Deprem Çocukları Ve Koruyucu Aile Olmak
Depremin yaraları sarılmaya çalışılırken medya iyilik hikâyeleriyle doldu. Yaraların bir an önce sarılması için başından beri emek veren herkesten Allah razı olsun. Önceki yazımda da bahsetmiştim; böyle felaketlerin sonunda, ilk çocuklar gelir aklımıza. Onların yaşadığı kayıplar ve acılar bizim içimizi daha da çok acıtır.
Kayıp çocukların olup birtakım kötü niyetli insanların eline düşüp zarara uğramaları ihtimalini düşündükçe uykularımız kaçar. Anne ve babalarını kaybeden ya da bulunamayan çocukların durumu hakkında, bakan Derya Yanık bir basın açıklaması yaparak, deprem mağduru çocukların henüz aileleri bulunup da eşleştirilmemiş olanların gerek hastanelerimizde gerekse devletin kurumlarında güven altında olduğunu söyledi. Koruyucu aile olmak ya da dönemsel bakmak için ailelerden talep olduğunu ancak bu çocuklarımız için böyle bir uygulamanın olmadığını söyledi.
Sosyal Hizmetler’in koruyucu aile olma toplantısına katıldığımda, konuşmacı olarak katılan yetkililer de aynı açıklamayı yaptı. Konuşmasında vermek istediği mesaj çok güzeldi: “Çocuk bir şekilde kurumda kalmaya mecbursa, alıp ona bir yuva sıcaklığı içinde bakmak için illaki deprem mağduru olması gerekmiyor.”
Toplumumuzda, koruyucu aile ile gönüllü aile genellikle karıştırılıyor. Koruyucu ailede çocukların anne babaları var fakat bir şekilde çocuk kurumda kalıyor. Koruyucu aile olmaya hak kazandıysanız (ki bu sağlık kontrolleri, psikiyatrinin yaptığı test ve sosyal hizmet yetkililerinin titizlikle takibiyle uzun bir süreç) çocuğa evinizde bakıyorsunuz fakat çocuk nüfusunuza geçmiyor. Yani evlat edinmiyorsunuz. İleride ailesinin istemesi durumunda, devlet çocuğa bakacak durumda olduğuna karar verirse ailesine geri veriliyor.
Gönüllü aile olmak içinse, doğrudan çocukların kaldığı kurumlara başvuruluyor ve haftanın belirli günlerinde gidip kurumda çocukla ilgileniliyor. Çocuk psikologları bunun sürekli olmasının çok önemli olduğunu vurguluyor. Doğum günü, bayram gibi özel günlerde de eve getirilebiliyor. Bununla ilgili bir kadının anlattıkları bizi çok duygulandırdı. Kendilerinin koruyucu aile olarak iki kızının olduğunu söyleyen kadın, konuşmasının sonunda, yaşadığı bir anısını da paylaştı bizlerle:
- Biz önce gönüllü aile olduk. Kızlarımla kuruma gidip oradaki çocuklara ders veriyor, akşama kadar onlarla ilgileniyorduk. Çocuklardan biri kızımı kolundan tutarak “Haftaya da gelecek misin?” diye sordu. Kızım “Evet.” dediği halde birkaç kez sorusunu yineledi. Kızım yine “Evet.” deyince, çocuk, “Geleceksen ona göre sevecem seni.” dedi.
Çocuklarımız için her zaman sevgi dolu, en güvenli ve huzurlu aile ortamı dileklerimizle…
Raziye SAĞLAM
YazarSabır ve irade, çocuk eğitiminde kişilik eğitimi ve karakter oluşumu için kazanılması ve kazandırılması gereken önemli değer ve kavramlardır. Sabır, mevcut koşullara dayanma gücüdür. Sabır, kişinin, a...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Daha önceki yazımda bahsettiğim gibi, Yunanistan’dan cennet vatanımıza İpsala Sınır Kapısı’ndan giriş yaptık. İstanbul’a dönmeden Edirne’ye gideceğiz. Muhteşem Selimiye’de namaz kılmak, meşhur yaprak ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Bugün Uzun Kulak’la ormana gittik. İnsanlar yaz sıcağından kurtulmak için, yiyecekleriyle birlikte ormana gelerek yiyip içip güzel vakit geçiriyorlar. Biliyorsunuz ağaçlar hava...
Yazar: Raziye SAĞLAM
El-Muhsî: Bütün Ayrıntıları ve Tek Tek Her Şeyin Sayısını Tam Olarak BilenEl-Muhsî; esmâ-i hüsnâdan biri olup “gizli ve aşikâr her şeyi tek tek, bütün ayrıntılarıyla bilen, sayan, anlayan” anlamına ge...
Yazar: Editör