Helal ve Haram Kılma Yetkisi
Hayat düsturumuz Kur’ân, bu dünya hayatının temel esaslarını belirlemek için gelmiştir. Kur’ân, bazılarının sandığı gibi âhiret işlerini düzenlemek için değil, bu dünya işlerini düzenlemek için gelmiştir. Bu meyanda Kur’ân’da bireysel ve toplumsal hayatta yapılması ve yapılmaması gereken şeyler genel hatlarıyla açıklanmıştır.
Kur’ân’a göre helal ve haram kılma yetkisi öncelikle Yüce Yaratıcı’nın ve O’nun elçisinindir. Helal ve haram sınırları, insanlar için sınav soruları konumundadır. Zira insanı sınava çeken Yüce Allah’tır. Sınav yerini, süresini ve sorularını belirleyen de O’dur. Hem Yüce Yaratıcı, hiç kimsenin bilmediği kadar insanların neye ihtiyacının olup olmadığını, neyin onların yararına yahut zararına olduğunu en iyi bilendir. “Yaratan hiç bilmez mi? O, latîftir/bütün incelikleri ve gizlilikleri bilir, her şeyden de haberdârdır.”[1]
İyi düşünüldüğünde Yüce Rabb’in helal kıldığı şeyler, insanların ruh ve beden sağlığına en uygun olan şeylerdir. O’nun haram kıldıkları ise ruh ve beden sağlığına zararlı olan şeylerdir. Belirlenen bu esaslar sınav için en önemli kriterlerdir. Helal ve haram kavramları dinî kavramlardır. Dolayısıyla bunların belirlenmesinde yetki dinin sahibinindir. Hiç kimse bu yetkiyi almaya ve kullanmaya kalkamaz.
Helal ve haram kılma yetkisinin Allah ve Rasûl’üne ait olduğunu bildiren âyetlerden bir kaçı şöyledir:
“Diliniz yalana alışmış olduğu için, ‘Şu haram, bu helaldir.’ demeyin, zira Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı yalan uyduranlar ise, şüphesiz saâdete erişemezler.”[2] “Ey İnsanlar! Yeryüzündeki temiz ve helal şeylerden yiyin, şeytana ayak uydurmayın, zira o sizin için apaçık bir düşmandır.”[3]
“O peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenâlıktan meneder, temiz şeyleri helal, mundar şeyleri haram kılar, onların ağır yüklerini indirir, zor tekliflerini hafifletir.”[4] “Kitap verilenlerden, Allah'a, âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamber’inin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın.”[5] “Elde ettiğiniz ganimetleri temiz ve helal olarak yiyin.”[6]
İnsanların helal ve haram kılma yetkisi yoktur. Helal kılınanı haramlaştırma, haram kılınanı da helalleştirme yetkisi de yoktur. Bu konuda Kur’ân bizleri şöyle uyarır:
“Ey inananlar! Allah'ın size helal ettiği temiz şeyleri haram kılmayın, sınırı da aşmayın, doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez.”[7]
“Şüphesiz size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası için kesilen hayvanı haram kılmıştır.”[8]
“Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler, -canları çıkmadan önce kesmemişseniz, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından süsülmüş, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş olanları- dikili taşlar üzerine boğazlananlar ile fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunları helal saymak yoldan çıkmaktır.”[9]
“De ki: ‘Gelin size Rabb’inizin haram kıldığı şeyleri söyleyeyim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anaya babaya iyilik yapın, yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin sizin ve onların rızkını veren Biziz. Gizli ve açık kötülüklere yaklaşmayın, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Allah bunları size düşünesiniz diye buyurmaktadır.” (6/En’âm, 151)
“Yetim malına, erginlik çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın; ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde âdil olun. Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah size bunları öğüt almanız için buyurmaktadır.”[10]
Kur’ân, cinsel hayatın sınırlarını belirlerken de elimize listeler sunar.
“Sizlere, analarınız; kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz, sütkardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanınızda kalan üvey kızlarınız -ki onlarla gerdeğe girmemişseniz size bir engel yoktur-, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir arada almak suretiyle evlenmek size haram kılındı. Geçmişte olanlar artık geçmiştir. Doğrusu Allah bağışlar ve merhamet eder.
Evli kadınlarla evlenmeniz de haram kılındı. Mâliki bulunduğunuz câriyeler müstesnâ, bunlar, Allah'ın üzerine farz kıldığı hükümlerdir. Bunlardan başkasını, zinâdan kaçınıp, iffetli olarak, mallarınızla istemeniz size helal kılındı. Onlardan faydalandığınıza mukâbil, kararlaştırılmış olan mehirlerini verin; kararlaştırılandan başka, karşılıklı hoşnut olduğunuz hususta size bir sorumluluk yoktur. Allah Bilen'dir, Hakim'dir.”[11]
“İnanmış kadınlar, o inkârcılara helal değildir, onlar da bunlara helal olmazlar.”[12]
“Allah'a eş koşan kadınlarla onlar imana gelinceye kadar evlenmeyin. İnanan bir câriye, hoşunuza gitse de putperest bir kadından daha iyidir. İman etmedikçe; puta tapan erkeklerle mü’min kadınları evlendirmeyin. İnanan bir köle, hoşunuza gitmiş olsa da puta tapan bir erkekten daha iyidir. İşte onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle cennete ve mağfirete çağırır ve insanlara ibret alsınlar diye âyetlerini açıklar.”[13]
“Ey inananlar! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir.”[14]
“Bundan sonra kocası kadını boşarsa, kadın başka birisiyle evlenmedikçe bir daha kendisine helal olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah'ın yasalarını koruyacaklarını sanırlarsa eski karı kocanın birbirlerine dönmelerine bir engel yoktur. Bunlar, bilen kimseler için Allah'ın açıkladığı yasalardır.”[15]
Ticaret hayatını belirlerken de pek çok âyet yer alır Kitabımızda:
“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda bâtıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rızâ ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.”[16]
“Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı.”[17]
“Allah alış verişi helal, faizi haram kıldı.”[18]
“Ey inananlar! Allah'tan sakının, inanmışsanız, fâizden arta kalmış hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve peygamberine karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin.”[19]
Bu ve benzeri âyetlerden de anlaşılacağı üzere hayat rehberimiz Kur’ân, sosyal, siyâsî, iktisâdî hayata dair ilkeler koymakta, bu alanlarla ilgili rotamızı belirlemektedir. Yani Kur’ân hayata müdâhildir ve onun bu müdâhalesi herkesin hayrına ve yararınadır. Başka bir ifadeyle Kur’ân, hâfızalarda yahut Mushaflarda duran bir kitap değil; bütün yönleriyle hayatı kuran kitaptır. Zira “Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez.”[20] “Allah, buyruğuna karşı gelmekten sakınan kimseye işinde kolaylık verir.”[21] “Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.”[22]
Kâinatta her şey insan için yaratılmış ve onun hizmetine sunulmuştur. İnsan da Rabbi için, O’nu tanımak ve O’na kulluk yapmak için yaratılmıştır. Varlık âleminde haramlar sınırlıdır, haram olduğu belirtilenler dışındakiler helaldir ve helal olanlar insana yetecek kadar ve boldur.
Onun için temel bir hukuk ilkesinde ifade edildiği üzere eşyada asıl olan ibahadır, yani bir şeyin haram olduğunu belirten bir âyet yahut hadis yoksa o şey helaldir. “Size temiz olanlar helal kılındı.”[23] “Allah'ın size verdiği rızıktan temiz ve helal olarak yiyin. İnandığınız Allah'tan sakının.”[24] “(Haram olduğu) size okunanlar dışında kalan hayvanlar, size helal kılındı. O hâlde pis putlardan sakının; yalan sözden kaçının.”[25]
Yüce Rabb’imiz, insanı yaratmış, insanın ihtiyaç duyacağı bütün her şeyi de bol bol lütfetmiştir. İmtihanın gereği bazı şeyleri de haram kılmıştır. Haramların merak edilecek tarafı yoktur. Çünkü tarih boyunca bütün haramlar denenmiş, haramın hiç kimseyi ondurduğu da görülmemiştir. Çünkü haramlar, insanların ruh ve beden sağlığına zararlı olan şeylerdir. Alkol, domuz eti, kumar, zinâ, faiz ve benzeri şeyler zararlı şeylerdir.
Haramlar hastalık virüsleridir, dünyada insanın rûhunu ve bedenini çürütür, yer bitirir. Âhirette de haramla beslenen vücutlar, cehennemde cezâlarını çekeceklerdir. Bu, onların Yüce Yaratıcı’nın yasaklarını çiğnemeleri sebebiyledir. Zira onlar, helallerle yetinmediler, helaller çok daha leziz, çok daha faydalı olduğu halde, ille de haramlara yöneldiler.
Haramlara bulaşanların dünyada başlarına gelenleri gördükleri hâlde, bu konudaki bunca uyarıyı duydukları hâlde haramları işlediler, haramları yediler, harama baktılar, haramı dinlediler, haram olan şeyleri söylediler. İşlenen her günahta, işlenen her haramda organların payı vardır.
Bu husus zinâ özelinde bir hadiste şöyle açıklanmıştır: “Hiç şüphe yok ki, Allah, âdemoğlunun zinâdan nasîbini yazmıştır. Buna erişecektir. Gözlerin zinâsı bakmak, kulakların zinâsı dinlemek, dilin zinâsı konuşmak, elin zinâsı tutmak, ayağın zinâsı da yürümektir. Kalp ise heves eder, temennî eder. Tenâsül uzvu bunu tasdik eder veya yalanlar.”[26]
Nitekim Rabb’imiz de şöyle buyurur: “Kulak, göz ve gönül, bunların hepsi yaptıklarından sorumludur.”[27] O hâlde bizde emânet olan bütün organlarımızı haramdan korumalı, onları helal işlerde kullanmaya gayret etmeliyiz. Helaldeki hayrı görerek helal düşünmeli, helal istemeli, helal söylemeli ve helal eylemeliyiz.
[1] 67/Mülk, 14.
[2] 16/Nahl, 116.
[3] 2/Bakara, 168.
[4] 7/A’râf, 157.
[5] 9/Tevbe, 129.
[6] 8/Enfâl, 69.
[7] 5/Mâide, 87.
[8] 2/Bakara, 173.
[9] 5/Mâide, 3.
[10] 6/En’âm, 151-152.
[11] 4/Nisâ, 23-24.
[12] 60/Mümtahıne, 10.
[13] 2/Bakara, 221.
[14] 4/Nisâ, 19.
[15] 2/Bakara, 230.
[16] 4/Nisâ, 29.
[17] 5/Mâide, 96.
[18] 2/Bakara, 275.
[19] 2/Bakara, 278-279.
[20] 2/Bakara, 185.
[21] 65/Talâk, 4.
[22] 5/Mâide, 6.
[23] 5/Mâide, 4.
[24] 5/Mâide, 88.
[25] 22/Hacc, 30.
[26] Buhârî, Kader 9, İstîzân 12; Müslim, Kader 20, 21; Ebû Dâvûd, Nikâh 43.
[27] 17/İsrâ, 36.
Ali AKPINAR
YazarGönül dünyası, insanı şekillendiren merkezdir. İnsanın iyi-güzel olması öncelikle gönlünün iyi-güzel olmasıyla mümkündür. Aynı şekilde bugün özlemini çektiğimiz toplumsal birlik ve beraberliğin gerçek...
Yazar: Ali AKPINAR
Helâl kazan, ye, içHaramlara el uzatmaİbâdetin olur bir hiçHaramlara dil uzatmaEve helâl rızık götürHelâlin safâsını sürHelâlzâde Hakk'a yürürHaramlara kol uzatmaKişi gördüğünü işlerHaramzâde haram di...
Şair: Bekir OĞUZBAŞARAN
Prof. Dr. Abdullah Kahraman ile Röportaj: Helâller ve HaramlarHelâl deyince biz ne anlıyoruz, sınırları nasıl belirlenmiştir?Helâl Allah’ın kitabında ve Rasûlullah’ın sünnetinde helâl kıldığı veya Kit...
Yazar: Şerif Hamideddin TEKTAŞ
Bu başlık, bizim yıllar önce yaptığımız bir kitap çalışmasının başlığıdır. Bu çalışmamızda biz kültür dünyamıza damgasına vurmuş dinî motifleri ve bunların başında da Kur’ân izlerini tesbit etmeye çal...
Yazar: Ali AKPINAR