Nimetlerin En Üstünü Akıl
Allahu Teâlâ, Enfâl Sûresi 22. âyette şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz ki, Allah katında canlıların en şerlisi, ilâhî gerçekleri düşünüp anlamayan o sağırlar ve dilsizlerdir.”[1]
Bu âyet-i kerimede Yüce Allah, aklını kullanmayan, ilahî hakikatleri anlamayan insanları canlıların en şerlisi olarak nitelendirmektedir.
Yüce Allah, insanı güzel bir şekilde yaratmış[2] diğer varlıklardan üstün kılmış[3] ve yeryüzünde kendine halife tayin etmiştir.[4] Bu halifelik görevini yürütebilmesi için de ona akıl nimetini bahşetmiştir. Nitekim akıl, Allah’ın insanlara bahşettiği en büyük nimettir.
Akıl; doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden ayırmaya yarayan düşünme ve anlama melekesi olup insanı diğer varlıklardan ayıran bir özelliktir.[5]
İnsan, aklını kullanarak evrendeki canlı cansız Allah’ın yarattığı mahlûkata bakıp incelediği zaman Yüce Allah’ın varlığını ve birliğini idrak edebilir. Çünkü İbnü'l-Mu'tez’in (öl. 296/908) dediği gibi “Her şeyde O'nun varlığını, birliğini gösteren bir alâmet vardır.”[6]
Ancak şu hususu da burada belirtelim ki, aklın tek başına bilebildiği şeyler olduğu gibi aklın âciz kaldığı, haşr, neşr, sevap, ikab gibi bazı gaybî konular da vardır. O konularda aklın tek başına bir sonuca ulaşması mümkün değildir. O konularda vahye ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu bağlamda vahye muhatap ve mükellef olmanın şartlarından biri de akıldır. Yani Cenab-ı Allah, insanı akılla mükellef kılmıştır. Aklı olmayan ise Allah’ın tekliflerinden sorumlu değildir. Onun için aklı olmayanın dini yoktur denilmiştir.
Yüce Allah, insana bahşettiği akıl nimetinin işlevsel olarak kullanılmasını istemektedir. Nitekim Kur'ân-ı Kerim’de aklın kullanılmasını teşvik eden birçok âyet mevcuttur. Dolayısıyla aklın doğru ve düzgün kullanılması gerekmektedir. Aklın düzgün kullanılmadığı bazı durumlarda Yüce Allah, “Aklınızı kullanmıyor musunuz?”[7], “Akıllarını kullanmıyorlar mı?”[8] “Siz hiç düşünmez misiniz?”[9], “Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.”[10] demek suretiyle insanları bu hususta uyarmakta ve ikaz etmektedir.
Bu âyetlerden anlaşıldığına göre, Yüce Allah aklını dışarda bırak öyle gel demiyor, bilakis aklınla birlikte gel ve aklını kullan, çalıştır buyuruyor.
Rivayet edildiğine göre Yüce Allah, Âdem’i yarattığı zaman ona akıl, iman ve hayâ olmak üzere üç önemli nimet sunmuştur. Bunlardan birini seçmesini istemiş Hz. Âdem, Cibril (a.s.)’ın da işaretiyle aklı seçmiştir. Zira akıl nimeti olmayanda veya bu nimeti kullanmayanda iman ve hayânın bulunması söz konusu değildir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de bu konuyla ilgili olarak bir hadis-i şerifinde akıllı insanı şöyle tarif etmektedir: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan ve buna rağmen hâlâ Allah’tan iyilik temenni edendir.”[11]
İnsanın aklını kullanması, düşünüp tefekkür etmesi, Kur'ân-ı Kerim’de özellikle şu üç konuda istenmiştir:
Kur'ân-ı Kerîm’de Yüce Allah akıllarını kullanmayan insanları da “aklınızı kullanmıyor musunuz?”[23], “düşünmüyor musunuz?”[24], “ne kadar da az düşünüyorsunuz.”[25], “hiç mi düşünmüyorsunuz?”[26], “Kur'an'ı düşünmüyorlar mı yoksa kalpler(inin) üzerinde kilitler mi var?”[27] şeklindeki birçok âyette kınamaktadır.
Bununla beraber Furkan Sûresi 44. âyette aklını kullanmayan insanların hayvanlardan da aşağı olduğunu belirtmektedir. Hem Allah’ın hem de insanların en büyük düşmanı olan şeytanın vesveselerine kanıp aklını kullanmayanlar da “Şeytan sizden pek çok nesli kandırıp saptırdı. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”[28] denilmek suretiyle ikaz edilmektedir.
Kur'ân-ı Kerim’de aklını kullanmayanların kâfirler topluluğu olduğu şöyle ifade edilmektedir: “…Kâfirler sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Çünkü akıllarını kullanmazlar.”[29] Yine Yüce Allah, kâfirler hakkında “…Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Çünkü akıllarını kullanmazlar.”[30] buyurarak akıllarını kullanmadıkları için yermektedir.
Allahu Teâlâ aklını kullanmayanlar için cehennemde azap hazırladığını ise şöyle ifade etmektedir. “Allah, aklını kullanmayanlara kötü bir azap verir.”[31] Nitekim cehennemlikler, “Şayet peygamberi dinlesek ve aklımızı kullansaydık alevli cehennem ateşi içinde olmazdık.”[32] diyerek akıllarını kullanmadıklarını itiraf ederler.
Yüce Allah, Kur'ân-ı Kerim’de aklını kullanan ve kullanmayan insanların özelliklerinden de bahsetmektedir.
Aklını Kullanan İnsanın Özellikleri
Kur'ân-ı Kerim, aklını kullanan insanların olumlu özelliklere sahip olduklarını belirtmektedir. Bu özelliklerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Aklını Kullanmayan İnsanın Özellikleri
Yüce Allah, aklını kullanmayanların özelliklerini de âyetlerde açıklamaktadır. Aklını kullanmayan insanların tipik özelliklerinden bazılarını ise şöyle sıralayabiliriz:
Netice olarak diyebiliriz ki, akıl, Yüce Allah’ın insana verdiği nimetlerin en üstünüdür. Kur’ân’da birçok âyette aklın önemi ve fonksiyonu üzerine vurgu yapılmış ve kullanılması/çalıştırılması istenmiştir. Akıl, ilahî emirlere karşı sorumluluğun esasıdır. Aklı olmayanın dini yoktur. İnsan, akıl vasıtasıyla doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden ayırt edebilir, ancak gaybî konularda vahye ihtiyaç duymaktadır.
Aklını kullanan insanlar, Kur’ân’da ve hadislerde övülmektedir. Aklını kullanmayan veya onu kötüye kullanan insanlar ise birçok âyette uyarılıp ikaz edilmekte ve cehennem azabıyla tehdit edilmektedir.
* NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri bölüm başkanı. msoysaldi@gmail.com
[1] 8/Enfâl 22.
[2] 95/Tîn 4.
[3] 17/İsrâ 70.
[4] 2/Bakara 30.
[5] Seyyid Şerif Cürcânî, et-Ta’rifât, (İstanbul: 1253), 91.
[6] İmaduddin Ebû’l-Fida İsmail ed-Dimeşkî İbn Kesîr, Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm, (Kâhire: Müessesetü Kurtuba, 1421/2000), 1/24.
[7] 2/Bakara 44; 3/Âl-i İmrân 65; 6/En’am 32; 7/A’râf 169; 10/Yunus 16; 11/Hud 51; 12/Yusuf 109; 21/Enbiya 10, 67; 23Mü’minûn /80; 28/Kasas 60, 76.
[8] 36/Yasin 68.
[9] 11/Hud 30; 16/Nahl 17; 23/Mü’minûn 85; 32/Secde 4; 37/Saffât 55; 45/Câsiye 23.
[10] 28/Kasas 43, 46, 51.
[11] Tirmizî, “Ḳıyâmet”, 25; İbn Mâce, “Zühd”, 31.
[12] İbrahim Emiroğlu, “Kur’ân’da Akıl ve İnsan”, D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 11, (İzmir: 1998), 83.
[13] 51/Zâriyât 21.
[14] 41/Fussilet 53.
[15] Emiroğlu, “Kur’ân’da Akıl ve İnsan”, 83.
[16] 50/Kaf 6-7.
[17] 10/Yunus 101.
[18] Emiroğlu, “Kur’ân’da Akıl ve İnsan”, 83.
[19] 6/En’âm 11; 27/Neml 69.
[20] 3/Âl-i İmrân 137.
[21] 12/Yusuf 109.
[22] 16/Nahl 36.
[23] 23/Mü’minûn 80.
[24] 45/Câsiye 23.
[25] 40/Mü’min 58.
[26] 37/Saffât 154-155.
[27] 47/Muhammed 24.
[28] 36/Yâsin 62.
[29] 2/Bakara171.
[30] 2/Bakara 171.
[31] 10/Yunus 100.
[32] 67/Mülk 10.
[33] 5/Mâide 100.
[34] 14/İbrahim 52; 39/Zümer 18.
[35] 13/Ra’d 21.
[36] 28/Kasas 55.
[37] Yâsin 36/68.
[38] 30/Rûm 22-24, 42.
[39] 4/Nisâ 17.
[40] 13/Ra'd 22.
[41] 7/A'râf 199; 28/Kasas 55.
[42] 4/Nisâ 58.
[43] 25/Furkan 67.
[44] 25/Furkan 68; 6/En'âm 151.
[45] 17/İsrâ 32; 25/Furkan 68.
[46] 10/Hud 50-51.
[47] 21/Enbiya 67.
[48] 37/Saffât 136-138.
[49] Mülk 10.
[50] 22/Hac 8.
[51] 2/Bakara 170; 5/Mâide 107.
[52] 17/İsrâ 11.
[53] 2/Bakara 44; 61/Saff 2.
[54] 47/Muhammed 22.
[55] 25/Furkan 43; 45/Câsiye 23.
[56] 2/Bakara 268; 4/Nisâ 36.
[57] 26/Şuarâ 128-130; 113/Felak 4.
Mehmet SOYSALDI
YazarAllahu Teâlâ, Bakara Sûresi 177. âyette şöyle buyurmaktadır: “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, k...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Her mü'minin gözündenBirer damla yaş aksaZincirleri kökündenSöker Mescid-i AksaUtanırız Ömer'denYüzümüz kalkmaz yerdenHer mü'min, peygamberdenEmânet diye baksaBu kutlu belde içinCan verdi nice mü'minK...
Yazar: Mahmut NACAR
Dünya gelip geçici, önemli olan ebedî hayata hazırlanmaktır. Mal, mülk, mevki, makam, para, pul, şan şöhret bizi aldatmasın. Önemli olan, Hak yolunda gerçek mü'min olarak yaşayarak gönül insanı olmaya...
Yazar: Ali ÖZKANLI
İstanbul’u sevmek, seni sevmek gibi zormuş,Her gün batımından kalan avcumdaki kormuş…Tiryâkiyi esrâr, umarım böylesi yakmaz,Bir kerre tutuldun mu yeter, sonra bırakmaz…Ah nerde kilitsiz kapılar, kuytu...
Şair: Halil GÖKKAYA