Çocuğun Manevî Eğitimi
Çocukların birtakım ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar karşılanmadan çocukların sağlıklı olması mümkün değildir. Sağlık derken “fiziksel” ve “psikolojik” sağlığı kastediyorum. Beslenme, sevilme, sevme, eğitilme, güvende olma, öğretilme, manevî eğitim gibi ihtiyaçların giderilmesi sağlıklı bir çocuk için çok önemlidir.
Çocuğa manevî bilgilerin nasıl, ne zaman ve kim tarafından verileceği oldukça önemli bir konudur. Kanımca her anne baba çocuğunun dinini, manevî, ahlâkî ve millî değerlerini bilmesini ister.
Çocuğun manevî eğitimine aslında evlilik için verilen karar etki eder. Manevî eğitim anne karnında başlar. Bir eş seçildiğinde, onun dünya algısı ve manevî değerlere olan bağlılığı, yetiştireceği çocuklara da doğrudan tesir edecektir. Manevî eğitim, birçok anne babanın zannettiği gibi, daha sonra verilmesi gereken bir eğitim değildir.
Bu eğitim ihtiyacı bebek dünyaya daha yeni geldiği zaman giderilmeye başlanması gereken bir ihtiyaçtır. Bebeğin doğumuyla beraber dua okumak, besmele ile ona yaklaşmak, besmele ile kucağa almak, besmele ile beslemek çok önemlidir.
Kişilik oluşumunda ilk altı yılın önemi çok büyüktür. Bu yıllarda kazanılan tutum ve davranışlar, şahit olunan olaylar ve duygular ileriki yıllara oranla daha kalıcı olmaktadır. Bu yaşlarda çocuk, çevresinde olup bitenleri izler ve kaydeder. Özellikle okul öncesinde çocuğun ev ortamında gördüğü şeyler daha kalıcı olmaktadır.
Evde yaşananlar, çocuk için ilk temel kayıtları oluşturur. Çocuğun zihninde bu konuda olumlu izler, olumlu duygular bırakmak dinî eğitimin belki de en temel noktalarından biridir. Zihninde ibadetlere yönelik olumlu izler oluşan bir çocuk, büyüdükçe dinî bilgilerle bu duygularını süsleme gayretine girecektir.
Her eğitimde olduğu gibi manevî eğitimde de görerek-örnek alarak öğrenme önemlidir. Onların öğrenmesi için aile bireylerinin de yaşaması gerekir. Öncelikle çocuklarımız için doğru örnekler olmalıyız. İnsan, yaşadığını aktarabilir ve ancak gerçekten yaşayan birinden daha kolay öğrenir.
Özellikle küçük yaşlarda çocuklar, nasihatle ve sözel bilgiyle öğrenmezler. Gördüklerini kopya ederler. Anne babanın evde namaz kıldığını, dua ettiğini, Kur’an okuduğunu gören bir çocuğun zihninde olumlu izler kalacaktır. O da anne babasını taklit edecek, namaz kılarken yanına sokulacak, benzeri hareketleri yapmaya çalışacaktır. Bu süreçte Peygamberimiz gibi sabırlı ve güler yüzlü olmak, bize ve yaptığımız ibadete dair olumlu duygularını pekiştirecektir.
Her eğitimde olduğu gibi manevî eğitimde de “korku-korkutma” asla olmamalıdır. Korkutma, dayak asla bir eğitim aracı değildir. Manevî eğitimde korkutma çok tehlikeli sonuçlara sebep olabilir. Allah ile korkutmak, cehennem ile korkutmak çocuğun psikolojisini tamir edilmeyecek derecede bozmaktadır. Ne yazık ki günümüzde halen bazı anne babalar “korku”yu kullanmaktadır.
Anne babanın ibadetlerini yaparken güler yüzlü ve mutlu olmaları, oruçla ilgili memnuniyetlerini hissettirmeleri çocuk için güzel örnekler oluşturur. Oruç tutarken sürekli açlık ve susuzluktan şikâyetçi olmak, çocuğa orucun sıkıntılı ve eziyetli bir ibadet olduğu duygusunu verir. Çocuk, Rabb’inin neden böyle bir ibadeti emrettiğini anlamakta zorlanır. Olumsuz duygular yerleşebilir.
Manevî eğitim, dinî bilgileri yüklemek değildir. Küçük yaşlarda sadece bilgi yüklemesi yapmak, bu konuda zorlama ve tehditlerde bulunmak çocuğun özellikle ileride ibadetlerine karşı isteksiz olmasına yol açabilir.
Okul öncesi yaştaki çocuklara oyunla öğretmek kalıcı bir yoldur. Saatlerce anlatılsa bile tesiri yoktur. Çünkü üç cümleden sonra çocuk alıcılarını kapatır ve sağlıklı bir şekilde dinlemez. Zamanla bağışıklık kazanır, anne baba söylenir ve çocuk için bu söylenmeler bir alışkanlık hâlini alabilir.
Peygamber Efendimiz çocukları oynamaya, eğlenmeye teşvik etmesinin yanı sıra kendisi de bizzat çocuklarla oynamış, torunlarını omuzlarına ve sırtına bindirerek oyunun çocuk için anlamını davranışlarıyla göstermiştir.
İnsanlık tarihi boyunca, insanın “ölüm kaygısı” ve “var oluş merakı” insanda birtakım manevî şeylere inanma ihtiyacını doğurmuştur. Hali hazırda öğretilmediği halde, insanlar kendileri birtakım inançlar geliştirmişlerdir. Bu arada sapkın bazı inanç sistemleri de geliştirmişlerdir.
Çocuklar belli bir yaştan sonra manevî yaşam, manevî dünya ile ilgili sorular sormaya başlarlar zaten. İşte bu dönem çok önemlidir: Çocuğun sorular sorduğu bu dönem (2-6 yaş), manevî eğitim açısından çok önemlidir. Anne babaların bu sorulara verdiği cevaplar da bir o kadar önemlidir. Bu dönem, somut işlemler dönemidir. Çocukların sorularına, onların idrak edeceği şekilde cevap verilmelidir. Sorular asla geçiştirilmemeli, mutlaka her soruya onun anlayacağı kelimelerle cevap verilmelidir.
Evet, çocuğun dinî eğitimi ihmal edilmeyecek bir eğitimdir. Bu eğitimin ne zaman ve nasıl verilmesi gerektiği de çok önemlidir.
Eşref BOLUKÇU
YazarGünümüzde, çocuklar doğadan adeta kopmuş durumdalar. Modern çağın çocuklarının doğayla ilişkisi neredeyse yok denecek noktaya gelmiştir. Daha yirmi beş yıl önce mahalle kültürü vardı. Çocuklar dışarı ...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
“Yaratılmışı severim yaratandan ötürü.” diyen Yunus Emre, bizlere yaratılmışa hizmet misyonunda rehberlik ediyor.Yaratılmışa sevgi ve şefkat kalbimize de en büyük huzurdur. Bu şuurla yol alan insan dü...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Seher vakti uyanıpAllah de günlüm AllahBoyun büküp el açıpAllah de gönlüm AllahDilde olmasın isyanKalpte silinsin nisyanUyan gözlerim uyanAllah de günlüm AllahDur divana sen içtenRuhun süzülsün hiçten...
Şair: Hulusi TATAR
Bir gün Peygamber Efendimiz bir sahabeyle otururken sahabenin oğlu geldi. Sahabe, çocuğu alıp kucağına oturttu. Daha sonra da kızı gelince, onu da yanına oturttu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.);- Çocukl...
Yazar: Raziye SAĞLAM