Kitap: Kur’an’a Göre Ölüm ve Ölüm Ötesi Hayat
İnsan, yaratılan varlıkların en şereflisidir. Allah Teâlâ onu en güzel bir surette yaratmış ona akıl nimetini vererek bu dünyada halife olarak tayin etmiştir. Bu derece önem verilen bir varlığın yaratılıp dünyaya gönderilerek başıboş bırakılması düşünülemez.
İnsan önemli bir amaç için yaratılmıştır. İnsanın yaratılış gayesi nedir? Ölüm bir son mudur? Ölümden sonra tekrar diriliş nasıl olacaktır? Ölüm ötesi berzah âlemi nasıl bir hayattır? Ahiret ve ahiret ahvali nasıl olacaktır, gibi sorular bütün insanlığı ilgilendiren ve cevabı merak edilen sorulardır. İşte bu soruların doğru cevabı son ilahî kitap olan Kur’an’da bulunmaktadır. Hayat, ölüm, kıyamet, diriliş, hesap, sırat, şefaat, cennet ve cehennem bütün insanları ilgilendiren önemli konulardır.
İnsanoğlu uzun bir yolculuktadır. Bu yolculuk anne rahminden başlayarak dünya, kabir, kıyamet, haşir, hesap ve mizan, sırat sonunda ebedi kalınacak yurt olan cennet ve cehennemle son bulmaktadır. Kur’an-ı Kerim, insanoğlunun bu yolculuğunu en doğru ve en güzel bir şekilde aydınlatan ilahî bir kitaptır. Bu konularla ilgili en sağlam bilgi Kur’an’da bulunmaktadır.
Prof. Dr. Mehmet Soysaldı’nın kaleme aldığı ve “Kur’an’a Göre Ölüm ve Ölüm Ötesi Hayat” başlığını taşıyan bu mütevazı kitapçıkta insanoğlunun bu hayat serüveni ayetler ışığında açıklanmaktadır.
Bu mütevazı eser, bir giriş ve iki bölümden meydana gelmektedir. Girişte araştırmanın konusu, önemi, amacı ve metodu üzerinde durulmuştur. “Kur’an’da Dünya Hayatı” başlığı taşıyan birinci bölümde dünya hayatının gayesi, dünya ahiret karşılaştırılması, dünya ahiret dengesi ve dünyevileşme üzerinde durulmuştur.
Hiç kuşku yok ki ölüm, insanoğlunun kaçınamayacağı bir gerçektir. Kur’an-ı Kerim’de “Nerede olursanız olun, sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile ölüm size ulaşacaktır.!” buyrulmaktadır. Tam olarak farkına varmasak da ölüm, hayatımızın en yalın ve en gerçekçi yanını temsil etmektedir.
Nasıl ki hayat Yüce Allah’ın bir ihsanı ise, ölüm de O’nun bir fermanıdır. İnancımıza göre ebediyen baki kalacak olan sadece Yüce Allah’tır. Mülk Suresi’nin “O, Allah ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yarattı” mealindeki 2. ayeti ölüm ve hayatın yaratılış sırrını çok açık bir şekilde gözlerimizin önüne sermektedir.
Ölümün hikmeti, insanın imtihanında saklıdır. Ölümle hayat sona ermeyecektir. İnsanı ölümden sonra sonsuza dek sürecek olan bir hayat beklemektedir. İşte insan, iyi ya da kötü işlediği her şeyin karşılığını ahiret yurdu dediğimiz bu ölüm sonrası hayatında görecektir.
Ölüm bir taraftan insanın hesap vermesi ve sorumlu tutulması hakikatine kapı aralarken, diğer taraftan da fani olan insanın ebedileşmesinin de ilk basamağını teşkil etmektedir. Bu açıdan ölümü, tıpkı hayat gibi, ahiret yurdunda ebedi mutluluğa ulaştıran bir vasıta ve nimet olarak algılamak da mümkündür.
Ölüm insan için en büyük ibret ve en etkili öğüttür. Ölüm gerçeğinden uzak olarak sürdürülen hayatlar yitik ve ziyan edilmiş hayatlardır. Sonu da apaçık hüsrandır. Dünyaya hiç ölmeyecekmiş gibi bağlananlar kuşkusuz aldanmışlardır. Aslolan hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, hemen ölecekmiş gibi de ahiret için çalışmaktır.
Ölmeden önce ölmek ve kalıcı mutlulukları dünyanın geçici zevklerine feda etmemek gerekir. Ölümle her şeyin biteceğini zannedip, sürekli nefsin arzuları peşinde koşmak, hayatı zevki sefaya adamak ve bunu bir yaşam felsefesi haline getirmek çok büyük yanlışlıktır. Bu düşünce, insanları değer tanımazlığa ve her şeyi mubah görmeye insanı iman açısından da son derece tehlikeli sonuçlara götürür.
Eserin ölüm ve sonrası ile ilgili bölümlere yer verilen ve “Kur’an’da Ölüm ve Ahiret” başlığını taşıyan ikinci bölümde ise ölüm, berzah âlemi, ahiret ve ahiret ahvali Kur’an ayetleri ışığında açıklanmaya çalışılmıştır. Eser araştırmanın sonuç ve kaynakça kısmıyla sonuçlandırılmıştır.
Yusuf HALICI
YazarGerçek dostluğun zayıfladığı, her şeyin yarar ve çıkar ilişkileri üzerine kurulduğu bir çağda yaşıyoruz. Öncelikle dostlukların samîmî ve sahih bir temel üzerine yeniden inşâ edilmesi gerekir. İ...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
Bir gelenek ve kültür dairesinde devam eden marifetullahta ömrü boyunca ilerleyen Arabî, büyük bir marifet ehlidir ve yorgunluk nedir bilmeyen irfan yolcusudur.Hayatının önemli bir kısmı hakikati aram...
Yazar: Oğuzhan AYDIN
Asıl adı Mustafa olan ve doğum tarihi net olarak bilinmeyen Ruhsâtî, hayatını âşık edebiyatının yaygın olarak yaşatıldığı ve âşıklar yatağı olarak nitelenen Sivas’ta[1] sürdüren XIX. yüzyıl âşıklarınd...
Yazar: Hamit DEMİR
Prof. Dr. Mehmet Soysaldı ile RöportajDünyevîleşme denilince ne anlamalıyız, dünyevîleşmenin tarifini yapabilir misiniz?Yüce Allah, insanı en güzel bir şekilde yaratmış ve ona sayısız nimetler vermişt...
Yazar: Şerif Hamideddin TEKTAŞ