Gönüllere Talip Olalım
Dünya gelip geçici, önemli olan ebedî hayata hazırlanmaktır. Mal, mülk, mevki, makam, para, pul, şan şöhret bizi aldatmasın. Önemli olan, Hak yolunda gerçek mü'min olarak yaşayarak gönül insanı olmaya çalışmaktır.
Bilgisayarımıza nasıl dosyalar açıyorsak, gönül bilgisayarımıza da sevgi, insanlık, dostluk, yardımseverlik dosyaları açalım. Allah’ı, O’nun yarattıklarını, iyilik yapmayı, insanlara yardım etmeyi, dostluk kurmayı sevin. Gönül kapılarınızı sevgi ve dostluğa açın, eğer bunları yaparsanız kendinizi daha da mutlu hissedecek mutluluğunuz kat be kat artacaktır.
Gönül ilâhî bir cevher, engin bir ummandır. Başı sonu olmayan, dibine ulaşılmayan, fırtınaların beşiği olup, durulunca huzurlu bir yuva olan bir okyanustur. Gönül sevginin ve dostun evidir. Allah’ın tahtıdır.
Hayat günlük yaşamımıza bir tutam da olsa değişiklik katmaktır. Hayatı doyasıya yaşamak istiyorsak, inandığınız, düşündüğünüz ve arzu ettiğiniz gibi yaşayın. Yüreğinizin sizi götürdüğü yere gidin. Kendinize ve inandıklarınıza güvenin. İnandığınız doğruları kendinize rehber edin. Hayat deney değil, yaşamın kendisidir. İnandığınız gibi yaşarsanız iç huzuru yakalayabilir, mutluluğa ulaşabilirsiniz.
Hayatın içinde sıkıntılar, darlıklar da olacaktır. Bunlarla sabırla mücadele etmek gerekir. Yunus Emre; “Bunca varlık var iken, gitmez gönül darlığı.” diyor. O İnandığı gibi yaşamış, yaşadığını da söylediği için bu sözler günümüze kadar gelmiştir. Yaşanmış güzel sözler petekten süzülen bal gibidir. Tarihin derinliklerinden gelen söz ve davranışlar bize şifa sunar, gönlümüzün sıkıntısını giderir, gıda olur, vücudumuzu ve ruhumuzu mutlu eder.
Gönül darlığı, gönül sıkıntısı çekmeyen var mı? Zengin varlığından, fakir yokluğundan, eşler birbirinden, anne-baba çocuktan, çocuk anne-babadan şikâyetçi. Öğretmen öğrencisinden, öğrenci öğretmeninden memnun değil. Bu sıkıntıları giderecek çare başka yerde değil kendi içimizdedir. İçimizdeki inanç ve güven bizi sıkıntılardan kurtaracaktır. İnsan kendini tanırsa birçok problemleri halleder.
Dost denilince akla sevgi gelir. Dostluğun özelliği vefa, vefanın kaynağı da sevgidir. Gönül dostları arasında görünmeyen sevgi bağları, manevî kablolar vardır. Bu kablolar kolay kolay kopmaz. Gerçek dostluk; “iki ayrı bedende yaşayan tek ruh” olarak tarif edilmiştir.
Gerçek sevgi sevilen uğruna her türlü fedakârlığa katlanmak değil midir? Sevgisiz yürekler benliğin dolambaçlı yollarından kurtulamaz, kimseyi sevemez, sevgiyi sezemez, varlığın sinesindeki muhabbetten habersiz olarak yok olup giderler. Sevgi, sevilene karşılık beklenmeden sunulan eşsiz bir armağandır. Dostluklar durgun suya atılan taşın hâleler oluşturarak genişlemesi gibi büyür ve tüm güzel gönülleri kaplar.
Gönülden seven insan, kalpten kalbe açılan yolla kolayca ulaşır. Gönüllere taht kurma ustasıdır. Gönül eri olan insan, güzel insanlar yetiştirerek binlerce yüreklere aşı yapar. Bu aşılar sayesinde gönüller sevgi ocağına döner.
Gönül insanının işi sevgidir. Gönül insanı gönüller kapısının anahtarının huzur ve güven, mutluluğun şifresinin sevgi olduğunu bilir. Sevmeyen gönül insanı olamaz. Gönül insanlarının iletişim ve diyalog becerileri yüksektir. Gönül insanlarına herkes ulaşabilir. Bunların sözlerinden daha çok davranışları etkilidir.
Gönül insanları yaratılanları yaratandan dolayı sever. İnsana, hayvana, ağaca, çiçeğe, kurda, kuşa, güle ve bülbüle akan ırmak gibidir. Onlar son durakta sevdiğine kavuşmayı arzular. Onun hasretiyle yanar tutuşur. Vuslat anını iple çeker.
Gönül evi bazen sağır, bazen kör, bazen dilsiz olur. Toprak gibi her şeyi içine alıp kendisine dönüştürür. Kusurları örter, hataları kendinden bilir. Gönül insanı affetmeyi sever. Yanlış kararların öfke anında verildiğini, öfkenin de nefse verilen bir ödül olduğunu bilir.
İnsanları tanımak, özelliklerini bilmek zorundayız. Ârifler dört çeşit insan tipinden bahsederler. Birinci tip insan; bilir ancak bildiğini bilmez. Bu insan ihmalkârdır. O hâlde ona hatırlatın. İkinci tip insan; bilmez ve bilmediğini de bilmez. Bu insan akılsızdır. O hâlde bunu bırakınız. Üçüncü tip insan; bilmez ancak bilmediğini bilir. Bu insan cahildir. O hâlde ona öğretiniz. Dördüncü tip insan ise; bilir ve bildiğini de bilir. Bu insan âlimdir. O hâlde onu takip ediniz.
Gönül insanları, önce bedenimi mutlu edeyim de sonra ruhumu diyenlerin gerçek huzuru kaybedebileceklerini hatırlatır. Gerçek mutluluk kaynağının ruhu doyurmaktan geçtiğini bilir. Kalbimiz iyilik ve güzellik mekânı olmalıdır. Gönül eğitiminin çileli olduğunu, sevmenin, yardım etmenin, affetmenin, nefsi yenmenin, insanlara hizmet etmenin zor ve büyük mücadele gerektirdiğini söyler. Gönül insanları sabretmenin erdemini, mücadele ruhunun kalplerde diri tutulması gerektiğini, hak bildiği yolda dosdoğru gidenlerin sonsuz mükâfatlara ereceğini bilir, söyler ve yaşar.
Bugün bir açı doyurdun mu? Bugün bir gönül kazandın mı? Bugün bir yetimin başını okşadın mı? Bugün bir hastayı ziyaret ettin mi? sorularına cevap bulamamamın acısını yüreğinde hisseder.
Ali ÖZKANLI
YazarAsrın felaketi olarak kayıtlara 6 Şubat 2023 Pazartesi günü saat 04.17 geçti. O zamandan bu yana on bir şehrimizde büyük zorluklar yaşanmaya başladı. Ama özellikle Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman ve ...
Yazar: Erol AFŞİN
İstanbul’u sevmek, seni sevmek gibi zormuş,Her gün batımından kalan avcumdaki kormuş…Tiryâkiyi esrâr, umarım böylesi yakmaz,Bir kerre tutuldun mu yeter, sonra bırakmaz…Ah nerde kilitsiz kapılar, kuytu...
Şair: Halil GÖKKAYA
İnsan olarak her zaman doğruluk ve dürüstlükten yana olmalıyız. Özümüz ne ise sözümüz, sözümüz ne ise özümüz de o olmalıdır. İçi ile dışı farklı olan insanlar mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayamazlar. ...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Fetih, “açma, başlama, başlatma” anlamlarına gelir. Bizim Hayat Kitabımızın bir bütün olarak ilk inen ve Mushaf’ın en başında olan sûresi Fâtiha Sûresi’dir. “Açan” anlamına gelir ve Kitabımız o kutlu ...
Yazar: Ali AKPINAR