Maneviyat Zırhına Bürünmek
Dışarı açık kapılardır duyularımız. Göz, kulak, burun, dil ve ten. Maneviyat iklimi bu kapıları temiz tutmak, giren çıkanın kontrolüyle başlar.
Bir tefekkür için açtığımız kapı olan göz, binlerce tefekküre yol verip dışardan içimize akan güzellikleri ruhla bir eyler.
Kulağa gelen terennümler, hoş sadalar bu kapıdan içeri giren nice ahenkli sestir huzuru ılgıt ılgıt içimize yayan. Güzel sestir, hakikatli sestir. Doğruya, iyiliğe çağıran sestir. Bir müzik, bir dost sesi…
Bizi bize getiren bir su sesidir kimi zaman, bir rüzgâr, belki de bir kuş sesi.
Koklanan bir gülün iliklere kadar işleyen hali kokuyla gelen maneviyattır. Nice gönül duvarına temeldir de; kokular kutulara koyup saklayamadığımız yüreğimizde nice birikmişliklere yol veren saklı güzelliklerdir.
Her camiye giriş çocukluk ve babaannem demektir. Camilerin kendilerine has kokusu beni alır götürür o manevi iklime.
Burnuma gelen her esans kokusu, çocukluğumda elini öptüğüm âlim büyüklerimin ruhlarıyla özdeş kılar beni.
Zarafetin sembolü çiçeklerden zambaklar, güller ince ruhlara öncelik eder. Koku deyip geçmediğim o vakitlerin de manevi iklimde sedasıdır hoş kapılara meylettiren.
Anne kokusu, toprak kokusu, bebek kokusu, çiçek kokusu saymakla bitmeyen ruhu ayakta tutan, iz bırakan kokular.
Bir kır çiçeği berraklığı bulaşır yüzüne
Bir çocuk, Bir çiçek, Bir kurdele, İki avuç ...
Bir kır çiçeği zarafeti bulaşır yüzüne
Dökülmez, Sökülmez, Mevsimler geçse de
Güzel söz kapısı dildir, maneviyat zırhını güçlü kılan, söylenen dinlenen sözler kalbe anahtardır. Kilitli kalan odalarda hükmeden. Açar onları bir bir. Tozunu üfler, parlatır, nefes aldırır.
Ve dokunmaktır bir yetimin başına sevgiyle, bir ağacın yaprağına, bir ırmağın damlalarına.
Elimizle değişebildiğimiz güzele yol verdiğimiz kapıdır bu kötü bilinen ne varsa düzeltmeye kadir olan elimiz, ellerimiz.
Kalbe açılan yolların cümle kapısıdır. Elimizle düzeltiyoruz ne varsa düzeltebiliyoruz ayaklarda itirazsız dâhil olur buna. Kenetler kendini, işte kapıların eşiklerinde başlar maneviyat.
Duyularımız açık kaldıkça duygularımız fıtrat dâhilinde içimize dışımıza olması gereken esenliği sağlayacaktır.
Gözlerin yalan söylemediğini bildiğimiz şarkılar müziğin ruha gıdasını da bilir. Görmekle bakmak arasında ki farkı maneviyat zırhını güçlendirdikçe öğreneceğiz.
Güzel sözün, şefkatli dokunuşun bizlere sunduğu kalp güzelliği manevi iklimde dünya ahiret nimeti olarak bir bir işlenecektir gönül makamımıza.
Arzuladığımız dünyayı buldum.
İçinde sen ben o
Biz siz onlar
Şeffaf bir kabuk
Acıdan seyretilmiş bir su
Biraz tat biraz buruk
Adı deniz...
Aydan ışıklar dökülürken
Yollarında sevgi
Ayaklar sevinçli
Kaldırımlar şarkı söylüyor
Buruk, kekre, hoş olmayan ne varsa duyuların kapılarında biriken tozlardandır gönül yollarını tıkayan.
Olukların damarların açılması dışarı açılan bu kapılardan başlar vesselam.
Nilüfer Z. AKTAŞ
YazarBir avuç tebessüm koydum yanaklarına Alnındaki çatık kaş çizgisi, silinsin diye... Bir avuç tebessüm koydum gözlerine Işıltısı hayata yansısın diye... Bir avuç tebessüm koydu...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
Karaciğer Yağlanması ve Kolesterol-Trigliserit Yüksekliğine Karşı Ne Yapmalıyız?Sağlıksız çalışan karaciğer, cildin yavaş yavaş tazeliğini, güzelliğini ve canlılığını yitirmesine ve kişinin yorgun gör...
Yazar: Nesibe AYDIN
Dünyayı ben kurtaramam elbet. Ama o dönerken ondan feyz alan, duruşundan, intizamından, dönüşünden ibretler çıkararak, seven, sevdiren, çalışan emek veren, düşünen düşündüren, yazan, okuyan, seyahat e...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ
İstanbul’a özdeş insan yetiştirme şiarı olmuştur hep gönlümde, İstanbul ruhuyla…Masmavi denizinden alacağımız renkle; derya gönüllü derin, bir o kadar asil.Güneşinin doğuşu batışındaki ihtişamı gibi ı...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ