Sosyal Medya Ahlâkı
Ahlak kavramı; “seciye, tabiat, huy” gibi anlamlara gelir. Ahlakın konusu, iyi ve kötü insan davranışlarıdır. Allah her insanı iyi ve kötüyü algılayacak bir kâbiliyette yaratmıştır. Dinî bir terim olarak iyi, yapıldığında dünyada övgüye, âhirette de sevâba konu olan güzel davranışları; kötü ise, yapıldığında dünyada yergiyi, âhirette de cezâyı gerektiren çirkin davranışları ifade eder.
İslâm düşüncesinde kaliteli dindarlık dinî ritüelleri yerine getirmekle birlikte, asıl güzel ahlakın temsilinde ortaya çıkar. Hakîkatte, dinî ritüellerin nihâî amacı da, güzel ahlaklı insanı yetiştirmektir. Bizim için güzel ahlak örnekliği olarak Hz. Peygamber (s.a.s) gösterilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de o, Yüce bir ahlak sahibi olarak[i] tanıtılır. Bu bağlamda Müslümanlar, en yüce ahlâk sahibi ve ahlâk âbidesi bir peygamberin ümmeti oldukları için her konuda edep ve ahlâk sahibi olmak zorundadırlar.
Ahlâk denilince akla edep gelir. Arapça bir kelime olan edep: Elif, dâl ve bâ harflerinden oluşur. Bu harflerin açılımı aynı zamanda edebin ne olduğunu da tanımlar. Her bir harfin mânâ olarak sembolik bir anlamı vardır. Burada elif, el organını; dâl, dil organını; bâ, bel (avret) mahallini sembolize eder.
Bu kelimelerin ortak bileşeni olan edeb; eline, diline ve beline sahip çıkmaktır. Bir başka açıdan edeb, kişinin haddini, sınırını bilmesidir. Hele hele Müslüman bir şahsiyet, nerede nasıl konuşacağını, nasıl davranacağını, bir mesaj yazarken bir twitter atarken nelere dikkat edeceğini, giyim-kuşam biçimi ve ölçüsünü vb. bu edep çerçevesinde planlamalıdır.
İslâm’da edepsizlik dediğimiz tutum ve davranışlar; saygısızlık, haram ve günah eylemlerdir. Çünkü insanın başta Allah’a, Peygambere, anne ve babasına, büyüklerine, vatanına ve çevreye karşı bu edep ahlakını takınması en önemli vazifesidir.
Toplumda âdâb-ı muâşeret kurallarına riâyet etmeyenlerin zararı, sadece kendisine dokunmakla kalmaz, bazen de bütün insanlığa zarar vermeye, hatta kitleleri kargaşaya sürüklemeye bile sebep olabilir. Bu sebeple, nasıl ki edep ve ahlak kurallarına uygun hareket etmek gündelik hayatımızın olmazsa olmaz ilkelerindense, aynı şekilde sosyal medya ortamlarında da yazarken-çizerken, bir mesaj ya da bir resim paylaşırken aynı ahlak ve edep kurallarına uygun hareket etmek dinimizin emirlerindendir.
Dolayısıyla biz Müslümanlar en yüce ahlak sahibi bir peygamberin ümmeti olarak, her zaman ve her konumda güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in edeb ve ahlak konusunda tutum ve davranışını takınmamız gerekmektedir. Çoğumuzun iş yerlerinin ve evlerinin duvarlarını “Edep yâ hû!” yazan levhalar süslemektedir. Edebe mugâyir hareketlerde bulunduktan sonra bu sözü duvarlara asmanın bir anlamı yoktur. Önemli olan bu sözü gönüllerimize asmak; söz, davranış ve tavırlarımıza bir yaşama biçimi olarak taşımaktır.
İnsanlık XXI. yüzyılla birlikte dijital bir çağa girdi. Özellikle ülkemizde 70 milyon insan internet kullanmakta ve sosyal medyaya giriş yapmaktadır. Artık akıllı telefonlar bir iletişim aracı olmaktan çoktan çıktı, başta bankacılık işlemleri olmak üzere eğitim, kültür, sanat ve siyaset gibi her alanda kullanılır oldu.
Sosyal medya ya da dijital medya denilince, internet temeline dayalı özel iletişim kanalları kastedilmektedir. Bu kapsamda¸ messenger¸ twitter¸ facebook¸ viber¸ instagram gibi iletişim yolları insanların gündemine girmiştir. Toplumlar bu sanal dünyaya çok kısa sürede ve yoğun bir şekilde adapte olmuşlardır.
İletişim ve bilişim teknolojileri alanındaki bu gelişmenin kendisi her türlü övgünün üzerindedir. Sorun teknolojinin kendisinde değil, asıl sorun, teknolojinin kötü yönde kullanılmasındadır. Bir başka ifade biçimiyle, teknolojinin kendisi kötü değildir, kötü olan bu teknolojiyi amaç dışı başkalarının itibarını sarsıcı, karalayıcı ve yıkıcı amaçlara âlet etmededir.
İslâm teknolojiye karşı değildir. Aksine insanlık için yararlı olan bu teknolojiyi, haberleşme, eğitim, ticaret alanlarında kullandığımız gibi insanlığa iyi ve güzelin anlatımında da bir vasıta olarak kullanmalıyız. Bu alan amaçsız ve kontrolsüz bir şekilde kullanılmamalıdır.
Özellikle bu teknoloji, İslâm’ın korunmasını emrettiği; mal, can, din, akıl ve nesil emniyeti gibi alanları dikkate alarak kullanılmalıdır. Maalesef günümüzde bu mecrâ, nice itibar suikastlarının yapıldığı, kişilerin iffetlerinin karalandığı, her türlü zararlı alışkanlıkların reklam edildiği, terör örgütlerinin zararlı fikirlerinin propaganda edildiği mecrâ hâline getirilmiştir.
İnsan aklının ve zekâsının bir ürünü olan bu teknoloji insanlığın iyiliği ve yararı yolunda kullanılmalıdır. Eğer insanlar bu mecrâları; helal kazancın yerine harama, tasarrufun yerine israfa, iffetin yerine ahlaksızlığa, merhametin yerine şiddete, saygının yerine itibarsızlaştırmaya, adâletin yerine zulme vasıta yapıyorsa, çok büyük bir yanlışın ve ifsadın içine girmiş, insanlık sınırlarını aşmış demektir.
Bu konuda elbette devlet yasal tedbirler almaktadır, ama bu tedbirler ahlak ilkeleriyle desteklenmezse önüne geçmek mümkün değildir. Bu sebeple ilkokuldan itibaren bütün eğitim kurumlarımızda sosyal medya ahlakı dersleri okutulmalı, insanımız eğitimden geçirilmelidir. İslâm’da hukuk fikrinden önce ahlak fikri gelir. Vicdanlarda ahlâkî müeyyide yer etmedikçe hukûkî müeyyideler çok fazla bir etki oluşturmaz.
Günümüzde sosyal medya her türlü teşhirciliğin mekânı hâline getirilmiştir. Ahlâkî öğüt içeren mesajlar faydalı olmakla birlikte küfür, cinsel içerikli mesaj ve resimler paylaşmak değerlerimizin sınırlarını zorlamaktadır. Neredeyse, bu aygıt, dinî ve millî değerlerimizin, bir kısım şahsiyetlerin ve inancımızın aşağılanıp örselendiği sanal alanlar hâline getirilmiştir.
Sosyal hayatta mahremiyete riâyet nasıl önemli ise, sosyal medyada da mahremiyete riâyet etmek o derece önemlidir. Özelikle sosyal medyada kişilerin kendi mahremiyetine ait video ve fotoğraflarını paylaşımı her yaştan insana ulaştığı için çocukların ve gençlerin dünyasında onulmaz marazî tutum ve davranışların gelişimine yol açabilir.
Fütursuzca yapılan bu paylaşımlar nice yuvaların yıkılmasına ve korkunç cinâyetlerin bile işlenmesine sebep olabilmektedir. Bu sebeple sosyal medya, içinde yaşadığımız toplumun dinî ve ahlâkî değerlerine uygun olarak kullanılmalı, değerlerimiz yozlaştırılmamalıdır.
Sosyal medyada bir inancın ya da bir inanç taraftarının aleyhine olacak bir paylaşım kitleleri harekete geçirmekte, ülkenin barış ve kardeşlik iklimini bozmaya sebebiyet verebilmektedir. Yazılan, çizilen ve paylaşılan resimler konusunda çok dikkatli bir tutum sergilenmelidir. Dinimizin yasakladığı yalan-dolan ve iftirâya varacak şekilde her türlü yanlış paylaşımlardan şiddetle kaçınılmalıdır.
Sosyal medya, gençliğimiz üzerinde yönlendirici etkiye sahiptir. Gençlerimiz bir kısım profesyoneller tarafından kasıtlı ve örgütlü olarak inanç konularında tuzağa düşürülmekte, inançsızlık câzibeli hâle getirilmektedir. Onların hevâ ve arzularına dönük yayınlar yapılması gençliğimizi değerlerimizden koparmakta ve onların geleceğini karartmaktadır.
Hatta onlar, hayatlarının baharında inanç alanında boşluğa düşürülmekte ve bir takım çevreler tarafından umutsuzluğa sevk edilmektedirler. Gençliğimizi, inanç alanında ortaya çıkan şüphe ve tereddüt çıkmazlarından kurtarmanın yolu, onlara doğru dinî bilgiyi en güzel bir dil ve üslupla ulaştırmaktır.
Bugün gençliğimiz, filtresiz bu sanal dünyada her şeyi mubah sayan “nihilist” bir yaşam biçimine doğru sürüklenmektedir. Ateizm, deizm ve agnostisizm gibi sapkın din dışı akımların tuzağına düşmektedirler. Eğer bu konuda doğru rehberlik yapmazsak, ileriye dönük ideallerden ve her türlü erdeme ait değerlerden uzaklaşan gençliğimizin geleceği karanlıktır.
Bu sebeple, gençliğimize yeniden hayatın anlamını ve yüce insanlık değerlerini kavratmada öncülük yapmamız gerekmektedir. Bunun yolu da onların inanç dünyalarıyla ilgili içinden çıkamadıkları sorulara anlaşılır ve kolay cevaplar üretmekten geçmektedir. Gençlerin inanç konusundaki sorularına doğru cevaplar vermezsek işte o zaman gençlerimizi kaybederiz.
Çünkü bizler, geleceğimizi emânet edeceğimiz gençlerimizin beden sağlıklarını korumakla yükümlü olduğumuz kadar, akıl, gönül, ruh ve inanç sağlıklarını da korumakla yükümlüyüz. Doğru, mantıklı sağlam bir inanç ve ahlâkî değerlerle donanan gençlerimiz, istikbalimizin teminatı ve yegâne güven kaynağıdır.
Sonuç olarak dinini, inancını, tarihini, medeniyetini, milletinin İslâm’la yoğrulmuş değerlerini bilen ve seven insanlara büyük görevler düşmektedir. Mutlaka sosyal medyada ahlâkî anlamda eğitici ve yönlendirici materyaller kullanılmalıdır. Bir sel gibi akıp giden medya mecrâsına el atmak hepimizin görevidir.
Eğer bu işi bilimsel anlamda yapmazsak, gençlerimizi kaybedeceğiz. İyiliği emretme ve kötülükten nehyetme mekânı aynı zamanda sanal alanlardır. Bu işi yaparken de yine “kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin.” nebevî kavliyle hareket edilmelidir.
İnsanımıza, nasıl ki Yüce Allah bizi açık alanda görüyorsa, sanal alanda da görmekte olduğu fikri kazandırılmalıdır. Parmak uçlarımız kötülüklerin yayılmasına değil, iyiliklerin yayılmasına vasıta kılınmalı düşüncesi, bütün medya kullanıcılarına empoze edilmelidir.
[i] 68/Kalem, 4.
Ramazan ALTINTAŞ
Yazarİstanbul’u sevmek, seni sevmek gibi zormuş,Her gün batımından kalan avcumdaki kormuş…Tiryâkiyi esrâr, umarım böylesi yakmaz,Bir kerre tutuldun mu yeter, sonra bırakmaz…Ah nerde kilitsiz kapılar, kuytu...
Şair: Halil GÖKKAYA
Arapçada “eş-şerîke” ve “eş-şirk” şeklinde kullanılan şirk sözcüğü, “ortaklık” mânâsına gelir. İtikâdî anlamda şirk, Allah’ın zatında, sıfatlarında ve fiillerinde ortağı olduğunu kabul etmek, O’ndan b...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
Dünya gelip geçici, önemli olan ebedî hayata hazırlanmaktır. Mal, mülk, mevki, makam, para, pul, şan şöhret bizi aldatmasın. Önemli olan, Hak yolunda gerçek mü'min olarak yaşayarak gönül insanı olmaya...
Yazar: Ali ÖZKANLI
1. Beni ta‘n etme ey dil yâr ile yârânlığım vardırSer-i kûyunda anın bir gece mihmânlığım vardır2. Muhâl sevdâya düşdüm sevdiğim sevdâ-yı zülfünleBeni ma‘zûr tut [kim] gör ne perîşânlığım vardır3. Gül...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi