Müzik Beynin Gıdası
Hayatımızı sürdürdüğümüz bu dünyada yeme içme gibi hayati ihtiyaçlarımız arasında beynimizin de ihtiyaç duyduğu bazı kavramlar var. Belki bunları ertelediğimiz ya da pek fazla dikkat etmediğimiz bir şey. Ama hepimizin dikkat etmesi gereken ve bu konuda da bir adım atılması gerektiğine inandığım önemli bir mesele.
Okuma meselesinin önemine birçok yazıda dikkat çekmişimdir, yer yer konunun önemine binaen tekrara düştüğüm de olabilir. Ancak hâlâ yeteri kadar anlaşılmadığını düşündüğümden çeşitli konularda bunu yine dile getirmekten çekinmiyorum. Genelde derler ki müzik ruhun gıdasıdır.
Evet, bu yönü elbette var, bunun yanında müzik beynin gıdasıdır diyorum. Allah bizi öyle ince bir sanatkâr edasıyla yaratmış ki küçük bir kulakta yine daha küçük olan tüycükler vesilesi ile duymamızı sağlamış. Kâinatı dinlememizi, insanların birbirini dinlemesini sağlamış. Hiç düşündünüz mü hiç duymayan bireylerin neden geri kaldığını? Bunun küçümsenecek bir yönü yok. Hayat yolunda bazı engellerle karşılaşabiliyoruz, işitme engelli kardeşlerimizin bazı konularda geri kalmalarının sebebi işitmeyi tam olarak sağlayamamaları.
Hiç kitap okumasanız bile yine dinlediklerinizle, konuştuklarınızla beyninizin düşünme yetisi çalışır ve bu sizi diri tutar. Her şey beyinde bitiyor, vücudun hasta olması ya da iyileşmesi yine moral motivasyona bağlı. İşitme konusundan ilerlersek konu daha iyi anlaşılır diye bu misalle devam ediyorum.
Sessiz sakin bir ortamda insanlardan uzak, dünyada olan bitenden uzak kendi halinize kaldığınızı düşünün ve bu arada hiçbir şey okumadan tamamen kendinizi soyutladığınızı düşünün. Bu defa kavramlara yabancı, seslere yabancı bir şekilde hayat sürersiniz. Ve bir süre sonra düşünme yetinizin azaldığını açık bir şekilde hissedebilirsiniz.
Müzik dinlemekle oradaki notalarla, ezgiyle bir yerlere yolculuk yapar insan. Düşünün, biz uyusak da beynimiz uyumuyor. Rüya alemine dalıyor ve yine orada çeşitli olaylarla beynimiz durmadan çalışmaya devam ediyor. Hayatta bir şeyi düşünerek yapabilmemize olanak sağlayan ve düşünme yetimizin diri durmasını sağlayan iki önemli konu var; okumak ve dinlemek. Müzik dinlediğimiz zaman ruhen bizi farklı diyarlara götürdüğü için tebdili mekânda ferahlık vardır kabilinden bir ferahlamaya sebep olacaktır.
Çünkü günümüzde insan ruhunu sıkan çok fazla etken var. Topraktan uzaklaşmamız, beton yığınları arasına hapsolmamız vesilesi ile ruhumuz iyice sıkılıyor. Bir de anlayışsız insanlar silsilesi de eklenince dar bir boğazın içinde buluyoruz kendimizi. Sorunların hepsi birden çözülemiyor maalesef. Okuyarak anlayışlı bir insan olma yolunda ilerleriz. Her şeyi karşımızdan değil biraz da kendimizden bir şeyler katarak anlamlı hâle getirebilirsek daha yaşanılır bir dünya olur. İşte bütün bunları beynimizin düşünce merkeziyle yapacağız. Durgun durağan bir beyin bize bunları düşündürmez. O yüzden kendimize ve beynimize kötülük etmeyerek onun gelişim ihtiyaçlarını görmezden gelmemek lazım.
Tabii herkesin müzik zevki de farklıdır. Ama müziklerin de bizi bir yerlere götürmesi gerekiyor, düşünce aleminde bir yerlere götürmesi gerekiyor. Zihnimizi açması kelime dağarcığımızı geliştirmesi gerekiyor. Buna da elbette kendimiz karar verecek ve beğendiğimiz ezgileri dinleyeceğiz. Sessiz bir dünyada ise her şey sessizleşiyor.
Sanki beynin bir yanı karanlık, terk edilmiş bir kasaba misali gidiyor hayat. Filmlerde rastladığımız sessiz ortam ve hafif bir rüzgâr ile çalı çırpıların bir yerlere savrulduğunu görür gibi. İşte sessizlik tam olarak böyle hedefi olmadan hayatta bir yerlere savrulur gibi ruhsuz bir şekilde akıp gider. Hayatımızda olan biten hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, her şeyin bir sebebe bağlı olduğunu unutmamak lazım.
Ayaklarımız bizi bir yerlere götürür ama sınırlıdır çünkü zaman, mekân ve imkânlar ölçüsünde bir yerlere götürebilir. Okumak, yazmak ve müzik ise bizi her yere götürür. Bu şekilde de beynimiz daha fazla seyahat eder, görüp dinleyip kaydeder.
Erol AFŞİN
YazarÜlkemizde insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri adına tarım ve hayvancılık geçmişten bu yana önemli bir iş kolu olarak karşımızda idi. Şehirleşmenin hızlı bir şekilde ilerlemesiyle birlikte köylerde...
Yazar: Erol AFŞİN
Toplum içinde yaşarken insanların birbirini anlaması, insanî düşüncelerin yerli yerinde kullanılması çok önemli. Bazı hususlara takılıp kalmak, o dar pencere içine hapsolup etrafımızda olan biteni gör...
Yazar: Erol AFŞİN
Hayat düsturumuz Kur’ân, bu dünya hayatının temel esaslarını belirlemek için gelmiştir. Kur’ân, bazılarının sandığı gibi âhiret işlerini düzenlemek için değil, bu dünya işlerini düzenlemek için gelmiş...
Yazar: Ali AKPINAR
Yaşamımız boyunca türlü merhalelerden geçiyoruz. Dünya durdukça da bu düzen böyle gidecek. Yani çeşitli imtihanlara tâbî olacağız. İnanan insanlar olarak dünya hayatının bir imtihan dünyası olduğunu b...
Yazar: Erol AFŞİN