Posta Kutusunda Mektup Var
Merhaba Sevcan;
Nasılsın arkadaşım? Ben iyiyim. Bu mektubu sana babaannemlerin yaşadığı köyden yazıyorum. Biliyorsun ilk başta köye gelmeyi hiç istememiştim. Hele hele bayramı burada geçirecek olmak düşüncesi beni çok üzmüştü. Çünkü senden ve diğer arkadaşlarımdan ayrılacağım fikri hiç hoşuma gitmemişti. Oysa şimdi çok mutluyum. İyi ki annemle babam işleri gereği yurt dışına gitmişler ve ben bu güzel, sevimli köye gelmişim.
Sana biraz buraları anlatayım. Her taraf yemyeşil. Babaannemlerin evinin arka tarafında şırıl şırıl bir dere var. Bahçemizi rengârenk ortancalar süslüyor. Dedem iki ağacın arasına hamak kurdu. Hamağa uzanıyor, kitabımı okuyorum. Bana derenin şırıltısı ve kuşların şarkıları eşlik ediyor. Yemeklerimizi de bahçede yiyoruz. İki yeni arkadaşım var;Zeliş ve Ali. Aynı sınıftalar. Benden bir yaş büyükler. Onlarla çok iyi anlaşıyorum. Birlikte oyunlar oynuyoruz. Buraya geldim geleli çok değişik oyunlar öğrendim. Sokak oyunları ne kadar da güzelmiş. Biz evlere kapanıp bilgisayar başında oyun oynuyorduk,telefonla mesajlaşıyorduk. Meğerse başka eğlence şekilleri da varmış. Hele köy bayramları ne kadar güzelmiş. Biz bayram tatillerini fırsat bilip deniz kenarlarına giderdik. O zaman bayramı yaşayamıyor, ne olduğunu anlayamıyordum Sevcan.
O yüzden bayramdan da bahsetmek istiyorum. Köy yerinde bayram telaşı bir başka. Babaannem Ramazan’ın son günleri evi temizledi. Arife günü birbirinden güzel yemekler yaptı. Börek ve baklava açtı. Dedemle kasabaya gidip bayramda giymem için yöresel giysiler aldık. Çok yakıştı. Babaannem “Tam bir köylü güzeli oldun.” dedi.
Sabah ezanıyla uyandık. Dedem bayram namazına gitti. Biz de kahvaltı sofrasını hazırladık. Dedem camiden geldiğinde bayramlaştık. Dedemin ve babaannemin elini öptüm. Onlar da beni sevgiyle kucakladılar. Dedem bayram harçlığı verdi. Almak istemedim ama âdettendir Reyhan’ım, koy cebine lazım olur, dedi. Babaannem de bana beyaz bir mendil ve küçük bir poşet leblebi şekeri hediye etti. Bu da âdettenmiş arkadaşım.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra komşular gelmeye başladı. Babaannem onlara çay yaptı. Börekten baklavadan ikram etti. Misafirler otururken kapı çaldı. Zeliş ve Ali beni çağırmaya gelmişler. Komşuların bayramlarını kutlayacakmışız. Şehirde böyle şeyler yok, sen de biliyorsun Sevcan. Çok şaşırdım ama hoşuma da gitti. Dedemden izin alarak çıktım. Arkadaşlarımla evleri dolaşmaya başladık. Kapıları çalıyorduk, kapı açılıyordu. Bize şeker, leblebi ikram ediyorlardı. Bazen de harçlık veriyorlardı.
Komşu ziyaretlerini tamamladığımızda bir torba dolusu şeker ve leblebimiz olmuştu. Harçlığımız da fena değildi.
Ali “Hadi bakalım şimdi Bayram Yeri’ne gideceğiz.” deyince “Orası da neresi?” diye sordum.
“Anlatmakla olmaz. Her bayram kurulur köyümüze. Hadi gidelim de kendi gözlerinle gör.” dedi Zeliş.
Az gittik uz gittik ve Bayram Yeri’ne ulaştık. Uçan sandalyeler, dönme dolap, çarpışan otolar, balerin ve daha pek çok oyuncak. Bildiğin lunapark. Gözlerime inanamadım. Tam bir bayram sürprizi oldu. Akşama kadar o oyuncaktan inip diğerine bindik. Bütün harçlığımızı bitirdik ama değdi doğrusu. Çok eğlendik.
Benim köy ve bayram maceram böyle. Senin bayramın nasıl geçti? İlk buluşmamızda anlatırsın.
Birkaç gün sonra dedem beni getirecek. Zeliş’ten ve Ali’den ayrılacağım için üzülüyorum ama birbirimize mektup yazacağız, söz verdik. Seni de çok özledim Sevcancığım. Şimdilik satırlarıma son verirken en kısa zamanda görüşmeyi diliyorum.
Sevgiler
Köylü Güzeli Reyhan
Sibel UNUR ÖZDEMİR
YazarDepremin üzerinden beş koca gün geçmişti. Hale, yine televizyonun karşısına oturmuş depremin yıktığı binaları, enkazın altında kalan insanların kurtarılışını izliyordu. Farkında değildi ama gözlerinde...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Merhaba, benim adım Hazan. Eylül ayında doğduğum için annem ve babam ismimi “Hazan” koymuşlar. Hazan, sonbahar demek. Bir anlamı da güz. Anlayacağınız sonbahar çocuğuyum ben. Sarı ve kahve tonlarındak...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Bugün çok mutlu ve heyecanlıyım. Anneannem, babaannem, dedem, teyzem ve halamlar bize geldiler. Bu akşam soframız şenlikliydi. Yemeğimizi yedik. Güldük, eğlendik, şarkılar söyledik. Dedem çocukluğunda...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Hayat bir okuldur derdi dedem. İnsana öyle dersler verir ki ömür boyunca unutulmaz. Karşılaştığımız zorluklara karşı dayanma gücü verir ve engelleri aşma konusunda bizlere ışık tutar. Hayat bir okuldu...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN