Bir Kitap: El-Cezerî ve Bakır Taç

Kitabın adı: El Cezerî ve Bakır Taç

Yazar: Didem Demirel

Resimleyen: Sıddıka Tasa

Yayınevi: Timaş Çocuk

Yayın yeri ve yılı: İstanbul/2020

Sayfa sayısı: 48

Yaş aralığı: 8+

İşlenen konular: yaptığımız işi sevmek, çalışmak, azmetmek, cesur olmak…

Evet çocuklar, bugün sizlerle yine geçmişe doğru bir yolculuğa çıkacağız ve sibernetiğin, canlı-cansız bütün karmaşık sistemleri denetlenmesini ve yönlendirilmesini inceleyen bilim dalı, kurucusu El-Cezerî’yi (d.1136-ö.1206) tanıyacağız. Masal tadındaki yolculuğumuza hazır mısınız? Eeee öyleyse El-Cezerî ve Bakır Taç kitabında neler anlatılıyor gelin hep beraber öğrenelim.

Bundan uzun yıllar önce, dağların, tepelerin ardında Bakır Dağı’nın eteklerinde küçük ve güzel bir ülke varmış: Bakır Dağı Krallığı… Adı üzerinde bu ülkede bakır bolluğu varmış ve insanlar bakırdan yaptıkları eşyaları komşu ülkelere satarlarmış. El-Cezerî henüz sekiz yaşında bir bakırcı ustasının yanında çırakmış. Çok zeki ve maharetli bir çocukmuş. Henüz o yaşlarda kendine öne-arkaya hareket eden bakırdan bir at bile yapmış.

Bakır Dağı Kralı bir gün bir fermanla kendisine yeni bir taç yaptırmak istediğini ülkesinin dört bir tarafına duyurmuş. Bunun için yarışma düzenlemiş. Bunu duyan El-Cezerî çok heyecanlanmış, ustasından izin alıp hemen bakırdan bir taç yapmaya koyulmuş. Çalışmış, çabalamış ve nihayet bakır tacı tamamlamayı başarmış. Annesinin de duasını alıp sarayın yolunu tutmuş.

Kral kendisine sunulan altın, elmas işlemeli hiçbir tacı beğenmiyormuş. El-Cezerî bakır tacını krala sunmuş ancak kral çok öfkelenmiş, El-Cezerî’yi huzurundan kovmuş. El-Cezerî krala tacı bir defa takması yönünde ısrarcı olmuş. Kral küçük çocuğun isteğini kabul etmiş her ne kadar memnun olmasa da tacı başına götürmüş.

Tacı başına götürmüş ama hemen öfkeyle tacı tekrar eline almış tam fırlatacakmış ki bir de ne görsün tacın kenarından minik bir el ona sedef bir tarak uzatmıyor mu? Kral tarağı almış ve dağılan saçlarını taramış. Kral bir süre sessiz kalmış ve daha sonra memnuniyet ifadesi kralın yüzüne yansımış, böylece herkes yarışmayı minik El-Cezerî’nin kazandığını anlamış. El-Cezerî kazandığı hediyeleri alıp kralın huzurundan ayrılmış.

Kral tacını o kadar sevmiş ki onu kaybedeceği, birilerinin alacağı korkusuna kapılmış; hatta bu durum onun uykularını kaçırmaya başlamış. Yine iş El-Cezerî’ye düşmüş. Minik Cezerî hemen işe koyulmuş ve şifresini sadece kralın bildiği on iki haneli şifreyle açılan bir sandık yapmış. Bu durum kralın çok hoşuna gitmiş ona saray başmühendisliğini teklif etmiş.

Böylece sarayda yaşamaya başlayan El-Cezerî, elinde testi tutan hizmetçi şeklinde bir robot, otomatik saz çalma makinesi, çay kahve ikramı yapan otomatik bir robot daha neler neler yapmış. Sanırım yukarıda birkaç defa tekrarlanan robot kelimesinden El-Cezerî’nin neyin öncüsü olduğunu anladınız sevgili çocuklar. Girişte de belirttiğim gibi El-Cezerî sibernetiğin yani robot biliminin öncüsü önemli bir ilim adamıdır.

El-Cezerî gibi bilimin öncüsü atalarımızı tanımak ve onların yolundan gitmek hedefimiz olmalı değil mi sevgili çocuklar? Kim bilir azim ve gayretinizle sizler de yapacağınız icatlarla El-Cezerî gibi yüzyıllar sonra adınızdan bahsettirirsiniz. Bunun için okumak ve çok çalışmak lazım değil mi? Haydi öyleyse şimdiden sizlere kolay gelsin.