları yapılmış, “Hasan Gazi Türbesi Şehitliği” olarak yeniden tanzim edilmiştir. Yine Darende’nin Zaviye Mahallesi’nde bulunan, “Ulu Camii” kendi hâline terk edilmişken, bu güzîde vakıf marifetiyle iç mimarîsi ve bahçe düzenlemeleri yapılarak hizmete açılmıştır.
Bunun yanında Somuncu Baba Külliyesi bünyesi içerisinde klasik Selçuklu mimarîsi tarzında Hamidiye Çarşısı inşâ edilmiştir. Hamidiye Çarşısı’nda Nasihat Yayınları Satış Merkezi, hediyelik eşya, gümüş, yöresel ürünler, market ve el emeği çeyizlik ürünlerin satış standları da bulunmaktadır.
Bu arada Şeyh Hamîd-i Velî Camii ve Türbesi civarında bulunan ve Somuncu Baba’nın hayatta olduğu dönemlerden beri var olan Balıklı Kuyular turistik değer taşıyan yerlerdendir. Hulûsi Efendi Vakfı’nın kurucusu Osman Hulûsi Efendi (k.s.) döneminde başlatılan çalışmalarla inşâ edilen Balıklı Havuz, vakıf tarafından restore edilerek günümüzde Külliye ziyaretçilerinin hizmetine sunulmuştur.
Hulûsi Efendi Vakfı hizmette sınır tanımayan gönüllü bir kuruluştur. Mülkiyeti Hulûsi Efendi Vakfı’na ait olan ve Tohma Kanyonu içerisinde kayalıklardan çıkan, yılın dört mevsimi 22 derece sıcaklığa sahip doğal bir su kaynağının beslediği açık hava yüzme havuzu olarak kullanılan “Kudret Havuzu” vakıf tarafından yapılan çalışmalarla modern bir yüzme havuzu kompleksi hâline getirilmiştir.
Bunlarla birlikte Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile ortaklaşa yapılan çalışmalarla Yusuf Paşa Bedesteni, Sadrazam Mehmet Paşa Kütüphanesi ve Kabri, Yalnız Minareler, Zengibar Kale Kapısı gibi tarihî eserler de restore edilmiştir.
Hakk’a ve Hakikate Yaslanan “Halka Hizmet Hakk’a Hizmettir.” Düsturu
Hulûsi Efendi Vakfı’nın geçmişten günümüze kadar başarıyla gerçekleştirdiği kültürel faaliyetleri de çok önemlidir. Bunların başında her yıl gerçekleştirilen sempozyumlar gelmektedir. Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Sempozyumlarının ilki 1991 yılında Darende’de gerçekleştirilmiştir.
Her yıl farklı şehirlerde yapılan bu sempozyumlar 2012 yılında “uluslararası” bir kimliğe kavuşmuştur. Yine vakıf tarafından Hulûsi Efendi’nin vefat yıldönümü olan haziran ayında çeşitli kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. Bu arada hemen her yıl Darende dışındaki il ve ilçe merkezlerinde Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Panelleri düzenlenmektedir.
Vakıf öncülüğünde Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî’den şiirler¸ hatıralar ve şerhlerin yer aldığı “Dîvân Okuma Programları” gerçekleştirilmektedir. Vakfın oluşturduğu “Özel Darende Somuncu Baba ve Hulusi Efendii Müzesi ” de Türkiye genelinde en fazla ziyâret edilen dördüncü müze olma özelliğini taşımaktadır.
Vakıfça 2000 yılında açılışı yapılan “Somuncu Baba Araştırma ve Kültür Merkezi ve Kütüphanesi” açıldığı tarihten itibaren, akademisyen, yükseköğrenim, orta ve ilköğretim seviyesindeki okuyuculara hizmet vermeye devam etmektedir. Öğrenciler burada sıcak bir ortamda kitaplara ulaşabilmektedir.
Hulûsi Efendi Vakfı’nın hizmet alanlarından biri de sağlıktır. Vakıf, fakir hastaların tedavilerinde kullanılmak üzere devlete ait sağlık kurumlarına araç, gereç ve malzeme temin etmektedir. Ayrıca yardıma muhtaç birçok ailenin sağlık masrafları da vakıf tarafından karşılanmaktadır. Öte yandan vakfın kurucusu Osman Hulûsi Efendi’nin hayalini kurduğu hastane 2006 yılı içerisinde “Darende Hulûsi Efendi Devlet Hastanesi” adıyla devlet tarafından hizmete sokulmuştur. Böylece Hulûsi Efendi’ye duyulan vefâ tescil edilmiştir.
Hulûsi Efendi Vakfı’nın Hanımlar Komisyonu’nun genel adı “Şefkat Gülleri”dir. Vakıf hizmetlerine destek vermek amacıyla yıl içerisinde el emeği göz nuru ile hazırlanan ürünler kermesler (hayır çarşısı) açılarak satılmaktadır. Bu satışlardan elde edilen gelirler ihtiyaç sahiplerine sosyal yardım ve öğrencilere burs olarak kullanılmaktadır. Bu sayede âcil ihtiyaç sahiplerinin mağduriyetleri giderilmekte, hayırda yarışmanın en güzel örneği verilmektedir.
Hulûsi Efendi Vakfı’nın çevre hizmetleri ve çevre duyarlılığı ileri boyuttadır. Darende başta olmak üzere, vakfın temsilciliklerinin bulunduğu illerde Orman Bakanlığı ile yapılan görüşmeler sonucu gönüllü insanların önderliğinde fidan dikimleri yapılmakta, “Hulûsi Efendi Hatıra Ormanları” oluşturulmaktadır.
Öte yandan cami, hastane, yol, çarşı, okul ve mesire alanı gibi yerlerde Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi adına yapılan çeşmeler sebil olarak bütün insanlığa hizmet etmektedir. “Her canlıya hizmet için” parolasıyla yola çıkan Hulûsi Efendi Vakfı âtıl durumda bulunan arazileri mesire yerleri ve parklara dönüştürerek, halkın ailesiyle beraber gelip piknik yapabileceği ve dinlenebileceği doğal ortamlar hazırlamaktadır.
Bunlara ek olarak Darende Kaymakamlığı, Darende Belediyesi ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı işbirliğiyle hazırlatılan Tohma Kanyonu Projesi’yle, doğal güzellikleri bünyesinde barındıran ve içinden Tohma Irmağı’nın geçtiği kanyona yürüme parkuru ve piknik alanları da inşâ edilmiştir.
Öte yandan Günpınar Şelâlesi vakfın, kaymakamlığın ve Günpınar Muhtarlığının gayretleriyle çevre düzenlemesi yapılarak hizmete sunulmuştur. Hakk’a ve hakîkate yaslanan “Halka hizmet Hakk’a hizmettir.” düsturuyla yola çıkan bir vakfın hızını kimse durduramaz. Nitekim öyle de olmuştur. Hulûsi Efendi Vakfı her geçen gün hizmet alanını genişletmiştir. Bu kutlu yürüyüşün devam etmesini gönülden diliyoruz.
Şeffaf bir yapıya sahip olan Hulûsi Efendi Vakfı’nın her yıl düzenli olarak yayına hazırladığı Vakıf Bültenleri, vakfın son bir yıl içerisinde yapmış olduğu faaliyetleri göstermektedir. Bu gibi vakıfların sayısının artması en büyük temennimizdir. Hayır yolunda yürüyen bu gibi vakıf ve dernekler artarsa ihtiyaç sahipleri rahat bir nefes alma imkânı bulur. Rabb’im iyilik peşinde koşan bu gibi Hak ve hakikat dostlarını muvaffak eylesin.
Vakıfları Yaşatmak ve Geleceğe İntikal Ettirmek Boynumuzun Borcudur
Yeryüzünden gökyüzüne, yerdeki karıncadan gökteki kuşlara kadar bütün varlıkları yaşatmayı ve nihâyetinde Allah rızâsını esas alan vakıfların yegâne gâyesi dünyadaki canlıların (insanların, hayvanların) daha mutlu ve müreffeh bir hayat sürmesidir.
Bunun için de insan için tek yaşama alanı olan dünyayı daha yaşanılır kılmak gerekir. Vakıflar bu uğurda büyük bir gayret ve enerji sarf etmişlerdir. Her zaman hayır ve hasenât peşinde koşmuşlardır. Cemiyeti oluşturan bireyler arasındaki sosyal bağları güçlendirmişlerdir. Sevgi, hoşgörü ve kardeşlik anlayışını hâkim kılmışlardır. Zaman zaman dengesi bozulan dünyaya denge getirmeye çalışmışlardır. Var oluş gâyemizi gerçekleştirmemize yardımcı olmuşlardır.
Âlicenaplığıyla zamana damgasını vuran ceddimiz, vakıflar aracılığıyla insanlığa hizmet ederken aslâ ırk ve renk ayrımı gözetmemişlerdir. Yine bu hususta insan-hayvan ayrımı da yapmamışlardır. Nerede bir eksiklik varsa onu ikmal etmişlerdir. Unutulanları hatırlamışlardır. İnsanlar, hayvanlar ve nebatlar arasında güçlü köprüler kurmuşlardır.
Dünden bugüne intikal eden, bugünden de yarınlara intikal ettirmemiz elzem olan vakıf kültürü İslâm’ın güçlü şiarıdır. Kadim devlet geleneğimizin yüz akı olan vakıf medeniyetimizden sözde modern dünyanın alacağı çok büyük dersler vardır. Paylaşmak nedir bilmeyen, bencillikte sınır tanımayan, huzurunu yitirmiş olan, yitiğini yanlış adreslerde arayan çağdaş dünyanın sorumlu fertlerinin, kadîm vakıf geleneğini incelemesi ve ondan dersler alması gerekir. Çünkü insanlığı huzursuzluk girdabından ancak o kurtarabilir.
Yardımlaşma duygusunun en bariz tezâhürü olan vakıfları bugün de yaşatmak ve geleceğe intikal ettirmek Osmanlı torunları olan bizlerin önemli bir boyun borcudur. Vakıf şuurunun geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza aşılanması gerekir. Bunu hakkıyla ve lâyıkıyla gerçekleştirebilirsek yarınlarımızdan ve geleceğimizden emin olabiliriz.
Bugün vakıf medeniyeti, o eski görkemli görünüşünden uzaktır. Onun içindir ki aradığımız huzuru bulamıyoruz. Zira insana huzur veren şey, başkalarına faydalı olmak ve onların hayır duâsını kazanmaktır. Zamanımızda kurulan derneklerin ve vakıfların önemli bir kısmı tabela derneği ve vakfı olmaktan öteye gidemiyor.
Çünkü bir kısmının teşkilat yapısı çok zayıftır, bir kısmı kişilerin tekelindedir. Eğer o eski vakıf medeniyeti bugün de varlığını sürdürebilseydi aç ve mağdur insan ve hayvan kalmazdı. Günümüzde satıcılar müşterilerini aldatıyorsa, fakirlerin boynu bayramlarda bükülüyorsa, evlenme çağına gelmiş kızlarımız ve erkeklerimiz evlenemiyorsa, insanlar borç yüzünden hapse veya mezara giriyorsa, garibanlar hastanelerde rehin kalıyorsa, bazıları çöplerden rızkını arıyorsa, kimsesiz ölüler ortada kalıyorsa, işkence sıradanlaşmışsa, çevre tahrip ediliyorsa, büyüğe saygı, küçüğe sevgi kalmamışsa, bencillik hayatı kasıp kavuruyorsa bunlar ilgili vakıfların olmayışı yüzündendir.
Geçmişte vakıflar halka hizmet ederek devlete büyük destek sağlıyorlardı. Emin olun ki vakıflar ihyâ edilirse pek çok mesele kendiliğinden çözülecektir. Halk-devlet dayanışması güzellikleri beraberinde getirecektir. Huzur ancak böyle sağlanır. Yeter ki birlik olalım.
M.Nihat MALKOÇ
YazarMillet olarak "Türk Dünyası" diye bir coğrafyanın varlığını bilsek de bu coğrafyayla ilgili ayrıntılı bilgileri ne yazık ki çok sonraları öğrenmeye başladık. Çünkü Türk devletlerinin varlığını ve değe...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Dünden Bugüne Tarihî Süreçte Boşnakların SerencamıBosna-Hersek, Avrupa'nın güney doğusunda Balkanlar olarak bilinen kadim coğrafyada tarih boyunca değişik etnik ve dinî grupların ikamet ettiği b...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Hak yolunda bu sözleri,Bu dilleri vakfetmişim,Doymak bilmez bu gözleri,Bu elleri vakfetmişim…Bir bülbüle oldum çırak,Zemzeme kavuştu çorak,Firdevs bahçesi umarakBu gülleri vakfetmişim…Mal peşinde kald...
Şair: Halil GÖKKAYA
Zirvelere Çağrıdır Bulutlarla Söyleşen AğrıGüneşin adeta âşık olduğu şehirdir Ağrı. Onun içindir ki güneş hep mütebessimdir Ağrı ve Ağrı Dağı üzerinde. Güleç yüzünü hiçbir zaman eksik etmez bu heybetl...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ