Yaratılmışa Hizmet
“Yaratılmışı severim yaratandan ötürü.” diyen Yunus Emre, bizlere yaratılmışa hizmet misyonunda rehberlik ediyor.
Yaratılmışa sevgi ve şefkat kalbimize de en büyük huzurdur. Bu şuurla yol alan insan dünya yükünü hafifletmiş olur ki her günü ona bambaşka ilhamlar sunar.
Çocuklara ve gençlere gitmek, neslimize hizmet ise bambaşka kutlu bir yolculuktur. Vatana hizmettir.
Ruhlara sunulan bu manevî hizmet, fiziksel ihtiyaçların karşılanmasında insanoğlunu çabaya teşvik eder. Merhamet ve vicdandan yoksun yetişmiş birinden kendinde var olanı paylaşmasını beklemek, fedakârlık etmesini istemek söz konusu değildir.
Sevdiklerimize nefes olmanın, onlara dünyanın meşakkatleri arasında sevinç olabilmenin önemi ne büyüktür. Darda kaldığı alan her neyse ona dair, gökyüzü olabilmek...
Küçük dediğimiz nice şeyin o kişiye bıraktığı rahatlık bir gökyüzü genişliği değil de nedir?
Çocuğunu sallamaktan yorulmuş bir anneyi yarım saat bile olsa dinlendirmek, günlerce dışarıya çıkamamışa, kısa bir vakit dilimi de olsa sorumluluklarını alıp izin vermek, sıkıntıları içinde boğulmuş bir arkadaşını davet edip çay eşliğinde onu dinlemek, kâh sunulduğunda mutlu olabileceği bir hediye ile gönül bağımızı güçlendireceğimiz kişiler kâh uykusuz kalan bir annenin çocuğuna bir iki saat bakıp ona uyku vakti oluşturmak...
Çalışan bir kadına, yakınlarından birinin arada bir yemek yapıp yorgunluğunu paylaşması, kâh borcu birikmiş birine el uzatmak veya bir demet çiçek uzattığımız insana gönülce nefes aldırmak…
Ödevlerini yapamayan bir çocuğa destek vermek, hayata alıştırmak...
Kimseye yük olmamak adına, ruhunda birikenlerden dolayı bunalıp sıkılan nice insana el uzatıp nefes olabilsek keşke.
Bazen mum ışığı, nice görkemli ışık demetinden daha kıymetlidir. İşte bizim sunacağımız adı küçük ama oluşturacağı aydınlığı büyük olan bu çabalar, topluma sunacağımız güzelliklerdir.
Kapımızın önünü süpürerek başladığımız işler, bize ayrı bir rahatlama getirir. Evimizin içinden başlayarak nefes almak, nefes vermek, gökyüzü olmak.
Evlada, kardeşe, anne babaya, eşe sunacağımız bu nefesler toplumsal olarak bir rahatlama ve nefes darlıklarıyla gelen ölümlerden koruyacaktır bizi.
Bu rahatlatıcı haller, bireyde oluşan özgürlük, beraberinde bunalmışlık yerine öz disiplinli bir yaşamı getirecektir. Toplumda çalışma kalitesini de artıracaktır.
Yaşamı bizlere kolay kılan insanlar, Rabb’in bak dediği yerden bakıp bu inançla güzel amellerle bezenir. İnanç, insan için en büyük zırhtır. Coşkuyu kaybettirmeyen derin kaynaktır.
Yaratılmışa hizmet eden insan, manevî gücünün ekmeğini yer. Hikmete ram olmuş insan için varlık, zaman ayırma, zenginlik birer araç durumunda olur. Kişi zaten ruhuyla adanmıştır.
Elimde minicik yavrular var
Ben öğretmenim
Evlat verdi Allah
Ben anneyim...
Vatana vefa! Onları iyi yetiştirmekti benim penceremde
Kalem tutan elim iyiye, doğruya götüreni yazmalıydı.
Vatana hizmet sevmekten geçiyordu, düşmanlıktan değil.
Herkes elindekine en iyi şekilde hizmet etmeli.
Uzun lafın kısası; herkes yapması gerekeni yaparsa uzun cümlelere gerek yok, korkuya da.
Makam mevki aşkı, insana hizmet aşkını geçtikçe imtihan da artacaktır.
Rotasını gönülce kullanan birinin ayakları hükümsüzdür.
Hizmet;
Halk içindir. Hakk’ın rızası aranır.
Hizmet edilenin en aşağısı nefs'tir
Bu bağlamda, gönülce hizmeti düstur edinmek nice güzelliğin gelmesine de vesiledir, vesselam.
Nilüfer Z. AKTAŞ
YazarKısık sesle içimizden düşünmekti hayaller… Ve o hayallere yürüdükçe insan! İnsan olduğunun, üreten olduğunun farkına varacaktı.İşte o hayallerin sahiplerindendi Mehmet Akif Ersoy. “Bir Âsım nesli” diy...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
“Nesillere sevda ile yol alır öğretmen!”“Bir ülke, bir şehir, bir mahalle, hatta bir apartman onlarca doktor, mühendis, öğretmen hâkim, hemşire çıkarabilir.Öğretmen olarak en büyük çabam; bunlardan ka...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Gelen her günü, diğer günler gibi yaşayacağımızı sanıyoruz. Ama olmuyor. O gün belki de ebediyete davet bekliyor bizi. Hepimizin göz göre göre aldandığı bir gerçek bu. Ölümün bize verdiği en büyük der...
Yazar: Esra GÖKTEPE
Amr bin Abese, herkesin putlara taptığı bir sırada o, putlardan nefret eder, Yaratıcı’nın birden fazla olamayacağını düşünürdü. Amr, içindeki boşluğu dolduracak bir din arıyordu. Bir gün ehl-i kitapta...
Yazar: N.Nida DURAN